Yeni Üyelik
10.
Bölüm

5.Bölüm

@gizemmgurbuzz

Lisa sabah uyandığında hızlıca kuruyan koyu kahve kumaştan dilikmiş elbiseyi giymeye çalıştı. Olabildiğince hızlıydı çünkü evvela Çorapları çekip bir ip ile bağladıktan sonra ardına taktığı kalça desteği ardından bir iç Jüpon üzerine önden bağlamalı korsesi. Elbisesinin eteği, üst kısım için ceket vari kolları dik ve uzun parçayı. İki yanı kavuşmadığından korseyi kapatabilmek adına iğnelemiş olduğu ön kumaşını giydi. Hemen ardından dik yakasına Siyah bir kurdele kollarına ise dantel kol içlerini takıp saçlarını ardından örüp file içine yerleştirerek filenin kancalarını gerdirerek saçları aradına taktı. Valizden çıkarttığı küçük aynayı tepesinden tutarak düzgün olup olmadığını kontrol etti genç kız. hava soğuk, kale içi de odalar dışında soğuktu bu yüzden koyu renk şalını omuzlarına atarak dışarı çıktı. Sanıyordu ki evvela kahvaltıyı kontrol etmeliydi. Hemen sonrasında ambardakilerin bir listesini isteyecekti kış iyice bastırmadan eksiklerin tamamlanması gerekmekteydi. Lisa hızlı adımlar ile ana holden mutfağa doğru ilerleyerek kapıdan içeri girdi.


"Günaydın bayan Evans"


"Günaydın Trudy" Genç kız masaya taşınacak olan tekerlekli sunum arabaları üzerindekilere baktı. "Burada eksik birşey var mı? "


"Hayır Bayan Evans Lord Wellington kahvaltıda bol yumurta biraz meyve ve yemiş tercih eder. İkindi çayı için çörekler hazır edeceğiz. Akşam saat yedi olmadan da yemek"


"Anlıyorum. Düzene tam olarak alışabilmem biraz zaman alacak. Hızlandırmak için haftalık programı bana öğretecek biri gerekli."


"Gelen her kahya kendince bir program düzenliyor bayan Evans"


"Anlıyorum ben hiçkimse yokken neler yaptığınızı bilmek istiyorum. Sonuçta kimse yokken emirleri lord Wellingtondan alıyorsunuz."


"Bubakıllıca olur Bayan Ewans. Lord Wellingtonun düzeni farklıdır. "


"Öyleyse bunu bana neden söylemediniz? "


"Çünkü... " Trudy sağa sola bakındı. "Lordum bundan bahsetmemizi istemiyor. "


"Bu nasıl bir tutum? " Lisa anlamsız bir mimik yaptı.


"Daha önce gelen hiç kimse idare yokken Lordun ne istediğini sormamıştı. Bunun yerine kendilerini gösterebilmek yahut kanıtlauabilmek adına en mükemmel düzeni kurmak için çabaladılar. Lord Wellington evde bayan Lucy ardından bir kahya olsun istemedi. Sanırım bu bezdirmek için kullandığı bir yöntem. Gelen herkes bir süre düzen ile uğraşıyor ardından uzunca bir süre Lord Wellingtonun karşı çıktığı kısımları toparlamak için mücadele ediyordu. Lakin bu bizleri de yordu artık. Siz sormuşken söyleme taraftarıyım... "


Genç kız kafa sallarken adamın tahmin ettiği gibi bir çeşit deli ya da dengesiz olduğuna kanaat getirdiğinde elinden geldiğince başa çıkmaya çalışacağını düşündü. İnatçıydı Lisa. Oldum olası öyleydi. Önceden atıldığında gidecek yeri olmadığını bilmezkende dik kafalıydı lakin şu an Andrew olduğunu biliyordu. Üstelik söylediğinde haklıysa Lisa buradan gönderilse dahi pek kolay iş bulabilecekti...


---


Genç kız yalnızca dışarıdan yardımcı birileri bulunana dek gün gün yapılmasını istediği temizlik işi için evvela büyük misafir salonu ve yemek odasını tercih etmişti. Her ihtimale karşın bugün bir adette misafir odası hazırda bekletilecekti. Anladığı kadarıyla kalenin pek kısıtlı alanları kullanılmaktaydı.


"Bayan Ewans Lord Wellingtonnsizi görmek istediğini söyledi. "


Lisa kıza hafif bir baş onayı verdi "nerede? "


"Çay için oturma odasında efendim"


"Pekala." Lisa alt kattaki küçük oturma alanına doğru ağır adımlar ile hareket ederken biraz işleri hızlandırmak biraz da meraktan toz almaya yardımcı olmuş Andrewin bahsettiği çinileri de böylelikle yakından inceleme imkanı olmuştu. Genç kız toz bezini önllüğünün cebine koyup kapıyı yavaşça tıklattı.


"Gir" Mathew başını kaldırarak kapıya baktı. Kadın sakin bir şekilde içeri girerek reverans yaptığında ise ona dikkat kesilen kardeşine döndü bu kez.


