@gizemmgurbuzz
|
Lisa arabadan indiği an ıslandığını hissetti. Yağmur henüz havadayken boğacaktı onu sanki genç kız kapı kapanıp araba harekete hazırlanırkenniki şey düşündü. İlki geri dönerse Andrewin yaşayacağı hayal kırıklığı ikincisi kaleye giderek Voyvoda ile nasıl muhattap olmaya devam edeceğiydi. Herifin acımasızlığı ve lakabının hakkını verdiği aşikardı lakin o bir saray leydisi değildi herhangi bir leydi hanımefendi de değildi yalnızca öyleymiş gibi davranmak için eğitilmişti. Dudaklarını kemirerek arabanın ilk hareketinden hemen önce arkada uşakların seyahat ettiği kısma tutunup çıkarak kendisine bakan beyaz peruklu şaşkın oğlanın arabanın tepesinden kaydırarak indirdiği en azından vücutlarının üst kısmını koruyacak olan ufak tahta tentenin altına girip sıraya oturdu. Adam onu kısdmen kovalamıştı. Pekala Lisa bir kontun kalesi için huysuz aksi çekilmez bir adamın orada yaşadığı izlenimi aldığını açık yüreklilikle söylemişti lakin buranın Wellington olduğundan bihaberdi. Hoş çıkarımı da kesinlikşe doğruydu. Genç kız gözlerini kısarak uşağa eliyle sus işareti yaptı. "Kont Wellington arabadında seyehat etmemi istemedi buraya geçmek zorunda kaldım" diye fısıldarken de yapacak birşeyi yoktu. Gurur yapıp geri dönmeyecekti en azından birkaçgün dayanmak zorundaydı ve eğer katlanamazsa kendisini kovdurtmak hiç de zor olmayacaktı. Pelerini içine sinip dağılan sis arasında kalenin kaybolmuş kısmını da görmesiyle diş gıcırdattı. Bir korku hikayesinin baş karakteriydi yine ve yeniden. Genç kız kendisini manastıra kapanmak üzere götürülüyormuş gibi hissediyordu. Kont gençti. Yaş olarak ondan pek de büyük olmadığını varsayıyordu. Öyleyse otuzları ortasında olmalıydı. Koyu renk saçları altındaki keskin toprak rengi bakışları alnının orta yerinde kaş çatmaktan oluşan o çizgi hafif belirgin soluk dudakları köşeli bir çehresi vardı. Kardeşi Victor ile taban tabana zıtbir görüntüye sahipti ki Küçük lordun çok daha albenisi olan bir yüze sahipti. Lisa gözlerini kısarak adamlar hakkında fazla düşündüğünü varsayarak ıslanan eteğine baktı öyle sanıyordu ki çizmelerinin içine hatta ve hatta iç çamaşırına dek bacakları sırılsıklamdı. Yağmur altında öylece kalan sandığını da düşündüğünde bir şömine bulamadığı takdirde kepaze olacağının farkındaydı. Başını çevirip önlerinde yükselen kaleye bakarak epeyce yaklaşmış olduklarını gördüğünde nasıl ineceğini düşünmeye çalıştı. Arabadan inip adamların karşısına geçemezdi. Normal şartlarda geçerdi lakin bir kont ile eğlendiği izlenimi vermesi başını gövdesinden götürebilirdi. Genç kız bir süre ellerini ovalaması ardından yanında dimdik karşıya bakan uşağa döndü. "Araba durduğu vakit inip ortadan kaybolacağım çünkü Kont Wellington cismimin ona rahatsızlık verdiğini ima etti. Görünmesem iyi olacak lakin kalenin hizmetli girişini bilmiyorum. " "Anlıyorum... " Uşak hızla kafa salladı. Söz konusu Kont Wellington ise yeni kahyayı kaçmak için zor durumda bırakmaya çalışıyor olması oldukça normaldi. "Araba durduğunda sağ taraftan mutfak girişine ilerleyebilirsiniz" "Pekala... Teşekkür ederim. " Lisa kendince kafa sallayıp fısıldayışına