Yeni Üyelik
19.
Bölüm

14.Bölüm

@gizemmgurbuzz

Mathew Wellington londraya gelen soyluların arasında bir sergide lakin aklı kalesindeydi. Genç adam tasfir edilen manzaralara leydilerin portrelerine bir parça daha özel belki çok daha özel olan bir takım şehvet içerikli portrelere göz süzerken içlerinden en çok dikkatini çeken ve bir erkek olmasına rağmen kendisinde yüz kızarıklığı oluşturan yaşlı adam ve genç güzel leydinin uygunsuz portresine kaş çatarak baktı. Ahlaksız düşüncelerin böyle bir mecrada ne işi olduğunu da bilemiyordu. Mathew gözlerini kısarak variyetli olduğu başındaki taçtan ve giysilerinden belli olan leydinin göğüsleri ile pek yakından ilgilenen yaşlı kölenin resmine bakarken başını iki yana salladı ve yaklaşarak resmin çizerine bakmak istedi.


Victor BlackBurn


Mathew girdiği öksürük nöbeti ile resme birkez daha bakıp kaş çatarak geri çekildi. Bu herif ortadan yok olmuş Fransaya gitmişti. Mathew onun çoktan öldüğünü düşünmüştü çünkü yıllardır tablolarına rastlamamıştı.


"Adım bu adma olan hayranlığından geliyor biliyorum."


"Talihsiz bir seçim ve kesinlikle ona hayran değilim."


"Oldukça gerçekçi ki kocalarının ihmalkarlığı için zindandaki köleleri kullanmaktan çekinmeyen kadınlar oldukça fazla... " Victor sırıttı. "Düşes Frances... Dedikoduları duymayan yok"


"Victor!" Mathew kardeşini tablodan uzaklaştırıp ilerlemeye devam etti ve diğerleri aksine kendi karnlık tablosu önünde biriken leydi ve lordları gördüğünde kaşlarını kaldırdı.


"Herkesin içini kararttınız Kont Wellington lakin camdaki gözlerin sahibi büyük merak uyandırdı" Victor başını iki yana salladı. "Bir skandalın ucundasın ağabey. "


"Bu seni ilgilendirmez. Beni buna büyük bir zevk ile sürüklememişsin gibi!" Mathew iç geçirerek tabloya doğru ilerledi. Genç adam çizdiği gece vakti yağan yağmur damlalarının vurduğu pencereden yansıyan hayali iri mavi gözlere baktığında yüzünde oluşan tebessüme engel olamadı.


"Sinirlenmen gerekiyordu Mathew... Hala bir gülüşün sahte olup olmadığını anladığından dahi şüpheliyim"


"Amacına ulaşamadın..." Mathew karşısındaki leydinin gülümseyişinde hissettiği bayağılığa baktı. O adam geçmişte kalmıştı. Çocuk gibi herşeye kanacak olsaydı yıllardır bunu çok defa yapmıştı. Genç adam kadının uzattığı eli es geçerek dikildi.


"Kont Wellington bu ilham vetici resmi neye borçluyuz? " Leydi Melburn kestane rengi buklelerini sallayarak elbisesi gibi pembe olan yelpazesini yüzüne tuttu. Nezaket yoksunu adam onu rezil etmişti.


"Karanlığa" Mathew kadına tepeden bakarak yeniden resme döndü.


"Şüphesiz... O gözlerin rahmetli nişanlınıza ait olduğunu anlamak güç değil" Şimdi sıra ondaydı ve hemen yakınlarında dikilenlerin sözlerini işitebileceği kadar yüksek ses ile sorusunu dillendirmişti.


"Leydinin gözleri kahve ve küçüktü leydim. Bunlarsa fazla büyük ve mavi. Şüphesiz çok daha güzeller." Victor araya girerek kafasını uzattı. "Bugün yine göz kamaştırıyorsunuz leydim"


"Ah lord Wellington. Burada olmanız ne hoş. Bende bana kim eşlik edecek diyordum"


"Büyük zevkle!" Victor iç geçirdi.


