Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Fi̇nal 1.Kisim

@gizemmgurbuzz

Balo Günü


Lisa tüm bu şeyler için Ivyden yardım almak zorundaydı lakin bunu yaparken dahi utanç içerisindeydi genç kız. Son iki günü pek bir şey ile ilgilenmeyerek çoğunlukla şiş gözler ve akan bir burun ile geçirmişti ve bugün de farksızdı. Ivy elbisenin korsesini ardında sıkarken nefes alamadığını hissetti ve sonunda göğüs arasına yerleştirdiği kemik onu sopa gibi doğrulttuğunda inledi.


"İyi misiniz bayan Ewans?"


"Olmadığımı herkes biliyor." Lisa kız başından etekleri geçirirken kafa salladı.


"Kont Wellington da iyi değil. Yani sanırım... Hala dönmedi." Ivy dudaklarını kemirdi. Geçen gece bahçede bağrıştıklarını duymayan kalmamıştı. Elisabethin sonraki sakin tavırları ve canlılığını yitirişi, kont Wellingtonun ertesi sabah kaleden ayrılışı ise herkesi germişti. Ivy mutlu değildi. Son zamanlarda kaledeki huzur onlar için oldukça keyifliydi. İşler aksamıyor Kont huysuzluk etmiyordu. Hepsinden öte Ivy buradaki gibi bir iş asla edinemeyeceğinin bilincindeydi. Herkesin aksine lordlarını seviyorlardı. Esasen Victor Wellingtonu da severllerdi lakin son zamanlarda iki kardeş yer değiştirmiş, Lord Victor inanılmaz aksi ve etrafa çirkeflik yaymaktan çekinmeyen bir adama dönüşmüştü. Bu durumun sebebinin Lisa olup olmadığını bilmiyordu. Umuyordu ki olmasındı. Yine de kahyalarının Milarca Carrey isimli kendini beğenmiş leydinin balosuna gitmesini Trudy de Elspethde doğru bulmamıştı. İyi niyetli Lisanın orada maruz kalacağı durumu düşünmek dahi istemiyordu.


"Dönmedi mi?" Lisa güçlükle yutkunarak giydiği üst parçaya odaklandı.


"Böyle yapmazdı."


"Ben ayrıldığım vakit dönecektir." Genç kız ağlamamak için çaba sarf ederek tavana çevirdi bakışlarınız.


"Lütfen Bayan Ewans gitmeyin. Elspeth ve Turudy burada çok eskiler ve Lord Wellingtonun daha önce hiç bu denli keyifli olduğunu hatırlamadıklarını söylüyorlar. Gençliği hariç."


"Ve sonra nişanlısı Elisabeth vefat etmiş" Lisa kısık sesle kurduğu cümle ardından dudaklarını sıktı.


"Evet öyle olmuş. Lakin vefat eden kahya Lucy ki Kontun aynı zamanda dadısıymış o leydiden hiç haz etmemiş. Elspeth onun birşeyler bildiğini söylüyor."


Lisa sessizliğini koruyarak geçen gece Mathow'un nişanlısının kardeşine olan aşkından dolayı canına kıydığını söylediğini anımsadığında ne düşünse bilemedi. Belki de Victor ile kavgaları bu yüzden olmuştu. Bunu bilmek acı verici olsa gerekti lakin Victor ne diye yıllar sonra böyle bir mevzuyu ortaya sermişti anlam veremiyordu. Tüm bunlar ile uğraşmak da istemiyordu. O manastırda karşılaştığı ve onu koruyan çocuk ile yıllar sonra karşılaşmış olmak, dahası ona karşı çok yoğun hisler besliyor olmak büyüleyiciydi ve Lisa her şeyi kaybetmişti. Iyv onu sandalyeye oturtarak sarılı saçlarını çözüp ardından toplamaya koyulduğunda Lisa boş boş boş etrafa bakmaktaydı.


"bayan Ewans başınıza takabileceğimiz bir tokanız var mı?"


"Hiç yok..." Genç kız dudaklarını ıslattı. Şu kurduğu cümle dahi durumun abesle iştigal ettiğinin bir göstergesiydi.


"Dert etmeyin. Elbisenizde yeterince boncuk var ve muhtelif yerlerinden birkaçını alıp saçınıza iliştirmek uygun olacak."


