Yeni Üyelik
28.
Bölüm

27. Bölüm

@gizemmgurbuzz

Violet Ryanın ayaklarını yere vurarak gelip hışımla yanından geçmesi üzerine evvela ardından baktı. Ona takılmadan gitmezdi. Kimseye laf atmadan geçmezdi ki Maxi dahi sormamıştı. Genç kız adamın hışımla haydutlardan kalan silahlara yönelip bir kılıç çekmesiyle yerinden kalktı ve koşturarak önüne geçti. "Neler oluyor Ryan."

 

"Çekil Violet önümde durma." Ryan o ikisinin suyu içinde ne yaptıklarını düşünmeden edemiyordu. Miller'i gebertmezse kafasındaki düşünceler de dinmeyecekti.

 

"Çok öfkelisin Ryan." Violet adamın koluna asıldı. "Sakin ol. Ne oldu anlat."

 

"Kolumu bırak!" Ryan onu ittirmek istemediğinden öfkeli bakışlarını üzerine dikti.

 

"Bu kadar aksiyken olmaz." Genç kız güç kullanmaya çalışarak Ryanı çekelesede başaramayacağını bildiğinden bu defa kılıcı tuttu. "Sakin ol Ryan. Ne oldu?"

 

"Miller ve Daisyi derede gördüm. Dere kenarında değil içinde! Birlikte!" Genç adam kılıcı çekmek için harekete geçti lakin Violetin keskin tarafından tuttuğunu gördüğünde diş gıcırdatarak duraksadı. Ona yapıştıysa geri alabilmek için elini kesmesi gerektiğini biliyordu. "Öldüreceğim onu!"

 

Violetin gözleri bir an irice açıldıysa da öteden bay Allan ve yanında pelerine sarılmış Daisynin gelmekte olduğunu gördüğü vakit başını iki yana salladı. "Kimseyi öldürmeyeceksin. Önce dinlemen gerekir öyle değil mi? Yorgunsun. Çok fazla yol gidip geldin... Biraz otur. Ayağındakileri çıkaralım. Bir şeyler ye." Violet gözü ardında kılıcı çekerek adamı evin yan tarafına doğru ilerletti ve kütüklerden birinin üzerine oturması için diretti. "Bu şekilde olmaz."

 

"O adamın buradan gitmesi gerekiyor" Ryan önünde çökmüş tek eliyle kılıcı tutup diğeriyle çizmelerinin bağını çözmeye çalışan kadına baktı.

 

"Bana kalırsa ufak bir yanlış anlaşılma söz konusu ve seni temin ederim Daisy'i bir daha tek bırakmayacağım."

 

"Bana Mİller'ı mı savunuyorsun."

 

"Hayır ve evet. Bay Miller çok fazla konuşuyor olabilir lakin terbiyesiz değil." Genç kız bakışlarını kaçırdı. Umuyordu ki öyle olsundu. En azından Violet ve Isobele karşı her zaman mesafeli ve saygılıydı. Daisy ile fazla ilgili olduğunun farkındaydı fakat Daisy de duracağı yeri pek bilmiyordu. "İşin aslını öğrenmeden katil olamazsın."

 

"Nasıl olurum bir bilsen..." Ryan kaş çatmaya devam etti. "Max ile konuşmam gerekiyor."

 

"Max bu sabah bay Miller ile konuştu Ryan. "

 

"İşte... O da farketmiş!" Ryan yeniden kalkmak istedi lakin Violet göğsünden ittirerek dizleri üzerine kalkıp önüne geçti. "Daisy Bay Miller dan ona görgü kurallarını öğretmesini istemiş... Şenlik için. Ne kadar ısrarcı olduğunu biliyorsun ve Miller'ın kabul etmemesi durumunda onu dereye atabilecek kadar fevri olabileceğini de..."

 

"Görgü kurallarını ne yapacakmış ve Millerdan neden istemiş!" Ryan cıkladı.

