Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5. Bölüm

@gizemmgurbuzz

2 Gün sonra Londra Kulesi (Saray)- Düğün Günü

 

Violet kalkalı daha iki saat olmamışken şimdiden ayaklarının patladığını hissediyordu. Gelinin baş nedimesi olmak oldukça zordu lakin kraliçenin baş nedimesi olmak korkunçtu. Elbet bunu kimseye belli etmemesi gerekmekteydi. Özelliklede korku içinde olan Joselyn'e. Kaldıkları malikane hepsine büyük gelirken saray iki genç kızı da dehşete düşürmüştü. Violetin gülümsemekten ağzı genişlemişti bundan emindi. Dünkü dans derslerinden ve düğün için yapılan bir takım provalardan Joselynin ayakları kocaman olmuştu. Şimdi ise gelinliğin altına giyeceği papuçlara sığmıyordu. Birde topuk kısımları yüksekti ki nasıl yürüyeceği daha endişe vericiydi. Violet elinde acilen yenisi yapılan papuçlarla odaya girmeden önce derin bir nefes alıp gülümseyerek kendisi için açılan kapıdan girdi. Birde bu abartılı elbiseler vardı. Joselynin giyeceği ise... Violet kızın yanlara doğru ikişer adım genişleyen tarlatanı gördüğünde dişlerini sıkarak gülümsedi. Tanrım... Odanın kapısından yan dönerek geçecekti bundan emindi. "Bunlar hazır."

 

"Ne hoş..." Joselyn ellerini yanlara doğru genişleyen tarlatana koyup döndü

 

"Joselyn?" Violet gözlerini kırpıştırdı. Lakin kendisine şaşkınlıkla bakan diğer çalışanları gördüğünde boğazını temizledi. "Majesteleri... Saçlarınız?" Joselynin alnı geriye çekilmişe benziyordu.

 

"Geniş alnın akıllılık göstergesi olduğunu söylediğinde inanmamıştım lakin bu bir gereklilik imiş. " Joselyn aynaya dönüp iki parmak geriye kadar traşlanan saç diplerine baktı. "Kötü mü görünüyor?"

 

"Hayır... Hayır majesteleri her halinizle çok güzelsiniz." Violet onu üzerse ağlayacağının bilincindeydi ve Joselyn onun söylediği her şeye çok daha fazla güvenirdi.

 

"Pekala..." Genç kız eliyle saçlarını yeniden yokladı ardından getirilen beyaz ayakkabıların ayağına geçirilmesini bekledi.

 

"Uydu mu?"

 

"Bu çok iyi. Biraz geniş lakin günün sonunda ayaklarım papuçları tamamen dolduracak. Bee yi gördün mü?"

 

"Onu görürsem!" Violet çenesini kapattı. "Kral hazretleri oldukça meşgul ve düğünden önce sizi görmesi uğursuzluk getirir."

 

"Yapma Violet siz majesteleri deme bana! Sen diyemezsin!" Joselyn kaş çattı.

 

"Pekala. Şimdi gelinliği giymelisin." Genç kız kafa salladı.

 

"Evet ve ardından senin de hazırlanman gerekecek. Çok güzel olacaksın." Şu bir gerçekti ki Joselyn için Violet bir melekten daha güzeldi. Ormanda sahip oldukları tek şey olan o güzel pembe elbiseyi bir kez olsun giymemişti. Daha fazla yıpranıp Joselynin üzülmemesi için... Şimdi fedakarlık sırası ondaydı. Bu koca sarayda bir başına ne yapacaktı bilmiyordu. Korkuyordu lakin Violeti peşinden sürükleyerek bencil davranmayacaktı. Onu Ryandan ayıramazdı. Hele ki aşkın ne demek olduğunu biliyorken böyle bir kötülüğü asla yapmayacaktı. "Biliyor musun makyaj da yapacağız."

 

"Evet..." Genç kız gülümsemeye çalışarak elbisesini düşündü. Çok pembeydi. Kabarık ve uzun bir kuyruğa sahipti. Ormanın yeşilliğinde ışıldayan o pembe sarayın kasvetinde cart bir hal almıştı ki anladığı kadarıyla renklerde soylu kesim arasında önemli bir role sahipti. Ne kadar açık olursa o kadar makbuldü. Violetin teni ise o pembede biraz sarımtrak kalmış rengi sanki biraz daha koyulmuştu... Genç kız umursamayacaktı. Joselyn için o elbisenin de renginde anlamını biliyordu. Makyaj... Violet bugün tabuttan iki gün sonra çıkarılmış gibi görünmeye kesinlikle hazırdı.