Mathew kadını uzaklaştıran kardeşi ardından gözlerini yeniden resme çevirdi.


"Bu oldukça anlamlı bir resim Kont hazretleri. Yılların yeteneğinizden yaşadığınız talihsizliklere rağmen hiçbirşey götürmemiş olması ne hoş"


Genç adam gözlerini irice açarak beyaz peruğu ile karşısında dikilen adama baktı. "Sen? "


"Uzun zaman oldu kont hazretleri. "


"Böylesine uzun bir zaman bile ahlak anlayışında değişikliğe sebep olmamış Blackburn" Genç adam bakışlarını kıstı.


"Neyden bahsettiğinizi hiç anlamadım Lordum. "


"Ah, bay Blackburn... Sizsiniz. Burada olmanız mutluluk verici. Böylesine kıymetli bir ressam... Benimde bir tablomu çizeceğinizi var sayıyorum..."


"İzninizle Kont hazretleri. Elbet leydim. Bu benim ulvi görevim..."


"Uzak dur Blackburn! " Mathew dikkati kesinlikle dağılmış bir halde dönüp kardeşine baktı. Biraksilik çıkararak onu uzaklaştırmak zorundaydı.


---


2 gün sonra


Mathew londradan elinde iğrençliğine pahabiçilmez Blackburn tablosu ile dönmüş lakin kardeşi dönüşünğ akşama ayarladığını söyleyerek son anda onu bir başına bırakmıştı. Mathew onu tutamıyordu. Her gördüğü leydinin peşinden gidişine engel olmak pek mümkün de değildi lakin şu bir gerçekti ki Victor gönül eğlendirmek dışında bir hatada bulunmayacak kadar bilinçliydi. Genç adam Rona sandığın tepeye çıkartılmasını söylemesi ardından koridordan koşturarak telaş içinde çıkan ve tam bıraktığı yerde elleri önünde dikilen Elisabethi gördüğünde iç geçirdi. Fazla dalmış onu olması gerekenden çok daha az düşünmüştü.


Lisa tedirginlikle adama bakıp gülüösemeye çalışırken yukarı çıkan sandık dikkatinden elbet kaçmadı. "Hoşgeldiniz kont hazretleri"


"Umarım hoş bulacağım" Genç adam Lisanın yüzü kenarındaki hafif morluğu gördüğünde kaş çattı. Sandığından fazşa hırpalanmış olmalıydı.


"Evet efendim. Herşey olması gerektiği gibi. " Lisa elini yanağına koyup yeniden gülümsedi. "Tabloyu nereye astırayım? "


"Tablomun satıldığına üzgün olsam da bağışın gideceği yer için sessizim. Yukarı çıkan ise oldukça gereksiz kötü çizilmiş bir parça. Orada kalacak"


"Nasıl isterseniz" Genç kız büyük bir rahatlama ile baktı adama.


"Bayan Evans... Ah buradasınız. Size yetişemiyorum. Kont hazretleri hoşgeldiniz" Elspeth yaptığı reverans ardından ikiliye baktı. Son iki gün kontun emri üzerine Lisayı bir an yalnız bırakmamış geceyi daracık odada onunla birlikte geçirmişti.


"Lordum lütfen Elspethe dinlenmesi için biraz müsaade edin" Lisa mahçubiyetle kafa salladı.


Mathew tombul kadına eliyle git işareti yapması ardından merdivenlere yöneldi. "Bundan emin misin? "


"Evet efendim artık buradasınız" Lisa durup dudaklarını dişledi. Kont başını çevirip kendisine baktığındaysa ileri geri sallanarak kendisini kurtaracak başka bir konu aradı.


