@gizemmgurbuzz
|
Daisy yemek ardından Isobelin bebeği için hazırladıkları mendilleri çıkartmış iç geçirerek herkesinki belli olsun diye kenarlarına ufak çiçekler kondurmak ile uğraşmaktaydı. Buradaki en büyük zevki dikiş dikmekti ve annesinin söylediğine göre nakış leydiler için de büyük bir meziyetti. Elbet bağdaş kurmaması ve iki büklüm olmaması gerekiyordu bu yüzden de koltuğa oturmuş üzerinden çıkartmayıp sabah yeniden giydiği elbisenin can sıkıcı korsesinin onu bir sopa gibi tutmasına izin vermişti. Genç kız ayaklarını birbiri yanına koyup sağ yanına doğru yatırmıştı ağzıyla söyleyemiyordu lakin bu şekilde iş yapmak bir eziyetti. Yine de azmettiğinden ses etmeyecekti. başını geriye atıp kapı açıklığından odun kesen erkekleri görmeye çalıştı dün akşamki konuşma ardından Miller'a karşı yumuşamışlar ve onu yeniden aralarına almışlardı. Daisy adamın yeleğini çıkartmış gömleğinin kollarını sıvayıp elindeki baltayı kütüğe vuruşunu izlerken yanaklarına hucum eden alevin farkına vardığında yarım bir nefes aldı lakin Violet bir anda önüne geçip yüzüne doğru eğilince panikleyip sırıttı.
"Ne yapıyorsun?" Violet evvela ardındaki adamlara ardından Daisynin kızaran yüzüne baktı. Bu tepkiyi biliyordu. O da Ryanı birşeyler yaparken izlemeyi severdi fakat dünden sonra Daisy için temkinli olması gerekiyordu. Hala olayın şokundaydı. Bunca yıldır ağızlarından tek bir kelime dahi çıkmamıştı fakat son telaşlarından ve saklanmak için yer arayışlarından sonra içinde beliren neden sorusu cevabını bulmuş gibiydi. Ryan Daisynin babasının krala çok yakın bir kont olduğunu söylemişti. Vaktinde sözü geçen bir adam olduğundan ve nerede ne var izleyip krala bildirdiğinden de onun ölümü ardından kralın bocalamasıyla işler karışmaya başlamış Cromwell denen cani güç kazanmıştı.
"Nakış işliyorum. Peçeteler için..." Daisy önüne dönerek çiçekli peçeteyi kıza uzattı. Bu seninki Violet. Yemek yerken onu dizine koyacaksın."
"Bu çok mu gerekli" Violet peçeteyi alıp pantolonun cebine koydu.
"Evet" Daisy kafa salladı. "Odunlar ne zaman bitecek? Annem işleri bittiğinde selamlama çalışacağımızı söyledi. "Sen reveransları biliyor musun?"
"Hızlı yavaş saygılı saygısız..." Violet sırıttı.
"Saygısız." Daisy kıkırdadı.
"Ah evet. Muhtemelen Rose anne bu kısmı atlayacak fakat herşeyi bilmelisin değil mi?" Violet doğrulup kaş çatarak üst bedenini hafifçe yaylandırıp boynunu hızlıca eğerek doğruldu. "Ve yürümeye devam."
"Bunu saygısız olduğumuzda da mı yapmak zorundayız. "
"Selam vermeye cüret etmemek büyük bir cesaret gerektirir. Fakat kibar bir bayanın her durumda selam vermesi gerekir. Öğretiler bu yönde."
"Senin bir dadın var mıydı?"
"Hayır. Büyüklerimizden gördüğümüz kadarıyla böyleydi. Uzun zamandır yaptığım birşey değil."
"Anlıyorum. " Daisy elindekine geri döndü. "Şunları o vakte dek bitireyim. "
"Pekala bende çürümeye yüz tutmuş birkaç soğanı yahniye ekleyeceğim. Ziyan olacaklar." Violet Daisynin kapı dışarı başını hızla eğerek selam vermesi üzerine o yöne baktı. Aynı hareketi Bee de de gördüğünde genç kız boğazını temizleyerek kapıyı kapattı. "Soğuk geliyor."
