@gizemmgurbuzz
|
Ertesi Gün...
Violetin suratı asıldığında şüphesiz korkunçlaşıyordu. Dünden beridir de bu haldeydi. Bütün gün karşısında Ryan ve Cecile'in kurlaşmalarını izlemişti. Fazlamı abartıyordu bilemedi fakat Ryanı tanıyordu. Her zamanki komik eğlenceli hali gitmiş yerine tanımadığı bir adam gelmişti. Susmak da bilmemişti. Gözlerinin sık sık kızın degajesine kaydığını bizzat görmüştü. Cecile için de bu durum rahatsızlık vericiymiş gibi görünmüyordu. Omuzlarını geriye çekiyor dolgun bembeyaz çıkıntıları sunmaktan çekinmiyordu. Violet ayna karşısında iç gömleğin omuzlarını sıyırarak kendisine baktı. Dileseydi de sergileyecek çok birşeyi yoktu. Eskisinden daha iyi olduğu su götürmezdi en azından kemiklerini örten derilere değil bir parça olsun ete sahipti genç kız ne kadar toparlarsa toparlasın öyle dolgun olamayacağını biliyordu. Hastalanmadan evvel de çok toplu değildi. Yine de bir şeyler yerindeydi. Alec ve Ryanın gelmesi ardından tam toparlandığını düşünürken Bee nin gidivermesiyle açlık ve evvelsinden daha beter bir sefalet geri gelmiş Violet bir parça etini de kaybetmişti lakin artık iyiye gidecekti. Önündeki çöreği ağzına tıkıştırıp yetinmeyerek bir kase reçeli de beraberinde bitirdi. En azından eskisi gibi olursa Ryanın gözünü az da olsa üzerine çekebilirdi. Genç kız haddinden fazla yemekten taş kestiği vakit toparlanıp yardımcısının saçlarını örmesine ve ona açık pembe olan elbiseyi giydirmesine izin verdi. Kendisine daha gösterişli olanları diktirtmediğinden rahat ettiği ayağına dolaşmayacak türden olan elbisenin geniş yakalarını düzeltip ön kısmına baktı. Resim için giydiği krem rengi korseli elbiseyi mi giyseydi yoksa... Genç kız iyiden iyiye saçmaladığını düşünerek kol manşetlerini dantelli olanlardan seçti ve bu gün bir taç takarak farklılık yapmaya kendisini hazırladı.
Dün gece Alec ve Ryan eve gelmemişti. Leonardı ise bilmiyordu. Belki çok geç dönmüştü. Violet ise hava aydınlanmadan kalkmış hazırlık işini tamamlamıştı. İnip güzel bir kahvaltı hazırlatacaktı. O kahvaltıya da herkes oturacaktı. Kız işini tamamen bitirdiği vakit ayaklanıp arkasını döndü. "Gidip kahvaltı için talimat vereceğim. Ya da ekmek yapacağım evet. Sıcak somun... "
"Söylemeniz yeter leydim yeni aşçı başı Elspeth hemen halledecektir."
"Yıllardır gözümü açtığımda giyinmek süslenmek yerine ekmek yaptım ve şimdi de yapabilirim. " Violet diş gıcırdattı hem de hiç malzemem yokken bile! yalnızca bir fincan un ile beş kişi doyurabilirim! Elspeth bunu da yapar mı?"
"B-bir fincan un?" Kız gözlerini kırpıştırdı.
"Hiç una odun talaşı katıp ailene çuvalın dibinde kalan kepekler olduğunu söyledin mi?" Violet derin derin soludu. "Lord Evansın leydi Cecile e yalnızca iki ayımızı anlattığı gibi gözümüzü açıp hazırlanmıyor tüm gün aylaklık etmiyorduk. Yemek bizim için kıymetliydi. SOn kaşıklarımızı ziyan etmezdik. Sofrada uzun uzun oturur karnımızı doyurduğumuz için mutlu olurduk. " Violet kaş çattı. "O son kaşık kadar yemeğimiz olsa bile"
"Leydim. İyi hissetmiyor musunuz?"
