Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@gizemyenikler

GÜZELBAHÇE.

 

Yakın arkadaşım Derya'nın doğum günüydü. Güzelbahçe'de, oturuyordu. Beni doğum gününü kutlamak üzere oraya çağırmıştı. Gittim. Rakı- balık yaptık. Restoranta oturup, yemek yedik.

 

Güzelbahçe'nin, huzurlu sahilinde, gün batımının turuncu ve pembe tonları denizi altın rengine boyarken, genç bir çift el ele yürüyordu. Meltem saçlarını okşarken, dalgaların ritmik sesi bir serenat gibiydi. Erkek, kız arkadaşının gözlerine bakarak, kalbinin en derininden gelen duygularını ifade etti. Bu an, Güzelbahçe'nin büyülü atmosferinde sonsuza dek yaşayacak bir hatıra oldu.

 

Güzelbahçe'yi, ve sahilini seviyordum. Yürüyüş yapmak epey iyi gelmişti. Güzelbahçe, İzmir'in, incisi sayılabilecek kadar güzel bir sahil kasabasıydı. Masmavi denizi, altın sarısı kumları ve yemyeşil doğasıyla ziyaretçilerine huzur ve dinginlik sunuyordu. Özellikle gün batımı, kasabanın en romantik manzaralarından biriydi. Güzelbahçe, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda köklü bir geçmişe sahipti. Dar sokakları, taş evleri, ve tarihi kiliseleriyle adeta bir açık hava müzesi gibiydi. Ben her yaz tatilini Güzelbahçe'deki kuzenlerimin evinde geçirirdim. Arada kardeşimle beni çağırırlar, evlerine davet ederlerdi. Bizde bir kaç günlüğüne onlara kalmaya giderdik. Böylece, bu bizede kardeşimle değişiklik olurdu. Denizde yüzmek bana çok iyi geliyordu. Denizin yanında yürümekse, bana huzur veriyordu. Denizde yüzerek, kumdan kaleler yapan çocukları seyretmek, zeytin ağaçlarının arasında saklı küçük koyları fotoğraflamak, ve rengarenk çiçeklerle dolu bahçeleri gezmek beni mutlu ediyordu. Ve sıcakkanlı insanları görmek hoşuma gidiyordu. Ah huzur dedim içimden. Sahiden huzur ne kadarda güzeldi. Hepimizin hayatta huzura ihtiyacı vardı. Bunu bulmakta bizim elimizdeydi. Ayrıca bana göre, insan eğer mutluluğu yakaladıysa sorgulamamalıydı.

 

Etrafıma bakıyordumda, kalbi kırık ne çok insan vardı. Mutsuz, hayattan bezmiş, sıkılmış, ve bunalmış. Kiminin ailesiyle problemleri vardı, kimi iş bulamıyordu, işsizdi, kimininse maddi problemleri vardı. Bazısı sevdiklerini kaybetmiş, ve cenazeden yeni çıkmış, kimiyse sevdiğinden ayılmıştı. İlişkilere dair, hep söylüyorum ,bir gün bitebilirdi. Bu gerçeği bilerek yaşamalıydık. Bu ihtimal her zaman vardı. Ve olacaktıda. Sanmak diye düşündüm. Dünyadaki en kötü şey sanmaktı. İyi biri sanmak, sevildiğini sanmak, doğru kişi olduğunu sanmak. Ben ayrılık vakti geldiğindede ,her zaman karşımdakini dinleyen biriydim. Herkesin bir son sözü vardır. Veda etmek içinde şans verilmeliydi. Birini dikkatle dinlemek ona verebileceğiniz en ince hediyedir.

 

BODRUM ANILARI.

 

Ben her sene yazın Bodruma giderim. Bol bol denizde yüzer, güneşlenir orada hayatın tadını çıkarırım. Kuzenlerimle gece olduğunda sahile iner, akşam gökyüzündeki yıldızları seyreder şezlongta uzanır hayaller kurar, bazende rakı- balık yaparım.

 

Ah güzel Bodrum, diye düşündüm. Ege'nin incisi, masmavi suların beyaz evlerle buluştuğu, her köşesinde tarihi ve modernin iç içe geçtiği bir cennetti. Rüzgarın yelkenlere vurduğu, martıların çığlıklarının yankılandığı, bembeyaz sokakların sardalya kokusuyla harmanlandığı bir liman şehriydi. Antik tiyatronun büyülü atmosferinde geçmişe yolculuk ederken, hareketli çarşılarında rahatlıkla gezebiliyordun. Orada çok fazla güzel anım vardı. Bu güzel anıları resmen kalbimde biriktirmiştim. Hayat biriktirdiğimiz anılardanda ibaretti. Gündoğan'da, güneşin batışını az seyretmemiştim. Bitez'de dalgaların ritmine eşlik etmiştim. Bodrum, her mevsim farklı bir güzelliğe bürünüyordu. Gümüşlük'de, az rakı- balık yapmamıştım. Bodrum'un bembeyaz sokaklarında kaybolmak, rüzgarın saçlarımda dans etmesi ve ayaklarımın altında hissedilen sıcak kum, bana gençliğimin masalsı günlerinide hatırlatıyordu. Ayrıca Bodrumun hareketli çarşılarında kaybolmak, rengarenk tezgahlarda göz gezdirmek ve yerel halkın sıcaklığıyla karşılaşmak, benim için unutulmaz deneyimlerdendi.

 

Loading...
0%