"Nasıl dilersen öyle olsun Iyv"


"O baloya gitmek zorunda mısınız?"


"Öyleyim. " Lisa Victorun onu acımasızca tehdit edişini aklına getirdiğinde kaş çattı. Sözlerine güvenilmesi gereken kişinin o değil de Mathew olduğunu biliyordu lakin o anki ruh haliyle her şeyi mahvetmişti. Eliyle yüzünü yellemesi ardından Ivynin çok güzel gözüktüğünü dillendirmesi üzerine yerinden kalktı ağlama işini sonraya bırakmalı ve geçen sabah gönderdiği mektubun hakkını vermeliydi.


Mathew dışarıda bunca zaman ne yaptığını bilmiyordu lakin dağılmıştı. Bir kez daha... Hayal kırıklıkları doğduğu günden bu yana peşini bırakmamıştı artık lanetli olduğuna inanıyordu. Kalenin demir kapısı açıldığında atını hızlandırarak içeri girdi genç adam yorgundu lakin bedenen değil ruhen. Girişteki arabayı ve kapıya yaklaştığında içeriden günlerdir hayallerini rüyalarını süsleyen kadının yalnızca ona yazılmış bir masalmışçasına kül rengi elbisesi içinde süzülerek çıktığını gördüğünde elini geçirdiği saçlarını geriye doğru tarayıp kepazeliği görünmesin diye pelerinini önüne çekti. Ruhunu dinlendiren kader çarkının dönüp dolaşıp ona geri getirdiği kadını kaybetmek istemiyordu. Heleki onu sevdiğini söyleyen söylemese bile hissettirebilen bir kadını bile isteye kaçırmak aptallıkların en büyüğüydü. Yine de geç kalmışlık hissini üzerinden atamıyordu. Ne yapacağını tam olarak kestiremeyecek kadar karışmıştı aklı. Derin bir nefes çekerek son birkaç basamağı inen Lisanın yanından geçmek üzere merdivenlere yöneldiğinde istese de bakışlarını ayıramadı.


Şimdi olmazdı. Lisa kontu tam gidecekken görmeyi planlamamıştı. açık kalan dağınık koyu kestane rengi saçları birkaç günlük sakalı yorgun yüz hatları ile kırgınlığı ruhuna işlemişti adamın. Genç kız kendisine bakan gözlere bir müddet takılı kaldıktan sonra yanına gelen Victoru farkettiğinde ondan yana döndü.


"Güzel görünüyorsunuz bayan Ewans." Victor ağabeyine ardından kadına baktı. "Gidelim, geç kalacağız."


Lisa kurtarılmayı bekleyen gözlerle Mathewe bakmış olsa da kendi tercihi ve inadının onu bu noktaya getirdiğini bilerek kafa salladı. Böylesi çok daha az konuşulurdu. Üstelik Mathew de zarar görmezdi. Şayet Lisa buralardan gidecekse ona ne olacağının bir önemi yoktu.


---


Yol geçmek bilmemiş genç kız uzaklaştıkça bir parçada olsa rahatladığını hissetmişti. Arabadan inip Victorun eşliğinde bahsi geçen malikaneye girerken sessizdi. İçerideki ışıltıyı Leydi ve Lordları gördüğünde de aynı sessizliği devam ettirdi. Birbirinden şık Leydiler etraflarında dönen genç lordlar ve dans vardı. Lisa bundan böyle herhangi bir dansın içerisinde ruh barındırmayacağını düşünmeden edemedi. Öte yandan şu an çektiği acının ve üzüntünün zamanla hafifleyeceğine de emindi. Başına neler gelmiş neleri atlatmıştı Lisa... Yinede Mathew onun ilk pişmanlığı olacaktı.


