@gizemmgurbuzz
|
2 Gün Sonra
Bee kütüğe oturmuş Daisynin başındaki tahta ile yürüyüp dönerek kendisini selamlayışını izlerken eliyle tuttuğu hayali eteklere karşın hafifçe tebessüm etti. Genç adam gerçek bir elbise içerisinde ne denli zarif görüneceğinin bilincindeydi. "Bir ayağını diğeri ardına atıp iyice eğilmelisin leydim"
"Gel de kendin yap!" Daisy yanaklarındaki havayı üfleyerek baştan denemeye çalıştı. Bee ise umursamaz bir eda ile kalkıp başındakini alarak kendininkinin üzerine koydu. Eşine az rastlanır bir şıklık ile kendisine reverans yapıp birde üzerine elini tutup öpen adama somurtarak baktı.
"İki gün değil... Yirmi dört yıl boyunca gayet başarılı bir şekilde yaptım. "Genç adam elini çeken kıza karşın ayaklarını çaprazlayarak göstermeye çalıştı lakin yetişkin olana dek bir leydinin bacaklarının olup olmadığını bilmediğinden elbette hangi ayak ile nasıl selam verdiklerini kestirememeişti. Kabarık etekler içinde yalnızca eğilip kalktıkları dışarıdan seçilendi. Boğazını temizleyerek gidip kütüğe tekrar oturdu ve Daisynin çalışmaya devam edişine baktı. Bee o esnada süslü balo salonlarını kokteylleri sergileri hayal ederken omzuna sertçe inen el ile birlikte irkilerek yan döndü.
"D-daisy g-g-git ve a-an-anneme yardım et!" Leonard çenesiyle iki gündür başındaki şey ile gezen kız kardeşini kovalayıp onu izleyen Millerin yanına oturarak tehdit amaçlı aldığı uzun sopayı önündeki toprağa vurdu. "Ne ya-yapıyorsun M-Miller!"
"Ben... Hiç...Dinleniyorum."
"K-k-kardeşimi ne-ne-neden g-gözlüyorsun M-Miller?" Leonard sopayı yeniden vurdu.
"Hayır... Gözlemiyorum Max."
"Beni gözetlemiyor!"Daisy ağabeyi önüne geçerek ellerini beline dayadı. "Ona bir leydinin nasıl yürüdüğünü sordum"
"B-bundan sa-sa-sanane!"
"Ne demek bana ne. Yürümek de mi yasak. Şenliğe gideceğiz!" Daisy Beeye susması için kaş göz işareti yaptı.
"Ve o leydi gibi görünmek istediğini söyledi." Genç adam ağzını tutamayarak bir kısmını salıverdi.
"Leydi gibi görünmek mi? O-onu nereden çıkarttın Miller!" Daisy dişlerini sıktı. "Kibar dedim! Kibar görünmek!"
"G-git buradan D-d-daisy!" Leonard sopayı kardeşinin ayağına vurarak onu öteledi.
"Kibar olmak istemiş... Şenlik için pek hevesli..." Genç adam gülümsemeye çalıştı lakin kızın onu bir köşede boğmaya çalışacağına emindi.
"Se-se-seni darlamasına i-i-izin verme B-bee! O bö-bö-böyle şeyleri ço-çok merak e-eder!" Leonard pekala annesininde gösterebileceğinin farkındaydı. Daisy bir şekilde Miller'a göz koymuş olabilir miydi. Ya da Miller ona... Leonard elindeki sopanın dengesini ölçebilmek adına göz hizasında tuttu. "K-kız kardeşime ç-çok y-yaklaşma Bee!"
"Hah..." Genç adam kenara kaydı. "Burası küçük bir yer. Yakın durmak mecburiyetten..."
"B-bir daha g-gö-görürsem R-Ryan'a s-sö-söylerim. O b-be-benden daha k-ka-kabadır." Leonard kendi kendine kaş çatarken bu şekilde tehdit etmenin bile zor olduğu düşüncesindeydi. Lakin adamı da durup dururken yere çalmak pek iyi olmazdı. Elindeki sopayı havada çevirdi ve yeniden dimdik karşıya uzattı.
Bee ise aradan sıyrılabilmek için ayaklanarak sağa sola bakındı ve sonunda Maxin yaptığı hareketi eskrime, elinde tuttuğu ince dalı bir flöreye benzettiğinde parmağıyla işaret etti. "Flöreye benziyor."
"F-flöre?" Leonard gözlerini kısarak adama baktı.
"Eskrim... Duydun mu?"