 

"O artık bir genç kız. Bu tarz şeylere heves etmesi normal değil mi? Bay Miller bir dükallık içinden geldiği için ona sordumuştur. Esasen önce bana sordu. Lakin biraz geçiştirdim. Peşini bırakmayacak kadar bu konuya takıldığını fark edemedim." Violet hafifçe tebessüm etti. "Derin derin nefes al ve sakinleş." Genç kız çizmeleri çıkarıp yüzünü buruşturdu. "Vaz geçtim nefes alma."

 

Ryan ayaklarına bakarak sırıtıp Violete döndü. Onu bir şekilde yumuşatmayı başarıyordu. "Sen yaşlı mısın kurukafa. Böyle şeylere heves etmiyor musun?"

 

"Bir zamanlar ettim. Artık etmiyorum çünkü benim için dünyanın en güzel yeri burası." Violet etrafına baktı.

 

"Benim içinde dünyanın en önemli şeyi buradakiler ve etrafta sadece ağaç olsa da kız kardeşimin bir adam ile yan yana... yalnız olmasını kaldıramayabilirim."

 

Genç kız ağır ağır kafa salladı. Söz konusu ailesi olduğunda Ryan için dünyanın durduğunu da onlara zarar gelmesindense canını vereceğini de biliyordu. Yine de Bee'nin ilgisi Daisynin şansı olabilirdi. Üzerindeki şapşallık gittiğinden beri centilmen bir adam olmuştu. Daisynin güzelliğine onun gibi yakışıklı ve bilgili bir adamı yakıştırıyordu. Violet uzun yıllardır dışarıya çıkmayı normal hayat içerisine karışmayı düşünmemişti. Bu yüzden de Daisynin gözünde çektikleri sıkıntının ne denli büyük olduğunu bilmesi imkansızdı. "Bizde şu an yalnızız Ryan." dedi farkındalık sağlayabilmek adına.

 

Elbet kız kardeşini çok çok önemsiyordu ve Ryan için de bazı kuralların önemi yoktu lakin Daisynin gerçekte olduğu kişi ve o kişiyi koruma güdüsü çok ağır basıyordu. fazlaca telaşı bu yüzdendi. Genç adam yanaklarındaki havayı üfleyerek "Daisynin korunması gereken bir onuru var" dedi elbet Violetin gerçeklerden bihaber olduğu kısmı düşünmeden sohbetlerinin gidişatına göre cevap vermişti genç adam lakin ettiği lafın nereye gittiğinin farkına Violetin yarıya inen göz kapaklarını gördüğünde vardı.

 

"Evet sanırım öyle..." Violet onuru ve gururu o gece bir taverna önünde bıraktığının bilincindeydi lakin Ryanın onu basit görmesi şu an kaldıramayacağı kadar ağır gelmişti. Genç kız belli etmemeye çalışarak sakince gülümsedi. "Yalnızca doğruyu yanlışı bilemeyecek kadar yalnız büyüdüğünden ve... ve ona örnek olacak bir davranış görmediğinden bazı şeyleri bilemeyebilir. Bunu söylemeye çalışıyorum."

 

"Violet..." Genç adam yüzünü sıvazladı. Onun tüm mimiklerini ezbere biliyordu lakin zoraki gülümsemesine ilk defa şahit olmuştu. Gözlerini kaçırdığında ise paniklemeden edemedi. "Benim kastım."

 

"Neyi kast ettiğini biliyorum. " Violet kafa salladı.

 

"Hayır bilmiyorsun. Kastettiğim şey..." Ryan dudaklarını kemirerek sustu. Uzun bir açıklama yapması gerekecekti lakin bazı sırları bildiğini anne ve babasına dahi söylememişti bugüne dek. "Siz genç hanımların bir-"

 

"Gidip Daisy'ye bakayım. Islanmış birde Maxden azar işitecek." Violet elini Ryandan destek almak için kaldırdı lakin geri çekerek kendi kendine doğrulup almayı ihmal etmediği kılıç ile birlikte ön tarafa ilerledi.

 

"Lanet olsun!" Ryan elini birkaç defa ağzına vurup etrafa baktı. Çok defa didişmişler birbirleriyle uğraşmışlardı lakin Violetin bakışlarını asla bu denli kırgın görmemişti. Genç adam durumu açıklığa kavuşturabilmek için mantıklı bir yol elbet bulacaktı.

