Yeni Üyelik
26.
Bölüm

26.bölüm FİNAL

@gizli1ruh


 

 

 

 

✨FİNAL✨

 

 

 

 

bu kitabı ilk wattpadde yazmaya başlamıştım ve şu an orada 1Milyon 450bin okunması mevcut. Yüzlerce yorum var kimisi güzel şeyler yazmış kimisi ise karakterlere sövmüş:)

 

 

ama olsun her şeye rağmen güzel bir serüvendi bence. Umarım bu platformda da hak ettiği değeri alır.

 

 

O zaman son bir kez yorum yapmayı ve sol alttaki yıldıza basmayı unutmayalım:))))

 

 

 

 

Unutmayalım "Bizi ayakta tutan yegane şeylerdir kitaplar..."

 

 

 
 

 

 

Sana güzel bir hayat vaad edemem

Ama,

 

 

Bir kitabın , herhangi bir sayfasında seninle denk gelmeyi çok isterdim....

 

 

 

 

 

26.Bölüm

 

 

 

~final~



 

Parmağımda ki yüzüğe bilmem kaçıncı kez baktığım esnada biri kolumu yerinden çıkarırcasına çarparak yanımdan geçip mutfağa gitmişti.

 

"Çüş ama..."

 

Sesimin yüksek çıkmamasına dikkat ederek bu iki kelimeyi sinirle söyledim. Henüz misafirler içerideydi, ben ise mutfak kapısında durmuş salondakileri izliyordum.

 

"Sen neden buradasın? Herkes içerde seni bekliyor."

 

Ayfer abla elindeki su bardağını mutfak masasına bırakıp yanıma geldi.

 

"Seninkinin Ailesi birazdan kalkacak, şu adamı elime verselerdi bir güzel dövseydim de öyle gitseydi."

 

Söylediklerine küçük bir kahkaha atıp dayanamayarak kollarımı bedenine sardım.

"Abla sende taktın şu adama. Bırak Allah aşkına gidiyor zaten, birdaha nerede göreceksin ki?"

 

Dalgalı saçlarımı omzumun üzerinden geriye atıp "Haklısın valla onun yüzünden sinirimi bozamayacağım." Diyerek içeri geçti. Bende arkasından ilerleyerek salonun kapısında durdum. Bakışlarım direkt Melih'in bakışlarıyla kesişti. Kimsenin bana bakmadığını anladığım bir anda ona dil çıkartıp göz kırptım. Bu davranışıma karşın bana gözlerini kısıp başını ağır bir biçimde salladı. Biz bunlarla uğraşırken Melih'in Annesi ve Babası olmak üzere tüm akrabaları ayaklanarak gitmeleri gerektiğini belirtti. Sonrasında herşey çok hızlı gelişti ve tüm yeni akrabalarımı sırasıyla yolculadım.

 

Şimdi ise Melih'in babamdan izin alıp beni getirdiği küçük ve Işıl Işıl olan bir kafe de kızlar da dahil olmak üzere oturuyorduk.

 

"Çok güzel bir geceydi, bayıldım." Diyen Buse'ye tebessüm ederek sırtımı Melih'in göğsüne yasladım. Elini belime sararak bana karşılık verdi. "Bence de. Bu arada düğün ne zaman?" Burak'ın sorduğu soruya karşılık Melih "3 ay sonra." diye cevapladı. Ne yalan söyleyeyim şimdiden heyecanlanmaya başlamıştım ve kim bilir 3 ay sonra nasıl olacaktı...

 

 

 

 

1 AY SONRA

 

Kasede duran çileklerden bir tanesini ağzıma atıp Melihin çalışma odasına doğru ilerledim.

 

kapıyı yavaşça açarak içeri girdim. Yine her zaman ki gibi şirketten getirdiği işlerin üzerinde çalışıyordu. Düğüne kadar işleri bitirirsek eğer rahatça balayına gidebiliriz demişti.

 

"Mola zamanı." Dedim gülümseyerek yanına giderken.

 

"Bu sefer bitti." Elini dizine vurarak "Gel." dedi. Dediğini yaparak ona doğru ilerleyip kucağına oturdum. Sanki bunu bekliyormuş gibi hemen yüzünü boynuma koyarak nefeslendi. "Son iki ay, sonrasında benimsin."

 

Elimi saçlarının arasına koyup sevmeye başladım. " Bu iki ay nasıl geçecek bilmiyorum. Heyecanlıyım."

 

Yüzünü boynumdan çekip başını oturduğu sandalyenin arkasına yasladı. Eli açıkta kalan belimi okşarken onu pek ciddiye alamıyordum.

"Gözünü kapatıp açacaksın ve bir bakmışsın bitmiş."

