Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12. Bölüm Alec, Isobel Fletcher

@gizemmgurbuzz

Aralık 1659 İskoçya Klan McPerson

 

Alec kız kardeşinin kocası ve McPerson klanı varisi olan kaynı Douglas ve beyleri ile masada oturmuş bardağındakini yudumlarken endişeliydi. Douglas bir çeşit güç, kudret dalgasına kapılmış Yoldan da çıkmış görünüyordu. James Stuarttan sonra tahta geçen oğlu I. Charles'ın en büyük destekcisi olan McKenzie klanını gücü önünde çok büyük bir engel olarak görmekteydi. Herşeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir dönemde yaşam sürdürmeye çalışmaktaydılar. İngiltere parlementosunda dev bir siyasi güç oluşturan Oliver Cromwell askerlerini bir tür ilahi savaş makinesine çevirmiş haldeydi. Önlerine çıkan her şeyi devirecek kadar güçlülerdi ve Kral Püritenlere karşı koyabilmek için kendi kanından medet ummaktaydı. Douglas ise açıkça bu yardımda yer almayacağını belirtmişti. Alec tam olarak bilmiyordu lakin onun Cromwellden bir çeşit destek aldığını düşünmekteydi yoksa Gillian McKenzie'e karşı durabilecek pek az adam vardı. Öte yandan durdurulmaz bir savaşın eşiğindeydiler. İrlandanın Cromwel ayaklanması gaddarca sonuçlanmış adam kafatasından bir dağ oluşturmuştu. Alec önündeki bardağı evirip çevirirken Douglas ile birlikte olan diğer küçük beylere karşın nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini bilmiyordu. Lachlan klanı Isobel ve Douglasın evliliği ile McPersona bağımlı bir klan haline gelmişti. Alec babasının ölmeden evvel yaptığı bu politik evliliği çöküşe geçen klanlarının bir çeşit kurtuluşu olarak gördüyse de Alecin ısrarcı karşıt tutumu fayda sağlamamıştı. Sonuç itibariyle beyler arasında herhangi bir geçerliliği olan söz sahibi olma lüksü elinden alınmış masada kafa sallamakla yükümlü konu mankenliği yapmaktaydı.

 

"Savaş kapıda."

 

"Bu savaştan korktuğunuzu söylemeyin bana!" Douglas kahkaha attı. "Güzel günler bizi bekliyor beylerim Ülkemizin köklü bir değişime ihtiyaç duyduğu su götürmez ve sesi fazla çıkanların sesini keseceğiz. Bunun sonucunda alacağımız mükafatlar paha biçilmez!" Douglas aldığı talimatlar doğrultusunda hareket etmekteydi McPerson ve ona bağlı beylerin savaşta tek bir görevi vardı. O da Gillian McKenzie'i esir almak. SOnrası çorap söküğü gibi gelecekti. Atadan kalma kan davaları son bulacak McPerson sözü geçen büyük bir beyliğe dönüşecekti.

 

"Peki ne yapacağız Bey Douglas?" Alec tek kaşını havalandırarak elindeki bardağı bıraktı.

 

"Savaşa katılacağız... Bu kadar basit." Douglas yeniden güldü. "Bana bırak Alec..."

 

"Ya..." Genç adam hızla kafa salladı.

 

"Şimdi beni iyi dinleyin. Oliver Cromwel ve yönettiği parlementonun düşme gibi bir durumu söz konusu değil anladınız mı. SOnumuzun İrlandalılar gibi olmasını mı istiyor sunuz."

 

"Adamlar onurlarıyla öldüler!" Alec kaş çattı.

 

"Bu işte onur yok Fletcher! Ne istiyorsunuz ha! Onurumuz için kadınlarımızın gözlerimizin önünde İngiliz pisliklerinin altına girmelerini mi? Çocuklarımızın katlolmasını mı? Yarım akıllı McKenzie tam da bunu istiyor ve bu kafayla istediğini çok yakında alacak!" Douglas diğerlerine döndü. "İskoçyaya yeniden huzuru getirebilmek için bizim yapacağımız tek birşey var. O da ne yapıp ne edip Charlesin kenesi olan Mckenzie'i almak gerisi kolay. "

 

"Zor olan da McKenzie'i almak değil mi?" McDoughal klan lideri başını iki yana salladı.

 

"Değil dostlarım. Bunun için sizden isteğim en iyi askerlerinizi bir araya getirmeniz ve savaş sırasında ortalık karışıkken onu yakalayıp teslim etmemiz hepsi bu!"

 

"En iyi askerler?" Alec kafa salladı.

 

"Mesela Alec Fletcher gibi olanlar. Ne kadar övsem az kalır ki bu ulvi görev başına kendisini tayin ediyorum. Alec sen adamlarını toplayacak ve talimatlarıma birebir uyacaksın!"

 

"Ya bu iş bana göre değilse!"

 

"Öyleyse klanından vazgeçmek niyetindesin... Ataların gibi..."

