@gizemmgurbuzz
|
6 Haziran 1327
Brian Ferguson çalışma odasında oturmuş, önünde duran iki mektuba bakıyordu. Mektuplardan biri dostu Liamh McAodha'dandı bir diğeri ise Kral Frealaf tarafından bizzat yazılmıştı. Elleriyle masanın köşelerinden kavramış, hafifçe öne doğru eğilmişti. Bir tarafta duran koyu saman rengi kağıdın üzerine Liamh'ın okunaklı düzgün yazısı ile gözlerine çarpan kelimeler, genç adamı kalbini kaplayan hüzün ile birlikte tuhaf bir rahatlamaya sürüklemiş, Hemen yanında duran birinci sınıf kağıdın üzerine yazılmış kral emri ise, aylardır çekmiş olduğu sıkıntı en sonunda sona ermişken yeniden nefes almasını zorlaştırmaya başlamıştı. Son iki gündür zamanının çoğunu bu iki kağıt parçasına bakarak geçirmişti. Lakin artık kendisini toparlayıp biriken işlerini halletmesi gerektiğinin de bilincindeydi.
Kapısı tıklatılıp elinde bir yemek tepsisi ile kahyası Morigan içeri girdi. Yaşlı kadın, giydiği pamuklu mavi elbisesinin eteklerine basmamak için ağır adımlarla yürüyordu. Yemek tepsisini mektupların üzerine koydu ve kahverengi gözlerini kendisine çevirerek gülümsedi. Ardından çabuk çabuk kapıya doğru yürüyüp büyükçe bir tabloyu, boyalı yüzünü kendine bastırarak kucakladı ve masanın ön tarafına geri geldi. Brian önüne getirilen oldukça büyük tabağın içinde en sevdiği yemek olan Haggislere sonra da kadının sevimli buruşuk suratına baktı.
"Bu güzel yemeği neye borçluyum Leydi Morigan?"
"Ben yaptım Lordum."
"Pekala, bu demek oluyor ki bana başka havadislerin var ve sinirlenmemem için rüşvet getiriyorsun." Brian güldü. Gözleriyle kadının elinde tuttuğu büyükçe tabloyu göstererek eliyle çevirmesi için işaret yaptı.
Morigan çok sevdiği beyine çekingen bir gülümseme gönderdi. Onun kral tarafından aldığı mektubu ve içinde yazanları biliyordu. Morigan her ne kadar mutluysa da Brian bu durumun emrivaki haline gelmesinden hoşnut değildi. Beyini rahatlatmak için dünyalar güzeli Leydi Lily'nin bir portresini McAodha kalesindeki boş boğazlı arkadaşı Beatrice'ten istemişti. Kadın gizli talebini derhal McAodha hanımına yetiştirmişti. Neyse ki Leydi Arcana isteğini fazlasıyla yerine getirmiş, büyük ve can yakıcı güzellikteki bu portreyi derhal ona göndertmişti. Lord Ferguson söylenenlerden daha fazlası olan Lily'nin güzelliğini görürse belki içi bir nebze olsun rahatlardı.
"Bu bir havadis ya da rüşvet değil beyim. İçinizdeki sıkıntıyı belki bir nebze olsun giderecek tarafımdan bir hediye..." Morigan eğilip meraklı gözlerle kendisini süzen Brian'a baktı. Highlands'ta pek nadir bey Leydi Lily'i bizzat görmüştü Liamh McAodha öylesine kıskanç bir adamdı ki kız kardeşini zor durumda olmadığı sürece dostu dahi olsa hiçbir bekar erkeğin yanına yaklaştırmamıştı. Katılmış oldukları davet ve balolarda ise muhtemelen Lordu bulunmamıştı. Brian gönül adamı değildi. Ülkesine kendini çok küçük yaştan itibaren adamış şu zamana kadar savaştan savaşa koşmuş bir beydi. Wallace'in davasında bile onun arkasında durup kılıç kuşanmıştı. Lakin artık uğruna başlarını koydukları özgürlüğün sonuna gelmişlerdi ve pek sevdiği beyinin evlenip bir yuva kurması gerekmekteydi. Bu dünyalar güzeli melek, beyinin güzel kalbine tanrı tarafından bahşedilmiş bir armağan olmalıydı.
"Senden gelen her şey benim için kıymetli Leydi Morigan... Lakin iyiden iyiye meraklanmış vaziyetteyim." Brian başını sağa sola kaydırıp kadının elinde tuttuğu tabloyu görmeye çabaladı.
"Önce yemeğinizi yiyin Lordum ben bunu şöyle bırakayım." Morigan onu yanında çekindirmemek adına tabloyu önünde duran masanın aşağısına göremeyeceği şekilde dikti. Lord Ferguson'un, kızın resmine kendi yanındayken bakması, muhtemelen uygunsuz bulacağından daha incelemeden geri götürmesini gerektirirdi. Lakin tek başına olması belki biraz da olsun Leydi Lily'e dikkatle bakmasını sağlayabilirdi. "Soğutmayın." diyerek çatalı Brian a uzattı. Genç adam lafını ikiletmeden tabağına gömüldüğünde ise gülümseyerek odadan çıktı.