"Hayır... Ah hayır iyiyim. Biraz asabileştim yalnızca." Violet dudaklarını birbirine sürterek etrafta onu sakinleştirecek ne dediğini anlayacak tek kişiyi Daisy'i aradı ve gözleri hemen dolduğunda arkasını dönüp odadan çıktı. Tepkileri aşırıya mı kaçıyordu bilemedi lakin kıskançlığı yeni yeni deneyimliyordu. Zaman zaman buhrana girmişliği olmuştu her yaz Ryanın peşinde bir kadın ile eve dönmesini korkuyla beklerdi. Genç kız irkilerek giriş kattaki koridordan mutfağın olduğu kısma doğru yürüdü. içeride iki kadın uykularından yeni uyanmış halde ayak sürümekteydi onu gördüklerinde selama durdular.
"Bugün somunu ben yapacağım."
"Kralın emri var leydim sizi yoramayız."
"O halde söyleyin kral hazretlerine." Violet başını iki yana salladı. "Dışı çıtır içi yumuşak olsun Vivi. Daha tuzlu olsun Vivi. Bu kabarmamış Vivi... " Genç kız Bee yi taklit etmesi ardından iç geçirdi. "Ah ya da şöyle yapalım. Bu gün onun için de bir somun yapayım ve saraya göndereyim" Aklına gelen fikir ile bir parça neşelenmesi ardından un çuvallarını aramak için tezgah altlarına bakındı.
"Ne arıyorsunuz leydim?"
"Un?"
"Ambardan getirelim hemen."
"Ben alırım."
"Leydim hava henüz tam aydınlanmadı. Takılıp düşebilirsiniz." Genç kız hareketlenen kadınlara elini kaldırıp kenardan bir önlük çekerek beline doladı ve mutfağın bahçeye açılan kapısından ambara doğru yürümeye koyuldu. Takılıp düşerdi demek... Violet zifiri karanlıkta tazı gibi koşabilirdi halbuki. Genç kız temiz havayı ciğerlerine soluyarak sabahın tatlı serinliği arasında ambara girip Çuvalları bir müddet yokladı ve sonunda unu bulduğunda yanındaki tası daldırarak keyifle mutfağın yolunu tuttu. Violet içeri girecekti ki Leonard elini kibarca tuttuğu uzun boylu sarışın bir kadın ile dışarı çıktı. Göz göze geldiklerinde ise fazlasıyla panikledi genç adam. genç kız , onun yanındaki kadının elini öperek eliyle gitmesini işaret etmesi üzerine kaş çattı.
"Bir misafirimiz olduğunu bilmiyordum" dedi. Kadın ona telaşla selam verip Dükü de yerlere dek selamlaması ardından pelerini ile gizlenerek Londranın arka caddelerinden birine açılan erzak alım kapısına doğru hızla ilerledi.
"S-s-sus Vi. B-benim m-m-misafirim." Leonard yanaklarını hava ile doldurarak elini ensesine attı ve dönüp arkaya baktı. Cornwal dükünün cemiyetten evvel tavernalarda görünmesi hoş karşılanmayacağından kaçamakları yarım kalmış gece gizlice eve getirdikleri hanımlar ile vakit geçirmişlerdi. Gün ağırırken onları yolculayacaklar ve kimse görmeyecekti lakin anlaşılan o ki ormanda tek göz oda da ya da malikanede olsun gizli saklı işleri her daim patlak verecekti. Leonard boğazını temizleyerek eliyle giden kadını gösterdi. "O- o şey..."
Violet dudaklarını kemirmeye koyulmuşken Kapıdan çıkan bir diğer kadını gördüğünde güçlükle yutkundu. Aynı anda elindeki un tasını da düşürmüş olsa da farkında değildi. "A-alec de mi?" dedi tedirgin bir ifadeyle. Genç kadın açık renk salık saçlarını toparlamaya çalışarak onu selamlayıp doğruldu. Violet üzerindeki parlak yeşil saten elbiseye oldukça teşirci görünen degajesine ve alacakaranlıkta dahi kendini belli eden güzelliğine şöyle bir bakıp yeniden Leonarda döndü. Dük hazretleri panikleyerek eliyle kadına git işareti yaptı.
"E-evet Alec d-de!" Leonard güçlükle yutkundu. "Hadi V-vi. H-hava serin." Violet bir üçüncü kadının kaleden ayrılmasını kaldıramaya bilirdi. Ryana bunu yapmamaları gerektiğini söylemişti.
"Sanırım bunu unuttun canım." Ryan keyfi pek yerinde elindeki keseyi hoplatarak kapıdan çıktığında görmek istediği son kişi ile göz göze gelmenin verdiği şok ile elindekini düşürdü.