Cümlesinin ardından beni iyice kendine çekti.

Ardından "Seni öpmek istiyorum." Diyerek devam etti. Yüzümü ona daha çok yaklaştırarak "Öp o zaman." Dedim. Şu an nasıl zor durumda olduğunun farkındaydım. Ve onu daha çok zorlamak hoşuma gidiyordu.

 

Dilini dudaklarında gezdirip bakışlarını gözlerime sabitledi. "Öpüyorum o zaman."

Dudakları büyük bir açlıkla dudaklarıma kapanınca gülümseyerek diğer elimi yanağına koyup dudaklarımı araladım. Kalbim olduğundan hızlı atıyordu.

Dudaklarım onun dudakları arasında ezilirken beni tek seferde kucağına alıp çalışma odasından çıkıp kendi odasına getirdi. Ardından yatağın üzerine bırakıp kendisi de üzerime ağırlığını vermeyecek şekilde uzandı.

"Dayanamıyorum."

Söylediği şeye gülümseyip " dayanabilirsin , 2 ay daha ." Diyerek onu kendime çekip bu sefer ben dudaklarına kapandım. Ne hızlı öpüyordu ne de yavaş. Tadını çıkara çıkara dakikalarca öylece öptü beni. Sonrasında üzerimde ki tişörtü bedenimden ayırdı. Karşısında sporcu atleti ile kaldığımda eğilerek gerdanıma sulu bir öpücük bıraktı.

 

"Aklımı başımdan alıyorsun Cansu."

 

Fısıltıyla söylediği cümleye karşı "sende benim." Diyerek gülümsedim.

 

Melih üzerinde ki gömleğin düğmelerini açmak için doğrulduğu sırada "ben yapmak istiyorum." Diye atladım. Bana ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Libidom yükselmişti bir anda...

 

Melih "hay hay." Diyerek elimden tutup doğrulmamı sağladı. Sonrasında gömleğinin düğmelerini tek tek açmaya başladım.

İşim bittiğinde ise kendini sağ tarafıma atarak beni üzerine çekti. Ellerimi göğsüne koyup gözlerine baktım.

"Gelinlik işini hallettin mi?" Diye sordu.

Başımı usulca sallayıp "Evet kızlarla hallettik. Sadece provalara gideceğim."

 

"Güzel. Düğün için beğendiğin ya da istediğin bir yer olursa söyle." Dedikten sonra bacaklarımı bacaklarının arasına alarak ellerini belime yerleştirdi. Bakışları dudaklarıma kaydığı sırada tekrar öpeceğini anlamıştım.

Alt dudağımı dudaklarının arasına alıp yavaşça emerek geri çekildi. Hemen sonrasında tekrar dudaklarımı öpmeye başladı. Akşam olduğu için oda karanlıktı ve ben onu yalnızca gece lambasının aydınlattığı kadarıyla görebiliyordum. O gün Buseyle beraber Merveler de kalacağımı aileme belirtmiş ve Melih'in evinde kalmıştım....

 

 

 

2 AY SONRA

 

 

"Allah aşkına çekiştirme artık beni."

 

"Tamam ama sende dediklerimi yap."

 

"Merveciğim alt tarafı saçımı dalgalandıracaksın ya. Resmen yoldun saçımı. Bırakmadın zaten kadın işini yapsın. Tutturdun ben yapacağım diye."

 

Onlar kendi aralarında atışırken tebessüm ederek Gelinliğimin ön kısmını düzeltip yatağıma oturdum. Beklediğimiz gün nihayet gelmişti ve ben heyecandan yerimde duramıyordum.

 

Melihin gönderdiği kuaför ekibi kızlar da dahil olmak üzere 2 saat içerisinde hazırlamıştı bizi.

 

şu an ise yatağımda oturmuş Melihin gelmesini bekliyordum.

 

"Yalnız gerçekten çok güzel oldun sana bakmaya kıyamıyorum Cansu." Cemrenin kurduğu cümleye gülümseyerek "Teşekkür ederim" diye karşılık verdim.

Onun ardından Buse "Adeta kuğu gibi. Aceba ben Mert ile tahminen ne zaman bu aşamaya geleceğim?" diye devam etti.

Küçük odaya sığamayacağım anladığım an tekrar ayağa kalkarak boy aynasının önüne geçtim. Ciddi anlamda gelinliği aşırı beğenmiştim ve böylesine güzel olacağını tahmin etmiyordum.

 

 

 

Ardından duvağıma baktım.

 

 

 

Çiçek detayına bayılmıştım. Aslında büsbütün topuklu ayakkabım da dahil herşeye bayılmıştım.

 

 

 

Ben kendimi incelerken salonda büyük bir kargaşa vardı. Herkes birbiriyle konuşuyor düğüne gitmeden önce karnını doyuruyordu.