Genç adam gülümseyişini bastırmaya çalışarak geri dönüp Lisanın karşısında dikildi. "Bunun bilincinde olman oldukça güzel Elisabeth ve bu bilinç umuyorum ki beraberinde burada olduğum müddetçe bir başka herifin on mil yakınına yaklaşamayacağı gerçeğininde farkında olmanı sağlar"


Lisa elini karnına bastırarak içinde uşuşanların dışarı çıkmasına engel olmaya çalıştı. Mathew onu baştan aşağı süzmesi ardından dönüp merdivenleri çıktığında ise ne dediğini tam olarak idrak edebilmek için kendini bahçeye, serin havaya attı.


---


"Lord Wellington hoşgeldiniz efendim size derhal birşeyler hazırlata-" Jhonathan adamın onu dinlemeyerek fırtına misali önünden geömesiyle ardından baktı.


"Bana derhal kontun yanında getirdiği tabloyu getirin" Victor yolda soyunmaya başlamış bir anda katta önüne çıkan Iyv' e pelerini şapkası ve eldivenlerini atmıştı. Genç adam ne öfkesini dindirebiliyor ne kendisine hakim olabiliyordu şu dakika. Kendisini sıçan misali deliğine saklayan ağabeyinin odasına dalıp göz göze geldiğinde dişlerini gıcırdattı.


"Ne oluyor Victor, izin istemek yok mu? "


"Havamda değilim kont hazretleri. Bunun yerine size eskrimde düellı talebinde bulunmaya geldim. "


"Eskrim? " Mathew anlamsız bir mimik yaptı.


"Tabii flöre tutmayı hala hatırlıyorsanız. İlginç bir kardeşkik aktivitesi olarak düşünün" Victor hızla kafa salladı.


"Şimdi? "


"Tam zamanı... "


"Neler oluyor Victor" Mathew kaş çattı.


"Yolda aklıma geldi. İlginç olacak"


"Peki... Peki... " Genç adam kardeşinin selam vererek çıkması üzerine yerinden kalkıp anlam veremeyerek odasına yöneldi. Victorun bir parça tez canlılığı vardı elbet lakin onu bir tuhaf bulmuştu.


---


"Ne oluyor Jhon? " Lisa önünden geçen bembeyaz giyinmiş Lord Victora bakıp uşağa döndü.


"Lordlarım Eskrim için odayı hazır etmemizi istedi."


"Eskrim... " Genç kız dudak büktü. "Peki hazırladınız mı? "


"Evet Bayan Evans"


"Güzel" Lisa anlam veremeyerek odayı kontrol etmek için bulunduğu yere yöneldiğinde peşinden aynı beyaz kıyafetler ile gelmekte olan kontu gördüğünde duraksadı. Adam koltuğu altında tuttuğu fileli şapkayı elinde evirip çevirerek karşısına dikildi. "O-odayı kontrol etmek istedim"


"Buna gerek yok Elisabeth. Lakin işin sonunda fazlaca ter dökeceğimizden hazır bir küvet bizi memnun edecektir. "


"Tabii" Genç kız kafa salladı. Şu an bir küvette olmak onu da memnun ederdi şüphesiz en son ne zaman yıkandığını hatırlamakta güçlük çekiyordu.


"Öyleyse yukarı Evans. Burada olman hoş değil. Tehlikeli"


"Peki efendim" Lisa kafa sallasa da kapı aralığından kısa bir süre bakmaktan kendisini alamayacağının farkındaydı. Adam arkasını dönüp odaya girdiğinde ellerini ovalayarak bir süre bekledi sonrasında kapı deliğine doğru eğildi. Genç kız iki kardeşin ellerindeki ince sivri flöreler ile birbirlerine selam vererek saldırdığını gördüğünde doğrulup bu gereksiz erkek zırvasını izlemenin boşuna olduğunu düşünerek kendi görevi başına ilerledi.