 

---

 

Genç kız elbise giyme işlemi bittiği vakit arkalıksız geniş pufa oturarak önündeki aynaya ardından şifonyer üzerinde duran şeylere baktı. Başında dikilen yardımcısı saçlarını özenli bir topuz ve parlak tokalar ile süslemeyi bitirdikten sonra Kadının yumurtanın beyazını bir kaseye koyarak karıştırışını izledi.

 

"Turta mı yapıyoruz."

 

"Hayır leydim yüzünüzün yumuşaması için bunu sürmem gerekiyor."

 

"Kokacak..." Violet nefesini tuttu.

 

"Hayır leydim gül yağlı su ile temizleyeceğiz." Kadın yumurtaya batırdığı yumuşak bezi Leydi Welbournun yüzüne sürerken alnındaki boynundaki ve göğüslerindeki lekelere baktı. "Endişe etmeyin leydim hiçbiri gözükmeyecek..."

 

"Benden başka herkes endişeleniyor gibi..." Violet yüzünü buruşturdu. Kadın yumurta suratını gerip mimik yapamayacak hale gelene dek kururken porselen kase içindeki beyaz pudrayı yağlı boya fırçasıyla alarak saçlarına sürmeye başlayınca gözlerini tepeye dikti. "Bu nedir?"

 

"Çok siyahlar... Daha yumuşak görünürse eğer güzel duracak. Saçlarınızı kazıttırmadınız. Biraz ön kısımların rengini açacağım."

 

"Pekala... Ne istersen yap!" Violet kadın işini bitirip saçlarının griye dönmesini sağlayışına yapabilseydi kaş çatacaktı lakin yüzü fazla gerilmişti. Sonunda gül yağlı su ile onu temizleyip işkenceden kurtarması ardından bir başka kase içinde duran beyaz pudramsı şeyi ve büyükçe bir boya fırçasını alıp yüzüne sürmeye koyuldu. Violet beyazlığı gördüğünde irkilerek geri çekildi.

 

"Sorun yok leydim. BUnunla her yerinizi boyayacağım. Böylece absürt görünmeyecek."

 

"Buna çok eminmişsin gibi..."

 

"Herkes yapıyor. Özellikle de yüzlerinde lekeler olanlar. Bakire kraliçe Elisabeth'in çiçek bozması yüzünden yüzü delik deşik olduğunda görünmemesi için uyguladığı da böyle bir pudraydı.

 

"Kraliçe de olsa yüzünden utanması gerekiyordu demek..." Violet suratı kaşları ve dudaklarıyla beraber bembeyaz olduğunda nefesini tuttu. Kadın boynu ve göğüslerine de aynı şeyi yaptıktan sonra karanfil ile beyazlayan kaşlarını hafif hafif boyadı ve minik bir kase içinde bulunan kırmızı tozu alıp evvela fırça ile yanaklarına ardından bal ile karıştırarak dudaklarına sürdü.

 

"Çok kalın dudaklarınız var."

 

"Ve şu an korkunç görünüyormuş gibi..." Violet eliyle ağzını örttü.

 

"Peçete ile biraz alalım..." Kadın leydinin kırmızıya boyandığında biçimlenen ve çok dikkat çeken dudaklarının rengini hafifletip kafa salladı. Fazla şuh karşılanabilirdi. İşi bittiğinde ellerini silerek gülümsedi ardından çalınan çanı işittiğinde irkildi. "Geç olmadan majestelerinin yanına gitmelisiniz."

 

"Evet..." Violet yardım ile ayaklanıp aynadan gözlerini ayırarak silkelendi. Korkunçtu... Başka bir kelime onu tarif edemezdi.