"Lord Wellington." Milarca gülümseyerek Victor ve yanında evvelden görmese asla tanıyamayacağı kahyasının yan yana görüntülerine bakarak kaşlarını kaldırırken içini bir çeşit kıskançlığın kapladığı da bir gerçekti. Biraz boyanıp süslendiğinde bir taşında mücevher gibi görünebileceği aşikardı. Kahyanın becerikle yaptığı reveransı baş onayı ile karşılayark çenesini yukarı kaldırdı. "Bugün dans eşim ve kavalyem siz olacaksınız sanıyordum"


"Bugün ve bundan sonraki her gün öyle olacağını biliyorsunuz." Victor belli belirsiz koluna tutunan Lisayı bırakıp kadının elini öptü. "Bayan Ewans yol boyunca bana eşlik ettiğin için minnettarım. Balonun keyfini çıkart"


"Balonun keyfini çıkartın bayan Ewans." Milarca gülümsedi. "A, ben size Kontun eşlik edeceğini düşündüm. Burada eşsiz kalmanız pek hoş olmadı."


"Kont balolara gelmez" Victor kaşlarını kaldırdı.


"Bunu unutuvermişim"


"Sorun değil. "Lisa gülümsemeye çalışarak kafa salladı.


"Merak ediyorsan eğer meşur tablo tam şurada asılı."


"çok." Lisanın ilgi ve merakı tam da o tarafa yönelmişken şu dakika başka hiçbir şeyi umursamıyordu. Kendisi hakkında fısıldaşılması ve ona nezaket kurallarını hiç ederek dikkatle bakmalarını umursamaksızın Mathew Wellington imzalı tablo önünde dikildi genç kız. O cam, yağan yağmur karanlık gece ve yansıyan gözleri çarpmaması gereken kalbinin içinde hareketlenmesini sağlamış Lisayı büyülemişti. Bu resmi yanında götürebilmeyi ölesiye isterdi. Lisa rahatsız olduğu bakışlardan ötürü sağa sola bakınması ardından kulaklarını etrafındaki uğultuya kapatarak tabloya bakmaya devam etti.


"Bu resimdeki gözler size ait!"


Genç kız yanına yaklaşan iki leydi ve ir lorddan yana döndü lakin ne diyeceğini bileedi.


"Oldukça merak uyandırdınız Leydim. Adınızı bahşetmeyecek misiniz?"


"Ewans"


"Sanırım leydi değil Bayan Ewans demek daha doğru olur Lord Harrington duyumlarıma göre Kont Wellington bu tabloyu bir çalışanından ilham alarak yapmış"


Lisa kaşlarını kaldırarak kafa sallarken kadının gözlerinin irice açılarak olduğu yerde donup kalması ile duraksadı. Genç kız dirseğine değen eli ile hemen yanına baktığında yanında duran adam Konttan başkası değildi.


"Ben ona çalışan değil sevdiğim ve sevmeye devam edeceğim yegane kadın diyorum"


"Yüce tanrım!"


"Geç kaldım Lisa bağışla."


"L-lordum?" Lisa şaşkınlıkla Mathewin kaldırdığı elini dudaklarına götürüşünü izlerken ne hiisedeceğini bildiğinden emin değildi.


"Yoksa başka bir şey mi diyeyim? Bathory? Bu çok daha yakışıyor sana. Her ne kadar o erkeklere değil kadınlara eziyet ediyor olsada." Mathew onlara dikkatle bakan insanları umursamaksızın gülümsedi. "Birileri dansın ruh eşini bulmak için en güzel yol olduğundan bahsetmişti."


"Ya da koca bulmak için" Genç kız dayanamayarak güldü.


"Koca bulmak... Yardımcı olayım bayan Ewans..."


"Geldiniz..."


"Aksi mümkün müydü?"


---


Lisa baloda kaldıkları kısa süre ardından Mathewin maruz kaldığı sorulara ve üzerlerindeki korkunç bakışlara dayanamayarak onunla birlikte ayrılması sonucu peşlerinde İngiltereye konuşulacak pek çok şey bırakmıştı. Genç kız yanı başında oturan adamın sımsıkı tuttuğu eline bakarken tek bir kelime ederse anın büyüsünün bozulacağını yahut bir rüyadan uyanacağını varsayıyordu. Adamda durgun ve sessizdi. Muhtemelen yaşanacakları düşünmekteydi. Lisa bu güzel anın bir daha geri gelmeyeceğini ve yarın uyandıklarında pek çok zorluk ile karşı karşıya kalacaklarını bildiğinden zamanı onlar için durdurmak istedi ve şu an bunu yapmanın en güzel yolu cama vuran yağmur damlalarının tadına bakmaktı şüphesiz. Genç kız bir müddet camdan yansıyan görüntüsüne bakması ardından dikkat kesilerek Mathewin gözlerine odaklandığında gülümsemeden edemedi. "Tam olarak neredeyiz?"


