Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm

@gizemmgurbuzz

Ryan balkon selamlaması ardından Leonard ile soylular arasında girdiği mücadeleden sıyrılmayı başarmış Violeti aramaktaydı. Genç adam babası yanına ulaştığında etrafa bakmaya devam ediyordu. Kimsenin ağzını kapatamazlardı ve şimdiden iki kişi ona Violeti sormuştu. Sormasında bir sakınca var mıydı bilemiyordu lakin " o pembe giysili leydi" Tabiri canını sıkmıştı.

 

"Baba Violeti gördün mü? "

 

"Hayır, muhtemelen Joselynin yanında" Andrew etrafına bakındı.

 

"Pekala... " Ryan aradan sıyrılarak salondan çıktı ve kısa bir zaman sonra ana merdivenlerden inen Joselyn ile nedimelerini gördüğünde gözlerini Violete dikti.

 

Violet balo için Joselyni hazırlamak üzere görevine devam etmekteydi genç kız bayılacağını düşünüyordu. Bitmektükenmek bilmeyen protokoller ile başaçıkmak oldukça güçken kraliçeye şimdiden üzülmeye başlamıştı. Buna alışması ciddi zaman alacaktı.

 

"Ağabey? Lord Evans? " Joselyn dikilmekte olan ağabeyini görünce durdu.

 

"Majesteleri... " Ryan gözlerinden yorgunluğu belli olan lakin gülümsemeye çalışan kız kardeşine doğru yürüyerek evvela selam verdi ardından uzattığı ellerini tutup ikisini de dudaklarına götürdü. "Çok güzel bir gelin oldun Daisy"

 

Joselyn kıkırdadı ardından çenesiyle arkasını işaret etti. "Buradaki tek güzel ben değilim"

 

Ryan gözlerini kırpıştırarak doğrulup yeniden Violete baktı. Altın varaklar Joselynin gözlerini kamaştırmış olmalıydı. Genç adam sıkkın bir ifade ile yeniden kız kardeşine döndü. "Onu neden una buladınız? "

 

"U-un? ” Joselyn anlamsız bir mimik yaptı. " Bu makyaj ağabey! Şakalarını bir kenara bırak ve bana kalırsa Violet oldukça yorgun ona biraz eşlik etmelisin" Genç kız kaş çatarak ardına baktı. Pekala biraz fazla beyazlamıştı. Joselyn Violetin yüzündeki boyaların hafifçe birbirine karıştığını gördüğünde boğazını temizledi.

 

"Edeyim Majesteleri... Leydi Welbourn... Yoksa ekmek hamuru mu demeliyim... Lütfen benimle biraz hava alın"

 

"Ekmek hamuru... " Violet Joselyni selamlayarak Ryanın yanına gidip uzattığı koluna tutundu ve kraliçe küçük nedime ve uşak ordusu ile ayrılır ayrılmaz ayakkabılarını çıkarıp yere bastı. "Ayaklarım patladı. Perişanım Ryan"

 

"Sormak için biraz daha mı uzaklaşalım yoksa başlayayım mı? " Ryan kızın eğilip papuçları eline almaya çalışışını izledi.

 

"Uzaklaşalım. Mümkün olduğunca... " Violet güçlükle doğrulup kaçacak bir kuytu aradı.

 

"Bu ne hal Violet?"

 

"Gördüğün ne ise o? "

 

"Yüzün gözün elbise... Günlerdir hevesle dikilen ve üzerine saatlerce konuştuğunuz şey... " Ryan elbiseye ardından kızın degajesine baktı. "Bu muydu? "

 

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum... "

 

"Saçların neden beyaz... Yüzün gibi... Ve diğer yerler... Suratına nefen yağlı boya sürdürdün Violet? İçerideki herkes bu durumu konuşuyor. Britanya kraliçesinden çok daha fazla göze çarptın lakin iyi mi kötü mü karar veremiyorum"

 

Violet Başını iki yana salladı. "Bunu umursamıyorum"

 

"Ben umursuyorum. Korkunç olmuş... Lütfen git ve kendin ol"

 

"Joselyn böyle istedi. Bugün onun günü ve kendim olmayacağım. İnan o zaman çok daha kötü olur..." Violet içinden sabır dilendi. "Sen üzerindeki gümüş ve armalara bak evvela... "

 

"Ne var benim üzerimde. " Ryan kendine baktı.