 

---

 

Ryan da protokollerden bunalmış haldeydi ve sağdıç sırası için çok da hevesli olmamasına rağmen mecburmuş gibiydi. Genç adam giydiği yaldızlı ceketi düzeltip fırfırlı boyunluğunu onu daha fazla kesmemesi için çekelerken kendisi ile aynı durumda olan Alec ve Leonarda sırıttı. Hoş Alec gereğinden fazla stresliydi çünkü düğüne katılmış bir iskoç eteklisi vardı ki o Isobeli elinde tutan herifin ta kendisiydi. Ryan ona okkalı bir yumruk savurmayı yürekten isterdi fakat işleyeceğinden emin olamıyordu. Herif kaya gibiydi. Kızıl saçları şakaklarından hafif kırçıllanmış olsa da kafasının tepesinden sırtına salınan bir örgü ile alev alev parlıyordu. Her hali ile iskoç olduğunu bağırır gibiydi. Cüssesiyle de. Alec bile daha kibar kalmıştı yanında. Ryan arkasında gözü olduğuna emin olduğu herifin dönüp ona bakmasıyla bakışlarını yeşil ekoseli eteğine ve aynı renk çoraplarına çevirdi. McKenzie tehdit unsuru olmadığına kanaat getirdiği vakit başına tüylü siyah şapkasını geçirerek önüne dönüp Alec'i göz hapsine aldı. Ryan adamın gizlenmesine şaşırmıyordu artık bu herif çirkinleşirse onları yerdi. Genç adam, az sonra gelen Bee'nin yakışıklı naif görüntüsüne sırıtarak bakerken yerlere dek eğilerek adamı selamladı. Asıl yapmak istediği elbet ensesinten tutup kafasına vurmaktı lakin hiç başlamadan idam tahtasına sürüklenmeye niyeti yoktu. Yine de doğrulduklarında onlar ile tek tek selamlaşan krala doğru hafifçe eğilip üç yaşında bir bebek ile konuşur gibi fısıldadı. "Kral mı oldun sen?"

 

"Vur da göreyim!" Bee Ryanın vatkalarını silkeler gibi yaparak kaşlarını kaldırdı.

 

"Bir ara odama gel de göstereyim!"

 

"Üzgünüm lakin bu aralar fazla meşgul olacağım Lord Evans..." Bee suratı öfkeden pancara dönen Ryanın karşısından ayrılıp minnetle gülümseyerek Gillian McKenzie'e döndü. Bu tarz şeyderi sevmediğini biliyordu lakin burada olması da yanında görünmesi de önemliydi.

 

Ryan eldiveni üzerinden yumruk sıkarken kral ile birlikte mihraba doğru yol aldı. Genç adam dikkatinin dağılmaması için özen gösterirken diğer yandan Joselynin içeri ne şekilde gireceğini düşünmekteydi. Usul hayatta olan amcasını işaret ediyordu lakin Leonard davetiye dahi yollanmasına müsaade etmemişti ve elbet Joselynin tepindiğini de annesinden işitmişti. Ryan baş piskoposun yüzüğünü öpmesi ardından sırada dikilirken borazanların üflenmesi ile evvela birkaç çocuğun etrafa güller saçışını ardından Abartılı pembe bir elbise ve acayip kireç gibi bir surat ile ağır ağır nedimelerin başında yürüyen Violeti gördüğü vakit anlamsız bir mimik yaptı. Tanrım ortada fazla özenilmiş bir korkunçluk vardı. O elbise de o kafadaki abartı başındaki sapsarı yüksek burçlu taç... Kraliçe olan Joselyndi lakin Violet olmamış bir görüntü ile yerini almak istermiş gibi duruyordu. Ryan gergin bir halde kıpırdanarak birbirine bakan davetlilere göz gezdirdi.

 

Violet içeri girmesi gerektiği vakit nefesini tutmak zorunda kaldı. Joselyn bile tüm o kabarık görüntüsüne rağmen kendisinden çok daha sade duruyormuş gibiydi. Önünde selama durduğunda Baba andrewin şaşkın bakışı karşısında olabildiğince kızardı ve Joselynin prenseslet gibi olduğunu söylemesi üzerine bir kat daha yerin dibine girdi. Prenses değil soytarıya dönmüştü. Yüzü tuval gibi boyanmış haldeydi. Violet nefes almakta zorlanarak olabildiğince insanların yüz ifadelerine baktı. Hoş değildi. Onu gören kafalar hafifçe yana eğilip yelpazeler ağızlara siper olmaya başlamıştı ki genç kız bakışlarını Direkt olarak gözlerine bakan Ryana odaklandı. Taş kesmişti. Violet kabarık eteğini tutarak baş pisikoposun yüzüğünü öptü ve adam onu süzüp Krala baktığında eğilerek geri çekildi. Tanrım... Ahtanrım onu gelin sanmıştı değil mi...

 

Ryan geçirdiği ufak çaplı şok ardından kapıda Leonard ve babası Andrewin kolunda Joselyni gördüğünde dudaklarını birbirine bastırarak dolan gözlerini sildi. Şu dakika önemli olan tek şey Joselynin düğünüydü.

