Yeni Üyelik
32.
Bölüm

31. Bölüm

@gizemmgurbuzz

4 Gün Sonra

 

Erkekler fazlasıyla meşgul halde mektup üzerinde düşünüp tartışmaktaydılar elbette babası yazmalarına engel oluyordu ki bu onun en önemli özelliğiydi. Bir konuyu çok uzun bir süre masaya yatırır günlerini gecelerini her detayı düşünmeye harcardı. Daisy de bu süreçte elbisesi ile meşguldü. Esasen nefes almaya vakti yokmuş gibiydi. Nasıl bir elbise giymek istediğini uzunca düşünmüş hatta bunun için birkaç kağıdı karalamak zorunda kalmıştı. Renkleri yan yana koymakta iyi olduğunu biliyordu fakat çizgi çizebildiğini yeni öğrenmişti. Fakat Alec'in kağıtlarını ziyan ettiğinden ve görünene bakılırsa kalanı da Max ve Bee harcadığından mektubun son hali için ellerinde kalmamıştı bunun içinde Ryan Max ile birlikte kasabaya gitmişti. Alec hala babası ile karaladıkları kağıtlar üzerine konuşmaktaydı. Daisy Isobel'i geri alacakları için mutluydu Duası Alec'e de bir zarar gelmemesiydi. Genç kız arka odadan parmağı azında iğnenin acıttığı yeri dişleyerek çıkarken Miller'ın masa başında oturmuş kağıtların boş yerlerine karaladığı kelimeler ile uğraşına baktı. Onunla didişmek kolaydı lakin teşekkür etmek onu bir parça utandıracaktı. Violet çoktan yapmıştı. Öylece... Daisy ise söze nasıl başlayacağını bilmiyordu.

 

Bee etrafında volta atan kızı fark ettiğinde dudaklarını birbirine sürterek elindeki diviti bıraktı. "İşiniz bitti mi Leydim."

 

"Hayır. peki sizinki?" Genç kız ellerini önünde sıkarak masa başına ilerledi ve kağıda baktı. Harfler fazla eğri ve anlaşılmaz derecede süslüydü. Genç kız yazılan kelimeleri çözmekte güçlük çekiyordu.

 

"Okuyabiliyor musunuz?" Bee başını yukarı kaldırarak dikkatle kağıda bakan Daisye gülümsedi.

 

"Bu harf a mı o mu çözemedim."

 

"o" Bee diviti alarak boşluğa kızın adını yazdı. "Bu d, bu a, bu i, bu s ve son olarak y"

 

"Daisy..." Genç kız kibar olmaya yazısından başlaması gerektiğini düşündü. "Çok güzel bir yazınız varmış gibi... Okunmasa da."

 

"A bu özel el yazısı..." Bee kafa salladı.

 

"Evet... Görünen o ki çalışmam gereken yeni birşey var." Genç kız toka kayıp kağıdın üzerine düştüğünde yüksek sesle yutkunarak elini uzattı ve Miller da aynını yaptığında adam ile göz göze geldi.

 

"Tokanız düştü leydim."

 

"Evet o... O çok güzel." Daisy buz kesen elleri üzerinde Beenin sıcak parmaklarını iyiden iyiye hissettiğinde sırtından aşağı inen ılık his ile ürperdi.

 

"Bayan Rose oldukça zevkli." Genç adam parmaklarını toka ve kızınkinin üzerinde gezdirirken fazlaca heyecanlanmıştı.

 

"Ben bu toka için. Bu güzel toka için kime teşekkür etmem gerektiğini sanırım biliyorum."

 

"A, bayan Rose'a aramızda kalması gerektiğini söylemiştim"

 

"Kalmadı... Teşekkür ederim Lord Miller."

 

"Bu hiçbirşey."

 

"Ç-çok fazla şey..." Genç kız güçlükle yutkundu. "Benim için."

 

"Emin misiniz leydim bu yalnızca demir bir toka." Genç adam iç geçirdi.

 

Daisy elini çekerek tokayı alıp hızla saçına taktı. Onun için kıymeti her daim başka olacaktı. Bunu farketmek ise kalbini acıtıyordu. Daisy tehlikeli bir seçimin eşiğine gelmiş gibiydi. "Teşekkür ederim bu demir için." diye geveledi genç kız.

 

"Rica ederim. Layıkınız değil."

 

"Ne duyduğuma inanamayacaksınız!"

 

Bee gözlerini Daisyden çekip dışarıda heyecan içinde bağıran Ryana çevirdi. "Neler oluyor?"

 

"Bakalım." Genç kız Bu tuhaf anı bozduğu için ağabeyine minnettar olarak dışarı çıktı. "Ryan... Max..."

 

"Tanrım! Tanrım!" Ryan başını elleri arasında sıkıştırdı. "Bee! Alec!" Genç adam bağırdı. "Violet Baba! Buraya gelin."

 

"L-la-lanet olsun. i-içine sıçayım!" Leonard ellerini masaya vurarak oturdu. Öfkesi ve hırsı boyunu aşmıştı genç adamın.

 

"Ryan neler oluyor." Alec diğerlerinin yanına koştu.

 

"Toplanın..." Ryan irice açılan gözleriyle etrafa baktı.

 

"Ryan!"

 

"Oliver Cromwell ölmüş!"

 

Bee olduğu yerde sendeleyerek kapı girişine oturdu. "ne?"

 

"S-si-siktiğimin şerefsizi ö-ö-öylece ölmüş!" Leonard belindeki kamayı masaya sapladı. "O-o-onu göremeden... g-g-gözlerine b-bakamadan"

 

"Tanrım!" Bee ağlasa mı kahkaha mı atsa bilemedi. "Ö-ölmüş mü nasıl ne zaman!"