 

"Fazla parlamıyor musun? "

 

"Senin kadar değil"

 

"Anlaşıldı. Yine beni uyarmaya geldin ve yine seninle kavga edecekmişiz gibi. " Violet Ryanı bırakıp Joselynin hazırlanacağı yöne doğru döndü.

 

"Uyarıyorum çünkü hakkında konuşulması hoşuma gitmiyor"

 

"Lütfen tüm bu saçmalıkları umursamaktan vazgeç Ryan fazla takılıyorsun... "

 

"Sen neden takılmıyorsun? "

 

"Önüne bak Ryan... Etrafına bir bak Daisy evlendi. Sevdiği adamla birlikte benim için önemli olan tek şey bu. Bugün onun günü. "

 

"İçeridekiler daha çok senin gününmüş gibi konuşuyorlar. " Ryan kaş çattı.

 

"Seninle konuşamıyoruz! " Violet eteklerini toparladı. "Beni eleştirmeye devam etme. Ben henüz kendi fikirlerimi beyan etmemişken üstelik! "

 

"Seni eleştirmiyorum. Uyarmaya çalışıyorum" Genç adam yanaklarındaki havayı üfledi. "Beni dinlemiyorsun! "

 

"Öyleyse birşeyler değişmiş demektir." Violet nefes almaya çabaladı.

 

"Değiştiği aşikar Leydi Wellbourn. "

 

"Baksana... Neden gidip lordlar ile gereksiz konular hakkında muhabbet etmiyorsun? "

 

"Şu abartılı halin ile neden lordların gereksiz konuları arasında olabileceğini düşünmüyorsun peki? " Ryan Violetin dınuk bakışlarını gözlerine sabitlemesiyle yüzünü sıvazladı. Onun üzerinde her daim söz hakkı varmış gibiydi. Açıkçası hakkında kötü konuşulmasına tahammülü de yoktu. Bu iş canını çok sıkmıştı.

 

"Lafını unutma! " Violet öfkesini sesli bir yutkunma ile bastırıp kafa sallayarak koridora döndü.

 

"O üzerindekinden kırtul! "

 

"Seni ilgilendirmez"

 

"Lord Evans bende sizi arıyordum"

 

Ryan lordlardan birinin yanına gelmesi ile toparlanmaya çalıştı.

 

"O da kız kardeşiniz miydi? "

 

"O benim kardeşim değil! " Genç adam çıkıştı. "Lakin fazlaca kardeş canlısıdır. Eminim sizi görse derhal kardeşi bilir! "

 

"Anlıyorum... "

 

---

 

Alec balo salonunda olabildiğince geri çekilmiş açık büfe kenarında olan biteni izlerken içeri adamları ile giren McKenzie'i gördüğünde derin bir nefes alarak ona doğru ilerledi. "Gillian McKenzie? "

 

"Bakın burada kim varmış? " Gillian sırıtarak adamlarına baktı. "Ne var Fletcher? "

 

"Sende bana ait birşey var" Alec bu defa geri adım atmayacaktı.

