Yeni Üyelik
25.
Bölüm

25.bölüm

@gizli1ruh

 

Bölümü kontrol etmeden attığım için yazım yanlışlarını fark etmedim. yorumlarda belirtin bende düzenlerim:)

 

 

iyi okumalar🫶🏻

 

 

 

.

 

 

 

Belime bağladığım hırkanın kollarını çözerek elimde ki simitleri kahvaltı masası'nın üzerine koydum. Melih ile konuşmamızın üzerinden 2 hafta geçmişti ve ben bu iki hafta içerisinde Aileme Melihten bahsedip onları zor ikna etmiştim. Bir hafta önce de Bursadan yanıma gelmişlerdi.

 

"Şimdi senin akşama istemen mi var?" diye sordu Buse, yengemin sol tarafına otururken.

 

Abim kucağında kızıyla odamdan çıkarak yengemin karşısında ki tekli koltuğa oturup "Vermiyoruz kardeşim. Gelmesinler." Diye söylenerek sırtını koltuğa yasladı.

 

"Olur mu öyle şey canım? Elbette vereceksiniz."

Yengemin sözlerine karşılık Annem mutfaktan "Bakmayın siz ona, kardeşi gidecek diye korkuyor." Diyerek yanıtladı.

Bende masa'nın başında durmuş sohbetin nereye bağlanacağını bekliyordum.

 

"Babam nasıl ikna oldu ona şaşıyorum."

 

Abim bunu söylerken kızı kucağından inerek bana doğru koşup kollarını uzattı. Onu tek hamlede kucağıma alarak yanağına sesli bir öpücük kondurdum.

"Nasıl sevdi damadını görmedin mi? Yanından ayırmıyordu onu."

Yüzümde ki gülümseme büyürken "Değil mi?" diye sordum.

 

Geçen günlerde Melih ve ailesi tanışmaya gelmişlerdi ve babam Melih'i asla yanından ayırmamıştı. Oysa zor ikna etmiştim onları bu konuyu ilk söylediğimde...

 

"Hadi bakalım, kalkın çok işimiz var."

 

Annem elinde ki çaydanlığı kahvaltı masasına bırakıp tekrar mutfağa giderken herkes yerine yerleşti. Akşam için oldukça heyecanlıydım.

Nereden nereye gelmiştik öyle.

 

 

☘️

Şuan buseyle oturmuş kıyafet seçiyorduk. Daha doğrusu seçmeye çalışıyorduk. Yatağımın üzerinde bulunan yığınla elbiseden hiç biri gözüme bu gece için uygun görünmüyordu.

 

Buse telefonu'nu eline alıp "Allah aşkına yeter, seçer misin bir tanesini artık." Diye sitem etti.

Ona gözlerimi devirip Merve'nin whatsaap üzerinden attığı bir kaç elbiseye bakmak için telefonumu elime aldım.

O sıra da tanımadığım bir numaradan "Cansu?" Diye bir mesaj geldi.

 

Hızla sohbete girerek numara sahibi'nin profiline baktım. Fotoğrafta ki kişi oldukça tanıdık geliyordu fakat bir türlü çıkaramıyordum.

 

 

 

"Kimsiniz?"

 

Attığım mesaj bir kaç saniye içerisinde mavi tik oldu. Ardından yazmaya başladı.

 

"Selen ben. Yenge'nin kuzeniyim. Hatırlarsın belki geçen yaz görüşmüştük. Şükran abla dan duydum istemen varmış. Beni de davet etti fakat bir türlü sizin evi bulamadım. Şükran ablama da ulaşamıyorum."

 

"Ah evet ya , hatırladım." Dedim kendi kendime. Yengem sayesinde geçen yaz tanışmıştık onunla.

 

"Neyi hatırladın bakayım?" Diye sordu Buse. Yatağa oturup sırtımı başlığa yasladım.

"Yengemin kuzeni vardı, Selen diye bir kız. O yazdı şimdi yengem davet etmiş onu da fakat evi bulamamış. Abime söyleyeyim de almaya gitsin."

 

Beni başıyla onaylayıp bakışlarını tekrar telefonuna çevirdi. Bende odamdan çıkıp yengemin yanına gittim. Telefonunun şarjı bittiği için Selen'in ona ulaşamadığını anladığımızda benim düşündüğüm gibi abime onu almaya gitmesini söyledi. Bu sırada Merve'nin attığı elbiselerden bir tanesi oldukça hoşuma gittiği için Buse'ye de gösterdim. Kıyafeti görür görmez bir kaç onaylayıcı cümle den sonra Merve'nin evine gitti.