"Bence fazla sıcak sanırım bu korseler sıcak tutuyor." Daisy ellerini ovalayarak önüne döndü.
---
"Yorgunuz Daisy!" Ryan mızlandı. "Kollarım koptu."
"Hayır söz verdiniz!" Genç kız döşeğe serilen ağabeyini ayağa kaldırdı. "Anne! Ağabeylerim hazır!"
"Ah evet." Rose ellerini kurulayarak içeri girdi. "Pekala şimdi ayağa kalkmanız gerekiyor."
"Bu-buradan selam v-versek?" Leonard ellerini silkti.
"Buraya gelin." Rose oğullarına kalkmaları için el etti. "Bay Miller karşıma geçin "
Bee sağa sola bakarak ayağa kalktı ve Bayan Rose'un eteğini hafifçe kaldırarak sol ayağı önde dik kalacak şekilde dururken sağ ayağının parmak ucunu topuk bitimine yerleştirip eteğini tutarak eğilişini izlerken gülümsedi ve kendisi yaylanarak hızlıca selam vermek yerine centilmen bir reverans için sağ ayağını gergin bir ve düz bir şekilde öne doğru açıp solu ardına atarak dizi ve yer arasında iki karış kalana dek kırdı bunu yaparken sol elini sırtına kıvırmış sağ eliyle öne doğru bir yay çizmişti bitirdiğinde genç adamın avuç içi yukarıdaydı ve bu bir leydinin elini öpebilmek içindi. Bayan Rose elini uzattığında doğrulurken parmaklarına belli belirsiz bir öpücük kondurdu. "Gününüz güzel geçsin bayan Rose."
"Teşekkür ederim Bay Mİller." Rose gülümseyerek çocuklara baktı. "Bu bir centilmen ile leydinin karşılaştıklarında birbirlerine verdikleri türden bir selam."
"Maximillian Daisy ile birlikte yapın lütfen. Bay Miller ona tekrar gösterin ve sen de Ryan! Oradan sıvışma."
"Gel kurukafa." Ryan kıza el ette. "Tüm yaz selam vermekten midem bulanıyor ve bunu gayet iyi yapıyorum."
Violet ellerini ardına atarak adamın karşısına dikildi. Genç kız Ryanın reveransı karşısında eğilip kendininkini yaptıktan sonra havada tuttuğu avuç içine karşın kendininkileri gizledi.
"Hadi belim koptu!" Ryan sıktığı dişleri arasından söylendi.
"Ellerim kötü kokuyor" Violet dudaklarını kemirdi. Onu alnından öptüğünde ise nefesini tutarak diğerlerine baktı.
Rose zoraki bir gülümseme ile elini savuşturdu. "Hayır böyle yapmayacağız. Hanımlar kimseye başınızı öptürmeyeceksiniz. Başınızdan en ufak bir noktayı dahi."
Daisy yanaklarını kemirerek Beeye baktı. En ufak değil en önemli noktayı elinden kaçıralı çok olmuştu.
"Elleri soğan kokuyor" Ryan Violete baktı.
"Bok bile koksa bunu yaptığın için evlendirilebilirsin Ryan." Bee sırıttı.
"Tanrı korusun!" Ryan gidip döşeğe oturdu.
"Tüm dişi varlıkları!" Violet başını iki yana sallayarak tezgaha geri döndü. Böyle davranması yardımcı olmuyordu.
Daisy Millerın ona dönerek reverans yapması üzerine elini uzatacak oldu lakin kapıdan giren babasının onu kenara alarak elini uzatması ve adamın boşta bulunmasıyla gülmekten kendini alamadı. Ardından annesi önlerindeki iki saati dans için selam yolda karşılaşma selamı kısa selam uzun selam gibi pek çok şeyi bıkmadan usanmadan anlatmış eğilip kalkmaktan başlarının dönmesine neden olmuştu.