 

"Bir düşüneyim... " Gillian ellerini ovaladı. "A... Evet hatırladım... İskoçya ve Britanyanın görüp görebileceği en şerefsiz adam topluluğunun başındaki itin kadını"

 

"Isobel kimsenin kadını değil! Kral evliliğinin bizzat fessini talep etti ve baş pisikopos tarafından onaylandı. " Alec diş gıcırdattı. "Kız kardeşimi rahat bırakacaksın Gillian"

 

"Gillian? " Adam tek kaşını kaldırdı. "O vakit açık konuşaşım Alec... " Gillian Alec Fletcherın üzerindeki kibar lord giysilerine şöyle bir baktı."Yoksa Henry mi demeli ya da Edward... George? "

 

Alec adamların sırıtışları üzerine metanetini korumak için fazladan çaba harcadı. Kışkırtılmak istendiğinin farkındaydı "Ben sözümü söyledim"

 

"Bana bak Fletcher! Benim sözümü duymadığın oldukça açık ve net. Benden kendi arzusuyla rehine hakkı talep eden kardeşini " İstesemde" Vermeyeceğim. Kralı ardına almış olman bunu değiştirmeyecek"

 

"Seni bozguna uğratan ben değildim"

 

"Yirmilerinde bir delikanlıyı inandırabilirsin lakin ben çocuk değilim. Douglas itini girdiği delikten çıkarıp karşıma getirene dek onu memnuniyetle ağırlayacağım" Gillian kaş çattı. Onu teslim etmeyecekti lakin zindanda tutmayacağına dair krala bir söz vermişti. Kaçmasını umursamazdı lakin kendi ağzıyla da git demeyecekti. Hoş inatçı manyak kadının bir yere gideceği de yoktu. Gillian gibi o da kocası gelene dek kalacağını söylemişti. Bir erkek namusunu canı pahasına korumalıydı.

 

"Nerede olduğunu bilmiyorum"

 

"Az kalsın inanacaktım"

 

Alec adamın onu kışkırtmasına izin vermemek adına karşı hamle yapmaya karar verdi. "Umarım bu hasımlık sevdan yıllar evvel Isobelin seninle değil Douglas ile evlendirikmesi ile ilgili değildir" Alec Gillianın renginin atması ile kaşlarını kaldırdı. Hoş bu olayın ikisiyle de alakası yoktu. Büyüklerinin kararıydı. O vakitler Gillianın babası klanları bir etmek istemişti lakin Alecin babası püritenlik sevdasına kapılmış ve Isobeli bir katolik ile evlendirmek istememişti. Yanlışüzerine yanlış yapılmıştı.

 

"Majesteletinin hatırına" Gillian öfkeden seyiren gözünü kıstı. "Beynini dağıtmayacağım Fletcher lakin İskoçyada seni gördüğüm ilk yerde ayaklarından sallandıracağıma ant içiyorum"

 

"Isobeli vereceksin! "

 

"Gel de al Lachlan beyi! Hala o kadar itibarın varsa..."

 

"Öyleyse gelip alacağım Mckenzie. Bu sözünü unutma. "

 

"Ben sözünden dönen adilerden değilim"

 

"Güzel! " Alec Gilliana omzunu çarparak yanından geçip sakinleşecek bir yer aramaya koyuldu ki Rose anneyi gördüğünde hızla yanına doğru ilerleyerek elini tuttu. "Beni tut Rose anne... Hoş şeyler olmayacak! "

 

"Sakin ol canım" Jane oğlanın mora çalan yüzüne baktı. "Kim seni bu denli kızdırdı. "

 

"M-m-mckenzie d-didiklemiş" Leonard adamın omzunu sıvazladı. "Onunda s-s-sırası gelecek A-a-alec! ”

 

" Gelecek... " Genç adam dönüp en az kendininki kadar öfkeli olan bakışlarını üzerinden ayırmayan Gilliana baktı.

 

"Beyim sahiden evlenecek miydin o kaçıkla? " Genç adam beyinin öfke saçan bakışlarına maruz kaldığında önüne döndü. "Leydi Fletcherla.. "

 

"Kes sesini Malcom! " Gillian olduğu yerde titrerken kendi kendine söylendi. "Tanrı korumuş"

 

---

 

Bu bölüm itibariyle hikayeyi daha çok Ryan ve Violet arasında ilerleteceğim. Yani umuyorum ilerler. Nerede o eski deliler gibi yazan ben ?