 

---

 

Rose ıslanan kızını gördüğünde aynı anda Allanın tedirgin bakışlarına da maruz kalmıştı. Konuşmaksızın Daisyi arka odaya geçirip bohça içinden yeni giysiler çıkarmaya koyuldu. "Çizmelerin mahfolmuş... Ne oldu Daisy neden bu şekilde dereye girdin"

 

"Girmedim düştüm" Daisy bohçayı kapatıp en altta olanı açtı. "Saçlarımı tarar mısın anne... Bunu giyeceğim"

 

"O-onunla ne yapacaksın Daisy? " Rose kızının yıllar evvel Ryanın getirdiği pembe ipekli elbiseyi çıkartıyor oluşu karşısında şaşkınlıkla kızına baktı. " Çoğu yeri söküldü ve sağa sola çok takılıyor. "

 

"Neden... Ben elbise giyemez miyim? " Daisy elinde sıktığı kumaşı yere bıraktı. "Burada bile olsak böyle görünemez miyim? "

 

Rose son zamanlarda özellikle de Isobelin o şekilde ayrılışından sonra Daisynin ruh halinde büyük değişiklikler olduğunun farkındaydı. Bir genç kız olarak istekleri bir süredir farklıydı ve bu normaldi. Bir takım asilikleri Ryan ve Maxde de yaşamışlardı ve elbet evvelsinde çok fazla genç kız yetiştirdiğinden olup bitenleri anlıyordu. Fakat diğerleri için durum farklıydı. Az çok isteklerini karşılayabiliyorlardı. Daisy ise doğuştan hak ettiği hiçbir şeye sahip olamamıştı. Yine de sabrı takdire şayandı ve Rose ufak tefek huysuzlukları alttan alması gerektiğinin bilincindeydi. "Hadi benim güzel çiçeğim üzerini çıkart ve seni dilediğince hazırlayalım"

 

Daisy buruk bir gülümseme ile elindeki fazlaca buruşmuş etekleri silkeledi. "Çok daha güzellerini sana sunacağım anne... Seni temin ederim. " Genç kız annesinin onu geçiştirmek istercesine kafa sallayışı karşısında elindeki kumaşı okşadı. Ardından bir eliyle diğerini tutarak dudaklarını kemirmeye koyuldu. İçten içe daha güzel görünmek istiyordu. Bu isteğin kime karşı oluşunu ise görmezden gelmeye devam edecek sebeplerine sıkıca tutunacaktı.

 

---

"Bu hoş değil... Baba..." Ryan kafasını kaşıyarak yemeğin başında işini yapan Violete baktı. Ardından elini ağzına bastırdı bu konuda daha fazla yorum yapmamaya çalışacaktı. Göz ucuyla Maxe baktı.

 

"Onu yalnız bırakma Violet" Allan sessiz kalan kıza döndü.

 

"Hangi birine yetişecek Violet. Burada sorunumuz Miller. Bizi artık yalnız bırakması gereken o. " Ryan elini masaya vurdu.

 

Bee üzerindekileri silkelemeye çalışarak içeri girdi ve selam verdi. "A-açıklamama izin verin lütfen ve üzgün olduğumu dillendirmeme-" Genç adam galeyana gelmemek zorundaydı fakat elinde değildi.

 

"E-evet b-burası bir o-o-orman a-ama b-ba-bazı ku-kurallar d-de-değişmez Miller! " Leonard ellerini ovaladı. Dinlemeden yargılama taraftarı değildi. Miller ile bu sabah geçirdiği vaktin sonucunda zararı kendine olan bir adam olduğu kanısına varmıştı.

 

Ryan söze atılacakken Violetin aradan sıyrılıp dışarı çıkmasıyla kalkıp tezgahın başına doğru yürüdü ve biraz su içti. Aklı pek çok köşeye dağılmıştı ve çok büyük bir parça Violet ile birlikte gitmişti. Arkasını dönüp Millerın gözlerine bakarak başını ağır ağır salladı. "Senin derini yüzerim"

 

"Hakkınız var evet. " Bee başını önüne eğdi.