Brian kadının bu kez neler çevirdiğini düşünerek odadan çıkışını izledikten sonra kendisine yaptığı enfes yemeğin bir müddet tadını çıkardı ve bunu yaparken elini tepsinin altına atıp kralın yazdığı mektubu çıkarmış, istemeden de olsa bir kez daha okumuştu.
"Brian Ferguson'a
Onuruna ne denli düşkün olduğunu bildiğim yaverim Lord Brian Ferguson. Son aylarda adının karışmış olduğu skandal McAodha beyi Liamh ve ailesine zor günler yaşatmakta olup genç bir leydinin gururunu ayaklar altına serdi. Bu tatsız olaylara bir son vererek Leydi Elizabeth Lily McAodha'yı düştüğü zor durumdan kurtarman tarafımdan bir rica değil emirdir. Klanlarınızın birleşmesi ve Liamh McAodha'nın yaklaşan gazabından seni korumak adına Leydi McAodha'nın incinen gururunu tamir etmeni, bununla birlikte bir ay içinde evlilik akdinizin gerçekleşmesini temenni ediyorum.
Eğer sözüm aksine hareket ederek bu defa da aynı uygunsuz davranışlar içerisinde bulunursan tarafımdan klanın adına uygulanacak yaptırımlar hoşuna gitmeyecek niteliktedir."
Genç adam elini alnına düşen gece karası saçları arasından geçirerek yanaklarında biriktirdiği havayı sertçe üfledi. Kadının hakkında yayılan söylentileri işitmişti. İskoçya'nın kusursuz leydisinin kendisi tarafından reddedilmiş olması onu kıskanan sosyete hanımlarının ağzından düşmüyordu. Koskoca İskoçya kralının bu durum ile ilgileniyor oluşu ise bir başka hayret verici durumdu. Frealaf ile Liamh arasındaki muhabbeti bildiğinden majestelerinin tüm derdi tasası arasında bu duruma el atmak istemesi olasıydı. Lakin Liamh'ın gazabı hakkında yazdığı satırlar onu gülümsetmekten öteye geçirmemişti. Brian akıllı bir adamdı ve Moire McAodha'nın bu işte bir parmağı olabileceğini tahmin ediyordu. Bahsi geçen evlilik Liamh'ın kendisine vermiş olduğu kıymetli bilgilerle halihazırda yürürlüğe girecekti. Genç adam er ya da geç kaçtığı evlilik olayının bir gün onun başına geleceğinin farkındaydı ve bunun dostunun kız kardeşiyle olacak olması istediği bir şeydi. Böylece Ferguson ve McAodha güçlerini birleştirecek ve ortaya dağ gibi bir güç çıkacaktı. Olası bir isyanı kolaylıkla bastıracak bu gücü elinin altında tutuyor olmak Frealaf'ın başlıca istekleri arasındaydı. Öyle olmasa bahsi geçen "mükemmel" leydinin saraya gelin olarak alınmaması için hiç bir sebep olmazdı. Brian hiç görmediği ve konuşmadığı bu kadın ile nasıl bir araya geleceğini düşünmeden edemedi. McAodha'nın mücevheri, bir hazine kutusunda sır gibi saklanıyordu. Liamh'ın kıskançlığı kız kardeşine müzbin bir hapis hayatı yaşatmaktaydı. Genç adam ise, kadının dillere destan güzelliğinin Liamh'ın saygınlığı yüzünden bu denli konuşulduğunu varsayıyordu. Kızı ne gören ne de bilen vardı. Gerçi geçtikleri sene Daniel Lachlan'ın kalesinde ufak bir yemek yenmiş ve o günden sonra Lachlan lordunun, aşkından yataklara düştüğü dedikodusu tüm Highlands'a yayılmıştı.
Brian koltuğundan kalkıp kapıya yönelirken masanın önünde dikili duran tabloya gözü takıldı. Morigan'ın onun için ne getirdiğini görmek adına tabloyu çekip aldı ve uzun kollarını gererek tam karşısında tuttu. Genç adam kahyasının ona ne için bir su perisi tablosu getirdiğini anlamlandırmaya çalışıyordu. Doğa üstü yaratıkları ve efsaneleri sevdiği doğruydu lakin Brian böyle naif, güzel, iç gıcıklayan şeyleri değil ejderhalar ve üç başlı yaratıklar ile ilgileniyordu. Tabloda bir balkon tırabzanında açık sarı, uzun dalgalı saçlarının aşağı akıp gitmesine izin vererek başını, ince uzun parmakları üzerine yaslamış, hüzünlü, iri mavi gözlerle ve esrarengiz bir gülümseme ile kendisine bakan peri kızının pek de gerçekçi resmedildiğini sanmıyordu üstelik... Okuduklarına göre kulaklarının daha sivri gözlerinin bir miktar daha kısık olması gerekirdi. Ayrıca ressamın dudaklarını çizerken nasıl bir ruh hali içinde olduğu da ortadaydı. Brian hayali bir peri kızının dahi böyle biçimli ve dolgun dudaklara sahip olamayacağını düşündü. Bunu çizen her kimse hayal gücü takdire şayandı.