Violet ise sakin kalmak için büyük bir çaba göstermeye çalışarak kol manşetlerini çekelemeye koyuldu. Genç kız iç gömleğinin açık bağları ve sergilediği çıplak göğsü ile biraz dağınık halde dışarı çıkan Ryan'ı süzerken dili tutulmuştu. Ya bağıracak ya ağlayacaktı başka bir seçeneği yoktu lakin kendini rezil etmemek adına ikiliye sessiz hızlı bir baş selamı vererek mutfağa girdi. Oradan da çıktığı lanet odasına geri dönmek üzere adımlarını hızlandırdı. Genç kız Alecin odasının bulunduğu katta koridorda ayak sürüyen saçı başı dağılmış ve oldukça bitkin görünen birbaşka kadın ile karşılaştığında elini ağzına kapatarak koşmaya başladı. Kötü bir kabusun içinde olmalıydı. Şu an Tanrıdan istediği buydu.
Ryan üzerine ağaç devrilse böyle hissederdi şüphesiz. Annesine belki babasına yakalanmayı göze almıştı lakin ona değil. Kendisi gibi şaşkın bir parçada utanç hissettiği gözlerinden okunan kardeşine uzun bir müddet baktıktan sonra ne hissedeceğini bilemez halde ellerini beline dayadı. Ryan giden kadınlara bakarken arkasını dönüp içeri girdiğinde ne yapacağını bilemez haldeydi. Bu his ona ciddi bir rahatsızlık vermişti üstelik. Ortada bir yanlış seziyor lakin yanlış yaptığını düşünmüyordu.
"S-si-siktir!"
Genç adam Leonardın yorumu üzerine kaş çatarak başını olumsuz manada salladı. Öyle bir konumdaydı ki aldatırken karısına yakalanmış bir adama dönüşüvermişti bir anda. Bu his yanlıştı. Ryan hiçbir vakit vaatte bulunmamıştı. Kafasında ne yapacağını sorgulayan sorular ve tepesine binen ağırlık ile gözlerini toprağa diktiğinde kadının düşen kol manşetine takılı kaldı. Leonard onu daha da suçlu hissettirecek bir tavır ile omzunu sıvazlayarak içeri girdiğinde ise çatılan kaşları ile eğilip düşen manşeti aldı manşete dolanan ip ile birlikte Violetin bilekliği de düşmüş görünüyordu. Genç adam derinden gelen bir oflama ile bilekliğe soyulan deri ip üzerindeki pembe ve kahve boncuklara bakıp elini yumruk yaparken böyle olmaması gerektiğini kendisine yeniden hatırlattı. Violet ile konuşmak zorundaydı. Peki o nasıl olacaktı?
---
Genç kız saatlerini odasında öylece oturup boş boş etrafa bakarak geçirmiş kısa bir süre önce Jane annenin onu çağırması ile toparlanmaya çalışıp dışarı çıkmıştı ki ne mümkündü. Düşünceleri ona rahat vermiyordu. İş göremez, anlayamaz haldeydi. Ryanın "canım" kelimesi ile kapıdan çıkışını birde o güzel sarışın kadını aklından atamıyordu. Daisyden de güzeldi. Genç kız Jane annenin düşen dantelli manşetini sorması üzerine koluna dikkat kesilmiş bilekliğininde orada olmadığını fark ettiğinde mutfağın bahçe girişine ilerlemişti. Bir müddet etrafa bakınarak -ki bu oldukça uzun bir süreydi- bilekliği aradı. Sabah kolundaydı bundan emindi. Mutfakta olmadığına göre buralarda olmalıydı belki de un çuvalının içine düşürmüştü. Violet derin nefesler alarak ambara yönelmişken duyduğu ses ile irkilerek duraksadı.
"Bunu mu arıyorsun?" Ryan günün çeyreğini suçluluk duygusu içinde geçirmiş kalan çeyreğinde ise hislerinin yersizliğini düşünüp durmuştu. Sonunda toparlanmış ve Violet ile konuşma kararı almıştı. Ona karşı açık olmak zorundaydı. Her daim olduğu gibi. Ne çeşit bir anlayış beklediğinden emin değildi. Lakin konuşmamayı, hiç bir şey olmamış gibi davranmayı da göze alamıyordu. Genç adam Violetin kendisine dönerek yüzünden okunan kırgınlığının farkına vardığında gözlerini sıktı. Lanet olsun! olan bir şey yoktu. Ryan özgür bir adamdı. Bunca sene... Tüm yakınlıklarına rağmen tek kelime etmemişti.