 

"Bir daha kızım ile yalnız kalmayacaksın"

 

"Kızların" Ryan babasını düzeltti.

 

"Evet kızlarım! "

 

"Bay Allan bu-"

 

"Baba... " Daisy eteklerini tutarak dışarı çıktığında ilk göz göze geldiği Brett olmuştu. Genç kız fazlaca sıkılan korse içinde nefes almakta güçlük çekiyordu. İçine giydiği gömlek bile fazlalıktı sanki. "Bu benim hatam"

 

Bee evvela açık kalan ağzını toparlayabilmek adına büyük bir uğraş verdi. Eski, belki paçavraya dönmüş bir elbiseydi lakin onu taşıyanı parlatmaya yetmişti. Ardından salık bıraktığı nemli saçları başının tepesinden geçirdiği ki etek ucundan yırtıldığı belli olan pembe bandana ile Daisy tüm bahar çiçeklerinden daha güzel görünüyordu. Genç adam çok güzel leydiler ile vakit geçirmişti yine de Daisynin onda uyandırdığı temiz hisleri bulamamıştı. Yalansız, faydalanma yahut statü blincinde olmaksızın... İç geçirerek bakışlarını kendisine dik dik bakan Bay Allana çevirdi.

 

"Biraz konuşmalıyız" Daisy kaş çattı.

 

"G-git o-onu çıkart D-daisy" Leonard doğruldu.

 

"Size beni dinleyin dedim! " Daisy var gücüyle bağırdı. Konuştuklarının dikkate alınmadığının bilincindeydi ve bu hayatta öğrendiği birşey varsa istediğini almayı kendisinden başka kimsenin ona sağlamayacağıydı."Ve bunu çıkartmayacağım! Dilediğimi giyerim sanki çok seçeneğim varmış gibi! "

 

"Ne oluyor sana? " Allan kızına anlam veremedi.

 

"Bay Millerin bugün bir suçu yoktu. Onun yanına giden bendim ve onu suya atan da bendim! Sonra yardım etmek isterken düştüm." Daisy adamın ıslak halini süzerek kaş çattı.

 

"Özür dilerim araya girmek zorundayım ki bayan Daisy'i beni ittiği için öfkelenip onu suya çeken bendim. Haddim değildi." Bee ise konuşurken Max yahut Ryandan tarafa bakmaya özen gösterdi.

 

"Evet değildi!" genç kız elbisesinin eteklerini düzelterek oldukça açık ve net görünebileceği bir yere geçti. Dar alanda masa kenarındaki çiviye takılan eteğin ardından yırtılmasını ise şu an umursamayacaktı.

 

"Siz neyin savunmasını yapıyorsunuz? " Ryan ikiliye baktı.

 

"Savunacak birşey yok Ryan. Bay Millerdan bana görgü kurallarını öğretmesini istedim. " Daisy yutkunarak takılan etek ucunu arkaya savuşturdu.

 

"Şenlik için. Sabah Max ile bu konuyu konuştuk"

 

"Bunu annene ve bana da sorabilirdin"

 

"Sanki dikkate alacaktınız... " Daisy omuz silkti. "Ona boşuna bağırıyorsunuz çünkü bugün bana refakatçim olmadan yanına gitmemem gerektiğini söyleyen ta kendisiydi ve eğer öğrenmek istiyorsam hepinizin içindeyken bunu yapacağını da..."

 

"Evet bu kadar. söyledim. Başka bir şey demedim değil mi? Sonra beni ittiniz." Bee kızın sonraki kısımdan bahsetmemesi için gözlerine baktı. Ya da söylesindi. Yarın evlendirilirlerdi ki işine gelirdi. Kollarını göğüs hizasında bağladı.

 

"Evet çok kızıp onu suya ittim ve çıkarttığım gibi boğabileceğimi de ima ettim. "

 

"Ve bende öfkeme yenik düşüp intikam almak istedim. Hatalı davrandım ve bilinçsiz..."

 

Rose Daisy ve Beenin hızlıca konuşmalarına bakıp dudaklarını büzerek yemeğin başına doğru yürüdü. "Açıkçası böyle bir talep için bay Miller dan destek almak istemen kırıcı olsa da bana gelmek istersen seni dinlerim."