devam etti. "Arkadan sandığım gelecek onu mutlaka ileri alın" "Anlıyorum bayan Evans. " "Gördüğüm en anlayışlı genç adamsın " Lisa kaç anlayışlı genç adam görmüş olduğunu düşünmeye çalışırken gülümsediğinde araba yavaşlamış uşak ona "sanırım inmelisiniz" Dediği an panik olmuştu. Genç kız arabadan atlayıp diğer yanına dolaşarak kenarda büzüşüp bekledi. Delikanlı inip Lordlarına kapıyı aötığında ise kaçarken görünebileceğinden sessizce arabanın ardına geçip aşağı inen adamların kaleden koşturan uşakların şemsiye tutmaları ile hızla uzaklaşmalarını izledi. Onugöremeyecek olduklarında ise uşapın dediği yöne doğru koşturarak mutfak girişini aradı. Şu bir gerçekti ki munzur bir kadındı Lisa. Bay Andrew her daim erkek olacakken son anda fikir değiştirmiş olabileceğini söylerdi. Genç kız duvar dibindeki yolda hızla ilerlerken öteden bir adam ve kadının koşturarak taşıdıkları sepetleri içeri sokmaya çalıştıklarını fark ettiğinde girişi bulduğuna şükretti. Kapı aralığından içeri üzerinden damlayan sular ve eteklerindeki çamurlar ile girdiğinde ise meraklı bakışlar ona çevrilmiş iki orta yaşlı kadın biri daha genç duran adam tarafından izlenmekteydi. "Sen de nereden çıktın? " "Gökten düştüm deseydim inanmazdınız sanıyorum. " Genç kız pelerini çözüp kenara bıraktı. "Burası öylece girip çıkabileceğin bir yermi? " Turudy kaş çatarak baştan ayağa ıslanmış genç kadını süzdü. "Kapıdan girmeyi çok isterdim lakin şartlar böyle gerektirdi sanıyorum" Lisa kadına başıyla selam verdi. "Elisabeth Evans. Kalenin yeni kahyası olarak bugün işimin başına geçmek üzere buradayım" "K-kahya?" Elspeth kaşlarını kaldırıp ellerini önünde birleştirdi. "Öyle sanıyorum..." Lisa sırtını dikleştirdi. Şu dakika, en azından kovulana dek buradaki en üst mertebedeki çalışan olduğunun bilincindeydi. "Memnun oldum bayan Evans ben Turudy" Kadın diğerini koluyla dürtüp selam verdi "ve bu Elspeth. Bu da Ron bahçıvan" "Memnun oldum" Lisa ellerini ovalayarak ocağın başına doğru ilerleyip pişen yemeğe göz ucuyla baktı. Ardından ellerini uzatıp ısınmaya çalıştı. "Arabamın tekeri yolda yerinden çıktı. Kolay bir yolculuk olduğunu söyleyemeyeceğim... " "Ne talihsizlik" Turudy kafa salladı. "Bugün beni gören herkes şaşkınlık içerisinde" Lisa kendince kafa sallayıp yüzüne yapışan saçlarını öteledi. "Sanırım bu denli genç bir kahya beklemiyorduk" Ron kaşlarını kaldırdı. "Ve güzel" Elspeth sırıttı. "Ve tüm bu iltifatlar karşılığında yumuşak başlı ürkek bir kızcağız olduğumu düşünmüyorsunuz sanıyorum" Lisa iç geçirerek despot tavrını üstlenirken çektiği havlu ile yüzünü kuruladı. "Bana ayrılmış bir oda var mı yoksa geldiğim gibi geri dönmemi mi bekliyor herkes? " " Ben gidip Ivy'i bulsam iyi olur" Ron kafa sallayarak içeri koşturdu. Lisa kendisine merakla bakmaya devam eden kadınların toparlanıp Turudy olan daha kısa ve tombik olanın ona bir parça çörek vermesiyle mutluluk içetisinde yiyeceğini kabul ederek küçük bir parça koparıp ağzına attı. "Lütfen devam edin. Sonrasında konuşup tanışacak bir vaktimiz olacaktır sanıyorum. Yemek saati yaklaşmış olmalı" Genç kız kadınların işleri başına dönmesiyle