@gizemyenikler
|
BULUŞMA.
O gün, akşam iş çıkışımda Buse, Elif ve Ali ile buluştuk. Onlar benim en yakın arkadaşlarımdı. İlk Üniversite'de tanışmıştık. Ve hep birlikte yılları devirmiştik. Zaman nasıl bu denli hızlı geçmişti? anlayamıyordum. Ömür dedikleri kısaymış, derdi büyüklerim. O zaman gülerdim. Şimdi otuz yedi yaşımda onlara hak veriyordum.
“Biz ne ara 37 olduk ya” dedi Buse.
“Bunu bende anlamadım” dedim.
“Resmen yaşlandık” dedi Elif.
“Ben gencim valla. Hem göstermiyorum da. Haksız mıyım?” diyen Ali bizi bir kez daha güldürmeyi başardı. Üç bekar orta yaşlarda arkadaş oturmuş, çalan müzik eşliğinde sohbet ediyorduk. Yemek yemiştik.
Alsancak, geceye doğru köpüren bir deniz gibiydi. Her köşe, farklı bir melodinin dalgalarıyla çalkalanıyordu. İnsanlar, bu canlı okyanusta küçük adalar gibiydiler; birbirlerine sürtünüyor, bazen çarpışıyor, bazen de kaynaşıyorlardı. Barın kapısı açıldığında, içeriden yükselen müzik, bir martının çığlığı gibi kulaklara çalınıyordu. İçeri adım atan herkes, kendisini kocaman bir midye kabuğunun içinde buluverdi. Tavan, parıldayan yıldızlarla süslü bir gece gökyüzünü andırıyordu. Barın ortasında, bir DJ, elleriyle dalgalar yaratarak müziği kontrol ediyordu. Her notası, kalplere dokunan bir dalgaydı. İşte böyle güzel bir ortamda üç arkadaş oturmuş, eğleniyorduk. Barın köşesinde, oturan bir kadın, yalnızlığın denizinde kaybolmuş gibiydi. Gözleri, barda dolanan insanların arasında boş boş dolaşıyordu. Bir yandan da, barda çalan müziğin ritmine ayak uydurmaya çalışıyordu. İçindeki fırtınaları dindirmek istercesine, kadehini dibine kadar boşaltıyordu. Barın diğer köşesindeyse, genç bir çift, birbirlerine aşkla bakıyordu. Gözlerindeki ışıltı, deniz fenerinin karanlıkta yol göstermesi gibiydi. Elleri, birbirlerine sıkıca kenetlenmişti. Sanki bütün dünya, o anda sadece onlar için dönüyordu.
Gece ilerledikçe, barın atmosferi daha da yoğunlaşıyordu. İnsanlar, dans pistinde birbirlerine karışmış, tek bir vücut olmuşlardı. Terleri, parıldayan damlalar halinde yüzlerine iniyor, müzikle birleşerek havada dans ediyordu.
Alsancak'ın, gece hayatı, tıpkı bir deniz gibiydi. Bazen sakin ve huzurlu, bazen de fırtınalı ve coşkulu olabiliyordu. Ama her zaman olduğu gibi, bu gece de unutulmaz anılarla dolu olacaktı.
Böyle güzel ortamlarda olmayı severdim. İçim mutlulukla dolu olurdu. Tabi böyle ortamları güzelleştiren, sevdiklerimizdi. Sevdiğimizle olduğumuz her ortam güzeldir.
Bazen bir müziğin, kahvenin, kitabın, hatta çikolatanın verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var dedim içimden. Bu bir gerçekti. Neyseki o tarz insanları hayatımdan çoktan çıkarmıştım. Gereksizlerden kurtulduğun anda, mutlu oluyordun. Daha özgür, ve daha rahat. İşte bu diye düşündüm, içimden. Mutluluğun sırrı sevdiğin işleri yapmaktı. Bu her ne olursa olsun fark etmezdi. Bu insana zevk verirdi.
Hazlar iyidir. Gereklidir.
Az insan, az eşya, az para. Gayet ciddiydim. Mutlu olmaya gerçekten yetiyordu.
|
0% |