 

"Hayatım?" Allan karısına kaş göz işareti yaptı. Geçmişi deşmenin yeri ve zamanı olduğunu düşünmüyordu.

 

"Bir anne olarak karnınızı doyurmak sizi olabildiğince temiz sıcak tutmak ile fazladan ilgilendiğimin farkındayım. Lakin bu atlanmaması gereken bir detaydı. Mağarada yahut ıssız bir adada dahi olsak Bilmemiz gereken önemli kurallar var..."

 

"Bana katılıyor musun?" Daisy şaşkınlık içerisinde annesine baktı.

 

"Neden olmasın. Herşey olabilirim lakin çocuklarını yetiştirememiş bir anne olmak istemem." Rose çocuklara döndü. "Bir eksiğiz. Violet!"

 

"Yardımcılar bu kurallardan münezzeh." Violet kendini sakinleştirmeyi başarabildiğinde içeri girdi.

 

"Yapma kurukafa... "

 

"Violet... Annem bize görgü kuralları öğretecekmiş. Sahi.. Nasıl?"

 

"Bir zamanlar başarılı bir mürebbiyeydi" Allan karısı sırtını dikleştirdiğinde gülümsedi. "Benim gibi bir iflah olmazı kendine aşık edecek kadar."

 

Leonard başını iki yana sallayarak ikiliye baktı. "B-b-başlamayın y-y-yine!"

 

"Ve beyler... Sİzde buna dahil olmalısınız. Görünen o ki sizde öyle bay Miller!"

 

"J'ai déjà dépassé ces temps.(ben o zamanları geçtim" Bee dudaklarını kemirerek başını öne eğdi. "Dadılık-"

 

"Faites ce que je dis, monsieur" (Dediğimi yapın bayım) Rose fransızca geveleyen oğlana kaş çattı.

 

Bee kadının akıcı fransız aksanına karşın şaşkın görünen Daisye baktı. Pekala işi mahvetmiş kız ile yakınlaşma fırsatını da elinden kaçırmıştı. Yine de ölmekten iyiydi ve birde şu güzel bakışlara tek başına katlanmak zorunda kalmaktan...

 

"Yemeği hazırlıyorum Rose anne." Violet iç geçirerek tabakları almak üzere ilerledi.

 

"Ben yardım ederim Daisy o elbise ile takılıp düşersin." Ryan öne atılmış olsa da Violetten muzip bir bakış gelmedi yahut ona takılmadı da. Genç adam kendisini nasıl en doğru şekilde açıklayacağını bilemiyordu. "Görgü kuralı saçmalığı da neyin nesi..." dedi cevap almayı umarak.

 

"Sanırım bende katılacağım. İhtiyacım varmış gibi."

 

"Violet beni yanlış anladın."

 

"Hayır Ryan seninle bir ilgisi yok dert etme." Genç kız kaseleri toplayıp ayrılarak masaya döndü.

 

---

 

Ryan evden çıkıp Maxi aramak üzere etrafa bakındı. Fırtına onlarlayken genelde onu tımarlıyor gizli gizli birşeyler yediriyordu şimdi ise neredeydi tanrı bilir. Genç adam Violetin uzakta bir ağaç dibinde sakince oturduğunu gördüğünde yanına gitmek istedi lakin ne söyleyeceğini bilemediğinden yönünü arka tarafa doğru değiştirdi. Max'i elinde sopa ile oyalanırken bulduğunda ise hızla yanına giderek yere oturdu.

 

"B-b-boynundaki b-be-bezi çıkart a-a-ağabey." Leonard birden bire hayatlarına giren görgü kurallarını pek umursuyor gibi değildi. Daisynin bu olayı kendine dert edinmesi onu sıkmıştı.

 

"Ah... Bu şey!" Ryan bezi alıp cebine koydu. "Bir süre katlanacağız gibi."

 

"C-ca-canın sıkkın" Leonard ağabeyinin asık suratına bir müddet baktı. "Yemekte de pek onlarla değilmiş gibiydi. Herşeyden keyif alan tutumu da silinip gitmiş görünüyordu.

