Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8. Bölüm

@gizemmgurbuzz

3 Hafta Sonra

 

Evelyn, Edwardın ani iniş çıkışlarına adapte olmaya çalışırken fazla yorgun düşmüştü. sıcak mı soğuk mu, yaz mı kışmı, beyaz mı kara mı bilemiyordu genç kız neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestiremiyordu ve işin kötü tarafı savunmaya geçemiyordu. Edwardın gerekçeleri öyle mantıklıydı ki Evelyn Bernardın çok toy olduğunu söylediği zamana hak verir olmuştu. Henüz hayatı öğrenmeden evlenmeye kalkmıştı lakin bunu yapan tek kendisi miydi? Evelyn artık Mary Jane e de soramazdı çünkü Edward geçen hafta ki düğününe onu göndermemişti. Gebe olabileceğini ve yolu kaldıramayabileceğini belirtmişti. Evelyn düşününce şu sıralar ay başı zamanları olduğunun farkındaydı. Ebe ona aybaşı geciktiği takdirde gebe kalmış olableceğinden söz etmişti lakin telaş etmemeliydi çünkü gebelik uzun bir süreç de olabilirdi. Evelyn ise telaşlıydı. Bir an evvel bir bebek sahibi olup onu yapmak için çektiği ağrı ve eziyetten kurtulmaktan başka bir şey istemiyordu. Genç kız merdivenlerden ağır ağır, büyük bir dikkatle inerek oturma odasına doğru yürüdü. Dün MouternBettenlerden yatıdan dönmüşlerdi. Hulme'a iki saatlik bir yol olduğu için Edward onu yanında götürmüştü. Bu da başka bir meseleydi çünkü Evelyn Leydi Lettice'e laf yetiştiremiyordu. Hatta akşam yemeğinden sonra bir an evvel yatmak istediğini çünkü gebe olabileceğini söylemiş hazırlanan odaya biraz erken çıkmıştı. Zaten de Lord MouthernBetten'in Amerika'ya gidip orada yenilik peşinde koşturmak için en küçük kızlarının bir yıl daha büyümesini bekleyeceğini söylediğinde ortalığı görünür kara bulutlar sarmıştı. Edward yakın dostunun gitme isteğine fazlasıyla bozulmuş görünüyordu ve Evelyn'i de adamın onların peşine takılarak onu İngiltereden uzaklaştırabileceğinin korkusu sarmıştı.

 

Genç kız oturma odasına girdiğinde kocası tekli koltuğu büyük cama doğru çevirmiş önünde içkisi ile oturmaktaydı. Fazlasıyla kederli görünmüştü gözüne. Evelyn derin bir iç çekerek adamın yanına yaklaşıp elini omzuna koydu. "Neyin var sevgilim?"

 

"Yok bir şey..."

 

"Çok üzgün görünüyorsun Edward. Dilersen seni dinleyebilirim... Üzüntü paylaştıkça azalır. Bilirsin konuşmayı seviyorum ama dinlemeyi de aynı ölçüde severim." Evelyn kendince gülümsedi.

 

"Git başımdan Evelyn!"

 

"Anlamadım?" Evelyn hafifçe çekilip kaş çattı lakin sinirlerinin çok bozuk olduğunu düşünerek kendisini toparlamaya çalıştı. Boğazını temizleyip eğilip adamın yanağına ufak bir öpücük kondurdu. "Üzülme sevgilim. Sanırım Lord ve Leydi Mouthernbetten ın Amerikaya gitme fikri seni çok sarstı. Bir yıl uzun bir süre çok fazla şey-"

 

"Sana uzak durmanı söyledim!" Edward ayaklanarak kadını kolundan tutup kapıya doğru götürdü.

 

"Edward?"

 

"Sus! Sus Evelyn! Açma ağzını! Benim bedensel çöküntüm ile uğraşacağına oturup gebe kalmak için çaba sarf et! Gebe misin Evelyn? Dün bunu pek keyifle dillendiriyordun! Başardın mı!" Lettice çok ağlamıştı gece.

 

"B-ben s-sanırım! Yani bunun için çok uğraştık..." Evelyn kapı önüne gelip adamın onu dışarı ittirmesi ile başını iki yana salladı.

 

"Güzel! Öyleyse git dinlen!" Edward kapıyı çekerek önündeki sehpa üzerindeki vazoya elinin tersiyle vurup bir küfür savurdu.

 

Evelyn ise çarpan kapı ile birlikte yerinde sıçrayıp irice açtığı gözlerine yaşlar birikene dek ne olup bittiğini çözmeye çalıştı lakin aklı almıyordu artık. Genç kız bir aklı olup olmadığını da bilmiyordu...