"Tünaydın Bayan Evans. Umarım ilk iş gününüz keyiflidir. Lakin yorgun gördüm sizi" Victor kadını baştan ayağı süzdü.


"Tünaydın lordum... Kont hazretleri... " Lisa yaptığı reverans ardından kanepelere doğru birkaç adım attı. "Beni emretmişsiniz"


"Ah evet. Bendim" Victor kafa salladı. "Yarın şafakta ufak bir seyahate çıkacağım Bayan Evans. Bunun için bana kısa bir süre olsa da yetecek kadar eşya hazır ettirmen"


" Elbet efendim." Genç kız gazetesini indiren kont Wellington ile göz göze geldiğinde bakışlarını kaçırdı.


"Sorabilir miyim sevgili kardeşim yolculuk nereye" Mathew kaşlarını kaldırdı.


"Kont Wellington hala yirmi beş yaşında olduğumu kabul edemiyor ki soruları ile beni sıkboğaz etmeye devam etmekte. "


"Hala senin vasinim." Mathew umursamaz bir eda ile gazetesine döndü. "Londraya mı gidiyorsun yoksa? ”


Victor ağabeyinin sorusu altında Londraya temelli gitmesini istediğini belirten bir ima olduğunu alaycı ses tonundan farketmişken biraz öfke ile ayaklandı. " Kısa bir süre... Vasim gereken herşey ile ilgilenirken neden aylaklık etmeyeyim ki. " Genç adam onları dinleyen kadına doğru ilerledi. "Öyle değil mi sevgili bayan LİSA! ”


Genç kız adının bastırılmasından duyduğu rahatsızlıl ile bakışlarını kaçırdı.


" Hadi gelin size neler istediğimden bahsedeyim. Ayrıca elbiseniz üzerinizde oldukça güzel görünüyor. "


"Teşekkür ederim Lordum. "


"Bayan Evans! " Öyle sanıyorum ki genel düzenlemeler hakkında bana vereceğiniz raporlar vardır" Mathew gazeteyi sertçe katlayıp elinde kıvırdı. "Giysi yerleştirecek oldukça uzun bir zaman mevcut. "


Lisa iki adam arasında kararsız bir şekilde sağa sola baktı lakin kontun istekleri önce geliyordu. Öte yandan tam bir it dalaşı içerisinde olduğu da apaçık ortadaydı... Lisa Lord Victor odadan çıkmayı tercih ettiğinde yeniden konta döndü. "Dinliyorum efendim. "


"Burada ne yapmak istediğine tam olarak karat verdin mi?" Mathew önündeki boş sehpaya baktı. "Çay istediğimi söylemiştim"


"Çayınızı saat üç de içiyorsunuz efendim ve sanırım bir süre daha beklemeniz gerekiyor"


"Ya? Ya beklemek istemiyorsam? ”


" Bunu Trudy işe girdi gireli yapıyorsunuz efendim ve Turdy burada yedi yıldır hizmetinizde. " Lisa gülümsedi.


"Öyle... " Mathew kafa salladı. Lakin şu an getirmeni istediğim birşeyi getirmemekte ettiğin inadın sebebi nedir bunu açıklayacak mısın? "


"Çünkü tek bir fincan içtiğinizi bildiğimden bir defalık demlettirdim efendim eğer getirirsem saat üçe kadar soğuyacak. " Lisa tedirginliğini belli etmemeye çalışarak önlüğe tutundu.


"Benim evimde benim çayımı ikinci kez getirmeyeceksin"


"Bunu beni kovmak için yapıyorsunuz biliyorum. " Lisa başını önüne eğdi. Trudyden bu bevde bir kahya yokken yapılan herşeyi tek tek dinledim efendim. Tabii onun suçu yok bunu ona ben sordum ve düzen kurmak yerine var olanı devam ettirme taraftarıyım."


Mathew kaşlarını kaldırarak başı önünde olduğundan minik bir tebessüm ile kafa salladı. Patavatsızlığı şüphesiz ondan çok çok daha iyi bir soylu karşısında dahi kovulmaya delaletti. Lakin delirmeye yüz tutmuş geçmişten izlere takılı kalmış kafası çok eskilerden kalma bir anıyı bırakmaya niyetli değildi. Evansın iki şanssızlığı vardı biri adı diğeri onunla çok önceden karşılaşmış olmasıydı. "Beni yakaladın lakin yeterince değil. "


Genç kız minik bir onay sesi ile yetindi. "Burası çok havasız değil mi?"


"Dışarısı soğuk. Hasta olmamı istiyorsun. Böylece benden erken kurtulursun."


"Böyle bir dileğim olursa şayet bunu camları açmayarak yahut sebzeleri yıkatmayarak pekala yapabilirim. Lakin yok. "


"Güzel aç öyleyse. "


Lisa iç geçirerek cama gidip perdeleri çekerek kızağını havaya kaldırdı ardından önünde duran tozlu piyanoya baktı. Sanırım burası da bugün elden geçirilecek alanlar içerisinde olmak zorundaydı.


