@gizemmgurbuzz
|
Sonraki Hafta, Lisa kaleye gelen marangozların mobilyaların kumaşlarını yenilemesi ile pek bir meşgul olmuştu. Ana salon da yenilenmiş Kont Wellington parlak kadifeden açık mavi kumaşları seçerken Lord Victor bulduğu her köşeyi varaklatmıştı. Genç kız değişimden oldukça memnundu. Yinede buradaki güzelliği görebilecek misafirlerin olmasını da isterdi. Kontun fazla açık sözlü katı ve bazen çokça kaba olan tutumu arkadaşları olmasına engel oluyormuş gibiydi. Lisa onun etrafına bir çeşit duvar ördüğünü düşünüyordu. Asla anlaşamadığı lakin yanındanda ayırmadığı kardeşi dışında yakınlık kurmaya çalıştığı biri yoktu. Hoş çalışanlarıyla da oldukça yakındı. Onlara ne söylerse söylesin Elspeth Turudy, Ivy ve Ron her daim kontun yanındaydılar. Jhonathan da halinden hoşnuttu. Yeniler elbet kan kusuyordu lakin Lisa da kont ile münakaşaya girmediği zamanlarda burada memnun olduğunun farkındaydı. Genç kız Mathew ile münakaşayı sevdiğinin bilincindeydi. Hatta bunun için gereksiz işler üreterek yanına dahi uğruyordu. Onu görmekten de memnuniyet duyuyordu. Lisa içinde birşeylerin hissedilir ölçüde kıpırdanmaya başlaması ile dünden kalan tatlılardan atıştırmayı bırakıp içeri koşturan Lorennaya baktı. "Ah geldiler! " "Kim geldi? " "Kontun ölçülerimizi alıp diktirttiği yeni giysilerimiz" Lorenna gülümsedi. "Bu çok hoş" Lisa kafa sallayarak kızın kıkırdayarak el etmesi üzerine ayağa kalktı. Ardından kafınlar ile birlikte diğer kanattaki iç merdivenden odalarının bulunduğu kısma çıktılar. Lord Wellington oldukça düşünceli bir harekette bulunarak çalışanları için önlükler ve giyecekleri hizmetli giysilerini yeniletmişti. Bununla birlikte pelerinler, papuçlar, şapkalar ve eldivenler de yenilenmişti. Oldukça kaliteli ve temiz görünüyorlardı. Lisa kendisi için hazırlanmış olan paketten çıkan açık mavi ve açık yeşil elbiseye kaşlarını kaldırarak baktı. Elbette kahyaları olarak diğerlerinden biraz daha farklıydı giyimi bu elbiselerin dikimi ve kumaşları ise gerçekten güzeldi. Elbiselerin valonlu beyaz iç gömleklerine kare yakalı önden korselerine düz kesimli eteklerine ve altındaki dantelli iç jüponlarına baktı. baktı lakin diğerlerine kıyasla daha güzel elbiseler oşduklarından utanarak başını önüme eğmek zorunda kaldı genç kız. "Çok güzel olmuşlar Bayan Evans... Sizinle birlikte hepimiz yenilendik... " Ivy sırıttı. "Evet öyleler" Lisa elindekileri pakete koyarak kızlara döndü. "Bizim tatlı Lisamız... Ne kadar da mütevazisin... Giysilerine sevinmende bir mahsur yok. Senbu Kalenin en yüksek rütbeli çalışanısın elbet daha derli toplu olmalısın" Turudy sırıttı. "Ve üzgünüm lakin lordum bizim için dilediğimizde dikebileceğimiz ekstra kumaşlar koymuş güzel ve canlı renkler... Şu turunculara sarılara bakın ah tanrım! " Ivy Sırıttı. "Son tablosuna ettiğim iltifat için ben pembeye hak kazdım" Lorenna kıkırdayarak omuz silkti. "Tablolar? " Lisa kıza döndü. "Ana giriş ve salondaki pek çoğu Kont Wellingtona ait. Lordumunrenklerle de çizimle de arası oldukça iyidir Lisa." Elspeth kafa salladı. "Bunu bilmiyordum... " Genç kız hayretle kaşlarını kaldırırken bir an evvel tablolara yeniden bakmak istediğini farkketti. Ünlü ressamlardan alınma olduğunu sandığından pek üzerlerinde durmamıştı. "Şimdi öğrendin lakin bu konudan her yerde bahsetmen yanlış