"N-ne d-demek olduğunu b-bi-biliyorum!"
"Peki ya kullanmayı?" Bee sırıtarak sopayı çekip yan döndü ve pozisyon alıp sopayı öne uzattı. Genç adam ileri ve geri adımlayarak boşluğa hamle yaptığında gülerek doğruldu.
Leonard bir vakitler eskrim hocası ile çalışırdı ve babası ile de yapmışlığı vardı. Elbet hamleler ve adımlar çok da aklında değildi yine de maziyi anımsamak hoşuna gitmişti. Ryan ve babası çevreyi soruşturmak için gitmiştiler. Biraz eğlenceden zarar gelmezdi. Ayağa kalkıp bir başka sopayı eline aldı. "B-Bel-ki öğretirsin?"
Bee sırıtırken böyle elit bir sanatın ancak soylu bir adam tarafından dikkat çekeceğini bildiğinden sırtını dikleştirdi. Leonard Wellington geçmişi silmiş olsa da aldığı eğitimin izlerini üzerinde taşıyordu. Eskrimi bildiğinden de pek şüphesi yoktu. Derin bir nefes alarak sopayı yere ellerini üzerine dayadı. "Büyük bir zevkle!"
"O ze-zevk b-bana ait!" Genç adam gidip selam verdikten sonra geri çekildi ve gardını aldı.
---
"Ne yapıyorlar?" Violet Tuhaf hamleler ile birbirlerine sopa sallayan ve oldukça eğleniyor görünen ikiliye bakarak konuştu.
"Eskrim gibi görünüyor." Rose, Leonarda bakarken iç geçirdi. "Bazı şeyler doğasında var."
"Sopa sallamak mı?" Daisy kıkırdadı. "Ağaçlarla fazla haşır neşir anne. Yakında biryerlerinden dalları çıkacak."
"Hayır tatlım sanırım bay Miller ona Eskrim sporunu öğretiyor."
"Pek öğreniyora benzemiyor." Violet çenesini sıvazladı.
"Ağabeyim akıllıdır. " Daisy omuz silkti ve başını Violetin omzuna dayayıp ikilinin yaptıklarına baktı. "Her ne yapıyorlarsa daha doğru şekilde ve yerinde olması için elimden geleni yapacağım."
"Sende bir gariplik var." Violet kaş çattı. "Miller ile fazla vakit geçiriyormuşsun gibi. Yemek yerken dahi onu izliyorsun ve " genç kız alnını kırıştırdı. "Ne zamandan beri yerken boynuna peçete koyuyorsun Daisy? Yoksa onu taklit mi ediyorsun"
"Hayır taklit etmiyorum. Ş-şenlik...Şenlikte kibar olmak için bir şeyler öğreniyorum hepsi bu."
"Ne öğreniyorsun?" Rose Daisye döndü.
"G-görgü k-kuralları..."
"Tatlım. Genç bir bayan yemek yerken boynuna değil dizine peçeteyi serer." Rose geçmişi anımsarken başını iki yana salladı. "Sanırım bay Miller sana lord olmak konusunda örnek oluyor."
"Ya..." Daisy kaş çattı.
"Merak ettiğin birşey olursa-" Rose elini havaya kaldırmıştı ki kızı ayaklanıp hızla eve girerek kapıyı çarptı. "Violet. Sen görgü kurallarını merak etmiyor musun?"
"Hiç..." Violet önündeki tası alarak kaçtı. Tanrı aşkına ormanda neyin kuralına ayak uyduracaktı. Gidecekleri yer bir mağara da olabilirdi. Buradan daha köhne daha gizli nerede bulunabilirlerdi ki. Ayrıca bay Allan'ın gizlilik ile ilgili garip düşünceleri sinir bozucu bir şekilde dikkat çekiciydi. Ryanın ses çıkarmaması hatta Rose anne ve Leonardında aynı fikirde oluşunu tuhaf karşılıyordu. Fakirliği yahut vergi ödemek istememelerini anlayabiliyordu lakin kaçınmaları ona da tuhaf gelmişti. Belki de Alecten ya da McKenzieden korkmuşlardı bilemiyordu. Genç kız kendine sakin bir yer bulduğunda elindekileri ayıklamaya devam etti. "Üzgünüm bayım şimdi nazikçe tüylerinizi yolmam icap ediyor lütfen izin verir misiniz?" Violet kendi kendine gülerek göz devirdi. Ardından avuçladığı tüyleri hızla çekeledi. Tanrı aşkına neyin kuralı neyin görgüsüydü...
