@gizemmgurbuzz
|
2.Gün Sonra Bir yüzün kesip atılması mümkün olabilir miydi? Yada bir cadının anıları silebilmesi? Başka bir zamana gidebilmek? Lisa korkuyu da mahçubiyeti de üzüntüyü de aynı anda yaşıyordu lakin iki gündür kovulmayı beklerken bunun için çabaladığı zamanlar kadar keyif içinde değildi. Olması da mümkün değildi. Genç kız zerresini istemese de iki kadehin ona yaptıklarını anımsıyordu. Hafifmeşrep bir kadında olması gereken tüm özellikleri bedeninde toplamıştı. Övgü bambaşka birşeydi. Erdemli olan kişiliğe sese yeteneğe beğeni sunulmasıydı. Genç kız adamın kollarını omuzlarını gözlerini övdüğü utanmaksızın ona dokunmaya cesaret ettiği anlar yeniden hafızasında belirdiğinde başından aşağı dökülen o kaynar su hissi geri gelmiş olduğu yerde omuzlarını kaldırarak boynunu kısmıştı. Lord Wellington dün kalede değildi. Lisa kaçıp gider gibi burayı terk etmek istememişti bugün ise içeride olmasına rağmen karşısına çıkmamak için elinden ne geliyorsa yapmıştı. Genç kız sessiz sedasız mutfak girişinden dışarı çıkarak biraz temiz hava almanın ona iyi geleceğini düşündü. Hava bulutlu ve sıkıntılıydı Lisa kendi ruh halinin havaya yansıdığından neredeyse emindi. Çalışanşarın yarısının izin kullanmasına karar verilen hafta başı olması ise memnuniyet vericiydi. Sam ve bahçivanlar etrafta değildi. Trudy içmesine izin verdiği için mahcubiuetten onunla konuşamıyordu. Lisa ise bile isteye adamın hoşlanmadığını duyduktan sonra içtiğini itiraf edecek gücü bedeninde bulamamıştı. Bunu yaparken Andrewi düşünmediğinden şimdi çok daha sıkıntıdaydı. Lisa şalına sarınarak bahçedeki yumuşak toprağın üzerinde adımlarken ön kısma geçtiği vakit gördüğü gece karası atın bir parça büyüsüne kapılmıştı. Hemen az ileride Jonathan beyaz peruğu ve kırmızı üniforması ile dikilmekteydi Lisa genç adamı görünce kendince gülümseyerek kalenin mutfak çıkıntısıdibinden ilerledi. Bilseydi kaçmak için seçeneği de olurdu lakin Kont Wellington çıkma ardında kurulan çay masasında oturmuş üçte içtiği bir fincanıserbest gezen at ile yudumlamayı tercih etmişti. Genç kız çoktan görünür hale geldiğinde ve adam ile göz göze geldiğinde yüksek sesle yutkunarak reverans yaptı. Kont Wellingtonun konuşmadan suratına bakması üzerine geri döndü. Selam vermeli miydi? Hayır o vakit daha ayıp etmiş olacaktı. "Bayan Evans? " Mathew kadını karşısında bulmayı beklemiyordu. Elbet bir ara karşılaşacaklardı lakin genç adam henüz tam olarak hangi cümleleri kuracağından emin değildi. Elisabeth fileden çıkıp rüzgarda uşuşan kumral bukleleri, toprak tonundaki gösterişsiz muhafazakar elbisesi üzerindeki kalın şal ile belirdiği vakit bir an tutukluk yaşadı. Gözü önüne geçen gece ona dokunuşu geldiğinde boğazını temizleyerek yaptığı reveransı izledi. Mathew şüphesiz onu uzaklaştırmalıydı. Uzun zamandır bir kadın ile herhangi bir münasebet içinde olmadığından en ufak yakınlığa fazla heyecanlanmış kendini bilmese farklı şeyler isteyecek olmuştu. Dudakları gibi...Kadın arkasını döndüğünde aklıyla hareket etmeyen ağzından çıkan ismi ile nefesini tuttu. "L-lord Wellington" Lisa gözlerini sıkarak durup derin bir nefes alıp