@gizemmgurbuzz
|
Demek sonunda geldin. Seni adi piç kurusu! Thomas içinden ettiği küfür üzerine kendisini merdivenlerden inmek için zorladı. Neredeyse evlendiklerinden beri dosttular ve bu dostluğu başlatanın bu adi herifin babası Lord Mosley olduğunu düşünmüştü hep. O henüz otuzları ortasındayken ve Edward o sıra ozfordda eğitimine devam ediyorken kendi babası hastalandığından görevi devralmış haliyle görüşleri bir olan soylular ile irtibata geçmeye başlamıştı. Baron Mosley sert duruşlu amacından şaşmayan bir adamdı. Açıkçası Thomas pek çok şeyi onun sayesinde öğrenmiş adapte olmuştu ve Sir Anton -ki Lettice'in babası idi- ile de adam sayesinde tanışmış karısını orada görmüştü. O vakitler Lettice yeni serpilen oldukça güzel ve narin bir genç kız idi. Thomas tutulmuştu ona ve Sir Anton hiç düşünmeden evliliklerini onaylamıştı. Letticein gönlünü kazanmak pek kolay olmamıştı. Başta ondan korkmuş belki haz etmemişti lakin zamanla inanılmaz bir kadına dönüşmüştü. Tam o zamanlar Edward ile karşılaşmıştı. Henüz baron değilse de bir hane dostlukları olduğundan hep beraber olmuşlar sonrasında da Baron Mosleyin hatırına aralarında dostluk kurmuşlardı ya da Thomas öyle sanıyordu. Son bir haftadır düşündüğünde Edwardın karısına ettiği iltifatları, sık sık birlikte yedikleri akşam yemeklerini sürekli beraber oluşlarını iyiden iyiye anlamlandırmıştı. Öncesinde ise centilmen bir İngiliz beyefendisi olduğunu var sayıyordu. Evlendiğinde ve güzel bir eşe sahip olduğunda Thomas da çok mutlu olmuştu. Lakin Lettice ona son yaptığı itiraf ardından karısına nasıl davrandığını anlatmış Baronesin ne denli mutsuz olduğundan bahsetmişti. Edward püriten ahlakı abartarak her hatasında karısını olmayacak şekilde cezalandırıyor anladığı kadarıyla onu dövüyordu da. Lettice arkadaşının sırrını saklamak istediğinden bahsetmişti düşününce Barones son bir yılda ilk halinden çok daha içe dönük ürkek bir hal almıştı oysa ki gencecik bir çiçek gibiydi. Heyecanlı konuşkan neşeli, güzel fikirleri olan akıllı ve terbiyeli bir leydiydi. Geçen seferlerdeki zorlama hareketlerini Thomas yadırgamış, Birkaç defa da kadının aksayarak yürüdüğüne şahitlik etmişti. Gebeliğinde ise iyiden iyiye donuk bir leydiye dönüşmüş güldüğü vakitleri göremez olmuşlardı ve Lettice tüm bunların Edwardın karısını sıkça dövdüğü ona ağır cezalar verdiği için olduğunu anlatmıştı. Thomas Letticein itirafı ardından onu odasına kapatmış yaşadığı şok ile birlikte büyük sinir krizleri geçirmişti. Çocuklarından karısından şüphe duymuş üç evladını da her detayı ile incelemeye almıştı ne var ki üçü de sarışın, en büyük oğlu Thomasın babasına ortanca olan onun vücut yapısına sahip olsa da yüz olarak annesine ve kızı tamamen kendisine benziyordu. Karısı ise ona karşı asla soğuk olmamış ilgisini eksik etmemişti hiçbir vakit. Evini idare eden sözünü ikiletmeyen bir kadındı ve Thomas da ona saygı duymuş bir dediğini ikiletmemişti. Onu aldatmış olabileceğini düşündüğü vakit delirip kadını tartaklamaya kalkışsa da Lettice asla ses etmemişti. SOn bir haftadır her gün onu öldürmesi için yalvarması cabasıydı. Thomas karısından emindi. Hiçbir kadın duymamıştı ki yakalanmadan gidip zoraki de olsa böyle bir şeyi itiraf etme cesaretine sahip olsun. Adam merdivenlerin başına geldiğinde gözlerini kısarak kapıya yaklaşmakta olan adi herife baktı. Thomas bunun altında kalacak bir adam değildi. Bunun için Barones ve yeni doğan yavrusu adına üzgün olsa da Kendi onuru herşeyden önce geliyordu. Zaten de uğraşmayacaktı ne dedikodu ile ne başka bir şey ile Hazırdı Thomas... İşini görüp Amerikadaki yeni yaşam alanlarına gidecekti.