 

 

 

 

Ryan balkon selamlaması ardından Leonard ile soylular arasında girdiği mücadeleden sıyrılmayı başarmış Violeti aramaktaydı. Genç adam babası yanına ulaştığında etrafa bakmaya devam ediyordu. Kimsenin ağzını kapatamazlardı ve şimdiden iki kişi ona Violeti sormuştu. Sormasında bir sakınca var mıydı bilemiyordu lakin " o pembe giysili leydi" Tabiri canını sıkmıştı.

 

"Baba Violeti gördün mü? "

 

"Hayır, muhtemelen Joselynin yanında" Andrew etrafına bakındı.

 

"Pekala... " Ryan aradan sıyrılarak salondan çıktı ve kısa bir zaman sonra ana merdivenlerden inen Joselyn ile nedimelerini gördüğünde gözlerini Violete dikti.

 

Violet balo için Joselyni hazırlamak üzere görevine devam etmekteydi genç kız bayılacağını düşünüyordu. Bitmektükenmek bilmeyen protokoller ile başaçıkmak oldukça güçken kraliçeye şimdiden üzülmeye başlamıştı. Buna alışması ciddi zaman alacaktı.

 

"Ağabey? Lord Evans? " Joselyn dikilmekte olan ağabeyini görünce durdu.

 

"Majesteleri... " Ryan gözlerinden yorgunluğu belli olan lakin gülümsemeye çalışan kız kardeşine doğru yürüyerek evvela selam verdi ardından uzattığı ellerini tutup ikisini de dudaklarına götürdü. "Çok güzel bir gelin oldun Daisy"

 

Joselyn kıkırdadı ardından çenesiyle arkasını işaret etti. "Buradaki tek güzel ben değilim"

 

Ryan gözlerini kırpıştırarak doğrulup yeniden Violete baktı. Altın varaklar Joselynin gözlerini kamaştırmış olmalıydı. Genç adam sıkkın bir ifade ile yeniden kız kardeşine döndü. "Onu neden una buladınız? "

 

"U-un? ” Joselyn anlamsız bir mimik yaptı. " Bu makyaj ağabey! Şakalarını bir kenara bırak ve bana kalırsa Violet oldukça yorgun ona biraz eşlik etmelisin" Genç kız kaş çatarak ardına baktı. Pekala biraz fazla beyazlamıştı. Joselyn Violetin yüzündeki boyaların hafifçe birbirine karıştığını gördüğünde boğazını temizledi.

 

"Edeyim Majesteleri... Leydi Welbourn... Yoksa ekmek hamuru mu demeliyim... Lütfen benimle biraz hava alın"

 

"Ekmek hamuru... " Violet Joselyni selamlayarak Ryanın yanına gidip uzattığı koluna tutundu ve kraliçe küçük nedime ve uşak ordusu ile ayrılır ayrılmaz ayakkabılarını çıkarıp yere bastı. "Ayaklarım patladı. Perişanım Ryan"

 

"Sormak için biraz daha mı uzaklaşalım yoksa başlayayım mı? " Ryan kızın eğilip papuçları eline almaya çalışışını izledi.

 

"Uzaklaşalım. Mümkün olduğunca... " Violet güçlükle doğrulup kaçacak bir kuytu aradı.

 

"Bu ne hal Violet?"

 

"Gördüğün ne ise o? "

 

"Yüzün gözün elbise... Günlerdir hevesle dikilen ve üzerine saatlerce konuştuğunuz şey... " Ryan elbiseye ardından kızın degajesine baktı. "Bu muydu? "

 

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum... "

 

"Saçların neden beyaz... Yüzün gibi... Ve diğer yerler... Suratına nefen yağlı boya sürdürdün Violet? İçerideki herkes bu durumu konuşuyor. Britanya kraliçesinden çok daha fazla göze çarptın lakin iyi mi kötü mü karar veremiyorum"

 

Violet Başını iki yana salladı. "Bunu umursamıyorum"

 

"Ben umursuyorum. Korkunç olmuş... Lütfen git ve kendin ol"

 

"Joselyn böyle istedi. Bugün onun günü ve kendim olmayacağım. İnan o zaman çok daha kötü olur..." Violet içinden sabır dilendi. "Sen üzerindeki gümüş ve armalara bak evvela... "

 

"Ne var benim üzerimde. " Ryan kendine baktı.