Lord Ferguson resmi ona getiren kişi Morigan olduğundan masasının karşısında duran duvara asmak üzere harekete geçti. Yeşile boyalı duvarda halihazırda bulunan, elinde elmayla resmedilmiş Havva ve ona uzanan Adem tablosunu indirirken ressamların artık elma hikayesini aşıp daha hayal gücü barındıran resimlere yönelmesi gerektiğini düşündü. Eline boya fırçasını alan elma ile Havvayı çiziyor hemen yanına da tuhaf bir ifade takınan Ademi iliştiriyordu. Genç adam bu iki değerli şahsiyetin bir meyveden çok daha fazlası olduğunun bilincindeydi. Morrigan'ın kafasını sorunlardan uzaklaştırma niyeti de başarılı olmuş oldu. Tabloyu asıp peri kızının üzerinde resmedilen yeşil elbisenin duvarı üzerinde sağladığı uyuma sırıttı. Lakin içini tuhaf bir hale sokan bu resme daha fazla bakmak istemediğine karar verdi. Morriganı bulup teşekkür edecek ve ressama bolca bahşiş vermesini isteyecekti. Hatta ismini öğrenebilirse adamla bizzat tanışabileceğini düşündü. Belki hayalindeki mitolojik yaratıkları onun için resmeder ve kabul odasını bu şekilde yenileyebilirdi. Eğilip tablonun altında özenle yazan satırlara odaklandı.
Alastair Wilson tarafından Leydi Elizabeth Lily McAodha tablosu.
Genç adam elinde tuttuğu elmalı tablonun altına baktığında aynı kişi tarafından yapılmış olduğunu fark etti ünlü İskoç ressam Alastair Wilson... Gözlerinin onu yanılttığını düşünerek bir daha okudu.
Alastair Wilson tarafından Leydi Elizabeth Lily McAodha tablosu.
Brian Ferguson ani bir şekilde doğrulup tabloya yeniden bakarken istemsizce yutkundu. Dakikalardır üzerinde yorum yaptığı insani özelliklerin hiçbirine sahip olmayan bu tablonun müstakbel gelinine ait oluşu genç adamı fazlasıyla afallatmıştı. Tuttuğu resmi ne yapacağını bilemez halde köşeye dayayıp kendi kendine kaş çattı ve önce kollarını göğsünde kavuşturdu ardından rahat edemeyip ellerini beline dayadı. Tam o esnada ise kapının tıklatılması koca cüssesini paniğe sevketmişti. Olduğu yerde hızla döndü ve koşar adım gidip koltuğuna oturdu. Brian derin bir nefes alarak eliyle bir anda alnında peyda olan ter damlacıklarını silerken içeri kahyası Morigan girdi. Yaşlı kadın önce kütüphaneye dayalı resme baktı ardından gülümseyerek başını duvara çevirdi.
"Bakıyorum Lordum, gelininizi şimdiden baş köşeye koymuşsunuz bile..."
"Yalnızca mitolojik bir varlık olarak tahmin ettiğim bir tabloyu duvara astım Morigan. Bunu yaparken ki amacım ise o tabloyu bana kıymetli Kahyamın hediye etmesiydi." Lord Ferguson gerçeği kelime kelime dile getirmişti lakin resmedilenin kim olduğunu anladığında yüzüne tokat yemişçesine garip bir hisse kapıldığı kısmı kendine saklamakta özgür hissetti. Kahyası kıkırdayıp önündeki tepsiyi alırken sakince konuştu.
"Kiminle evleneceğinizi görmek belki sizi rahatlatır diye düşündüm lordum."
"Çok rahatladım!" Brian masadaki bir tomar kağıdı ve hokkasını kendine doğru çekerken başını evet manasında sallayarak zorla gülümsedi.
"ve eğer bu bir resim ise gerçeğinin nasıl olduğunu hayal etmek, belki sizi içine düştüğünüz karamsarlıktan kurtarır..." Morigan muzip bir şekilde sırıttı.
"Sayende hiç olmadığım kadar rahatsız ve karamsarım Morigan... Şimdi derhal işinin başına!"
Kadın kendisine açıkça gülmeye devam ederek odadan çıktığında genç adam hokkanın içindeki kalemi avuç içinde yamulttuğunu fark etti. Çekmecesinden yeni bir kalem çıkarırken artık ne yapacağını kesinlikle biliyordu. Leydi McAodha'ya görüşme talebi ilettiği bir mektup yazacaktı. Brian kadının gerçekten bu resme benzeyip benzemediğini kendi gözleriyle görmek istiyordu. Şayet tahminleri doğru ise yine şımartılmak adına abartılmış bir resimdi. Yok öyle değil de gerçekse, Brian onunla ne yapacağını gerçekten bilmiyordu...
|
0% |