Edward Mosley arabadan inip önünde yükselen kaleye baktı ardından araba uşaklarının kendisine uzattığı deri çantasını eline aldı. Thomasın istediği tabanca çantadaydı. Bununla birlikte kılıç ve diğer şeyler de yolculuk için hazır edilmişti. Genç adam pelerininin önünü ve şapkasını düzelterek giriş kapısına doğru ilerledi. Lettice'i görebileceği için memnundu ve eğer şanslıysa yarın yola çıkarlardı. Edward henüz kapı önüne gelmiş ve üzerindekileri çıkartmaya çabalarken Thomasın dışarı çıkmak için hazır bir vaziyette karşıdan gelmesi ile durdu. "Thomas... Biryere mi gidiyorsun"
"Gidiyoruz Edward..."
"Bir nefes dahi almadan mı? Biraz yeğenlerimi görmüş olurdum ve seninki hakkında öğle yemeğinde ufak bir sohbet ederdik..." Edward merdivenlere doğru baktı. Onu her daim tepede karşılayan Letticeden eser yoktu. Thomas da arkasını dönerek merdivenlere baktı ardından bakışlarını kendisine çevirdi. "Lettize?"
"Leydi Mouthernbetten'a karım Evelynden selamlar ve sevgiler getirdim."
"Üzgünüm kendisi bir parça rahatsız. Odasından çıkamıyor." Thomas adama eliyle kapıyı işaret etti. "Tabancam?"
"Burada..." Edward Thomasın tavrına pek bir anlam veremese de aklı Letticedeydi ve onu görmeyi gerçekten istiyordu. Uşağa çanta için el etti. delikanlı çantayı elinde yatay bir şekilde tuttuğunda kilitlerini kaldırıp açarak parıldayan tabancayı gösterdi." İşte burada... Ellerimle hazırlattım."
"Bu harika Lord Mosley! Senin elinden hazırlandıysa nişanı da yerini fazla sekmeden bulacak demektir."
"Senin kadar iyi bir nişancı değilim... Belki yolda birkaç suikastçı yahut İskoç vururuz ne dersin?"
"Harika derim... Yine de denemekten zarar gelmez ve ne kadar sabırsız olduğumu anlatamam..." Thomas bu işin sonunda kendi canından da olabileceğinin farkındaydı. Canı da onurundan önemliydi ve şu an öfkesi ile nişancılığına güveniyordu.
Lettice odasının camından kocası ve Edwarda bakarken gözyaşları yine sel olup akmaktaydı. Bu kocasını da Edwardı da son görüşü olacaktı ve Edwardı son kez gördüğüne adı kadar emindi çünkü ölse de ölmesede haftaya yola çıkacaklardı. Yanlarında Thomas olmasa da Ağabeyi ile gidecekti Amerika'ya genç kadın. Gözlerini düşürerek Edwarda bakarken oldukça uzun bir zamandır birbirlerini tanıdıklarının farkındaydı. Öyleki babası ve Edwardın babası aynı yolda yürüyenlerdendi. Yeni yetiştiği zamanlardan itibaren Edward hep ilgisini çekmişti ve pek tabii hisleri karşılıksız değildi. Ne var ki babası Mosleylerden daha zengin bir baronluğa sahip olan Thomas ile ikiletmeden evlendirmişti onu. Edward da o da bu durumdan haz etmemiş olsalar bile evliliği ardından artık ona ne olduğu anlaşılmayacağı için kaçamakları kütüpanelerde elleşmenin çokça ötesine geçmişti. Lettice onunla birlikte olmaktan adamın sınır tanımıyor oluşundan ve ona istediği herşeyi yapmasından hoşlanıyordu. Thomas her daim daha temkinliydi. Heyecansız... Genç kadın hem daha zengin hem de Mosleye sahip olmaktan memnundu. Evliliği ise engel olmuştu onlara. Edward çene kapatmak için sakin sevecen kendisine tutkun aptal bir kız bulduğunu söylese de asla yakalanacaklarını düşünmemiş olmak onların aptallığıydı. Neyse ki çenesini kapatmıştı. Edward kendisine baktığında geri çekilerek sırtını perdeye dayadı ve ellerini yüzüne kapattı. Her ne olursa olsun iki adamıda sevmişti Lettice lakin ailesi olanı daha çok sevdiğini şu son bir ayda anlamıştı.