 

"O Violet miydi? " Alec mümkün mertebe ağzını kıpırdatmadan konuşmaya çalıştı.

 

"Cevap veremiyorum... " Ryan gelinin eli ve güveyinkinin birleşimine baktı.

 

Bee hayran bakışlar ile gelinini süzmesi ardından pisikoposun önünde onunla eğildi. "Sonunda geldin kraliçem"

 

"Sonunda... " Joselyn gülümseyerek pisikoposun konuşmasını dinlemeye çalıştı.

 

Violet olabildiğince yan dönerek törene ikilinin yüzüklerini takışlarına ve yeminlerine odaklanmaya çalıştı. Şu hali ve diğer herşey bir yana Joselyn az sonra Britanya kraliçesi olacaktı. Öyle güzel görünüyorlardı ki genç kız dolan gözlerinin akmasına engel olamadı ikili dudaklarını birleştirdiğinde ise yeniden Ryana doğru bakıp hafifçe tebessüm etti. Ryan ise bakışlarını ayak uçlarında sabitlemekten geri durmadı. Violet evlilik akdi ardından devasa salondan ayrılarak üst kata çıkacak olan Joselyni ve Beeyi takip etmek üzere peşlerine takıldı. Yukarı çıkıp halkı selamlamaları gerekmekteydi. Gençkız kendi eteğini toparlamaya çalışırken aynı anda Daisynin duvağını tutmakta oldukça zorlanmıştı. Bu gün bitecek miydi? Genç kız ikili balkona çıkmak için beklerken Beenin kendisine dönmesi ile perdeye doğru kaydı.

 

"Vivi? "

 

"Majesteleri? "

 

"Bir an karşıdan büyükannem geliyor sandım" Bee sırıttı. "A... Yanlış anlama... Kastım ana kraliçeye benzediğindi"

 

"Nasıl da güzel olmuş elbisen... " Joselyn iç geçirdi.

 

"Teşekkür ederim majesteleri. " Violet reverans yapıp terleyen yüzünü mendili ile silmeye çalışıp üzerine bulaşan boyayı gördüğünde dudaklarını birbirine bastırdı. "Sonrasında bunları çıkartabilirim değil mi? ”

 

Joselyn balkon açıldığında ters giden birşeyler olduğunun farkındaydı lakin gözü ardında dışarı çıktıktan sonra Bahçe ve ilerisine doğru doluşmuş halkı gördüğünde nefesini tutarak Beenin elini sıkıca kavradı.

 

"Halkına gülümse hayatım ve el salla"

 

"Halkım... "

 

"Evet" Bee gülümseyerek kalabalığa el salladı. "Artık yalnızca ormanın değil Britanyanın kraliçesisin... " Genç adam şaşkınlıkla aşağı bakan karısına sırıttı.

 

"Bu çok ani ve korkutucu Bee." Joselyn gülümsemeye çalıştı fakat adam belindrn tutarak onu kendisine çevirdiğinde ne yapsa bilemedi.

 

"Ne yapıyorsun? "

 

"Öpüşmemizi bekliyorlar Daisy"

 

"Ne ayıp! " Genç kız boğazını temizledi.

 

"Ağaçtan halkın şahit olmuştu oysa... "

 

"Onları tercih ederim"

 

"Pekala öyleyse söylememe izin ver kraliçem. Yakın zamanda Sherwoodu mülküme katacağım ve ormandaki evimizin yanına bir av evi inşaa ettireceğim. Sana düğün hediyem"

 

"Tanrım... " Joselyn heyecanla gülümsedi. "Beni çabucak öpmen gerekiyor"

 

"Hay hay... "

 

Violet iç geçirerek ikiliyi izlemesi ardından buradaki işinin bittiğini umut etmekteydi lakin öyle olmayacaktı. Gün uzun, yapılacak iş çok fazlaydı...

 

---

 

Düğün merasimini tam bir parça olarak yazacaktım fakat yapamıyorum. Sizi bekletmemek adına burada kesip atayım.

 

Yazamamak canımı sıkıyor. Ama hiç yazamamaktan iyidir.

 

Bu arada Sherwood ormanını seçmemdeki diğer etken de buydu tarihte kral ikinci Charles tahta geçtikten sonra ormanı ziyaret edip mülküne katıyor gerçek sebebi nedir bilmiyorum elbet ama bizim hikayede güzel bir sebebi var ❤

 

 

Loading...
0%