anlaşılabilir. " "Hem şair hem ressam... " Lisa ufak bir tebessüm ile mırıldanması ardından bayanlar derhal eskilerimizden kurtulup yenilenme zamanı ve iş başına" Diye direktif verdikten sonra kutuları alarak bir üst kattaki odasına çıktı. Genç kız evvela elbisrleri havalanmaları için yatağına sermesi ardından şapka kutusu içinden çıkan kumaşı kaldırıp önünde sallandırdı. Yumuşak parlak ipekli olduğu her halinden anlaşılan kumaş mavi üzerinde güller olan oldukça güzel bir şaldı. İçindendüşen not ise Lisanın dudaklarını dişleyerek sırıtmasına neden oldu. "Birdaha karanlık ve kötü şallarının atımı ürkütmemesini temenni ederek... " Lisa boğazını temizleyerek giyinmek için bağlarını çözerken kesinlikle içinde kıpırdanan şeyin kalbi olduğuna emindi. Tuhaf bir şekilde titreşiyordu lakin bu olan hiç ama hiç doğru değildi. Genç kız yeşil olan elbiseyi üzerine giyerek kışlık kalın saten kumaşı eliyle düzeltti belli belirsiz desenlerin kumaş içinde parladığının farkındaydı. Yanaklarındaki havayı üfleyerek ördüğü saçlarını file içine güzelce toplayıp kendisine bakmaya uğraş verdikten sonra şalı üzerine aldı lakin kale içinde hanımmış gibi bu şal ile dolaşmanın uygun olmayacağının farkına vardığında özenle katlayarak yerine koydu. sanırım onu düğünde kullanacaktı. Genç kız biraz tuhaflaşan hisleri ile odadan çıkarak bu güne dek giydiği en güzel elbise içinde nasıl yürüyeceğini de bilemedi. Ellerini önünde bir edip sırtını dikleştirerek hole çıktı ve şimdi dikkatini çeken tablolara gözlerini dikti. Çoğunluk manzara olan resimler bazen bir ağacı bazen bir kırsalı bazen bir çiçek bahçesini fırçaya almıştı. Lisa Altlarındaki ufak imzanın "M. Wellington" Oluşu karşısında kaşlarını kaldırdı. Sadece o değil çoğu kişinin yapanın adına bakmayacak olduğunu düşündü genç kız. Adından Voyvoda olarak bahsedilen bir adam böylesine güzel şeyler ortaya koyamazdı. Bu detayın farkında olmak Lisayı biraz daha rahatsız etti çünkü Voyvodanın ardında duran adam ile tanışmak hoş olmayacaktı. Bir kahya için... "Bayan Evans? " Victor dikkatle tablolara bakan kadının üzerindeki elbiseye ardından yan profilden dikkatini çeken hafif kemikli burnuna baktı. Tanımasa eve bir leydinin teşrif ettiğini düşüne bilirdi. "A, lord Wellington... " Lisa irkildi. "Bende tabloların ne kadar tozlu olduğunu düşünüyordum. " "Bir başkası olsa uyarmazdım lakin seni uyarıyorum Lisa. Sakın onları temizletme. Eğer zarar görürse Kont Welington tabutuna çivileri elleriyle çakar... Kalbinekazık çaktıktan sonra" Victor sırıttı. "Evet efendim anlıyorum. " Lisa hızla kafa salladı. Adam haklıydı. "Tablo temizliğinden nefret ederim. Onların sidikle temizlendiğini biliyormuydun... Bir çeşit hayvan sidiği yılda bir kale lağzımlık kokuyor ve ben o zamanlarda burada olmamaktan mutluyum... " "Bu oldukça mantıklı efendim" Lisa burnunu kırıştırdı. Adam ellerini beline koyup tablolara bakması ardından çekici bir sırıtış ile başını iki yana salladı. "Güzel elbise Bayan Evans. Neredeyse bir leydi gibi... " Genç kız merdivenlerden aşağı inen Victor ardından eteklerine bakıp "Neredeyse Lisa... Asla gerçek anlamda değil... " Diye mırıldanıp omuzlarını düşürerek yemek odasını kontrol etmek adına bir üst kata çıktı. Mathew gereksiz bir hareketlilik içerisindeydi şüphesiz. O notu pakete iliştirdiğine kesinlikle