Mathew birkaç sert darbeyi karşılaması ardından Victorun oyunun çok ötesinde saldırıya geçtiğini fark ettiğinde kılıcı tutuşunu sertleştirerek kendini korumaya aldı. "Az sonra beni doğramaya niyetlendiğini düşünmeye başlayacağım"


"Bunu isterdim" Victor kural dışı bir hamle yaparak doğruldu.


"Tanrı aşkına neyin var senin! " Mathew başındakini çıkarıp yere attı.


"Senin neyin var Mathew. Ya da senin sakladığın neler var! " Victor bir hamle daha yaptı.


"Sen ne yapıyorsun" Mathew kardeşinin hamlesinden son anda kurtulmuştu.


"Bugün kiminle buluştum biliyor musun? "


Genç adam durup başını iki yana salladı. Korktuğu başına gelmişti şüphesiz. " Victor... Her kiminle buluştuysan öyle birşey yok"


"Ne gibi birşey yok? Yalan söylemeyi asla beceremediğini düşünürdüm lakin beni koskoca bir yalanın orta yerinde yaşatacak kadar becerikli olduğunu oldukça güzel gizledin! " Genç adam öfkeyle kılıcı savırduğunda ağabeyinin giysisi kolundan yırtıldı.


"Victor? " Mathew gözlerini irice açtı.


"O lanet bunağı soracaksan eğer... Yoksa babamı demeliydim ki demeyeceğim hallettim. Temizlemek konusunda oldukça başarılı olduğumu iyi biliyorsun! "


"Bu önemsiz meseleyi konuşabiliriz"


"Önemsiz ha? Adımı Victor koyacak kadar önemsiz. Benden hiç haz etmedin ve benimde senden pek haz etmediğimi söylemek zorundayım. Lakin birbirimizle ne denli çatışsakta kardeş olduğumuzu düşünmüştüm"


"Biz zaten kardeşiz" Mathew kolundaki acı üzerine kırmızıya boyanan kısma baktı.


"Kardeş değiliz! Beni her daim bir uşak olarak gördün sen! "


"O adam her ne dediyse doğruluk payı -"


"Sus Mathew, madem doğru değildi... " Victor ayağıyla sandığı açıp tabloyu çıkararak ağabeyinin önüne attı. "Bunu ne diye alıp bir odaya kilitledin. Bana şu aşüftenin annemiz olmadığını söyleyemezsin"


"Annemiz hakkında düzgün konuş! " Genç adam gürledi.


"Senin annen... Benim hiç olmadı. Ölümünden de beni sorumlu tuttuğunu biliyorum."


"Bundan sorumlu değildin Victor. " Mathew ne dese bilemez halde ayağıyla önündeki tabloyu ittirdi. "Sakinleş"


"Sakin değilim olmayacağım. Bana bir iyilik yap Kont Wellington. En azından hayatım boyunca bu iğrençliğin gün yüzüne çıkmayacağına yemin et. "


"Yemin ederim. Victor, sen benim kardeşimsin" Mathew Victorun kızaran yüzüne ve akan birkaç damlaya karşın küfretti.


"Senden nefret ediyorum. Etmeye devam edeceğim. Bugün yüzüme tokat gibi vuran gerçekten ne denli haz duyan bencil kibirli pisliğin teki olduğunu biliyorum Mathew... "


"Canın yanıyor ne dediğini bilmiyorsun! "


"Hayır! Ah, hayır ben ne dediğimi çok iyi biliyorum ve ne yaşadığımı da! Gerçeğimi yüzüme vurmaya cesaret etseydin bu denli canım yanmazdı lakin sen gizli gizli yapmayı tercih ettin. Bundan böyle senin ardında olmayacağım ve canını yakmak için elimden ne geliyorsa yapacağıma yemin ederim! " Victor gidip ağabeyinin yakasına asıldı. "Ve buna şu andan itibaren başlamaya ne dersin Kont Wellington! Pek kıymetli ilk aşkının kollarım arasına girmek için nasıl yanıp tutuştuğunu sana değil bana aşık olduğunu söylediği o gün onu reddettiğimde kendisini öldürmek ile beni tehdit ettiğini ve bunu başaracak kadar kaçık bir kadın olduğundan bahsedelim örneğin" Victor ağabeyinin irice açılan gözlerinin dolduğunu fark ettiğinde gülerek geri çekildi. "Hayatım sana, babama yaranmak ile geçti Mathew ve bunun farkına vardığımda benim için çok geçti. "


