Yeni Üyelik
20.
Bölüm

15.Bölüm

@gizemmgurbuzz

Lisa uyuyamamıştı. Nasıl uyusundu? Kont Wellingtonu o hale getiren nedeni düşünmeden edemiyordu. Adam orada yaşanan birkaç dakika ardından kalkmış kendisini odasına kapatmış bir daha da çıkmamıştı. Hoş, yemekten sonrasıydı. Mathew bir bakıma kendi rutinini yerine getirmişti. Yine de Lisa sürekli onu düşünmüştü. Mutfakta yaktığı cılız mum alevinde kendisine ısıttığı bir bardak sütü içmeye çalışırken öte yandan lord Victor'un da oldukça öfkeli olduğunun ve muhtemelen kötü bir abi kardeş kavgasından çıktıklarının farkındaydı. Genç kız iç geçirerek mutfağın arka bahçeye açılan kapısı önünde duran, Jhonathan'ın yukarıdan topladığı kırık tablo parçalarının konduğu çuvala baktı. Tüm sorun o tablo muydu? lisa bir müddet daha bardağı ile ilgilendikten sonra merakına yenik düşerek -ki başına ne geliyorsa merakından gelirdi- ayağa kalkıp kırılan çerçeve parçaları içerisinden ikiye bölünmüş tuvali çıkarttı ve mumun altına serdi. Genç kız başta anlamlandıramamış olsa da tuvalin yırtık parçasını eli ile düzleştirdiğinde genç kadının bebeğiymişçesine emzirdiği yaşlı adamı gördüğünde gözleri irice açıldı ve bedenini saran utanç duygusu ile yanındaki bardağa çarparak düşüp kırılmasına neden oldu. Lisa parçalanan bardak ile ilgilenmek için yere eğildiğinde ellerini taş zemine ardından yüzüne bastırmıştı. şüphesiz bu çirkin, ahlaksız tablo kavga sebebiydi lakin tabloyu satın alıp getiren lord Wellingtondu. Genç kız ahlaksızlığı da, kendisine rahip diyen yetişkinlerin küçük kızlara neler yaptıklarını da biliyordu. Bayan Ewans ta onlara anlatmış ve gidecekleri yerlerde bu tip durumlardan olabildiğince uzak durmalarını öğütlemişti. Lisa utanmadan çocuk sahibi nasıl olunur düşünemezken bu resmedilen şey onu hepten tiksindirmişti. Telaş içinde topladığı kırıkları masadaki çuvalı aşağı çekerek içine koymaya devam etti.


Uyku Mathew'e de uğramamış kale de onu boğar olmuştu lakin nefes alabilmek için en doğru zaman çalışanların uykuya geçtiği gece yarısıymış gibiydi. Genç adam kendisini mutfaktan arka bahçeye atmış soluğu huysuz atının yanında almıştı. Bir müddet kale dışında Victor misali rüzgarı karşısına alarak koştu lakin bu kez de nöbetçi askerlerin peşini bırakmayacaklarının farkına vardığında zaten de olanları düşündükçe gözleri sık sık görmez olduğunda geri dönme kararı almıştı. Atı ahıra bırakması ardından kapı sürgüsünü çektikten sonra ağır adımlar ile kaleye doğru ilerledi. İçten içe Victorun kendi gerçeği ile yüzleşmesinden her daim korkmuştu lakin bugün farkına varmıştı ki bu korkusuyla aynı ölçüde hareket etmemişti. İçinde bir yerlerde ona hırslandığını biliyordu Mathew lakin Victorun yanıldığı, onu kardeş bilmemesiydi. Aksine çatışsalarda anlaşamasalarda birbirlerinin dayanaklarıydı. bugüne dek. Genç adam yaptığı herşey için onu affedebilirdi lakin Victor çok daha hırslı ve kinciydi. Aralarının düzelmesi yıllar alabilirdi. Ya merhum nişanlısı? İlk aşkı? Ardından uzun müddet yasını tuttuğu kadın? Onun ile birlikteyken kardeşine mi aşık olmuştu? düşününce birlikte katıldığı balolar da da partilerde de Victorun onlarla olmasını istediğini biliyordu ve bunu hep o kendini yalnız hissetmesin diye yaptığını da söylediğini anımsıyordu. Bu hareketleri de aptal bir aşığı kendisine elbet çok daha fazla bağlamıştı. Mathew neye nasıl güveneceğini bilemez halde mutfak girişinden içeri girdiğinde ortadaki masa görevi gören ahşap ada üzerinde yanan, tükenmek üzereymiş gibi görünen muma ve hemen yanında duran çerçeveye baktı. Genç adam resmi yakıp yıkmak öfkesini ondan alabilmek için harekete geçti.