 

---

 

Ertesi gün.

 

Evelyn lazımlıkta korkunç gerçeği ile karşılaştığında eli ayağının titreyişine engel olamadı. Görünen o ki bu ay olmamıştı şimdi ne yapacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Kahvaltıya korku içinde inmiş masa ucunda yüzü önünde sessizce yemişti yemeğini bittiğinde ise hızla kalkıp kendisine başka bir meşguliyet bulmak istemişti. Hızlı bir reverans ardından "Afiyet olsun lordum" diye mırıldanarak derhal kendi kişisel oturma odasına yöneldi. orada biraz nakış işleyerek çok meşgul gibi görünebilirdi. Evelyn Edwarda nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Genç kız içeri girip ufak nakış sandığında işlemeye başladığı mendili eline aldı ve oturdu. Tam motife başlamış bir yandan da ne yapacağını düşünürken kapının açılması ile yüzünü çevirip içeri giren kocasından yana baktı.

 

"Benden mi kaçıyorsun Evelyn?"

 

"H-hayır... Dün beni görmeten hoşnut değildin bu yüzden rahatsızlık vermek istemedim."

 

"Dün kötü bir gün geçirdim değil sen hiç kimseyi görmek istemiyordum." Edward kadına yaklaşıp işlediği mendildeki gül desenini görünce gözlerini kapatarak başını çevirdi.

 

"Ben senin karınım..." Evelyn bir anda ağzından çıkan kelimeler karşısında nefesini tuttu.

 

"Öylesin... Öyle olduğunun bilincinde olman güzel. " Edward kafa salladı. "Lakin neydi o bebek muhabbeti? Öyle olsa bile çok mu gerekliydi?"

 

"D-değil miydi?" Evelyn dudaklarını kemirerek önündeki mendili sertçe koltuğa koydu. "Bunu bilmek sevindirici çünkü bu sabah ay başı oldum! Gebe değilim!" Evelyn çenesini havaya kaldırdı lakin yüzüne inen ani tokat ile kanepeye sertçe oturdu o da olmasa yere düşüp başını vurması muhtemeldi.

 

"Şimdi de yalan mı söyler oldun ha!" Edward kadını saçından tutup silkti.

 

"B-bana sen söyledin... Öyle olabileceğimi düğüne dahi gidemedim!" Evelyn elini kaldırıp adamın elini tutarak kurtulmaya çalıştı. "Bana ne yapıyorsun!" Genç kız gözyaşları içinde bağırdı.

 

"Gerekeni!" Edward kadını tuttuğu saçından kaldırıp bu defa gırtlağına tırnak geçirerek silkti.

 

Evelyn ne yaparsa yapsın kurtulabilecekmiş gibi değildi. kollarına ve sırtına yediği birkaç sert yumruk ardından olduğu yerde öylece kaldı genç kız. Ağlıyor neye ağladığını bilmiyordu.

 

---

 

Gece

 

Edward sabah sinirlerine hakim olamayarak fazla tartakladığı kadının odasına giderek kapıyı açtı. Evelynin kendisine öfke duymasını istemiyordu. Bu işine gelmezdi. Gidip sırtı dönük yatan kadının yatağına oturup elini saçlarına götürdü lakin Evelyn biraz öteye kaydığında yanaklarındaki havayı setçe boşaltarak yanına uzanıp kolunu beline doladı.

 

"Seninle konuşmak istemiyorum... Üstelik aybaşıyım ve yeniden çocuk yapmamız şu an imkansız"

 

"Konuşalım Evelyn..."

 

"Hayır istemiyorum." Evelyn gözünden akanları silerek yastığına sarıldı bu defa taviz vermemeye kararlıydı. Her yeri zonkluyordu dudağındaki patlaktan bahsetmeyecekti bile. Edward biraz güç kullanarak onu kendisine çevirip yüzüne baktığında bakışlarını perdelere ve yatak korkuluğuna bağlı kayışlara sabitledi.

 

"Ah Evelyn..." Edward kadının dudağı kenarındaki yarayı okşayıp eğilip öptü. "Bazen beni çok sinirlendiriyorsun"

 

"Konuşmak istemiyorum!" Evelyn yüzünü çevirdi.

 

"Demek konuşmak istemiyorsun!" Edward kaş çatarak ayağa kalkıp odada bir tur attı. "Buraya kadar senden af dilemeye gelmiş olan kocanı reddediyorsun demek... Hatamı anlamadım ve hiç üzülmedim mi sanıyorsun."