 

"Bir süre önce... Gizleniyormuş. Dün resmen duyurmuşlar. Ölmüş... Öylece yatağında"

 

"Asılmadan! " Alec ayağını yere vurdu. "Öylece gitmiş yani."

 

"B-bu ü-üzülmemiz gereken birşey mi yoksa sevinmelimiyiz." Daisy oldukça keyifli görünen Ryan ve babasına ve öfkeden çıldıran Max, Bee ve Alec'e baktı.

 

"çok i-i-iyi g-g-ge-gebermesi!" Leonard elbet ölüp gittiği için memnundu lakin gözleri önünde olsun isterdi. Onu bizzat öldürmek mümkünse. Sanırım pek çok kişinin isteği de buydu.

 

"Ortalık çok karışık." Ryan Alec'e baktı. "Bana kalırsa mektubu bir an evvel göndermemiz gerek. Kimse hiçbirşeye dikkat etmeyecek."

 

"Hemen değil evlat. Ölümü üzerine ölmesini dört gözle bekleyen bir adama mektup yağdıramayız. bu dikkat çeker." Allan şaşkınlıkla karısına baktı.

 

"Evet evet haklısın." Rose kafa salladı. "Ortalık durulmalı."

 

"Ryan... Bu çok iyi birşeymiş gibi." Violet gidip adamı kolundan tuttu.

 

"Bilmiyorum Violet bilemiyorum lakin beni heyecanlandırıyor."

 

"Belki..." Genç kız konuşacak oldu lakin Ryan işaret parmağını dudaklarına bastırdığında nefesini tutup hızla kafa sallayarak gözlerini adamın parmağına indirdi.

 

Bee ayağa kalkıp içeri girerek kuruyan boğazını ıslatabilmek adına biraz su içti.

 

"Titriyorsun" Daisy adamın titreyen elinden bardağı aldı. "N-neler oluyor?"

 

"Y-yok birşey leydim... Biraz yalnız kalmalıyım" Genç adam yüzünü sıvazlayarak dışarı çıktı. Sanırım vücudundan çıkan buharları yatıştıracak tek şey derenin soğuk sularıydı.

 

---

 

2 Gün sonra

 

Bee Alec'e yazması için elindeki kağıdı okumaktaydı. Tüm detayları evvelden yazmışlar şimdi onun el yazısı ile mühürleyecektiler. İşleri bittiğinde Alec kağıdı katladı ve Violetin yabani bir meyveyi eriterek karıştırmaya çalıştığı mühür mumunu almak için dışarı çıktı. Bee ise bir müddet trnaklarını ve dudaklarını kemirdi. Genç adam şiddetle salladığı ayaklarını durdurmaya çalıştı başaramadığında ayağa kalkarak odanın içinde turlamaya ve saçlarını yolmaya devam etti. Gözü kapı aralığından döşeğin üzerinde elindeki kumaşı dikmeye çalışan Daisye takıldığında ve başını kaldırıp ona enfes gülümsemelerinden birini sunduğunda ise mektup kağıdına baktı evet yapacaktı. Bee hızla kafa sallayarak gömleğinin içinde duran son iki gecedir ona aklını oynattıran kağıdı hızla diğerinin arasına katarak dümdüz katladı.

 

"Getirdim. Kapatabiliriz."

 

"E-evet! Kapatalım Alec... Bir an evvel kapatalım!" Genç adam titreyen elleriyle sıcak sıvıyı döktü ve Alecin tahta üzerinde kendince oymaya çalıştığı mührü bastırışını izledi. "Oldu..."

 

"Sanırım oldu."

 

"Ulaşması kaç gün sürer?"

 

"On günü bulacaktır." Alec derin bir nefes aldı. "İyi halde."

 

"Pekala..." Bee kağıdı adama uzattı. "Geriye teslim etmek kaldı. Umalım da yaşananlar Gillian McKenzie'yi de sinir krizine sokmamış olsun. Sonuçta bu iyi birşey..."

 

"İyi bir şey... Elbet yerine bir başka manyak gelene dek." Alec sırıttı. "Hadi Bee... Ryan belki kutlarız diye bir şişe getirmiş. Gizlediği yerden çıkarttı.

 

"O berbat şaraplardan mı?" Genç adam güldü. "İki kadeh ardından yere yığılacaklar."

 

"Bu güzel... Bize çok daha fazlası kalır.."

 

"Evet... Pekala..." Bee sırıtarak kafa salladı ve Alec çıktığında tabureye çöküp uzun titrek bir nefes verdi. Bu yaptığı iyi olmamıştı... Hiç... Ama hiç iyi olmamıştı...

 

---

 

Eveet bir ara bölümü hızla atayım hemen zaten hızla da yazdım. Oliver Cromwell tarihte de öylece ölüyor. Artık eceliyle mi gizlice öldürülüyor mu bilemiyorum. normalde dokuz yıl halka kan kusturan bir adam. Büyük kanlı bir diktatör. Benim yazdığım süre kısa oldu fakat burayı paralel evren gibi düşüneceğiz. Yoksa karakterlerin yaşları bir araya gelmeleri vs tutmuyordu.

 

Ben son son bölümler dedikçe yazacak birşeyler çıkıyor :D Demeyeceğim kısa kısa son bölümler diyelim. Daha doğrusu aslında toplayıp bir bölüm olarak atabilirdim ama olmuyor. Sabredemiyorum.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%