Violet adamın elinde sallanan bilekliğini gördüğünde yavaş birkaç adım atıp Ryanın önünde dikildi. Bir yanı sakin kalması için mücadele veriyor diğer yanı kabul etmiyordu ve nedense Violet diğer yanı ile hem fikirmiş gibiydi. Bilekliği ucundan tutup çekerek diş gıcırdattı. "Evet... Şimdi.... Yarım kalan boyamı tamamlayacağım." Genç kız çalışma odasına gidebilmek adına aradan sıyrılıp adımlarını hızlandırdı.
Genç adam elini beline dayayrak kendisine ciddi tavır takınmış olan Violetin ardından bir müddet baktı lakin alttan alan taraf olmayı göze alarak kızın peşine takıldı ve o sırada Ivy'nin yanına gelmesi ile duraksadı. "Lord Evans bir paket sipariş etmişsiniz az evvel geldi"
"Ah, şükürler olsun... Daha iyi bir zaman olamazdı ! " Ryan paketi alıp üzerindeki kağıdı yırttıktan sonra ince uzun ahşap kutunun kapağını kaldırdı. Güzel bol taşlı bir bileklik istemişti. Bu iş görürdü. Genç adam yutkunarak elindekini yeleğinin iç cebine koydu. Umarım onu oradan çıkartmayı başarabilirdi.
Violet odanın kapısını kapatıp hırsla sandalyesine otururken eteğine çarparak düşen fincanlardan birine dudak bükerek baktı ardından avcunda sıktığı bilekliği olması gereken yere takabilmek adına harekete geçti. Ağlayıp sızlanma işini geceye bırakmak sakinleşmek istiyordu ve bunu yaparken emek verdiği fincanları savurup hepsini kırmaması şarttı. Genç kız tokmağın yavaşça çevrilmesi üzerine dişiyle bilekliğin ipini sıkmaya çalışırken Ryanı gördüğünde başını öne eğerek yaptığı işe devam etti.
"Violet... " Ryan lambiri döşeli odanın içinde bulunan çay masasına ayaklı boş tuvallere ve Violetin oturduğu kırmızı ikili kanepe önündeki sehpaya göz süzdü. Boyalar açık fırçalar dağılmış çiçek ve yaprak motifli fincanlar önündeydi. Genç adam yavaşça ilerleyerek sehpanın yanından dolanıp kanepenin diğer tarafına oturdu ve öne doğru eğilerek demlik üzerine çok iyi olmasa da çizilmeye çalışılmış küçük taş eve etrafındaki ağaçlara baktı. "Bu oldukça tanıdık"
"Hiç sanmıyorum... " Violet kemirdiği ipi sertçe çekeledi.
"Yardım edeyim. " Ryan kadının bileğini zorla çekip ipi bağlarken cebindeki şeyi çıkarıp çıkartmamak hususunda gidip geliyordu. Bulduğu parlak güzel şeylerden kopamıyordu adam ve bir şekilde onları saklar hale gelmişti. Bir çatal yahut kapı kolu olsa bile... Ona utanç veren davranışını örtpas etmeye çalışarak Violetin elini sıktı. "Violet, yeleğimin iç cebindekini al"
Genç kız umursamadı kolunu kurtarıp önüne dönerek surat asmaya devam etti. "Bana da mı bir kese vereceksin yoksa"
"Hayır, hayır Violet lütfen al şunu! "
Violet Ryanın yeleğini sıyırması ile orada duran şişkinliğe elini atıp kutuyu çekti ve masaya koydu. Adam da rahatlamış bir ifade ile içini açarak kıvrımlı gümüş oyuntularında yeşilli mavili taşlar bulunan ve el işçiliğiymiş gibi görünen bilekliği alıp ona baktı.
"Kolunu uzat canım" Ryan Violetin öfke saçan bakışları ile kaş çatması üzerine boğazını temizleyip inatla kadının koluna elindekini taktı ve hemen önünde duran boncuklu deri ipe baktı. "Yeni aile nişanemiz. Artık bunu tak. Sana çok yakıştı."