pişman olmuştu. Bunu söz ile de belirtebilirdi. Genç adam bitirmeye çalıştığı tabloyu çevirip üzerini örttükten sonra yerinde duramayarak odadan çıkıp kendisini hole attı ve oradan da henüz vakti gelmemesine rağmen yemek odasına inen merdivenleri normalden biraz daha hızlı bir şekilde indi. Bu güzeldi. Ayağı iyileşmiş kolunda çok ufak bir sızıntı kalmıştı artık sargılar olmadan durabiliyordu en azından genç adam koridoru hızla geçip yemek odasına dalıverdiğinde bir uşak ve vardiyası bitmek üzere olan iki hizmetli ile kahyası dönüp ona bakarak ellerindekileri bırakıp sıraya dizildiler. Genç adam Elisabeth ve üzerindeki yeni giysileri gördüğünde geri çıkmak istedi. Ardından sessizlik oluşan odaya ve kendisine aynı tuhaf hal ile bakan mavilere odaklandı. "Bu sofra neden hazır değil? " "Lordum henüz yedi olmadı. Yarım saatimiz var" Lisa bakışlarını kaçırdı. Kont ise ileri geri sallanması ardından hızla masa başına oturup eliyle henüz kurulmamış sofrayı gösterdi. "Ne yani yarım saat erken acıkamaz mıyım" "B-bunu hiç yapmazsınız" Lisa ne dese bilemeyerek kızlara devam etmeleri için el etti. "Midemin de mi kahyası olmaya karar verdiniz Bayan Evans! " Mathew kendi haline dönerek kaşları havalanan kadına baktı lakin aradaki sessizliği masayı kuran kızın absürt kıkırdayışı bozduğunda bakışları yeni hedefine odaklandı. "Kovuldun! " "Lord Wellington? " Lisa kızarıp bozararak başını eğip geri çekilen kıza ve diğerlerine dur işareti yaptı. "Gidip yemekleri getirin. Maise sen mutfakta kal" Mathew çalışanların çıkması ile tabakları sofraya yerleştiren kadına baktı. "Neden çalışan istemiyorum biliyor musun Lizzy... Çünkü uygunsuz davranıyorlar! " "Çalışanların da insan olduğuna inanıyorum. Duyguları olabilir. " Genç kız bakışlarını kaçırdı. "Maise henüz on yedisinde söylediğinizi komik buldu hepsi bu. " "Komik mi? " "Midenizin kahyası olamam efendim. Bu komikti. " Lisa gülmemek için dudaklarını sıktı. "Fakat gülmüyorsun ya da bir şekilde bunun için kendini tutuyorsun. " Mathew göz ucuyla Lisanın üzerine tam oturan elbiseye ve öncekilerin aksine kare inen yakasına baktı. Ardından ifadesiz kalmaya çalışarak sert bakışlarını karşısına dikti. "Ben on yedimde değilim efendim" "Ya kaç? " "Neredeyse yirmi altı ve gülmemek için eğitim de aldım" "Bu oldukça kart bir yaş" Mathew sessiz bir küfür ardından dudaklarını ıslattı. "Teşekkür ederim Kont Wellington! " Genç kız gülüşünü bastırabilirdi lakin ufaklığından beri öfkesiyle ilgili problemleri vardı ve şimdi ses tonundaki baskı onu ele vermiş olmalıydı. "Öfke için eğitim almamış gibisin" Mathew tek kaşını kaldırdı. "Beni de kovuyor musunuz? " Lisa adamın kendisini iğnelemesi karşısında gözlerini kırpıştırdı. "Hayır, bu zevki sana tattırmayacağım Lizzy" Mathew başını iki yana sallayarak tebessüm etti. "Öyleyse Maise'e de bir şans verin efendim." Genç kız uzun şifonyerdeki kadehi tepsi yanında duran bez ile parlatıp kontun tabağı kenarına koydu. "Benim tadamadığım zevki o neden tatsın... " diye mırıldandı genç kız. "Demek o kadar kötüyüm" Mathewde kendini mırıldanırken buldu. Lisa adamın kaşlarını kaldırarak peçetesini silkip boğazına yerleştirmesi üzerine suçluluk hissederek konuşacak oldu lakin içeri Lord Victor ve peşinden servis için yemekler girdiğinde ellerini önünde bir ederek çenesini