Edward Thomas ile hazırlattığı arabaya doğru yöneldi lakin rahatsız olduğundan arkasına dönerek başını ikinci kattaki yatak odası camından yana çevirdi. Lettice oradaydı. Kendisini gördüğünde cama yasladığı elini geri çekerek uzaklaştı. Edward ise sertçe açılan kapıdan içeri girerek karşısında oturan Thomas Mouthernbettenin donuk ifadesine baktı. "Tam olarak nereye gidiyoruz."
"Oldukça yakın..." Thomas kafa salladı.
"Pekala... Bu gizemli halinden pek hoşlanmadım."
"Sürprizleri severim Mosley bilirsin."
"Sen ve sürprizlerin..."
---
Araba durduğu vakit Edward aşağı atladı ve düz açıklık alana doğru baktı. Orada dört adam bir adet elinde çantalı doktor gibi görünen kısa hafif toplu bakası ve başında peruğu ile resmi görünen diğeri bulunmaktaydı. Bu bir düello sahnesiydi Edward gözlerini kısarak Thomasa döndü.
"Şimdi Mosley. Adi bir şerefsiz gibi seni kılıçtan mı geçireyim yoksa onuru olan her adamın yapacağı gibi bir düello mu dilersin."
"Sen ne..."
"Şhhh" Thomas parmağını ağzına götürdü. "Sus Edward Mosley... Sus çünkü neler olduğunu benden çok daha iyi biliyorsun."
Edward gözlerini iri iri açarak yeniden açıklık alana doğru döndü. O gece onları Thomasın gördüğünü varsayıyordu. Letticein korku ile onu ittirmesi bu yüzden olabilir miydi? Lakin sonrasında hiçbir farklılık sezmemişti ve bir düello olacak ise bu kadar beklemesi imkansızdı.
"Anlamıyorum Thomas..."
"Neyi Mosley? Beni sokağa yollayıp karımın namusunu nasıl kirletmeye çabaladığın kısmı mı yoksa bundan nasıl haberim olduğu evresini mi? Aydınlatayım... Tanrıya şükür ki ne yaptığını bilen bir kadınım var."
"Lettice?" Edwardın yaşadığı şokun tarifi mümkün değildi öylesine afallamıştı ki ağzından bir başka söz çıkamadı.
"Onun adını ağzına alma!" Thomasın haykırışı açıklık alanda yayıldı.
"Peki ya öncesi! Öncesinden de bahsetti mi?"
"Kes sesini Sus Mosley! Yoksa ağzını şu dakika dağıtırım." Thomas yeni tabancayı çekerek adamın suratına tuttu. "Kabul ediyor musun!"
Edward şu dakikadan sonra kabul etmeme lüksü olmadığının farkındaydı ve yazmanın korkaklığını dahi kaydederek sunacağını pek tabii biliyordu. Adamı öldürmekten başka seçeneği olmadığını da. Ağır ağır kafa sallayarak Thomasın indirdiği silaha baktı. Kendisininkinin adamınkinden çok daha iyi olduğunu bildiğinden kafa sallamaya devam ederek hırsla eldivenlerini çıkarıp kurulan sahaya ilerledi. Onun şahitleri yoktu ve bu itiraz sebebiydi lakin Edward alana yaklaştığı vakit dörtlünün içinden iki tanesinin kendi arabacısı ve uşağı olduğunu fark ettiğinde yüksek sesle yutkundu.
"Lord Mouthernbetten, Lord Mosley. Bir anlaşma ile bu düello için bir arada olduğunuzu kanıtlayan imzalarınızı bu belgelere atmak zorundasınız."
Thomas adama doğru yaklaşıp hızla belgeleri imzalayarak geri çekildi pelerinini ve üzerindeki gereksiz her şeyi çıkarmak için hazırlanırken Edwardın gözleri içine bakarak attığı imza karşısında kafa salladı.