Bende onun gelmesini beklerken duşa girip çıktım. Akşam için çok heyecanlıydım. Herşey şimdilik kusursuz ilerliyordu. Umarım bu geceyi sorunsuz atlatabilirdik...

 

🌱

 

 

"Yeter ama ya, başımı döndürdün. Şimdi düşüp bayılacağım."

 

Cemre bilmem kaçıncı kez beni etrafımda döndürürken imdat diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Ama ne yapabilirim. Çok güzel oldun, her detayını incelemek istiyorum."

 

 

 

Bedenimi saran elbiseye, su dalgası yaptığım saçlarıma ve hafif makyajıma son kez bakış atıp elimi Cemre'nin elinden hızla çekip kendimi salona attım. Orada biraz daha dursaydım hiç istemediğim birine dönüşecektim.

 

"Oy bu güzel kız da kim." Dedi abim ıslık çalarken. Onun hemen ardından " Çok güzel olmuşsun Yengem." Diyerek yanıma gelen yengeme kocaman sarıldım.

 

Aynı şekilde babam ve annemde gözlerimin içine anlamlandıramadığım bir ifade ile bakıyorlardı.

 

Ortamda ki hüznü dağıtmak için "Siz bir de benim prensesime bakın." Diyerek Yeğenimin elinden tutarak onu babamla annemin yanına doğur adeta fırlattım.

 

Kızlar bir asker edasıyla odamın önünde sırayla dizilmiş olan biteni izliyordu.

 

"Birazdan burada olurlar. Herşey hazır değil mi kızlar?" Diye sordu Annem. Merve annemin yanına yaklaşıp elini omzuna attı. "Hazır tabiki Güzelim."

 

Onun anneme karşı kurduğu cümle ile babam ve abim kahkaha attı.

 

"Deli kız."

 

Ardından salonda gülüşmeler oluştu ve tam o anda zil çaldı. "Allahu ekberr." Diye bağıran bir ses duydum fakat heyecandan tepki bile veremedim. Eminim bu sesin sahibi Buseydi.

Ben önde aile fertleri arkamda kapıya ilerleyerek derin bir nefes aldım.

Kalbim yerini beğenmiyormuşcasına deli gibi atıyordu ve bu bana hiç iyi gelmiyordu.

 

Kapının kolunu tutup yavaşça açtım. Karşımda gördüğüm manzara ile dayanamayıp bir kahkaha patlattım. Beklediğimiz kişiden tamamen farklı biri duruyordu karşımızda.

Çünkü gelen üst komşum Ayfer ablaydı.

"Bana ne öyle bakıyorsunuz, utandım." Diyerek hepimize bakmaya başladı.

 

"Kusura bakma abla." Dedim gülüşümü bastırıp. "Melihler geldi sandık."

Biraz geriye çekilip içer girmesini sağladım.

Herkes sırayla salona geçerken Ayfer abla ve kızlarla birlikte mutfağa geçtik.

 

Ayfer abla 27 yaşında devlet hastanesinde hemşirelik yapan biriydi. Üzerine giydiği dizlerinin üzerinde biten elbise ile oldukça güzel görünüyordu.

 

"Bende geç kaldım sandım, anca hazırlanabildim." Dedi hafif gülümseyerek.

 

"Yetiştin abla. Çok güzel de karşılandın." Dedi Buse ağzına kurabiyelerden bir tanesini atarken.

 

Bir kaç dakikanın ardından zil tekrar çaldı. Bu sefer gerçekten gelmişlerdi çünkü pek sevgili yeğenim camın önünde oturmuş onları beklemişti ve onların geldiğini de "dışarda sayamadığım kadar araba durdu hala" diyerek belirtmişti.

 

Herkes tekrar ayaklanmış kapıya kadar ardımda gelmişlerdi. Kapıyı yavaşça açarak biraz geriye çekildim.

Dudaklarım istemsizce aralanırken kızlarında benden bir farkı yoktu.

 

Melih'in ailesi aşırı kalabalıktı. Bunlar salona nasıl sığacak...

 

En önde Melih'in annesi içeri girdi. Elini öpüp hoşgeldiniz diyerek sarılışına karşılık verdim ardından diğer tüm akrabaları ile sarıldım. Bir an hiç bitmeyecek sandım.

 

Burak, Mert ve Serkan da ayak üstü espiri yaparak kahkahalar eşliğinde salona geçtiklerinde kapıda ben ve Melih kalmıştık.

 

Elinde ki Koca Gül buketini ve çikolata kutusunu bana doğru uzatarak iyice dibime girdi.

 

"Seni çok özledim, çok güzel olmuşsun. Şu gece bir bitsin hemen kaçıracağım seni." Diye fısıldadı saçlarımın arasına öpücük kondururken. Ardından geri çekilip göz kırparak arkasında mayışmış bir ben bırakarak salona geçti.