veriş ardından ellerini önünde bir ederek kontun masasına doğru ilerledi. "İzin ver Jhonatan. " "Emredersiniz Lordum. " Lisa yanlarından ayrılan uşağa yüz kızarıklığı ile baktı çünkü yan gözle kendisine bakışı kale içinde bir takım dedikoduların dolandığına işaretti. "Ne işin var burada? " "Ben biraz hava almak istedim lordum" Lisa adamın bakışlarından kendininkileri kaçırıp ferforje masayı gözlemeye koyuldu. "Muhtemelen rengi kırmızıya çalan yüzünün serin havanın etkisiyle normale dönmesini istiyorsun" "Muhtemelen Lord Wellington" "İçeri gir. Seninle daha sonra konuşacağım. " "Konuşacağınız şeyi düşünmenize gerek olduğunu sanmıyorum. Burada da söyleyebilirsiniz" Lisa adamınnıslık çalması ile irkilerek görüş alanından uzaklaşan atın geri dönüşüne baktı. "Buna ben karar veririm" "Evet efendim. " Genç kız rüzgarın esmesiyle şalının reverans yaparken omzundan havalanıp bir adam boyu geriye uçmasına engel olamadı lakin tek şalını çamura mahkum edemezdi. Selamı ardından geriye yürüyüp eğildi. "Elisabeth! " Mathow huysuz atının uçan şal ve onu almaya gidenbkadına doğru harekete geçmesi üzerine ayaklanıp kadını geri çekerek toslamaya çalışannhayvanın yularına asılıp yönünü değiştirmeye çalıştı. "Hiç dikkatli değilsin! " Genç kız kontun bağırışı ile olduğu yerde sinip adamınnelinden çekip aldığı şala baktı. "Üzgünüm efendim. " "İçeri! ”Mathew kaçarak uzaklaşan kadına ardından huysuzluk etmeye devam eden atına baktı. " Seni hava aldırmaya çıkarttım Lot! Yardımcılarıma saldır diye değil! Yürü! Genç adam hayvanı çekeleyerek ahırlara doğru sürükledi. Bugün izin için doğru bir gün değildi. Genç adam hızlı adımlar ile ahıra ilerlerleyerek hayvanı bıraktı lakin elinde tuttuğu şalı gözü önüne kaldırdığımda muhtemelen koyu renkli örtüden korkan hayvan dar alanda şahlanarak toynağını omzuna vurdu. Mathew olduğu yere düştüğünde gözleri kararmış muhtemelen başını da çarpmıştı. Ne kadar süre geçti bilmiyordu lakin genç adam doğrulmaya çalıştığında derin bir ağrı tüm bedenini sarmıştı. Sanıyordu ki ayağı da yere düşerken burkulmuştu. Mathew ahırdan güçlükle çıkıp kararmakta olan havaya ve yağan yağmura karşın ufak bir küfür savurmadan edemedi elinden geldiğince sekerek daha yakın olan mutfak girişine yönelmişken yumuşayan ve balçık olan zeminde takılarak düştüğünde ise bir müddet yeniden başlayan ağrı ile mücadele etmek zorunda kaldı lakin yardım isteyemeyecek kadar gururlu ve kibirliydi. --- Dışarıda başlayan yağmur pencerelere zulmettiğinde ve yemek odasının penceresi dayanamayarak açıldığında Lisa elleri önünde Kontun yemeğe inmesini beklemekteydi. Genç kız. Bu kadar utanç içinde gezinmeye tahammül edemeyecekti. Her ne kadar Elspeth bu sorunu üstleneceklerini söylediyse de gurursuz davranmayacaktı. Çokça düşünmüştü. Yemekten sonra inadına adamı rahatsız etmemeye kararlı olduğundan burada bekleyecekti. Lisa açılan pencereyi ve uçuşan perdeleri yoluna koyabilmek adına cama doğru ilerledi. Dışarı savrulan perdeyi çekmek için uzandığında ise hemen iki kat aşağıdaki karartı dikkatini çekti. Ayağa kalkan karartı yeniden yere düştüğü vakitse Lisa perdeyi bırakıp hızla bahçeye doğru