"Onu da mı hiçe sayalım... "
"Hiçbirşeyi hiçe saymıyoruz Violet! " Ryan onu omuzlarından tutarak kendine çevirdi. "Seni hiçe saymıyorum. "
"Seni hiç saymıyorum mu demek istedin yoksa! " Violet dişlerini sıktı.
"Canım... "
"Lanet olsun! "
Ryan Violetin söylemi üzerine mırıldanmasıyla ona biraz daha yaklaşarak ellerini tuttu. "Bana çok kızdın"
"Kızmak mı" Violet hayretle gülerken sıkı sıkıya tutulan ellerine baktı.
"Seninle açık konuşacağım Violet. Beni iyi dinle. Bu hayatta ailemden daha çok değer verdiğim hiçbirşey olmadı ve buna sende dahilsin. Sizi incitmemek için elimden geleni yaptım çünkü hiçkimsesizken herşeyim olmuştunuz ve hala öylesiniz. Aynı şeyi seninde hissettiğini biliyorum çünkü sende hiçkimseyi incitmedin. Her tür ihtiyacımızda bize yardımcı oldun sen olmadan adım atamaz hale gelecek kadar... " Ryan durup yutkundu.
"Beni yumuşatmak istiyorsun lakin artık sabrım boyumu aştı Ryan... " Violet titreyen çenesini gizleyebilmek adına başını aşağı eğdi.
"Kötü hissediyorum" Ryan kafa salladı. "Lakin böyle olmaması gerekiyor. Bana bak Violet! " Genç adam kadının düşen göz kapaklarına ve kızarık göz çevresine baktı. "Sende bende bu aile için herşeyi yaparız yaptık da bundan asla gocunmadan hemde. Hiçbirimizin lüksü olmadı en çok da senin Violet. Çoğu zaman karnını doyurmaktan bile ödün verdin şu durumuna bir bak"
Violet Ryanın okşadığı ince bileklerine baktı. "Ben iyiyim"
"Çok daha kötü zamanların oldu" Ryan sırıttı. "En azından kırma korkusu olmadan tutulabilir haldesin" Esprisinin de fayda etmediğini anladığında ise ciddileşti. "Bir şeyin farkına vardım ve senin de hemfikir olmanı istiyorum bu yüzden beni yargılamadan ve altında kötülük aramadan dinlemelisin tamam mı? "
Violet başını ağır ağır salladı Ryan çenesinden hafifçe kaldırıp gözlerine baktığında ise yanaklarını kemirdi.
"Birbirimize çekildik Violet. İki aynı kişi olarak... Kimsemiz yoktu. Ben adını dahi kendi koymuş bir adamdım. Bir adım yok. Sen adını, her şeyinin gözlerin önünde yanmasını izleyendin. Kendine ait her şeyi geride bıraktın ve bulduklarına tutundun. Benim gibi. "
"İyi ki sizi buldum Ryan" Violet bir damlayı dayanamayarak serbest bıraktı.
"İyi ki... " Ryan kafa salladı. "Birbirimizi tamamladık, diğer yarımızmış gibi... Fakat aksi olsaydı? " Ryan bedenini tümüyle Violete çevirdi. "Ya herşeye sahip olsaydık... Bir seçeneğin olsaydı o kişi ben olmazdım Violet. Benim gibi yanlışa çekilmekten kendini alı koyamayan bir adam olmazdı. Sen saf temizsin. Çocuk giysileri ile ortada dolanacak kadar" Ryan kızın yakasını çekiştirip gülümsedi.
Violet gözlerini kırpıştırarak üzerine baktı. " Saf? "
"Akılsız demek istemedim temiz yüreklisin"
Violet kaşlarını kaldırıp indirdi. "Bunlar çocuk giysisi değil Ryan. Biz köydeyken ayağımıza dolanmasın diye elbiseleri bileklerimizde giyerdik bende satenleri eski alışık olduğum gibi-"
"Demek istediğim tamda bu. Burası köy değil ve otlar çiçekler yenmez. Burada değil."
"Ya... " Genç kız kafa salladı.
"Zorlanıyor oluşunu anlıyorum. Bu kadar ihtişam karşısında bende çok bocalıyorum fakat kabul edebildim. "
"Konu olması gereken yerin dışına çıkmadı mı? " Violet etrafa bakındı uyumlu olmak kimse gücenmesin diye fikir beyan etmemeye çalışmak dışarıdan saflıkmış gibi görünmüştü anlaşılan.