"Şimdi lütfen şu iki dal parçası üzerindeki yerleriniz alın." Vekil eliyle karşılıklı koyduğu dal parçalarından çektiği sınırı gösterip geri çekildi. İki adam da ortada dikildiler ve elindeki tabanca çantasını onlara doğru götürdü. "Kaç atış talep edersiniz Lord Mosley?"
"İki..." Edward kafa salladı.
"Pekala!" Thomas uzatılan tabancayı alıp evirip çevirmesi ardından belindekini çıkarttı. "Teklifim barut doldurma süresini beklememek yönünde bu yüzden bunları da kullanabiliriz"
"Kabul!"
Thomas silahları sıkıca kavrayarak eğilip Edwardı selamladı. "Kaç adım Mosley?"
"On iki..." Edward fazla uzaktan hedefi şaşabileceğini biliyordu.
"On iki..." Thomas yeniden kafa salladı.
Edward arkasını dönerek tabancaları sıkıca kavradı ve vekilin işaret vermesini bekledi. On iki adım sayacak, ilk seferinde adamın kalbine ikincide kendisine doğrulttuğu gibi ağzının orta yerine hedef alacaktı. Genç adam sırtını dikleştirip geniş adımlar attıkça bedenini basan ter ve hafif titremeden kurtulamıyordu. Aklı uçmuş sonrasında ne olacağını düşünmeye koyulmuşken andan uzaklaşmıştı. Belli etmemeye çalışsa da korku heryanını sarmıştı. "On... On bir... On İk-" Edward ardını dönerek elindeki eski tabancayı bir anda kaldırıp tetiğe bastı. Geri dönüşü yoktu. Patlayan silaf sesi çıkan duman ardından kendinde hissettiği sıcaklığı çu dakika umursamaması gerekirdi. İkinciyi de kaldırarak yarı yolda ateşledi genç adam. O davranmadan evvel yüzünü sıyıran bir diğer kurşun gözlerini karartmıştı.
Doktor Adam karın boşluğundan ve bacağından yaralanan Lord Mouthernbettenin yığılan bedenine ardından göğüs kafesinden ve korkunç bir sekme ile yüzünden yaralanan lord Mosleye bakarak gözlerini irice açtı. Bu tabancaların ıskalama ve hedef şaşma özelliklerinin farkındaydı çoğu düello hala kılıç ile yapılmaktaydı lakin Lord Mouthenbettenın ikinci atışındaki ıska yerini bulmasaydı şayet adamın beynini hedef alacaktı. Yerde yatan iki adama dikkatle bakması ardından Daha az yaralanan Mouthernbettena doğru ilerledi. Adalet yerini bulmuş Lord Thomasın haklı gerekçesi kabul edilmişti...
Thomas inleyerek doğrulup elini karnının yanına bastırdı ve bacağındaki deliğe baktı. "Öldü mü? Gidin bakın!" Adam bağırması üzerine vekilin ve hekimin Mosleye yönelişini izledi.
"Yaşıyor lordum lakin çok ağır yaralı uzun sürmez!" Hekim Adam adamın dağılan suratının yan tarafına yüzünü buruşturdu.
"Güzel!" Thomas şahitlerine el ederek onu kaldırmalarını istedi ve yerde yatan Mosleyin başına aksayarak ilerleyip şöyle bir baktı. "Götürün bunu kalesine! Umarım yolda geberip gitmezsin Edward... Onurlu bir adam olarak en azından karına veda edebilmeni isterim. Hoş onu da hak etmiyorsun ya..."
---
Ve... Hazin SON
AY GÖBEK ATIYORUM
biliyorum benden büyük bir vahşet bekliyordunuz lakin dönemin koşullarını ele alınca Düellodan başka bir seçeneğimiz yoktu. Tabancalar henüz yeni olduğundan çok iyi ateş edilemiyor o dönemde genelde ıskalıyormuş hedefini. Ağzının ortasına yemesini de isterdim ama biraz yaşamasın mı? Evelyn ile bir göz göze bakışmasınmıydı? Tabii hızlı olmamız lazım kan kaybediyoruz çabuk çabuk....
|
0% |