 

"Fazla parlamıyor musun? "

 

"Senin kadar değil"

 

"Anlaşıldı. Yine beni uyarmaya geldin ve yine seninle kavga edecekmişiz gibi. " Violet Ryanı bırakıp Joselynin hazırlanacağı yöne doğru döndü.

 

"Uyarıyorum çünkü hakkında konuşulması hoşuma gitmiyor"

 

"Lütfen tüm bu saçmalıkları umursamaktan vazgeç Ryan fazla takılıyorsun... "

 

"Sen neden takılmıyorsun? "

 

"Önüne bak Ryan... Etrafına bir bak Daisy evlendi. Sevdiği adamla birlikte benim için önemli olan tek şey bu. Bugün onun günü. "

 

"İçeridekiler daha çok senin gününmüş gibi konuşuyorlar. " Ryan kaş çattı.

 

"Seninle konuşamıyoruz! " Violet eteklerini toparladı. "Beni eleştirmeye devam etme. Ben henüz kendi fikirlerimi beyan etmemişken üstelik! "

 

"Seni eleştirmiyorum. Uyarmaya çalışıyorum" Genç adam yanaklarındaki havayı üfledi. "Beni dinlemiyorsun! "

 

"Öyleyse birşeyler değişmiş demektir." Violet nefes almaya çabaladı.

 

"Değiştiği aşikar Leydi Wellbourn. "

 

"Baksana... Neden gidip lordlar ile gereksiz konular hakkında muhabbet etmiyorsun? "

 

"Şu abartılı halin ile neden lordların gereksiz konuları arasında olabileceğini düşünmüyorsun peki? " Ryan Violetin dınuk bakışlarını gözlerine sabitlemesiyle yüzünü sıvazladı. Onun üzerinde her daim söz hakkı varmış gibiydi. Açıkçası hakkında kötü konuşulmasına tahammülü de yoktu. Bu iş canını çok sıkmıştı.

 

"Lafını unutma! " Violet öfkesini sesli bir yutkunma ile bastırıp kafa sallayarak koridora döndü.

 

"O üzerindekinden kırtul! "

 

"Seni ilgilendirmez"

 

"Lord Evans bende sizi arıyordum"

 

Ryan lordlardan birinin yanına gelmesi ile toparlanmaya çalıştı.

 

"O da kız kardeşiniz miydi? "

 

"O benim kardeşim değil! " Genç adam çıkıştı. "Lakin fazlaca kardeş canlısıdır. Eminim sizi görse derhal kardeşi bilir! "

 

"Anlıyorum... "

 

---

 

Alec balo salonunda olabildiğince geri çekilmiş açık büfe kenarında olan biteni izlerken içeri adamları ile giren McKenzie'i gördüğünde derin bir nefes alarak ona doğru ilerledi. "Gillian McKenzie? "

 

"Bakın burada kim varmış? " Gillian sırıtarak adamlarına baktı. "Ne var Fletcher? "

 

"Sende bana ait birşey var" Alec bu defa geri adım atmayacaktı.