---
"İşte başlıyoruz!" Bee terini atabilmek için dere kenarına yürümüş ve elini yüzünü, yeri gelmişken sahip olduğu tek peçeteyi güzelce yıkamıştı ki ardından gelen ayak seslerini duyduğu vakit derin bir oflama ile tanıdığı yürüyüşe baktı. Asla unutmuyordu. Belki yaşadığı küçük detayların bu çevre ile sınırlı olmasından dolayıydı lakin hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Genç adam ayağa kalkarak kollarını göğsünde kavuşturdu. Öfkenin leydilikle bir alakası yoktu. Sinirli bir kadın işte tam olarak böyle yürürdü.
"Miller!" Daisy kaynayan su gibi fokurdamaktaydı. Adam onunla dalga geçmeye niyetlenmiş muhtemelen rezil olması için lord gibi davranmayı göstermekteydi.
"Lord Miller!"
"Bana ne yaptığını sanıyorsun! Ayrıca o da neydi "Daisy leydiliği öğrenmek istiyor..." Sana kimseye söylememen gerektiğini açık bir dille belirttim."
"Biraz su çal. dumanlar başından çıkıyor" Bee kaşlarını kaldırdı.
"Kıçını kolla lord Miller çünkü yanlışlıkla bir yerlerini yakabilirim."
"Leydiler küfretmez. " Genç adam gülmeden edemedi. "Kendimi korudum. Maximillian o sopayı gırtlağımdan içeri daldırmaya niyetlenmişti."
"Kendini korumak için beni mi yaktın yani!" Daisy adamın koluna vurdu.
"Hey! Ben dokunulmazım!" Bee geri çekilerek kaş çattı. "Kimsenin yandığı yok. Kibar olmak istemek bir suç değil. Lakin beni sürekli kıyı köşede sıkıştırıyor olman bir suç. Böyle giderse adın lekeleneceğinden benimle evlenmek zorunda kalırsın ki bana kalırsa çoktan zoru-" Genç adam kızın ağzını kapatmasıyla susmak zorunda kaldı.
"Çeneni kapalı tutman için dikmem gerekiyorsa dikeceğim Miller!" Daisy adamın elini tutum sıkması üzerine ciddiyetini bozmadan bakmaya devam etti.
"Bana sataşmak hoşuna gidiyor farkındayım." Genç adam gülümsemeye devam ederek tuttuğu eli aşağı indirdi.
"Hayatımda karşılaştığım en sinir bozucu adamsın Miller!"
"Düzelteyim leydim ilk ve tekim"
"İlk değilsin Senden önce Alec ile karşılaştım ve o kesinlikle sinir bozucu bir adam değil."
"Buna kızmak yerine memnun olacak kadar akıllı bir adamım. Beni kızdırma leydim. Kızdığım vakit pek tekin değilimdir. Kızmak bir duygu eğilimidir öyle değil mi?"
Daisy öfkeli bakışlarını onu tutan eller üzerinde gezdirdi. Kurduğu uzun cümleleri toparlamak vaktini alıyordu. Eğilim kelimesini tam olarak yerine oturttuğu vakit başını olumsuz manada salladı. "Senden yardımını istedim ki bu karşılıksız değildi. Görünen o ki bana doğruları göstermiyorsun."
"Afedersin lakin sormam gerekiyor. Neyi yanlış yapmışım?" Genç adam gülmeden edemedi.
"Peçeteyi boynuna koyuyorsun. Annem dizime sermem gerektiğini söyledi."
"Yürümeyi öğrenmeden yemek yemeye mi kalkışıyorsun Daisy bu yanlış. Henüz sofra düzeni ve peçetelere geldiğimizi düşünmüyorum ki sen ağzını da toplayabilmiş değilsin. Bir baloda karşılaşsaydık ve bu şekilde öfkeni kontrol edemeseydin sana ne olurdu söylememi ister misin?" Bee çenesini kaldırmış kendisine pür dikkat bakan kadına karşın iç geçirdi. "Öfkeni içinde tutmak zorundasın."
"Demek istiyorsun ki samimiyetsiz ol ve düşüncelerini gizle bu mu kibar olmak... Bunca zamandır zenginliğin seni şımarıklaştırdığını düşünmüştüm. İşin aslının samimiyetsiz insanlardan aldığın yalan gülücükler olduğunun şimdi farkına varıyorum." Daisy kurduğu cümlenin uzunluğu karşısında derin derin solurken eğer çalışırsa bu şekilde konuşabileceğinin farkına vardı.