bir parça da olsa ısınmış olduğuna sevinerek bu defa içeri giren Ivy olduğunu tahmin ettiği esmer kıza ve peşindeki bahçıvana baktı. "Hoşgeldiniz bayan Evans ben Ivy. Yatak odalarından sorumluyum. Odanız hazırlandı. Yardımcı olayım. " Lisa elindekini bırakıp çizmeleri içinde bıcırdayan ayakları ile kapıya doğru ilerledi. "Lütfen kendiminkiler gelene kadar kuru birşeyler ayarlayabileceğini söyle Ivy" "Öyle sanıyorum ki sizden önce ayrılan Kahyamızdan kalan bir takım mevcut. Ölçüleri uyacak mı bilemiyor olsam da... " "Kuru olması kafi" Lisa kıza gülümsedi. Çof fazla değişik ortam gördüğünden miydi yoksa çekingen ve pısırık bir duruşun yeni ortamında onu aşağı çekeceğine ve dikkate alınmayacağına dair olan inancındanmıydı bilinmez fazla hakim davranıyordu. Bu tutumunun yadırganıp yadırganmadığıyla ilgilenmeyecekti. En büyük olmaya ve kendinden küçükleri idare etmeye çalışmaya alışıktı. Genç kız önden yürüyen hizmetli kızı takip ederek mutfaktan çıkıp alt kattaki daha ufak pencerelere vurmakta olan yağmuru izleyerek uzun bir L koridor döndükten sonra ana hole vardıklarında burada bulunan yer karolarına belirli aralıklarla duvar altlarına yerleştirilmiş ince konsol ve üzerletinde bulunan vazolara duvardaki tablolara bakarak holün karşısındaki koridora ilerledi. "Sizin odanız bir üst katta. Odanıza çıkmak için burada bir iç merdiven mevcut" Ivy ilerleyerek merdiveni işaret etti. Burası kalenin sağ kanadı. Yatak odaları ve misafir odaları çoğunlukla bu kanatta bulunur. " "Anlıyorum" Lisa kafa sallayarak iç merdivenlerden bir üst kata tırmandı ve kızın hızlanarak önden açtığı kapıya doğru ilerledi. "Burası sizin odanız. Eksiklerinizi not edip bana bildirirseniz derhal tamamlatacağım" "Teşekkğr ederim Ivy. Şu an tek eksiğim sandığım ve o da yolda benim kadar ıslanmış olacağından birkaç iğne ve kuru giysiler başlangıç olarak işimi görecektir. " "Hemen getiriyorum Bayan Evans" Lisa kafa sallayarak içeri girip odada bulunan iki kapılı koyu renk dolaba cam önündeki çalışma masasını andıran ince ahşap masaya önündeki tahta sandalyeye ve tek kişilik yatağa göz süzdü. Yerde mavi tonlarında bir halı alt koridordakinden daha genişçe bir pencere ve toprak tonunda orta yerden düğümlenmiş bir perde mevcuttu. Lisa beyaz çarşaf ve yastığa yatak ucunda katlı duran yorgan ve koyu renk battaniyeye bakarak kafa salladı ardından diğer köşedeki küçük şömineye iç geçirdi. Derhal gidip kova içindeki iki odunu atarak altındaki çıraları üzerinde duran kibrit yardımıyla yaktığı gazlı kagıt ile tutuşturduktan sonra bir süre yelleyerek yanmasını bekledi. Ivy elinde giysiler ile döndüğünde o da işini tamamlamıştı. "Eşyalarım geldiğinde lütfen haberim olsun. " "Elbette bayan Evans" Ivy genç görünümüne karşın herşeye oldukça hakim görünen kıza gülümsedi. Umuyordu ki eşyalar kuruyana dek vakti olsundu. Hoş son kahya neredwyse bir ayı tamamlayarak burada rekor kırmıştı lakin Bayan Evans fazla gençti. Genç olanlar için en fazla bir hafta veriyordu Ivy. Derhal aşağı inip ortaya bir bahis koymak zorundaydı. Lisa kendisine gülümseyen ve başıyla selam veren kıza aynı şekilde karşılık vererek