Lisa ayak seslerini duyduğunda paniklemiş kendisini elinde tuttuğu çuval ile birlikte masa çıkıntısı altına gizlemişti. Burada oturup önündeki tabloyu gözetleyen kadın imajı vermek korkunçtu. Genç kız gözü önünde duran bir çift çizmeyi ve pelerini fark ettiğinde elini ağzına götürerek herhangi bir ses çıkmasını engellemeye çalıştı. Çizmeler bir müddet hareket etmedi ve başı tepesindeki ahşaba inen yumruk ile yerinde sıçrayıp kendini geri çekmeye çalışırken gitmemekte direnen her kim ise bıraktığı tabureye oturdu. Lisa çamurlu çizmelerinden onun Ron olduğunu var saydı. Lakin adam tek elini dizi üzerine indirdiğinde ve yumruk yaptığında Lisa iyi görebilmek adına gözlerini kısarak parmağındaki mühür yüzüğünden şu dakika önünde oturan adamın Lord Wellington olduğunu fark etti. Aksilikler Lisayı seviyordu. Her daim onunlaydılar. genç kız adamın sıkıp gevşettiği eline odaklanarak bir yandan nasıl olduğunu sorabilmek adına yerinden çıkmak isterken diğer yandan avuç içlerini paralamadan müdahalede bulunmak istedi. Aynı ellerin akşam ona sıkıca tutunduğunu düşündüğünde ise başını çevirmek zorunda kaldı. İyi ki de çevirdi çünkü lord Wellington ani bir hareket ile çizmesinin burnunu masayı tutan aynı zamanda da dolap görevi gören ahşaba bir parça da koluna değilde suratının ortasına yerleştirebilirdi.


Genç adam resme adama ve kadının yüz ifadesine karşın sert bir yumruk çarpmış soluklanmak için oturduysa da altındaki ismi gördüğünde hırsını masadan almaya devam etmek istemişti lakin ayağı yumuşak yüzeye çarptığında bir un çuvalı tekmelediğini düşünürken peşine aynı çuvalın inlemesi ile hızla aşağı eğildi. "Bayan Elisabeth?"


Mathew şu manzarayı yüz yıl düşünse aklına getiremezdi. Tekmelediği şeyin kahyası olduğunu fark ettiğinde genç adam panikle çökerek oraya sinmiş oturan Elisabeth'i çekip doğrulttu.


"L-lord Wellington?"


"Yaralandın mı? Tanrı aşkına orada ne yapıyordun?"


Lisa ne diyeceğini bilemedi dahası resmi ve adamı karşısında gördüğünde tezgaha dönerek önüne dayandı ardından elinde sarıldığı çuvalı gösterdi.


"H-hayır önemli değil. B-Ben kırık bardak parçalarını topluyordum lordum"


"Benden mi saklanıyordun?" Mathew kadını karşısında görmenin gönlüne verdiği ferahlıktan yarı rahatsızlık duymuştu. Artık kime ve neye güveneceğini bilmiyordu ve kesinlikle duygusallığı aptallığa sevkeden türden bir adam olduğuna kesin kanaat getirmişti.


"Hayır evet." Lisa hızla kafa salladı.


"İkircikli cevap kaldıracak durumda değilim Ewans doğrusu sinirlenebilirim de şu dakika."


"Hayır çünkü gelenin siz olduğunuzu bilmiyordum. evet çünkü siz olduğunuzu anladığımda daha çok saklanmam gerek diye düşündüm."


Mathew kadının önüne geçtiği tabloyu gizlemeye çalıştığını fark ettiğinde başını iki yana salladı. "Burada oturmuş o resmi incelemiyordun yani."


"İncelemiyordum lordum yalnızca çuvalın içindekini merak ettim ve siz geldiniz." Genç kız acele bir onay ardından ardını dönüp resmi çuval içine koymaya çalıştı. "Şimdi onu yok edeceğim."