---
"Nefes alıyorum..." Daisy soluk soluğa korseyi üzerinden atıp gömleğini düzeltti. "Sonunda rahatınıza kavuştunuz mu?" Genç kız göğüslerini yoklarken Violetin gülmesine neden olmuştu.
"İki günde pes mi ettin Daisy"
"Hayır etmedim yalnızca alışmam gerekiyor. Bu eziyete anlam veremedim."
"Bedeni dik tutuyor beli inceltiyor ve düz bir karın." Violet korseyi kenara koydu.
"Onu takarsan ortadan ikiye kopabilirsin Violet." Daisy kıkırdadı.
"Sende yapma. Çok mu zayıfım."
"Kopmak üzeresin. Bundan sonra somunlarımı sana vereceğim. Bizi doyurmak için böyle kaldın."
"Dert etmiyorum. Evvelden böyle değildim. Annem somunları önümden toplardı."
"Onları özlüyor olmalısın." Daisy kızın kolunu sıvazladı.
Violet buruk bir gülümseme ile Daisye bakarken gerçeği bilseydi çok daha mutsuz bir çocuk olacağının farkına vardı. Maxin durgunluğu da bu yüzden olmalıydı. Violet en çok da onun geçmişte yaşadıklarından sonra uzun yıllar konuşamadığına ve sonrasında da tekleyerek devam etmesine üzülmüştü. Genç kız birşey bilmezken çok daha iyiydi. Şimdi Daisye ihanet ediyor gibi hissediyordu ve bir gün gerçeği öğrendiğinde onu suçlamasından korkmaya başlamıştı. "Özlüyorum yinede size sahibim. Belki bana inanmayacaksın fakat herşeye sahipmişim gibi hissediyorum Daisy. Bu yüzden ne olursa olsun ailenin seni ne kadar sevdiğini asla unutmamalısın. "
"Biliyorum. Bende sizi çok seviyorum ve daha çok şeye sahip olabilmeniz için her şeyi yaparım Violet bunu asla unutma." Daisy gülümseyerek süveterini üzerine geçirip saçlarını ördü.
"Ben yatakları hazır edeyim."
"Bende içeridekileri hazırlayayım." Genç kız içeri girip perdeyi sıyırdı ve döşeklerden birini kaldırıp yere attı.
"Yardım edeyim." Bee de diğer döşeği alıp yere serdikten sonra doğrulup kıza baktı. "SOnunda kendin olmuşsun."
"Her iki şekilde de kendimim lord Miller."
"Böyle çok daha iyi." Bee kızın çekik toprak tonundaki gözlerine bakıp iç geçirdi. "Tüm o şeylere ihtiyacın yok Daisy sen asil bir kadınsın ve bunu hiçbirşey değiştiremez."
"Ne demek istiyorsun." Genç kız doğruldu.
"Ben sadece." Bee boşta bulunup ağzından kaçırdıklarını toparlayabilmek adına sağa sola baktı "Refakatçin yok." deyiverdi.
"Ah evet." Daisy hızla kafa sallayarak uzun yastıkları döşeklere atıp geri çekildi. "Battaniyeler orada."
"Ben hallederim." Bee arkasını döndü.
"Baba... Anne?" Daisy ikiliye bugün öğrendiği gibi reverans yaparak doğruldu. "Oluyor gibi"
"Gayet başarılı" Allan esnedi. "Gidip yatalım hayatım. Sende odaya gel Daisy."