"Lizzy? Saat... "


"Adım Lisa lordum" Genç kız tozlu piyanoya bakmayı bırakarak adamı selamlayıp kapıdan çıkmaya niyetlendi.


"Bu kalede o isimden hoşlanmıyoruz"


"Birşey sorabilir miyim? ”


" Elbet" Mathew yumruk yaptığı eline bakarak konuştu. "Dinliyorum"


"Kraliçe Mary soyundan mısınız? Yani Adım ile sorun yaşayan birini tanımadım kaldı ki İngilterenin yarısı Elisabethken... "


Mathew kızgın olmaya çalışıyorduysa da başaramayarak güldü. "Bu durum tercih sebebim olabilirdi pekala"


Lisa ağır ağır kafa sallarken daha önce deli bir adam görmediğini ve bubdurum ile nasıl başa çıkabileceğini yeniden düşündü. O esnada kapı çaldığında hevesle gidip kapıyı açtı ve tepsiyi Lorenna isimli kızınbelinden alarak Konta doğru götürüp sehpaya demlik, fincan, şeker ve ufak kanepeyi bıraktı. Bir küçük kanepe için peçete ila çatal bıçak koymak ona komik gelse de servisi açması ardından son olarak nazikçe çayı doldurup tepsiyi önünde tutarak doğruldu. "Afiyet olsun efendim"


"Dün sana bir soru sorduğumu hatırlıyorum"


"Çoğu zaman kendimizle yüzleşmek yerine karanlık olanı tercih ediyoruz Lordum. Vardığım kanı bu. Eğer istersek o karanlığın ardında kaybettiğimiz duygularımızı bulabiliriz"


"Ben duyguları olmayan bir adamım... "Mathew gözlerini Lisanın iri mavilerine dikti.


"Ve ben aklı olmayan bir kadınım demeyi isterdim lakin olduğunun bilincindeyim. " Genç kız irkilerek kafa salladı. "Şayet gerçekten duygusuz bir adam olsaydınız şiir yazamazdınız yahut öfkelendiğinizde bunu dizginlemek için sürekli yumruklarınızı sıkmazdınız. "


"Eğer bir parça akıllı olsaydın yüzüncü kez patavatsızlık sergilemek yerine bahçıvanla değil Wellington kontuyla konuştuğun idrakine varırdın"


"Bana sorular soran siz değil misiniz. Şimdi konuşmayarak nezaketsizlik sergilememi mi istiyorsunuz? ”


" Ne hissettiğim konusunda fikir sahibi olamayabileceğini söylüyorum ve boş yorumda bulunmanın patavatsızlıpa sebebiyet verdiğini eklemek zorundayım."


"Bir soru sorabilir miyim? " Genç kız adamın kanepeyi bıçakla kesip ağzıma atışını ardondan peçeteyle ağzını silişini izledi.


"Evet... "


"Neden hissettiğinizi anlayamayayım? Kontes Wellingtonuçok küçükken kaybettiğinizi işittim. Bu anlayabileceğim birşey. "


"Ve bunu anne olgusunu hiç tanımamış ve kokusunubdahi hissetmemiş bir kişi rahatlıkla söyleyebiliyor. Beni boşu boşuna teselli etmeye çalışma." Genç adam karşısında büyüyen gözleri gördüğünde nefesini tuttu.


Lisa incinmişliğini gizleyebilmek adına boğazındaki yumruyu yutkunmaya çalıştı lakin ne gözlerinin dolmasına ne de kaçan bir damlaya engel olamamıştı. "Haklısınız Lordum... Cam... Kapatmazsam gerçekten hastalanacaksınız" Genç kız komut beklemeden cama yönelerek yüzünü koluna silip kızağı indirdi. İstemeyerek adamın koltuğu yanındaki yerini alırken yumruklarını sıktığının farkında değildi. "Başka bir arzunuz? ”


Mathew hafifçe dudaklarını ıslatıp başını olumsuz manada salladı. "Çıkabilirsin Evans... Umarım yumruk sıkmanın duygusallıktanndeğil öfkenin yersiz açığa çıkmaması için bedenin aldığı bir çeşit önlem olduğunun idrakine varabilmişsindir."" Genç adam çizdiği sınırın tam önünde lakin ona ait olan taraftabkalan kadını ötelemek niyeti ile kalbine kazığı çaktığının bilincindeydi. Elisabeth Evansın reveransı ardından odadan çıkışını izlemesi ardından elindeki mendili ve çatal bıçağı atıp kanepenin kalanını ağzına tıkarak çayından bir yudum aldı.


"Lanet herif, dengesiz manyak adam, ben burada çalışmam... Gidiyorum! " Lisa odaya girip sandığa, kuruyan kıyafetlerini tepelemesi ardından sinirden ağlayarak üzerine oturdu. Böyle bir manyak görmemişti. Lisa yerinden kalkıp pelerinini arandı lakin olduğu yerde durup burnunu çekerek paraladığı ellerini ovaladı. O da Lisa ise buradan kaçmak yerine hakkı ile kovulmayı pekala becerebileceğini biliyordu.


---


Loading...
0%