 

"Edward?" Evelyn adamdan yana baktı.

 

"Orada aile dostlarımız yanında gebe olduğunu söyledin ve bu bir yalandı. Ne kadar evlat istediğimi biliyorsun beni nasılda umutlandırdın! Bugünse gelmiş emin olmadan ortaya atıfta bulunduğunu söylüyorsun. Bunu bana neden yaptın Evelyn? Nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığımı biliyormusun... Hepsinden öte bir dahaki görüşmemizde bebeğimiz hakkında soru yöneltldiğinde ne diyeceğiz yokmu? yalan mı?"

 

"B-bir yanılgı... olabilir... üstelik sen inandırdı-" Evelyn yatakta oturdu.

 

"İnanmak istedim çünkü öyle olsun istedim çünkü bir bebeğimizin olmasını çok istiyordum..."

 

"Hala olabilir ebe dahi bunun hemen olmayacağını söyledi" Genç kız ellerini ovaladı. "Bu sabah bana vurman için bir sebep miydi?"

 

"Buraya af dilemek için geldim Evelyn hala beni sorguluyorsun!" Edward sabahlığını ve iç gömleğini çıkararak arkasını döndü "Sence hiç pişman olmamış mıyım! Tanrının affını istiyorum... Lakin beni çok incitiyorsun Evelyn!" Adam başını iki yana sallayarak elini savurdu. Lettice ile işledikleri günahın kefareti de büyüktü. Edward tanrıya ikisi adına ödeme yapmak için mahsendeki kefaret odasında kalın bir zincir kullanmıştı.

 

"Tanrım! Edward!" Evelyn adamın ardında açılan yaraları korkunç morlukları gördüğünde ağlayarak yataktan inip karşısına geçerek ona sarıldı. "Ne yaptın kendine..."

 

"Bu gerekliydi"

 

"Hayır Edward konuşabilirdik. Lütfen kendine böylesine zarar verme lütfen..."

 

"Yaptıklarımın bir bedeli olmayacak mı?" Edward kaşlarını kaldırarak kadının saçlarını sevdi.

 

"Bu şekilde değil. Önce benden özür dilemelisin Edward ben kabul edecektim lakin ç-çok kırgındım"

 

"Bu yüzden gerekliydi... Hatta az bile. Şimdi SUS Evelyn... Susma vakti."

 

"Hayır lütfen... Geçti... Peki... sessiz olacağım üzgünüm..." Evelyn kocasını yatağa oturup ardına bakarak elini ağzına kapattı. "Bekle hemen merhem ve temiz bez getireceğim" Genç kız adamın kafa sallaması üzerine sabahlığını giyerek Suzynin kattaki odasına doğru koşturdu.

 

Evelyn her zamanki gibi ne olduğunu anlayamadan bastırılmış tüm suçu üstlenmiş kırgınken daha da kırılmakla kalmamış üstüne üstelik hatalı olanın yine kendisi olduğunu görerek iyiden iyiye tükenmişti...

 

 

 

---

 

Susma Evelyn dahi diyemiyoruz...

 

Yorum yapamıyorum... Psikopat değilim. Gördüğüm bildiğim şeyleri tarihle mixleyerek yazıyorum tabii birden fazla şeyi bir araya koyup daha da ağırlaştırmış olabilirim... Çok sürmeyecek en fazla üç ya da dört bölüme bitiririm lakin cuma cumartesi pazar buralarda olamayadabilirim yazamazsam merak etmeyin :)

 

Bu arada bu edward yazdıklarımı es kaza okursa ya da eşi okuyup edwarda al seni yazmış derse ne olur :D Bırakın cümbüş olur... Yani ben Edwardı yazıyorum sonuçta kimse üzerine alınmasın dimi yarası olan gocunur... :D Lanet olası!

 

her ne ise sizi de çok üzüyorum farkındayım bakın şimdi ne yapıyoruz biliyor musunuz yapın ama... Şu şarkıyı açın... Gözlerinizi kapatıp kendinizi bir deniz kenarında o temiz havada hayal edin sonra orada biir kayaya oturmuş elinde banjoya benzer bir müzik aleti ile hafif öne doğru eğilmiş paçaları ve kolları sıvalı uzun dalgalı saçlı bir adamın şarkıyıyı söylediğini düşünün... Bu ses tonuyla... Evelynin bilmediği tanımadığı kurtarıcısı işte şu an bilinmez yerlerde bu şarkıyı söylüyor...

 

Belki o zaman içiniz rahatlar... Bak yapın dediğimi :D

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%