"Şunları toparlayıp geliyorum." Daisy hızla kafa sallayarak dağınık duran tabureleri tezgah altında sıraya dizmeye koyuldu. Violet çoktan uyumu olmalıydı. Kendini öyle yoruyordu ki Daisy onun kadar hızlı uykuya dalabilmek isterdi. O ise gündüz ve gece pek çok şey hayal ediyordu. Tabii son birkaç gündür dinlediklerinden yola çıkarak onun kurduğu hayaller ile gerçekler çok farklıydı. Daisy arkasını dönüp yatmak için yeleğini çıkarmış yaka bağlarını çözmekte olan adamı gördüğünde bir süre olduğu yerde takıldı ve Bee de onu fark ettiğinde tuhaf bakışlarını üzerinde gezdirdi. Genç kız teninde hissettiği ürpertiden kaçınabilmek adına söylemek için bir şeyler aradı tam o esnada dışarıdan gelen kahkaha ve gürültü ile bakışlarını kapıdan yana çevirerek hızla dışarı çıktı. "Ağabeylerim sanırım yatma vakti. Tanrım siz..."
"Biz? Evet biz..." Ryan gülerek öne doğru eğildi.
"Siktir!" Leonard tek seferde çıkarttığı küfür üzerine elini ağzına kapattı. "D-duydun mu Ryan h-he-hecelemedim!"
"tekliyorsun ya salak herif!" Ryan yeniden güldü.
"Bunun nesi komik ne yapıyorsunuz böyle!" Daisy kaş çattı. "Çabuk içeri girin!"
Leonard önündeki kütüğü görmeyip düşünce sırt üstü yere uzandı. "Siktir! A-a-a-agabey sana t-teklemedim d-d-dedim bak!"
"Bende sana hala teklediğini söyledim" Ryan Maxi kaldırmaya çalışırken yere oturdu.
Daisy başını iki yana salladı. "Ne yapıyorsunuz!"
"Sanırım sarhoş olmuşlar." Bee kapı önüne çıkıp ileride cebelleşen adamlara bakarak başını iki yana salladı.
"Bee! Ona Bee demek çok mantıksız vızıldamıyor..." Ryan elindekini kenara koyup doğrulmaya çalıştı.
"Vızzzz...zzzz...zzzz..."
"Sizi temin ederim fena ısırıyorum." Bee adamların yanlarına gidip şişenin tıpasını çıkarttı ve koklayıp yüzünü buruşturdu. Ucuz berbat kokulu bir şaraptı.
"Şi-şi-şişiyormu bari."
"Tanrım..." Daisy de yanlarına gidip Maxi kolundan çekeleyerek ayağa kaldırdı. "Onları yatıralım. İçeceği nereden buldunuz!"
"Onu heybeme atıverdim... Öylece" Ryan yerinde sallandı. "Sakın Babama söyleme"
"Söyleyeceğim!" Daisy ağabeyini güçlükle çekeledi.
"Vızzzzzz vızzzzz"
"Bunun yarısı duruyor ve siz böyle dağıldınız mı?" Genç adam Tüm yükünü ona veren Ryanı zorla içeri taşıyarak döşeğe bıraktı. Daisy ağabeylerinin çizmelerini çıkarttığında ise eliyle havayı yelleyerek kokuyu geçiştirmeye çalıştı. "Berbat kokuyorsunuz."
"A-a-ağabey s-se-sende duydun mu?"
"Neyi?"
"Bi-bi-birşey vızzzzlıyor."
"ve espri anlayışınız da ayaklarınız kadar berbat!" Bee göz devirdi.
"Alecin ayakları daha kötü kokuyor." Ryan güldü.
"Kesin sesinizi!" Daisy ikilinin üzerine battaniyeyi attıktan sonra yanaklarındaki havayı üfleyerek kapıyı kapatmak istedi lakin Miller ardından gelerek onu durdurdu. "Sen uyu Daisy sanırım ben biraz hava alacağım."
Daisy adamın ardından bakıp şişeyi alarak dışarıdaki küyüğe oturduğunu gördüğünde omuz silkip yatmak için diğer odaya geçti genç kız Violetin yanına kıvrılıp ötede duran mumun titreşen alevini seyre koyuldu.
"O sesler ne Daisy?"
"Ryan ve Max pek keyifli."
"Ah, peki."
"Sorun yok Violet uyuyalım."