kapıyı kapatması ardından bıraktığı kıyafetlere koşturup ıslaklıktan üzerine yapışanları çıkartmaya koyuldu. İşte buradaydı. Genç kız bu kez döneceği bir yeri olduğunu bildiğinden kendini zorlayarak sürüklendiği bu yerde tedirginliğe mahal vermeyeceğine dair kendi kendine ufak bir söz verdi. --- Mathew kapıda ıslanan pelerinini çıkartıp uşağa verirken sıkıp gevşettiği dişleri ile geride bıraktığı kahyayı düşünmekteydi. Sanıyordu ki Victor'a olan öfkesi üzerine tuz biber serpen kadını arabadan atmak oldukça kötü olan imajına bir yenisini katacaktı ve Evansın o yağmurda başına iş gelmesi onun için hoş olmazdı. Genç adam kaleye girdiği gibi geri çıkmış ata atlayarak kahyayı bıraktığı yere dönmüştü lakin yarı yolda gelmekte olan araba ile karşılaşsada içinde değildi ve az ilerisinde de yoktu. Mathew kendi kendine kafa sallayıp homurdanırken kollarını silkip yüzünü sıvazladı. "Derhal yemeği hazır ettireceğim kont hazretleri" Lisa adamı gördüğünde duraksayıp reverans yapması ardından sırtını dikleştirdi. Mathew başını hızla çevirip karşısında Bayan Evansı gördüğünde bir başka şaşkınlığın içine sürüklenmişti. Kadının oldukça normal ve kuru olan görünüşü ister istemez kaşlarını kaldırmasına neden oldu. "Siz? " "Hızlı koşarım" Lisa gülümsemeye çalıştı. "ve kesinlikle yanıldığımı belirtmek zorundayım lordum. İçi dışından çok daha sıcak bir kaleniz var. " "Bir eşeğinkilere eş değer olsa da problemli gözlerine çare olarak birer mercek edinmende fayda var Evans" "L-lisa lütfen lisa diyin lordum" Lisa adamın öfke ile ona bakmasına karşın bakışlarını çamurlu ıslak çizmeleri ve pantolonuna çevirdi. Eşek benzetmesi hiç hoş değildi. Genç kız susabilmek adına dilini ısırdı. "Ve sinir bozan adınada çözüm bulsan iyi olur. Yaşayan ölüleri de ölüleri yaşatanlardanda haz etmem" Mathew kadının nasıl buraya geldiğini ve şu dakika ondan daha kuru ve keyifle karşısında durduğunu düşünmekteydi. "Adımın ölü yaşatmaktan ziyade bakire kraliçeyi onurlandırmak için konulduğunu düşünmekteyim. Yine de haz etmiyorsanız dilediğiniz isim ile çağırın kont hazretleri." Lisa eski evinde olsaydı bu adamın kulağını şımarık bir velet gibi davrandığı için çekeceğini varsaydı. "Bakire kraliçenin öldüğünün bilincindesindir umarım" Mathew kadını yeniden süzdü. "Ruhu şad olsun... " Genç adam tepki alamaması üzerine merdivenlere yönelmişti ki durup ardında dikilmeye devam eden Lisayı süzdü. "Wolsinghamda hangi yıllar arasında bulunduğunu hatırlıyor musun? " Lisa konunun nereden nereye geldiğine anlam veremeyerek hafızasını zorladı. O altı yaşlarındayken olduğuna göre" 1614 olmalı kont hazretleri" diye mırıldandı. Mathew çıktığı basamağı inerek kaşlarını kaldırdı. "Peki ne vakit ayrıldın? " "Aslına bakarsanız oradan atıldım" Lisa dudaklarını kemirdi. "Güzel... " Mathew kendi kendine gülümseyerek arkasını dönüp üzerini değiştirmek üzere odasına çıkmaya koyuldu. "Buradan da kovulmak istemiyorsanbderhal işinin başına " "Güzel? " Lisa ise biraz şaşkınlık biraz sinir bozukluğu ile adamın çizmesinin bıraktığı çamur izlerini inceleyip mutfağa yöneldi. Ne normaldi ki işin normali onu bulsundu... --- |
0% |