 

"Hayır." Ryan başını geriye atarak ardına baktı.

 

"B-be-beni k-k"

 

"Kandıramazmıyım..." Ryan genç adamın sırtına vurdu. "Bunu yaparım."

 

"A-a-aramızda s-s-sır yok Ryan. S-s-söz verdik!" Leonard adama baktı. "S-s-sen be-benim k-ke-kelimelerimi tamamlıyorsun. B-bende s-senin-"

 

"düşüncelerimi..." Ryan gülümsemeye çalıştı. Bir müddet önündeki toprağı eşeledikten sonra derin bir nefes aldı. "Sanırım Violet beni yanlış anladı. Ona Daisyi korumam bir adamla yalnız kalmamasını sağlamam Daisynin bir onuru olduğundan bahsettim."

 

"Bunda y-yanlış n-ne var?"

 

"O esnada yalnızdık..." Ryan dudaklarını kemirdi.

 

"B-bi-biz b-birlikte büyüdük a-ağabey..." Leonard başını olumsuz manada sağladı.

 

"Kardeş değiliz." Ryan kaşlarını kaldırdı. "O-o öyle görmüyor."

 

"S-s-sen?" Leonard muzipçe sırıtmak istediysede kendisin toparlamaya çalıştı.

 

"Benim için kardeşlerim kadar değerli Max. Ama bir şekilde çok kırıldı. Kastım onun onurunu önemsemediğim değildi."

 

"D-da-daisynin a-asla v-va-var olmayacak k-ko-konumunu k-ko-koruyordun."

 

"Öyle." Ryan kafa salladı.

 

"S-s-söyle ona a-a-ağabey." Leonard ellerini önünde bir ederek başını çevirdi. "g-gerçeği." Genç adam bu gün ilk defa Joselyne adı ile hitap etmek istemişti.

 

"Violet ile çok yakınlar Max."

 

"O a-asla s-söylemez." Leonard kafa salladı. "B-ben b-ba-babam i-ile k-konu-"

 

"Bunu yapamazsın. Daisy fazla deli dolu. Şu sıralar sinirleri oldukça bozuk. Ne yapacağı belli değil ve Miller bizimle olsa da hala bir yabancı. Böyle birşeyi bilmemeli."

 

"N-neden?"

 

"Amcan hayatta Max. Bu yeterli bir sebep olmalı. Bu ağaçlar onun askerlerine karşı gelemez." Ryan kardeşinin doğrulmasıyla parmağını salladı. "Alec bile olsa gelemezdi. Tanrı aşkına adam öldü mü kaldımı bilmiyoruz."

 

"U-uma-umarım hayattadır. E-e-eğer beyliği a-a-alırsa belki..."

 

"Bunu o vakit düşünürüz."

 

"G-g-git Ryan." Genç adam ağabeyini ittirdi. Aile Ryan için her şeydi bu güne dek hiçbirini incitmemişti. Onlar için canını dişine takmıştı ve tek istediği gülümsemeleriydi. Leonard Violet için de aynı şeyi düşündüğünü biliyordu. O olmadan çizmesinin yerini dahi bulamazdı.

 

---

 

Violet alınganlığını üzerinden alması için hava almaya çıkmıştı. Ryan'a gücenmemişti. Böyle bir durum istemiyordu lakin kalbi yine de kırıktı. Belki de onursuz bir kadın olduğu için ona yaklaşmıyordu ya da açık seçik gösterdiği ilgiye karşılık vermiyordu. Yanaklarına birkaç defa vurarak kendine gelmesi gerektiğini hatırlamaya çalıştı. Daisy'i boşlayacak kadar aklı uçmuştu. Genç kız dudak bükmeye devam edip zayıf bileklerini ovaladı.

 

"Biraz konuşabilir miyiz?" Ryan eğilip Violetin bileğini tuttu. "O kadar çekelersen kopabilirler kurukafa."

 

"Ah, b-ben hava almak istedim." Violet ayaklandı. "Konuşalım. E-evde."

 

"Hayır yalnız konuşacağız. " Ryan kaş çatarak onu koluna girmeye zorladı. "Orada söylediklerimi yanlış anladın."