Genç kız bir süre sağa sola dönüp rahat edemediğinin farkına vardığında doğruldu ve su bahanesiyle kalkıp parmak ucunda diğer odaya geçti. Perde açıktı. Brett henüz yatmamıştı. kapı aralığından dışarı bakıp hala orada oturuyor olduğunu fark ettiğinde bir bardak alarak dışarı çıktı. "Ondan bana da biraz var mı? "
"..."
"Yoksa sende mi ağabeylerim gibi aklını kaybettin."
"Hayır." Bee derin bir nefes aldı. "Bu kadarı bana birşey yapmaz. Isobelin çaylarını bu berbat şaraba yeğlerim. Yalnızca yanıma oturmana izin verip bay Allan'ın bu kez beni vurmasını mı yoksa andan keyif almayı mı daha çok istediğimi düşünüyorum."
"Bundan içtiklerinde sabaha dek uyanmazlar." Daisy bardağı uzattı. "Bir yudum alabilir miyim."
"Hayır bunu göze alamam." Bee kızın ısrarla bardağı uzattığını gördüğünde gerçektende bir yudumluk koyarak kalanın tamamını kafasına dikti.
"Bu ne!"
"Bir yudum."
"Çok komik..." Daisy bardaktakini içip yüzünü buruşturdu. "Bu berbat."
"İçtiğim en korkunç şey fakat içtiğim en huzurlu yer bu yüzden tölere edilebilir." Genç adam önündeki karanlığa sırıttı.
"Tölere?" Daisy, Miller konuştuğunda ana dilini bilmiyormuşçasına bir hisse kapılıyordu.
"hoşgörmek.. kaldırabilmek" Bee iç geçirdi.
"Çok farklı kelimeler kullanıyorsun"
"Çok okumak ve fazlaca ders görmek ile ilgili olduğunu düşünüyorum." Genç adam kendince kafa salladı.
"Tüm bu kelimeleri de bilmem mi gerekiyor." Daisy ellerini ovaladı. Böyle olduğunda ümitsizliğe kapılıyordu.
"Hayır. Gülümseyip yelpaze sallamak diğer leydilerin neler giydiğinden bahsetmek yeterli."
"Bana neden kadınların öğrenmek yerine saçma şeyler yapmak istediklerini söyleyebilir misin? Violet babasının yaşamak için okuma bilmesine gerek olmadığını söylediğinden bahsetmişti. Birileri kadınların aptal olmasını istiyor gibi."
"Toplum kuralları Daisy. hepimizin görevleri var." Bee kaşlarını kaldırdı. "Bana kalırsa biz adamlar kadınların aklından korkuyor olabiliriz. Belki de okuduğunuzda bizden daha becerikli olabileceğinizden. Düşünsene. Yemek yapabiliyor çocuk doğurup ona ilgi verebiliyor. bir ev kale saray hatta bir ormanda dahi düzeni işletebiliyorsunuz. Her şeyi bilmemeniz yararımıza."
"Herşeyi bilmek istiyorum. Fakat bu kullanacağım anlamına gelmiyor. Bir kalede oturup yalnızca yelpaze sallamayı tercih ederim."
"Sen zaten pek çok şeyi biliyorsun."
"Benimle dalga geçtiğinde bu hoşuma gitmiyor."
"Hayır Daisy... Hayatta kalmak. Sen hayatta kalmayı biliyorsun. Bense İngilteredeki en iyi eğitimleri alabilme imkanına sahip olmuş biri olarak elimden uşaklarım, mülklerim servetim alındığında eğer yaralı dahi olmasaydım bu ormanda ne kadar süre hayatta kalabilirdim bilemiyorum. İşin aslı her leydinin yapabildiklerini yaparsın lakin senin yaptıklarını hiçbirisi yapamaz." Genç adam başını çevirip gülümsedi. "Sanırım hafif bir hoşluk hissediyorum."
"Herkes herşeyi yapabilir. Ne kadar istediğine bağlı." Daisy şişeyi çekip içine baktı. "Bende hoş olmak istiyorum. Kafamdaki seslerin susmasını ve uyuyabilmeyi."