Mathew kadının tabloya dönmesi ile elini uzatarak durdurmaya çalıştı Lisa çekemediğinde elini resim üzerindeki mahrem ayrıntı üzerine bastırdığında ise kadının telaşına, masum tavırlarına karşın hafifçe tebessüm etti.


"Onu kaldırayım"


"Bunu ben yaparım" Mathew Lisanın kuvvetle bastırdığı elini tutarak geri çekmesi ardından tabloyu çekip sertçe dizi üzerinde ikiye ayırdı kadın sıçradığında ise elindeki çuvalı çekelemek zorunda kaparak parçaları içine koydu.


Lisa adamın hareketinden irkilerek yaptıklarını izlemesi ardından ellini önünde sıkıca kenetledi. "O-o tablo... Tüm sorunun sebebi o muydu?"


"Fazla meraklısın Elisabeth."


"Peki içinde resim geçmeyen bir soru sorabilir miyim?" lisa adamın ağzını bağladığı çuvala ardından yüzüne baktı. Kısmen gölgeler içine gizlenmiş olsalar da tükenmişliği seçiliyordu.


"Sor..." Genç adam iç geçirdi.


"İyi misiniz?" Lisa Mathewin durgunlaşması üzerine kafa salladı. "Bir bardak süt, belki biraz çörek ister misiniz?"


"Neden buradasın."


"Uyuyamadım..."


"Neden?" Mathew kadının gözlerinde dinlendiğini hissederken hafifçe kafa salladı. Bakışları ona sıkıca sarıldığı, kollarında güç bulmaya çalıştığı anı anımsattığında genç adam iflah olmaz bir aptal olduğuna kesin kanaat getirmişti.


"Aynı sebepten..." Lisa dudaklarını kemirdi. "Yani süt ve ç-çörek. Lakin benim bardağım kırıldı."


"Peki... Pekala... hazırda varsa bir parça atıştırmalık iyi gelecek"


"Lütfen oturun" Genç kız acele ile testiden öncesinde yaktığı ateş üzerindeki ufak kazana biraz daha süt koyup ılıttı. Ardından panikleyen elleri ile terekten bir tabak servis peçetesi ve çatal bıçak çıkartıp masada oturan adamın önüne yerleştirdi.


Mathew yemeği önüne koyan kadını izlerken düşündüğü sade bir çiftlik evinde mütevazi bir hayattı. Kimsenin ona karışmayacağı tek derdinin bir sonraki hasat olacağı bir hayat. Eşi ve çocuklarıyla sakin gözlerden uzak bir ev. Genç adam servisi yaparak tepesinde elleri önünde dikilen Elisabet'e daha doğrusu aralarındaki statü farkına gözlerini düşürerek baktıktan sonra "Oturmayacak mısın?" dedi.


"Sorun değil lordum."


"Seninkinin yarım kaldığını söylemiştin Ewans bir tabure ve servis alıp otur."


"B-ben?" Lisa bir gören olursa hoş olmayacağını bildiğinden etrafına bakındı lakin Mathewin ısrarından kaçamayacağı emir veren bakışları karşısında kafa sallayarak tabureyi koyup kendisinede bir bardak süt koyarak az evvel ötede bıraktığı lakin şu an tam adamın yanında duran oturağa yavaşça yerleşti. Genç kız adamın önündeki çöreği eliyle ayırarak yarısını ona uzatması karşısında ister istemez tebessüm ederken buldu kendisini. "Teşekkür ederim lordum."


"Elspeth ve Trudy iyi aşçılardır." Mathew de ne dese bilemedi. Yanıbaşına çektiği Lisa ile kıyafetleri iç içe geçecek kadar yakın oturmak bir parça tedirginliğe sebep olsa da konforlu hissettirdiği bir gerçekti.


"Kesinlikle öyleler."


"Şimdi ben bir soru soracağım."


"Dinliyorum kont hazretleri."


"Mathew olarak." Genç adam elindekini bırakarak kadına döndü.


"K-kim olarak?" Lisa gözlerini çokça kırpıştırırken yeniden heyecanlanmaya başladığının farkındaydı.