 

"Hayır Ryan. Öfkelenmen ve Daisyi korumak istemen gayet doğal. " Genç kız elini çekmek istedi lakin Ryan sıkıştırınca durup yüzüne baktı. "Beni çok umutsuz bir halde bulduğunu biliyorum fakat-"

 

"Şimdi beni iyi dinle Violet. Tek bir kez anlatacağım ve bu konu hakkında asla ağzımızı açmayacağız."

 

Violet nefesini tutarak Ryana baktı ve Max ve Daisy hakkındaki gerçekleri dinlerken iri gözleri dışarı fırlayana dek açıldı. "S-sen ne... O-onlar..."

 

"Sus. Bu konu hakkında asla konuşamazsın beni anlıyormusun. Max ve Daisynin hatta anne ve babamın can güvenliği söz konusu. Daisynin üzerine titremeleri ve bu yerde yaşamamızın sebebi de bu. "

 

"Sen ne zamandır biliyorsun."

 

"Birkaç yıldır. Max bana anlattığından beri. Daisynin bundan haberi yok ve çok ufak bir ihtimal de olsa Max kendi yerini alabilirse Daisynin en ufak bir hataya dahi düşmemiş olması gerekiyor. Bunu anlayabiliyormusun Violet? "

 

Genç kız hızla kafa salladı. "Daisy bilmeyecek."

 

"Belki daha olgun olduğunda. Belki hiç... Max annemin bu durumdan kötü etkilenmesinden korkuyor. Daisy fevri. Hayat hakkında hiçbir şey bilmiyor. Anlayamayabilir. "

 

"Evet lakin bunu bana söylememeliydin. Çok büyük bir yük Ryan."

 

"Bahsettiğim onur onun leydilik onuruydu. Seninle bir ilgisi yok. Bizimle hiç bir ilgisi yok. Ben evlatlığım bunu biliyorsun. Soyluların göstermelik namus kavramı umurumda bile değil. Senden yana hiçbir şüphem de yok. Kimsenin yok. Artık alınganlık etme Violet."

 

"Etmem." Genç kız kızararak başını önüne eğdi. "Teşekkür ederim Ryan."

 

Ryan Violetin burnunu sıkıp güldü. "Vebalı olduğunu söylediğin zamanı hatırlıyor musun?"

 

"Beni bir ağaca bağladın."

 

"O-o kısmı değil. " Genç adam sıkıntılı bir nefes çekti. "Günlerce dere kenarında yattık."

 

"Ne kadar korktuğunu hatırlıyorum." Violette güldü.

 

"Şimdi oldu." Genç adam karşısında eski gülümsemeyi gördüğünde kafa salladı. "Gidip annemin dünden hevesli olduğu mürebbiyelik olayına dahil olalım."

 

"Hayır bunu istemiyorum."

 

"Daisynin inatçılığı geçene dek ona destek olacağız ve bunu benden çok sen yapabilirsin."

 

"Onu koruyacağım Ryan söz veriyorum."

 

"Biliyorum kurukafa."

 

"Bana şunu demekten vazgeç."

 

"Hayır asla..."

 

"Peki." Ryan onu bıraktığında genç kız kollarını ardında birleştirerek gülümsedi. Ona bu denli değer verdiğini ilk kez göstermişti. Violet bu tutumu karşısında elbet eriyip bitmiş olsa da karşısındaki Ryan dı. Onu küçük kız kardeş olarak görüyor olması muhtemeldi. Bir önemi yoktu. Yanında olmak yeterliydi. Yine de kalbinde ufak da olsa bir umut ışığı belirmişti. Umuyordu ki sönmesindi...

 

---

 

Finale oldukça az kaldı. En fazla beş bölüm daha yazmayı planlıyorum. İstenilen ölçüde bir romantizm gerçekleşmedi daha çok olay üzerine bir kurgu oldu ama Romantizm yazacağım pek çok kurgu var önümüzde tüm romantizmi ALec ve Evelyne saklıyorum bütün hırçınlık ve deliliklerimi Gillian ve Isobele. Umarım önümüzdeki hikaye istediğim ölçüde bir romantik komedi olur...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%