"Öyleyse etrafına bak sessizlik... Huzur..."
"Huzur?" Daisy kendini tutamayarak güldü. "Ben kalabalık ve gürültüyü tercih ederim."
"Bense şu dakikalarda kalmayı yeğ buluyorum."
"Yeğ bulmak?"
"Tercih ederim." Bee kafa salladı.
"Burası lüks bir evin arka bahçesi değil Bee... Ne istediğini bilmiyorsun. Biraz yemek için koca yaz çalışmanın ne demek olduğunu Ryan ve Maxa sorabilirsin. Eğer uyanık olsaydı sana derdi ki... " ayağında senin geçiminden daha pahalı bir ayakkabı olan züppelerin verdiği iki üç paund içinTüm gün ayakların patlayana kadar çalışmak zorunda kalacaksın." İşte bizim yaptığımız bu. "
"Bu çok tuhaf..." Genç adam olumsuz manada kafa salladı. "Şu an hangisinin daha iyi olduğunu kestiremiyorum. Herşeye sahip olup aslında hiçbirşeyinin olmaması mı yoksa çalışarak kazanıp elindekiyle mutlu olmak mı?"
"İkisi de değil. Bence bir orta yolu olmalı."
"Orta yol..." Genç adam kaş çattı. "Bu ülkenin orta yolu bulmaya ihtiyacı var. Herkes için."
"Ülkenin orta yolu bulması umurumda değil!" Daisy kaş çattı. "Ben ailemin orta yolu bulmasını istiyorum."
"Şimdi tam bir leydi gibi konuştun."
"Buna sevindim."
"Sence bizde bir orta yol bulabilir miyiz leydim?"
"Ne gibi?"
"Benim sana bakarken aldığım keyif ve senin rahatsızlığın arasında." Genç adam dönüp Daisynin çenesinden hafifçe tutarak yüzüne bakmasını sağladı.
Daisy Bee baş parmağını dudağı üzerinde gezdirirken güçlükle yutkunarak iç geçirdi ve kendini kaptırdığını fark ettiğinde geri çekildi. "İyi geçinmemizi ve sohbetimizi büyük bir evin arka bahçesinde bu şarabın daha iyisi nasıl oluyorsa onunla yapmamızı istiyor musun?"
"Evet bunu da isteyebilirim. Çok çok daha büyük bir evin arka bahçesinde." Bee gülümsedi.
"Öyleyse böyle yapma." Genç kız ayağa kalkıp birkaç adım geriledi. "Devam edersen sana bakarken rahatsız olacağım... Her daim." Genç kız hızlı bir baş selamı vererek arkasını döndü.
Bee kızın hızla içeri girmesi üzerine önüne dönerek yüzünü sıvazladı. Aklınca neler düşündüğünü kestiremiyordu şu dakika söylediklerini iyiye mi kötüyemi yormalı onu da bilemiyordu. Genç adam elindekini sallayıp dibine bakarak esnedi. Vücudu fazlasıyla ağırlaşmıştı. Yatmak en iyisi olacakmış gibiydi.
Daisy ise hızla yatağa yatıp arkası dönük Violete sarılırken kesinlikle Miller ile yakın olmaması gerektiğini düşünmekteydi. Böyle devam ederse o şenliğe gitmekten vazgeçebilirdi. Ağabeylerinin çok çalışmasını istemiyordu Anne babasının yorulmasını, hastalandıklarında ölüm ile yüz yüze gelmelerini. Bir bebeği olduğunda ebe ya da hekim olmadığı için onu kaybetmeyi... Genç kız kontrolü elinden bırakmamak için kendi kendine bir söz vererek gözlerini kapatıp daha güzel şeyleri hayal etmeye başladı. Ryanın bu yaşadıkları hayatın içinde asla evlenmemeye yeminli olduğunu biliyordu ve oldukça mantıklıydı. Doğru olan da buydu...
---
|
0% |