"Yıllar evvel karşılaştığın çocuk olarak Ewans"


"Evet. Peki."


"Aynı anda kaç kişi sevilebilir?" Genç adam çok önemli bir sorunun cevabını almak istercesine dikkat kesildi.


"Çok" Lisa soru karşısında afallamış lakin kaçamak bir cevap ile yanıt vermek istemişti. Mathewin gözleri bir anda mum alevi misali titrediğinde ve taburesini geri kaydırdığında parmaklarını ufalamaya koyuldu.


"Çok... Evet, neden olmasın öyle değil mi?" Genç adam hayal kırıklığı ile kalkmak istedi lakin birşeyler söylemeden de duramayacaktı. "Söyle Ewans, ne kadar çok?"


Lisa kont ile birlikte ayaklandı. "Aynı anda hem ailemizi hem dostlarımızı hem komşularımızı sevebiliriz öyle değil mi?" Genç kız Mathewin anlamsız bir mimik ile yumruğunu masaya dayayıp ağırlığını o tarafa vermesi sonucu omuz silkti. "Bu çok eder. Tabii herkes için çok kavramı değişir sanıyorum... Örneğin siz insan sevmediğinizi söylüyorsunuz sizin için çok ile benim için çok biraz farklı..."


"Çok fazla laf kalabalığı yapıyorsun Elisabeth. Kastım İnsanlar değil senin için erkekler ve benim için kadınlar..." Açıkçası fazla gevelemiş olsa da cevabı rahatlatıcıydı.


"İnsan değil mi onlar?" Genç kız bakışlarını kaçırdı."


"Aşk Lizzy..." Mathew doğrulup kadına bir adım yaklaşarak yüzüne baktı. "Bunun için de cevabın çok mu?"


"Çok..." Lisa oldukça kısık çıkan sesi ile acı çekermişçesine verdiği yanıt ardından kontun kaş çatışı üzerine yeniden hızla konuşmaya başladı. "Çok sevebilirsiniz lordum. Yani... çok insan değil bir insanı... Belki çok insanı da sevebilirsiniz lakin sırayla... Anlatmak istediğim-" Lisa adamın kendisine bir adım daha atarak hafifçe çenesinden tutmasıyla derin bir nefes aldı. "Sırasıyla çok insanı sevmek... Tabii o vakit size çapkın kelimesini yakıştırmaları kuvvetle muhtemel."


"Bu benim sorduğum soru değil... Sorduğum soruyu hatırladığımdan da emin değilim." Mathew belli belirsiz tutuşunu bir parça olsun kuvvetlendirmek istedi.


"Dediniz ki aynı anda kaç kişiye?"


"Evet?"


"Aşık... olabilirsin?"


"ve?"


"Peki siz aynı anda kaç kişinin gözlerinin derinliklerine bakabilirsiniz?" Lisa kaçmaktan vaz geçerek olduğu yerde durdu. "Sanırım cevabınız benimkiyle aynı olacak."


"Bu çok büyük bir güven gerektirir ve bende ne denli kaldığından şüpheliyim." Genç adam parmağının ucuyla lisanın dudak kenarında kalan birkaç kırıntıyı aldı.


"Yazık..." Lisa omuzlarını düşürdü.


"Bana acıyor musun Ewans?"


"Hayır lordum. Siz bu denli güven vericiyken aynı karşılığı veremeyecek olmanız çok..."


"Çok?"


"Yazık..." Lisa adamın elini hafifçe tutarak aşağı indirdi. "Sanırım yatsam iyi olacak." Genç kız kendininkine dolanan parmakları hissettiğinde tutuşunu sıkılaştırdı. Her saniye ömründen ömür çalıyordu farkındaydı lakin içine düştüğü yanlıştan çıkabilecekmiş gibi değildi.


"İyi geceler Ewans." Mathew parmak uçları temasta kalana dek elini çekti bir adım sonrasında bırakmayacağını biliyordu.


"İyi geceler Lord Wellington." Lisa içini çekerek ellerini önünde bir edip yaptığı hızlı reverans ardından koşar adım mutfaktan çıktı genç kız gittikçe hızlanarak odasına girip kapı ardına dayandı. temas eden parmaklarını ufalıyor canı mı yanıyor yoksa üşüyormu anlam veremiyordu.


---

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Loading...
0%