"Hayır tam olması gereken yerde aslında. "Hiçbir şeyin farkında değiliz Violet. Birbirimizi bu şekilde kabul etmeye devam edersek ve etrafa bakmazsak olmamaya devam edeceğiz. "
"Benden ne bekliyorsun etrafıma bakmamı mı? " Violetin iri gözleri büyüdü.
"Senden tadını çıkartmanı istiyorum. Mutlu olmanı... Diğer leydilerden bir eksiğin olmadığının farkına varmanı istiyorum ve bunu bana bakarak yapamazsın. Bana bakmaya devam ettikçe hiçbir şeye ihtiyaç duymayacaksın bunu biliyorum inan."
" Ryan? Sana bakmayı kesemem. Ben se-" Violet anlamsız bir mimik yaptı lakin adam parmağını dudaklarına kapattığında kaş çattı.
"Eğer konuşursan... " Ryan yutkundu. "Asla gerçekte ne istediğini bilemeyeceksin"
Violet için bu kadarı kafiydi. "Senin ne istemediğini çok iyi bildiğin gibi"
"Hayatımızı yaşayalım Violet özgürlüğümüze ket vurursak birgün merak etmeye başlayacağız. " Ryan gözlerini kısan kadına karşın omuz silkti.
"Bundan çok eminsin"
"Eminim. Hala burada takılı kalman gibi." Ryan deri ipi çekeledi ardından mücevherli olana baktı. "Bunu beğenmedin halbuki seni mutlu etmesi gerekirdi. "
"Çünkü bir anlamı yok. Üstelik ben buna bakarken mutluyum. Tıpkı yakutlar, elmaslar gibi. "
"Hepimiz mutluyuz! Hepimiz için anlamı var... " Ryan kolunu gösterdi. "Fakat bunu da kabul ediyoruz" Genç adam sözlerinin sertleştiğinin farkına varınca iç geçirdi "canım... "
"Canına başlayacağım..."
"Kuru kafa mı kalsın adın... "
"Hayır... Artık değil. Adım Violet" Genç kız sakinliğini korumaya gayret ederek Ryanın yüzüne baktı.
"Pekala Violet... Umarım beni doğru şekilde anlamışsındır. Hayatımızı yaşayalım. Her şeye sahipken... Giyim kuşam mücevherler balolar... Artık zengin bir kadınsın Leydi Wellbourn ve bağımsız... Kendini bizim için heba etmek, eve tıkılıp kalmak zorunda değilsin. " Ryan fincanları gösterdi. "Güzel boyuyorsun onları devam et"
"Zaten yapıyorum"
"Piyano öğren, belki arp... "
"Cecile gibi mi? " Violet hayretler içinde güldü.
" Evet... Cecile ya da başkası... Kendine, güzelliğine eğitimine dikkat et. Tüm bunlar için vaktin var" Ryan Violetin yandan çıkan bir tutam saçına dokundu.
"Yüzüne gülüp arkandan da konuşayım mı canım? " Genç kız göz devirecek oldu. Başını geriye çekerek ellerini kucağında bir etti. Giyimi kuşamı berbat ve eğitimsizdi şimdi de... Kulakları kesinlikle yanlış işitmiyordu...
"Beni anladın mı? "
"Hemde nasıl... " Violet dişlerini çatırdatacak kadar sıkarken Ryana olan aşkından onu gözünde ne denli yücelttiğinin ve adamın ettiği sözlerin altında yatabilecek anlamları bilemeyecek kadar ona güvendiğinin, burada ne denli bocaladığının hatta otuzlarındaki yaşına rağmen hala çocuksu bir adam olduğunun farkında değildi. "Nasıl istersen öyle olsun" diye devam etti.
"Güzel... " Ryan hızla kafa salladı. Belki biraz aşırıya kaçmıştı lakin Violet onu anlardı. Fakat genç adamın bilmediği şey Özgürlüğün uçsuz bucaksızlığı ile şu zamana dek rakipsiz olduğuydu ve hayatı boyunca da öyle olacağını sanmasıydı...
---

Kabulnedelim Aodh bile bu kadar aptallaşmamıştı 😃
|
0% |