koşturdu. "Bayan Evans ne oldu? " "Gidip Jhonathanı bul Elspeth! Dışarıda biri... " Lisa ikiletmeden çıkan kadından sonra orada olanın Jhonathan olabileceğini düşünerek kapıyı açıp yemek odası penceresi altına doğru koşturdu. Lisa çamurda debelenen herhangi birine hazırlıklıydı alakin Kontun halini gördüğünde ufakbir çığlık ile yanına koşarak dizleri üzerindeki adamı tuttu. "Lordum... İyi misiniz? " "Gözlerinde yarı görüyor şüphesiz" "Ah lordum yardım edeyim..." Lisa adamın kolu altına girdi. "Kalkabilecek misiniz? Ne oldu size? Jhonatan... Elspeth Trudy! " Lisa adamın pelerinini çözerken ciyakladı. "Sus kadın... Tanrım... " Mathew doğrulup inledi. "Elisabeth Evans oldu... Külliyen zarar ve ziyansın. Herşeyinle beni bozguna uğratmak için varsın" "Haklısınız Lordum çok... Çok üzgünüm... Trudy!" "Kes ciyaklamayı. Şu halde çalışanlarıma rezil mi olayım" "Üzgünüm Kont hazretleri bu defa dediğinizi yapamam az sonra birlikte yıkılacağız. Fazla ağırsınız efendim" "Geçen gün güçlü ve geniş omuzluydum oysa. " "Geniş omuzların bedeli ağırlık ile doğru orantılı olabilir lordum" Lisa adamı yürütmeye çabalarken beline sıkıca sarıldı. "Tanrım... Tavukçenelisin Evans... " "O da bir dişi... " Mathew şaşkınlık dolu bir ses çıkararak kadının omzundan sallandırdığı kolunu onu desteklemek için boştaki eliyle tutuşu karşısında parmaklarını Evansınkilere kenetledi. "Ah çok şükür! " Lisa Jhonathanın ve diğerlerinin gelmesi üzerine genç adamın Lordunun ardına geçerek kolları ardından tutuşuna ve Espeth ile Trudynin ayaklarından havalandırarak onu içeri taşımalarıyla ıslakbeteklerini toparlayarak peşlerinden koşturdu. "Girişte hazır ettirdiğim misafir odasına çabuk! " Lisa odaya girdiklerinde adamı yatağa yatırışlarını izledi. "Trudy Elspeth derhal banyo hazır edin jhonathan sende lütfen kontun kurubgiydilerinden getir. " "Bırak çıkın odadan! " Mathew gürledi. "Efendim şu çamurdan arınmalısınız hasta olacaksınız" "Mathew kaş çatmaya devam ederek elini flarına atıp gevşettikten sonra yeleğinin düğmelerini çözmeye çalıştı. "Yardım edeyim lordum" Lisa yeleği çözüp adamın kolundan çıkarttı lakin huysuz bir kurt gibi uluyan kont gerilemesine neden oldu. "Tanrım etme Evans!! ” Mathewin canı birazdan fazla yanıyordu şüphesiz genç adam kendini kaydırarak yataktan inip çamurlu gömleği tek koluyla sıyırıp attı. Lisa daha önce karşısında soyunan bir adam görmediğindenmi yoksa üzeri fazla ıslak olduğundan mı bilinmez ellerini kendine dolayarak gelen titremeyi bastırmaya çalıştı. " Neye bakıyorsun! " "O-omzunuz... İyi görünmüyor şiş ve kızarık... " genç kız gözlerini kırpıştırdı. "Lanet şalın ve sen şu halimin sebebisin! " Mathew elini iki yandan düğmeli pantolona attı lakin dönüp onu izleyen kadının ıslak haline kaş çattı. "İzleyecek misin öyle? " "O-ona yardım edemem lordum... "Lisa bakışlarını adamın elinin durduğu yere indirip geri çekti lakin bağırışıyla yerinde zıpladı. "Çık! "Mathew kadının baş selamı ve peşinde bıraktığı çamur ile ıslaklıkla kaçması üzerine yatağa oturup muhtemelen burktuğu ayağını öne doğru uzattı. Belanın önde gideniydi kadın artık hiç şüphesi yoktu. --- |
0% |