 

Genç adam yumruğunu sıkarak delirmiş görünen Douglasa baktı. "Ben vazgeçsemde sen geçmezsin bunu biliyoruz!" Genç adam Douglas'ın yeniden attığı kahkaha ile ayaklanarak elini masaya vurdu ve odadan hızla çıktı. Bu delilikti... Tüm bunlar delilikti!

 

---

 

Lancheshire Preston savaşı

 

Alec Douglasın ondan habersiz kurduğu birliğin başında iskoç ordusu ile birlikte ingilizler karşısında dikilirken Bu işi yapmayacağını söylemiş olsa da Douglas kızkardeşi Isobeli ve dört aylık hamile oluşunu öne sürmüş başarısızlığı sonucunda onu ve kökünü kurutacaklarını anlatmıştı. Böyle bir işe karısı ve doğmamış çocuğunu umursamayarak girecek kadar hırs sahibiydi. Onun tanıdığı Douglas değil çok daha adi bir herife dönüşmüştü. Genç adam zırhın başlığını eliyle gevşetmeye çalışarak az ileride askerleri başında ileri geri volta atan McKenzie Liderine baktı. Ona söylenilen gibi bir kaplan edası ile etrafı süzmekteydi. Alec kendi soyuna ihanet edemeyecek kadar onurlu bir adamdı. Ortalık karıştığı vakit görev başından ayrılacak savaşacaksa savaşacak ölecekse ölecekti. Sözü geçmese de bir bey olarak gururunu ayaklar altına almayacaktı! Borazanlar ötüp iki tarafta birbirlerine doğru koşmaya başladığında Alec atını geri çekerek diğer birlikler ardına sürdü.

 

"Alec! Lord Fletcher! Nereye!"

 

"Onurlu bir adam olmaya Lord McUallis!" Genç adam kılıcını çekerek Cromwelin haydutları üzerine yürürken içinde bir yerlerde doğruyu yaptığının bilincindeydi.

 

"Beyim!" Asker Bey Douglasa doğru sürdü atını. "Beyim Fletcher görev yerinden ayrıldı. Ne yapacağız!"

 

"Lanet olasıca!" Douglas etrafına bakındı. "Devam! Devam edeceksiniz! Size öğretilen gibi!"

 

"Emredersiniz beyim!"

 

"Söyle komutayı Ronnan devralsın çabuk!" Douglas kendisine doğru gelen lakin Cromwelin emrettiği üzere zırh başlıklarına mavi püskül taktığından onu vuracakken es geçen askere baktı ardından her şeyin normal görünmesi adına saldırıya geçti.

 

Savaş yakıcıydı. Alec önüne geleni indiriyor olsa da bir tuhaflık vardı ki sağdan soldan üzerine gelen yahut kendisine açık bir saldırıda bulunana rastlamamıştı. Dahaçok onu itiyorlar kalkanları ile kendisine vuruyorlardı. Genç adam neler olduğuna anlam vermeye çalışırken İleride McKenzie'in üzerine yığılan bir ordu askere doğru koştu ve adam sonunda yıkılıp yaralandığı vakit onu eğilip kolundan tuttu.

 

"Sende kimsin be!" Gillian oldukça ağır bir darbe almıştı. Onu çekeleyen askere ve başından sallanan mavi püsküle bir müddet baktı.

 

"Ben Alec Fletcer McKenzie! Soru sormak yerine kıçını kurtarmam için koca cüsseni hareket ettirmeye çalış!"

 

Gillian kendinde değildi gözleri kararıyor etrafta olan biteni algılayamıyordu.

 

Alec adamı geri plana almayı başarmış kalbi rahata erdiği vakit geri dönmüştü lakin sonrasında olacaklardan bihaberdi.

 

Gillian McKenzie'nin kardeşi ağabeyinin yaralanması üzerine komutayı devralarak filama ve zırhı giymiş boşta kalan askerlerin başına geçmişti. Şimdiden ordunun yarısı yerlerdeydi durum oldukça kötüydü. Kaybedeceklerdi. Hugh önündeki askeri devirmek için çabalarken aklı güzel karısı Maggie'den başkasında değildi. Hamileydi Maggiesi. Genç adam karısı ve çocuğuna kavuşabilmek için büyük bir dikkat ile önüne bakmaya ve gardını düşürmemeye gayret etti ona doğru hucum eden bir gurup İngiliz askeri sanki meydanda tek kişiymişçesine geldiğinde kalabalık arasına karışabilmek adına atından indi. Genç adam kolundan yaralandığında etrafını saran ve onu korumaya alan bir grup İskoç askerine minnettardı.

 

"Lord McKenzie! Sizi koruyacağız! Yaralısınız arkamızda durun!" Ronnan başıyla diğerlerine işaret etti.

 

Alec o tarafta neler olup bittiğini bilmiyor olsa da ona yaklaşmamakta ısrarcı olan askerler ile savaşa devam ederken kayıplarının çok ve bu savaşın asla kazanılmayacağının farkındaydı. Genç adam saatlerce süren muharebe ardından iki taraf ta dinlenmek için çekildiklerinde. başındakini çıkarıp koltuğu altına sıkıştırarak içecek bir yudum su ve yiyecek bulabilmek adına karargahlara doğru yürürken Ronnan ve diğerlerinin ellerin altında başında çuval ile esir çadırlarına götürülmekte olan bir adam farkettiğinde küfrederek kafasına zırhını geçirip o yöne doğru koşturdu. Gördükleri ise dehşet vericiydi. Bir McKenzie yakaladıkları doğruydu lakin o Gillian değildi.