Bee ise bildiği bir gerçek ile ilk defa yüzleşiyormuşçasına afallamıştı. "Bu can sıkıcı detayı zaten biliyor olmak beni hakikatli bir insan sarrafı yapar." diyebildi. Sarraflığı falan yoktu. İşin aslı kimseye güvenmezdi o. Şuradaki bir gurup insan hariç. Kızın avcunu terleyen parmakları ile sıvazlarken "ve seni özel kılanın ne olduğunu hatırlattığın için memnunum."
"Özel?" Daisy elini çekip arkasında bir etti.
"Özellikle sinirimi bozan..." Genç adam nehre doğru döndü. "Yanıma refakatçin olmadan gelme Daisy... Ya da git ve her ne istiyorsan diğerlerinin gözetimi altındayken yapabileceğimizden emin ol."
"O neden? O zaman nasıl gizli olacak."
"Gizli olması gereken tek şey... Şenliğe gitmek istemenin altında yatan gerçek." Genç adam kaş çattı. O gerçeğin asla mümkün olmayacağına bir kez daha kanaat getirmişti. "Görgü kurallarını bilmek istemende bir sakınca yok. Nedenine gelecek olursak... Seni yeniden öperim."
Daisynin gözleri irice açılırken öpme konusunun onda bıraktığı ve unuttuğunu sandığı hissi yeniden anımsadı. Tuhaftı fakat yeniden olmasına müsaade edebilecek kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Yanakları alev alıp kendisini kontrol edemediğinde adamı hızla dereye doğru ittirdi ve o çırpınıp doğrulurken ellerini beline dayadı. "O vakit çıkarttığım gibi boğmayı da becerebileceğimin farkında olsan iyi olur."
"Sen aklını kaçırmışsın!"
"2 ay değil Miller. On sekiz yıldır ağaçlarla konuşuyorum. Ne diyorsun ona... Muha... "
"Muhakeme!" Bee bağırdı.
"Hah. Muhakemesini kendin yap."
"Tanrım..."
"Ve evet haklısın öyle sanıyorum ki görgü kurallarını yalnızca benim bilmem yetersiz. Çünkü varlıklı olduğumda ailemin de buna ihtiyacı olacak!" Daisy gülümseyerek elini çıkmaya çalışan adama uzattı. "Anlaştık mı?"
"Hayır!" Bee kızı sertçe suya doğru çekip düşmesini sağladı.
"Ah soğuk!" Daisy doğrulup yüzünü sıvazladı. "Sen ne yapıyorsun!"
"Varlıklı! Adam! ve evlenmek kelimesini bir daha benim yanımda dillendirmeyeceksin!" Genç adam ıslanan ve gömleği tenine yapışan kızı kolundan tutup kendisine çekti. "Anlaştık mı!"
Daisy yakınlıklarından istemsiz bir hoşnut duyuyordu. Keşfettiği hisler ona dokunuşu kalbinin kıpırdamasına neden oluyordu lakin bu yanlıştı. Çıkış yolu değil kapana kısılmaktı. Bir süre kendisini süzen mavilerin ettiği hareketleri izledikten sonra geri çekildi.
"Daisy! Brett! Ne işiniz var orada! Daisy çabuk dışarı çık!"
"Tanrım Ryan!"
"Senin yüzünden!" Genç adam birkaç adım geriledi.
"Baba!" Ryan ayakları patlarcasına yürümüş olmanın öfkesini çıkarmak için iyi bir neden bulmuştu.
"Eve git Ryan ben hallederim."
"Seninle görüşeceğiz!"
"Seninle görüşecek." Daisy omuz silkerek yukarı çıkıp kaş çatan babasının üzerine sardığı pelerine sarındı.
Allan çekinmeden belindeki silahı çekip adama doğrulttu. "Kurtardığım bir çocuğu öldürme girişimim olmadı Miller. İlk olma!"
"Anladım efendim." Genç adam oldukça açık ve net olan tehditin üzerine sessizce kafa sallayarak olduğu yere sindi. Sakin tatlı bir adamdı lakin o silahı doğrultmaktan da kullanmaktan da çekinmeyeceğini biliyordu. Daisynin kendisine gülümseyerek bakmasına karşın genç adam başını çevirdi. Neyseki kızı ondan koruyacak birileri vardı yoksa Bee onurundan şüphe duymaya başlayacaktı...
---
Kesmek istemiyor olsam da kesip atıyorum beklememeniz için çünkü çok uzun aralar vermek zorunda kaldım devamı bir sonraki bölüme.
|
0% |