Mathew nutku tutulmuş bir halde geri sendeledi.


"Ne o canın mı yandı Kont Wellington... Yoksa ilk defa tercih edilmemenin nasıl bir his olduğunu mu tattın? Üzgünüm lakin bu gerçek. İtiraf edeyim içten içe aptal duygusallığını izlemekten hoşlandım. Bundan sonra açık açık önüne çıkacağım için de oldukça memnunum. "


"Victor... " Genç adam üzerine çöken ağırlıktan kurtulmaya çalışıyordu.


"Bu arada fazlasıyla gecikmeli düellomuzu kazandığım gerçeği ile sana karşı hiçbir minnet borcumun kalmadığını da belirtmek zorundayım. Yoluma çıkma Kont Wellington yoksa seni de temizlemekten çekinmem! " Victor yerdeki tabloyu alıp odadan hızla çıktıktan sonra durup eliyle yüzünü kuruladı. Genç adam hırsla odasına giden yolda talınan küvetleri ve kahyayı gördüğünde ufak bir küfür savurdu. " İn ve sevgili efendini yer paspası görünümünden kurtar Kahya... "


Lisa adamın kızaran ıslak suratı ile odaya girip kapıyı ardından büyük bir gürültü ile çarpması üzerine hızla alt kattaki Eskrim odasına koştu. Genç kız yerde oturan ve kolundan yaralanmış görünen kontu fark ettiğinde koşarak önüne oturdu. "Lordum... İyimisiniz"


"Çık dışarı Evans" Mathew güçlükle yutkunarak yumruklarını sıktı. "Dışarı! "


"Lord Wellington... " Lisa gözlerini düşürdü. Her ne olduysa hiç iyi gözükmüyordu. Onu dinlememek gerekiyormuş gibiydi. Genç kız iç eteğinden yırttığı fırfırı kontun koluna sıkıca sardıktan sonra önüne akan bir damlayı fark ettiğinde eğilip yüzüne baktı. "Lordum? İyi görünmüyorsunuz"


"Beni rahat bırak! "


"Üzgünüm bunu yapamam" Lisa iç geçirerek adamı doğrultmak istedi lakin kımıldatamadığında dahası kos koca Vellington kontugözlerine siper ettiği eli ardında sessizde olsa ağlamaya başladığında ne olduğunu bilmese de Lisa da onunla birlikte ağladı. "S-sizi yanlız bırakayım" diyebildi genç kız çünkü ağlayan bir adamı nasıl teselli edeceğini bilmiyordu. Toparlanıp ayaklanacakken Mathew bileğinden tuttuğunda ise Lisa yapabileceği ve içinden gelen tek şeyi yaparak konta sıkıca sarıldı. "Lütfen yapabileceğim birşey olup olmadığını söyleyin lordum"


"Bırakma yeter"


"Bunu yapmam" Genç kız adamın geriye topladığı saçlarını okşayarak başını tepesine yasladı.


---


Burada Victoru suçlayamıyorum ben Mathew de çok temiz değil. İnsani çekişmeler olabilir kardeşler arasında ya da bir takım hırslar. Bu olay ana seride bir yer edinecek. Çok mükemmel hiç suçu günahı olmayan karakterler yazmayacağım bu seride. Daha insani duygular daha gerçekçi şeyler. Gibi gibi...


Loading...
0%