 

---

 

Alec Yaralanmamış bir at bulup son hızla savaş meydanını terk ederken olan bitenin şokunu atlatamamıştı. Kaçıyordu evet bir korkak gibi... Douglasın içine düştüğü pislikten arınmanın bir yolu yoktu. McKenzienin kardeşine korkunç eziyetler yapmışlardı. Alec başındaki şey sayesinde çadır önünde nöbet devralmış olan biteni dinlemişti. Adam karısı için yalvarmış Douglas onu bildiklerini söylediği takdirde serbest bırakacağını söyleyerek işkencelerine devam etmişti. Bununla da kalmamış konuşmazsa karısına neler olacağını da kendi kadınını düşünmeksizin anlatmıştı. Hugh McKenzie dayanamayarak kralın onlar ile yaptığı anlaşmayı açık etmişti. Lakin Douglas adamın ciğerlerini sökmekten geri durmamıştı. Bu savaş kaybedilse de Alec Gillian McKenzienin Douglasın da bunu yapan diğer beylerinde peşlerini bırakmayacağını biliyordu. Bu yüzden hiçbir günahı olmayan kız kardeşini kaçıracak olabildiğince uzaklaştıracaktı...

 

---

 

McPerson Klanı

 

"Isobel!" Alec hızla kızkardeşinin odasına girip onu kollarından tuttu.

 

"Tanrım Alec!" Isabel ağabeyine sarıldı. "Bitti mi? Döndünüz mü? Douglas nerede... Tanrıya şükür!"

 

"Isobel! Beni iyi dinle." Alec kardeşine ve tuttuğu karnına baktı. "İşler iyiye gitmedi Isobel. İskoçya çok büyük bir bozguna uğradı kardeşim"

 

"Douglas! Ona birşey mi oldu!" Isobel ağlamaya başladı.

 

"Hayır hayır hayır! Sakin ol Isobel!" Alec bir katırdan daha inatçı ve kaçıklıkta sınır tanımayan kardeşini buradan hiçbir kuvvetin ayaıramayacağını biliyordu. "Douglas buradan uzaklaşmamızı söyledi beni anlıyor musun. Gideceğiz ve işler yoluna girdiğinde bizi bulacak!"

 

"N-nasıl! O-o nerede?"

 

"Beylerin çoğu öldü Isobel! Douglas klan için emniyetli bir alanda tutuluyor kardeşim. Gitmek zorundayız hemen!"

 

"Alec biz nasıl..." Isobel kendine baktı.

 

"Sorun yok ben gideceğim yeri biliyorum anladın mı?" Genç adam o yeri çok merak ettiğini düşünerek elini saçları arasından geçirdi. "Hadi Bell! Git ve derhal eşyalarını topla ve yanına alabildiğin kadar para al!"

 

"K-kasa nerede bilmiyorum! "

 

"Lanet olsun ne bulursan al!" Alec gürledi. Kız kardeşi korku içinde yardımcılarına ona bir çeşit yolluk hazırlamaları gerektiğini söyleyerek etrafta dolanmaya başladığında ise yatağa oturup çatlayan başını sıvazladı genç adam.

 

---

 

Şimdi şöyle ki olayları gerçekliğe dayanarak yazmış olsam da

 

Cromwelin ve parlementonun gücü doğru İrlanda savaşı doğru İskoçların çok kanlı bir bozguna uğradıkları doğru. Lakin bunlar benim yazdığım tarihten on yıl öncesi. Ben zaman mekan kişi kavramını kendi kurguma göre öyküleştirdim.

 

Kral Charlesin iskoçlarla iş birliği yaptığını halka sızdırarak onu vatan haini ilan edip idam ediyor Cromwel. Kendi başa geçiyor. Ben Alec ve Isobelin aileye katılacağı kısmı hikayeleştirebilmek adına böyle bir senaryo dahil ettim tarih ile alakası yok o kısmın ve Gillian McKenzie bize lazım onu unutmayın sakın :D

 

Karışık oldu mu bilemiyorum benim kafam epeyce karıştı yazarken. Çok uzun uzadıya detay girmeyeceğim sonraki bölümde iki kahramanımızı daha aileye katacağım.

 

Bu sırada iç savaş devam ederken bizim ailenin de perişanlığı devam ediyor takdir edersiniz ki.

 

Joselyn 18

 

Leonard 25

 

Ryan 30

 

Violet 23

 

Jane 59

 

Andrew 70 falan olması lazım.

 

Isobel 24

 

Alec 32 yaşlarında baya kalabalıklaştık 😃 hadi bakalım...

 

Birde ufak bir hatırlatma Evelyni hatırlıyorsanız o da bu sıralar bir çocuk ile yalnız kaldı. Tabiionun ikayesine daha iki hikaye var.

 

 

 

Loading...
0%