kapattı. Lisa artık haddini fazlasıyla aşmış olduğunun bilincindeydi lakin Wellingtonun ona ne diye tahammül ettiğini kavrayamıyordu. Bir başka yerde çoktan ipi çekilmişti. "Afiyet olsun efendim bir isteğiniz olursa zili çalmanız kafi" "Teşşekkürler Bayan Evans çekilebilirsin" Victor kadına gülümseyerek ağabeyine döndü. Mathew Lisanın reverans yaparken birşeyler söylemesini beklercesine kendisine attığı bakışlarına ilgisizlikle cevap verdi. Kesinlikle alınganlık etmişti ve kahyasına alınganlık ediyor olmak ziyadesiyle tuhaf bir durumdu. --- İçini kaplayan huzursuzluk Lisanın peşini bırakmamış genç kız akşam yemeği ardından çalışma odasına çıkan konta giderken bulmuştu kendisini. Teşekkür etmesi gerekirken laf yetiştirmişti. Lakin konu bu değildi. Lisa bedeninde bulduğu cesaret ile Konta kendisine ne için tahammül ettiğini sormak istiyordu. Ne tür bir cevap beklediğini kestiremiyor olsa da son iki saatini fazlaca düşünerek geçirmiş şalın üzerindeki güller aklını bulandırmıştı. Lisanın kendisine gelmesi için büyük bir hayal kırıklığına ihtiyacı vardı şüphesiz. Genç kız koridorda iki ileri bir geri ilerlerken kendisini kapı önünde bulduğunda fikrini değiştirmemek adına hızla kapıyı çaldı. "Gir Lizzy" Mathew bu saatte yanına gelebilecek doğrusu buna cesaret edebilecek tek bir kişi tanıyordu. Kadın araladığı kapıdan içeri süzülerek açık yeşil ona da oldukça yakışmış olduğunu her gördüğünde birkez daha fark ettiği elbiseye aşağodan yukarı bakıp sonunda gözlerine döndü. Genç adam şu dakika o gözlere ihtiyacı olduğunun bilincindeydi. "Amacım sizi rahatsız etmek değil. " Lisa etekleriyle oynamaya koyuldu. "Ya... " "Evet lordum. Patavatsız, kaba, bir kahyaya uygun olmayan davranışlarım için üzgünüm. Bu güzel elbiseler ve... O... " Genç kız kızaran yüzünü gizleyebilmek adına bakışlarını önüne indirdi. "Şal için çok teşekkür ederim" "Sanırım tüm çalışanlar adına demek istedin"Mathew çenesini sıvazladı. " ve evet kesinlikle bir çalışan için fazla patavatsızsın." "Lord Wellington. Birşey sorabilir miyim? " "Sor" Mathew kadının kızaran yanakları ve burnu üzerindeki masum, utangaç bakışları karşısında nefesinin hızlandığının farkına vardığında boğazını temizleyerek bakışlarını masadaki kağıtlara indirdi. "Bana karşı gösterdiğiniz sabrın nedenini bilmek istiyorum çünkü farkındayım ki normal bir sabır değil ve yine farkındayım ki sabrınız karşısında ciddiliğimi yitirdim. Şımarıklık ettim " Genç adam işte bunu beklemiyordu. Bu zeki, uyanık kadın onun karşısında heyecanlandığının farkına varmış olmalıydı ve Mathewin aşırıya kaçarak koyduğu not onu tam anlamıyla ele vermişti. Şimdi ne diyecekti? Mathew kesinlikle açık sözlü bir adamdı. Yalan söylemekte hiç iyi değildi. Kendisini gizlemek için bir başka gerçeğe baş vurmaktan başka çaresi de yoktu. "Çünkü seni çok uzun zamandır tanıyorum" deyiverdi. "Lordum ben henüz birinci ayımı doldurmak üzereyim" Lisada boğazını temizledi. Beklediği böyle bir karşılık değil, bir çeşit aşağılanma ve azarlanmaydı ki o vakit silkelenip kendisini ve olmaması gereken her yerde hızlanan kalbini durduracaktı. Kont ise herzamanki tuhaf tavrıyla bir kağıt çekerek yarısondan düzensiz bir şekilde yırttı ardından üzerine birşeyler karalayıp üflemesi ardından buruşturup ayağa kalktı. Genç adam alacağı tepkiye yakından bakmak