 

Onu hep takım elbiseyle görüyordum fakat bu sefer aşırı yakışıklı gelmişti gözüme.

 

Elimde ki çiçeği mutfak masasının üzerinde bulunan vazoya yerleştirdim. Özellikle o vazoyu oraya koymuştum ki çiçekler geldiğinde onları oraya yerleştirebileyim diye.

 

Ardından salona geçtim. Benim salona girişimle beraber Melih'in ailesi , akrabaları bakışlarını bana çevirdi.

 

Yerin dibine girsem diye düşündüm şu an...

 

Onlar öyle bakınca istemsizce gerildim. Utanmıştım yahu...

 

"Maşallah gelin hanım da çok güzelmiş." Dedi Melih'in akrabalarından bir kadın. Ona hafif tebessüm edip bakışlarımı kızlara çevirdim. Kaş göz yapıp kendi aralarında bana bakarak fısıldaşıyorlardı. Onlara gözlerimi kısıp yanımda oturan Ayfer ablaya çevirdim bakışlarımı. Göz göze geldik ve bana sakin ol dercesine gözlerini kapatıp açtı.

 

Ardından bana doğru eğilip "Melih'in yanında oturan adamı öldürmeme ramak kaldı." Diye fısıldadı. Gülmeden edemedim açıkçası. Bakışlarımı o tarafa çevirince Melih'ten bir kaç yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim bir adam Ayfer abla'ya kilitlenmiş bir şekilde bakıyordu.

 

"Aman abla, şu geceyi sorunsuz atlatalım." Dedim ona doğru eğilip. Ardından kahve yapmak için kızlarla mutfağa geçtik. Melih'in kahvesine her ne kadar tuz ve benzeri şeyler atmamı söyleseler de böyle bir şey yapmayacağımı onlara inatla kabul ettirdim.

 

Yaklaşık iki tepsi kahve yapmak zorundaydık çünkü anca yeterdi.

 

Herkesin kahvesi verildikten sonra ben Melih'e özel olarak başka küçük, gümüş rengi bir tepside kahvesini verdim. Kahveyi alırken gözleri gözlerime kilitlendi, gülümsedi. Bende hemen geri çekilip yerime oturdum.

 

Yine heyecanlanmıştım.

 

"Gelelim sebebi ziyaretimize..."

 

Ortam da sessizlik oluştu. Melih'in annesi söze başlarken ben, yerimde duramıyordum adeta.

 

"Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızımız Cansu'yu, Oğlumuz Melih'e istiyoruz."

 

Ah bu günleri de gördüm...

 

Babamın bakışları bana kayarken gözlerinde ki hüznü gördüm. Bana veda ediyor gibi bir hali vardı sanki.

 

Baba alt tarafı gelin olup gideceğim.

 

O an bende hüzünlendim sanki. İçim bir hoş oldu.

 

"Evlatlarım benim en büyük varlığım. Kızım bana Allah'ın emaneti. Benim için zor olacak elbet ama gençler birbirini sevmiş."

 

Durdu. Göğsü aldığı derin nefes sayesinde inip kalktı.

 

"Kızım Önce Allah'a sonra sana emanettir." Dedi Melih'e bakıp.

 

"Allah utandırmasın, Verdim gitti."

 

O an üzerimden büyük bir yük kalktığını hissettim. Salonda büyük bir alkış koptu. Ardından herkes ayaklandı ve yüzükler takıldı. Melih'in annesi çantasından çıkardığı yüzükleri Busenin elinde ki tepsiye yerleştirdi. Babam makasa uzanacağı sırada "Aa makas kesmiyor ki..." diye konuşan Buseye çevrildi bakışlar.

 

Mert elini cebine atacağı sırada Buse onu koluyla dürterek " şşş sen değil ya, damat bey.." diye uyardı onu.

 

Herkes gülümseyerek onları izlerken Melih cebinden yüklü bir miktar para çıkarıp tepsiye koydu. Sonrasında besmele eşliğinde kurdele kesildi.

 

 

 

 

Önce babam ve annemin ardından Melih'in annesinin elini öptüm. Sonra diğerleriyle kucaklaştık. Çok güzel bir andı şu an. Her şeyden önemlisi o kadar şey atlatıp buraya kadar gelmiştik. Kader bir şekilde ağlarını örüp bizi bir araya getirmiş ardından bu güzel anı yaşamamıza sebep olmuştu.

 

Mutluyduk...

 

Ve bu günden sonra koca bir maraton bizi bekliyordu...

 

...

 

 

 

Yokluğun, cehennemin öbür adı Üşüyorum, kapama gözlerini...🥀

 

 

Loading...
0%