 

"Bir düşüneyim... " Gillian ellerini ovaladı. "A... Evet hatırladım... İskoçya ve Britanyanın görüp görebileceği en şerefsiz adam topluluğunun başındaki itin kadını"

 

"Isobel kimsenin kadını değil! Kral evliliğinin bizzat fessini talep etti ve baş pisikopos tarafından onaylandı. " Alec diş gıcırdattı. "Kız kardeşimi rahat bırakacaksın Gillian"

 

"Gillian? " Adam tek kaşını kaldırdı. "O vakit açık konuşaşım Alec... " Gillian Alec Fletcherın üzerindeki kibar lord giysilerine şöyle bir baktı."Yoksa Henry mi demeli ya da Edward... George? "

 

Alec adamların sırıtışları üzerine metanetini korumak için fazladan çaba harcadı. Kışkırtılmak istendiğinin farkındaydı "Ben sözümü söyledim"

 

"Bana bak Fletcher! Benim sözümü duymadığın oldukça açık ve net. Benden kendi arzusuyla rehine hakkı talep eden kardeşini " İstesemde" Vermeyeceğim. Kralı ardına almış olman bunu değiştirmeyecek"

 

"Seni bozguna uğratan ben değildim"

 

"Yirmilerinde bir delikanlıyı inandırabilirsin lakin ben çocuk değilim. Douglas itini girdiği delikten çıkarıp karşıma getirene dek onu memnuniyetle ağırlayacağım" Gillian kaş çattı. Onu teslim etmeyecekti lakin zindanda tutmayacağına dair krala bir söz vermişti. Kaçmasını umursamazdı lakin kendi ağzıyla da git demeyecekti. Hoş inatçı manyak kadının bir yere gideceği de yoktu. Gillian gibi o da kocası gelene dek kalacağını söylemişti. Bir erkek namusunu canı pahasına korumalıydı.

 

"Nerede olduğunu bilmiyorum"

 

"Az kalsın inanacaktım"

 

Alec adamın onu kışkırtmasına izin vermemek adına karşı hamle yapmaya karar verdi. "Umarım bu hasımlık sevdan yıllar evvel Isobelin seninle değil Douglas ile evlendirikmesi ile ilgili değildir" Alec Gillianın renginin atması ile kaşlarını kaldırdı. Hoş bu olayın ikisiyle de alakası yoktu. Büyüklerinin kararıydı. O vakitler Gillianın babası klanları bir etmek istemişti lakin Alecin babası püritenlik sevdasına kapılmış ve Isobeli bir katolik ile evlendirmek istememişti. Yanlışüzerine yanlış yapılmıştı.

 

"Majesteletinin hatırına" Gillian öfkeden seyiren gözünü kıstı. "Beynini dağıtmayacağım Fletcher lakin İskoçyada seni gördüğüm ilk yerde ayaklarından sallandıracağıma ant içiyorum"

 

"Isobeli vereceksin! "

 

"Gel de al Lachlan beyi! Hala o kadar itibarın varsa..."

 

"Öyleyse gelip alacağım Mckenzie. Bu sözünü unutma. "

 

"Ben sözünden dönen adilerden değilim"

 

"Güzel! " Alec Gilliana omzunu çarparak yanından geçip sakinleşecek bir yer aramaya koyuldu ki Rose anneyi gördüğünde hızla yanına doğru ilerleyerek elini tuttu. "Beni tut Rose anne... Hoş şeyler olmayacak! "

 

"Sakin ol canım" Jane oğlanın mora çalan yüzüne baktı. "Kim seni bu denli kızdırdı. "

 

"M-m-mckenzie d-didiklemiş" Leonard adamın omzunu sıvazladı. "Onunda s-s-sırası gelecek A-a-alec! ”

 

" Gelecek... " Genç adam dönüp en az kendininki kadar öfkeli olan bakışlarını üzerinden ayırmayan Gilliana baktı.

 

"Beyim sahiden evlenecek miydin o kaçıkla? " Genç adam beyinin öfke saçan bakışlarına maruz kaldığında önüne döndü. "Leydi Fletcherla.. "

 

"Kes sesini Malcom! " Gillian olduğu yerde titrerken kendi kendine söylendi. "Tanrı korumuş"

 

---

 

Bu bölüm itibariyle hikayeyi daha çok Ryan ve Violet arasında ilerleteceğim. Yani umuyorum ilerler. Nerede o eski deliler gibi yazan ben ?

 

 

 

 

 

Loading...
0%