istedi. Kalkıp Lisanın yanına giderek elindeki kağıdı ona uzattı. "Burada seni ne kadar uzun zamandır tanıdığım yazıyor Lizzy" Lisa kağıdı eline alarak içinde Kraliçe Elizabete yazılmış olan şikayeti okuduğunda gözlerini irice açarak adama baktı. "Kont Wellington bu? " Mathew tek kaşını kaldırarak kadının resmetmek üzere hafızasına kazımaya çalıştığı gözlerine bakmaya devam etti. "Kraliçe o sıra ölmüş olsa da... Bir kontluk varisi ile karşılaşmış olduğun için şanslıydın" "Tanrım siz o... " Genç kız elini ağzına kapattı. "O çocuk sizdiniz... " "Evet bir zamanlar çocuktum... " "Hala öylesiniz" Lisa şaşkınlıktan ağzından öıkardığı kelimeyle birlikye irkildi. "Üzgünüm! Özür dilerim" Genç adam güldü. Ne yapsındı... Çenesi hiçbirşekilde kapanmıyordu kadının. "Bu sana neden katlanıyor olduğumun açıklaması" dedi yerine dönüp otururken. Yeterli bir sebep kesinlikle değildi. "Bunu gerçekten ilettiniz mi? " "Oranın kurucusu babamdı ve evet bu şikayetin dikkate alınması için fazla ısrarcı oldum ve muhtemelen azarlanan rahip seni oradan attı." "Bu delice... Tanrım... " Lisa aynı şaşkın ifade ile elindeki kağıda yeniden bakıp gülümsedi. "Beni nasıl tanıdınız? " "Manastırdan atıldığını söylediğinde... " Genç adam bir başka kaçamak cevap verdi. "Üstelik eşek gözlerinde pek bir değişiklik de yok... " Genç adam kadının gözlerini açarak bakmasıyla başını yana çevirerek güldü. "O vakit şimdikinden daha az patavatsız değildin ve benim dahi iki katım uzun olan rahibeye " Bize yeterince yemek verilmiyor" Diye ciyaklaman aklımdan uzunca bir süre çıkmadı" "Sizde benim aklımdan hiç çıkmadınız... Size hep dua ettim" "Çok sağol... " Mathew boktan geçen hayatı aklına geldiğinde yeniden güldü. "Demek arabadan atılmama rağmen beni tutmanızın sebebi buydu" "Evet... Eski küçük bir arkadaşın hatırı" "Tanrım... " Lisa dolan gözlerini elinin yersiyle silerek dudak büktü. "A, hayır... Bunu yapma... Zırlanmasından hoşlanmam... O gözlerini kızartıp burun deliklerini şişirme Evans" "Üzgünüm lakin bu olacak" Lisa gözlerini silmeye devam ederek elindeki kağıda baktı. "Tüm bunları anlatmış olmam Senin Lizzy benim Kont Wellington olduğum gerçeğini değiştirmiyor" "Evet efendim" Lisa hızla kafa salladı. "Hayatıma dokundunuz ikinci kez" Tanrım, Mathew kesinlikle hayatından fazlasına dokunmak istiyordu. "Üçüncüde affetmeyeceğim" deyiverdi. "Anlamadım... " "Eğer seni kovarsam üçüncü hamlemde hayatını mahfetmiş olurum eh bu kadar çabalamışken... Boşa çıkartmamak durumundaymışım gibi... Yani bunu borç bilirim" Lisa ağır ağır kafa sallayarak toparlanmaya çalıştı. "Teşekkür ederim lordum. Bundan böyle kovulmamak için çabalayacağımdan emin olabilirsiniz... " "Çabala Lizzy... Daha çok çabala... Aksi taktirde... Tanrı korusun seni... " Mathew yüzünü ovalayarak "benden" diye geçirdi içinden. "Tanrı sizi korusun lord Wellington" Genç kız bir adım gerileyerek içinden "benden" Diye geçirirken ellerini ardında bağladı. "İşimi engelliyorsun" "Ah, üzgünüm çok çok üzgünüm bir daha sizi asla özel vakitlerinizde rahatsız etmeyeceğim sessiz olacak ve ayak altında patavatsızlık etmeyeceğim lordum. İyi çalışmalar" Lisa kafa sallayarak hızlı bir reverans yapıp kendini dışarı attı. "Siktir... " Mathew kadının gelmeyeceğini söyleyerek kaçması ile ardında bıraktığı boşluğa bakakaldı. --- |
0% |