"Kale yoluna girdiğimizi var sayıyorum" Mathew şimdi ne diyeceğini bilemez haldeydi. Heyecanlıydı aynı zamanda çokça endişeliydi de yaptığı deliliğin ciddi sonuçları olacaktı.


"Öyleyse durdurun arabayı lordum inip yürümek niyetindeyim."


"Yağmur yağıyor."


"Keşke bunu daha önce de düşünseydiniz." Lisa kaşlarını kaldırdı. Fazla ısındığını hissediyordu. Şüphesiz biraz ıslanmak onu kendine getirecekti. "üstelik bu sessiz sakin belki de son geceniz"


"Artık sessizlik istemiyorum fakat itiraz edecek değilim." Genç adam araba duvarına vurması ardından açılan kapıdan dışarı baktı azımsanmayacak bir yağmur vardı. "ya da itiraz etmeliyim."


"Bana kalırsa etmemelisiniz." Lisa kafa sallayarak Önden inen adamın elini tutup kıkırdayarak gökyüzüne baktı.


"O gün için üzgünüm" Genç adam pelerinini kadına siper etmeye çalıştı.


"Oldukça konforluydu halbuki." Lisa sırıttı. "Kaleye kadar yürüdüğümü düşünmediniz değil mi"


"Ya ne yaptın?"


"Uşak koltuğunda geldim."


"Tanrım!" Mathew ufak bir kahkaha attı. "ve ben peşinden vicdan azabı ile çıkıp bir saat seni aradım."


"bunu yaptınız mı?" Lisa elini ağzına götürdü. "O yağmurda."


"O yağmurda... " Mathew dudaklarını kemirdi.


"Müstehak." Lisa gülmeye devam ederek ilerlerken adamın kolundan ardından belinden tutarak onu kendisine çekmesiyle durdu. "N-ne yapıyorsunuz?"


"Layıkıyla cevap vermek niyetindeyim." Genç adam hafifçe öne doğru eğildi.


"Buna izniniz olduğunu sanmıyorum."


"ya?"


Lisa adamın geri çekilerek etrafını araması sonunda iç cebinden çıkarttığı kese içindeki halkayı çıkararak elini tutması üzerine bayılacağını düşündü.


"Elisabeth Ewans. Sonsuza dek birlikte olmak istediğim yegane kadınsın. Sen benim karanlığımın ardındaki ışıksın...Bu onuru bana bahşeder misin?" Mathew şu raddeden sonra bir cevap beklemiyordu etse de etmese de birşey farketmeyecekti ki elindeki yüzüğü donup kalan kadının parmağından geçirerek onu kendine çekip dudaklarını nicedir arzuladığı ılık çıkıntılara sıkıca bastırdı. "Artık izinliyim"


"Bu bir evlilik teklifi miydi yoksa öpüşme mi?"


"İkisi de aynı şey..."


"O tablo tüm bunların dışında..."


"Dilersen bu konu için düğünümüze dek bekleyelim"


"Yüzüğünüzü geri alın lordum."


"Çok geç kontes."


"Bu konuda bir anlaşma yapabiliriz." Lisa onu yeniden öpen adama karşın iç geçirdi.


"Elbette dilediğin kadar anlaşabiliriz"


"Asla anlaşamayacağız."


"Biliyorum..."


"Lakin bu benim duymak istediğim şey değildi." Mathow başını yan çevirdi. "Ve bundan böyle bana adılma hitap etmeni istiyorum. Yalnızca Mathew"


Lisa kısık bir sesle "Mathew" derken sesi titriyordu. "Seni seviyorum her şeyden çok" Mathewin titreyen ellerini avuçlarına aldı ve az evvel bıraktığı emaneti vermek üzere yeniden ona yaklaştı.


----------------------------------------------------------------------------------------


Not bir adet bonus bağlantı bölümü gelecek.


Son 4-5. 01. 2008


Düzenleme 15.03.2024



Loading...
0%