@gizemyenikler
|
GÖKTEN GELEN MELODİLER.
Gökyüzü, gri bir örtüyle kaplanmıştı. Hava, nemli ve ağır bir sessizlik içindeydi. Sanki doğa, derin bir nefes alıp vermeye hazırlanıyormuş gibiydi. Uzaklardan ilk damlaların düştüğü duyuldu. Tıpkı bir bestecinin enstrümanlara ilk dokunuşu gibiydi.
Başlarda seyrek düşen damlalar, yavaş yavaş sıklaştı. Camlara inen her damla, farklı bir melodi çalıyordu. Kimi zaman nazik bir fısıltı, kimi zaman coşkulu bir çığlık gibiydi. Yerler ıslanmaya, kokular değişmeye başlamıştı. Toprak ana,uzun zamandır özlediği suyu içmeye doyasıya başlamıştı.
Yağmur, şiddetini artırdıkça, dünya bambaşka bir hal almıştı. Her şey bulanıklaşmış, renkler solmuştu. Ancak bu bulanıklık içinde gizli bir güzellik vardı. Sanki dünya, yeni bir doğum için hazırlık yapıyormuş gibiydi.
Ne zaman pencereden dışarıya baksam yağmuru büyülü gözlerle izlerdim. Çünkü ben yağmuru çok seviyordum. Onun yarattığı hissi, sesi, seyretmeyi seviyordum. Bu oldukça güzel bir histi. Her damla, benim hayal dünyamda farklı bir şehre bürünüyordu.
Yağmur dindiğinde, dünya yeniden nefes aldı. Her yer pırıl- pırıl olmuştu. Çimenler daha yeşil, çiçekler daha canlıydı. Kuşlar, gökyüzünde sevinçle ötüyordu. Çocuklar, dışarıyı fırlayıp, ıslak toprağın üzerinde koşturmaya başladı.
ALSANCAK YAĞMURLARI.
Alsancak'ın kaldırımları, gri bir örtüye bir örtüye bürünmüştü. Gökyüzü, ağlayacakmış gibi kasvetli bir haldeydi. Deniz, yağmurun ritmiyle dans ederken, martılar sessizce sığınılacak bir yer arıyorlardı. Kordon boyu, genellikle kalabalık olan insanlar yerine, yağmurun sesine eşlik eden damlaların ritmini tutturmuştu.
Kahve kokusunu içime çektim. Sonra bir yudum alarak sıcak kahvemi içmeye başladım. İşteydim. Ara zamanıydı. Dışarıya yemek yemek için çıkmıştım. Beni böyle yağmurlu bir hava karşılamıştı.
Karnımı doyurduktan sonra tekrar okula doğru yürümeye başladım. Kıbrıs Şehitleri Caddesi, her zamanki gibi kalabalıktı. İnsanlar şemsiyelerini açmış yürüyorlardı.
Bir süre sonra, yağmurun sesi hafiflemiş, gökyüzü yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Gençler, pencereden dışarı baktılar. Kaldırımlar, ıslak asfaltın parıltısıyla göz kamaştırıyordu. Deniz, “Bakın, güneş kendini göstermeye başladı bile” dedi.
Gençler, çocuklar, yaşlılar kahvelerini yudumlayarak, yeni bir güne başlamanın, heyecanını yaşadılar. Alsancak'ın yağmurları, onlara sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda bir başlangıç, bir yenilenme ve unutulmaz anılar sunmuştu.
Yağmur bile o anda konuşmuştu, sanki. Şöyle demişti; “ Ben, doğanın en güzel melodisiyim. Toprağın, susuzluğunu gidermek iöin varım. Kimi zaman şiddetli, kimi zaman nazik dokunuşlarımla hayat veririm. İnsanların iç dünyalarını temizlerim. Çocukların en yakın arkadaşıyım. Ve ben bitkilere hayat veririm”. |
0% |