"Enişte gelene kadar Cansu'ya da birşeyler yedirelim. Sonra düğün de düşüp bayılmasın."

 

Merve elinde ki maşayı makyaj masasına bırakıp odadan çıktı. Dakikalar sonra elinde büyük bir tabakla geldi.

"Teşekkür ederim birtanem, yemekleri görünce acıktığımı hissettim."

Gülerek elime tutuşturduğu tabaktan bir tane sarmayı ağzıma atıp gelinliğimden oldukça uzakta tuttum.

 

Evde ki telaş gittikçe artmaya, akrabalar eve doluşmaya başlarken bu kadar çok akrabamızın olduğunu bilmediğime şaşırıyordum.

Zaten o çocukların bağırış çağırışları beni yeterince germişti. Umarım düğünün yapılacağı mekanda ayak altında dolaşmaz, dans ederken etrafımızda gezmezlerdi. Aksi takdirde tekmeyi koyduğum gibi ailelerinin yanına uçurabilirdim.

 

Yaklaşık yirmi dakika'nın ardından çalan kapı ile oturduğum yerden fırladım. Ani kalkışım yüzünden gözüm kararsa da aldırmadan hemen boy aynasının önüne geçtim. İçeriden henüz liseye gittiklerini öğrendiklerim kuzenlerimin Damat geldi ahali damat geldi diye bağırışlarını hatta doğrusunu söylemek gerekirse hönkürmelerini duydum.

Melih eminim böyle bir aileye pardon sülaleye geleceğini tahmin bile etmemiştir.

 

Kendime son kez aynadan baktıktan sonra hızla açılan kapı ile bakışlarım o tarafa döndü.

 

"Cansu abla, Melih abi geldi. Alalım mı buraya."

 

Amcamın kızı kapı eşiğinde durmuş benden cevap bekliyordu. Tam cevap vereceğim sırada Buse konuştu.

 

"Sakın alma" Edayı kolundan tuttuğu gibi kapıdan çekti, kapının önünde olduğunu tahmin ettiğim Melih'in yüzüne kapıyı hızla kapatmıştı.

Onun bu yaptığını gülerek izlerken kapı tekrar çalmaya başladı.

 

"Enişteciğim , gelinini görmek istiyorsan pamuk elini cebine atman gerek." Merve de ona katılırcasına kapıya adımladı.

 

Mert kapının ardından hafif sesini yükselterek konuştu.

"Açsana kızım kapıyı"Buse kapıyı yavaştan aralayıp elini uzattı.

 

Yüzündeki sırıtış artarken elini hızla çekti, yüklü bir miktar para vardı.

Heyecandan titreyen dizlerim ve hızlı hızlı atan kalbime tezat midem stresten dolayı bulanmaya başlamıştı. Buse aldığı paraları çantasına indirirken kapı sonuna kadar açıldı ve o an nefesimi tuttum.

 

Göz göze geldiğim adam ile tuttuğum nefesi usulca bıraktım. Beklediğimden daha çok yakışıklı olmuştu. Bir elim usulca diğer elimde tuttuğum çiçeğe gitti. Melih gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra bakışlarını gözlerimde sabitledi. Odadaki herkesin çıktığını kapanan kapı ile fark etmiştim.

Melih hayranlıkla gözlerime bakarken "Çok..." diyerek bir adım attı.

"Çok çok güzel." Dedikten sonra tam önümde durdu.

 

"Seni beyazlar içinde görmek..." cümlesini yarıda kesip ellerimi tuttu. "Hayal ettiğimden daha fazlasıymış."

 

 

Yüzünü, yüzüme yaklaştırıp kulağıma doğru "Dünyalar güzeli karım." Diye fısıldadı. Ardından boynuma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi.

 

Dudaklarımı aralayıp "Sen de çok yakışıklı olmuşsun." Dedim. Fakat Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duyduğundan şüpheliydim.

Ardından ona doğru yaklaşıp sakallarının dudaklarıma batmasını umursamadan küçük bir öpücük bıraktım.

 

Geri çekileceğim sırada kapı pat diye açıldı.

"E ama hadi. Gelin ve Damat kendi düğününe geç kalacak neredeyse."

Annem gülümseyerek bize bakarken arkasından babam girdi odaya. Abim ve yengem de gelince hepsinin tek odağı ben olmuştum.

 

Babam bana doğru adımlayıp Melih'in bıraktığı boşluğu doldurdu. "Çok güzel olmuşsun Cansum." Diyerek kollarını açtı. İçim de oluşan tuhaf hisle babama sıkıca sarıldım.

"Gelin olduğunu da gördüm ya, ölsem de gam yemem artık. Sen her ne kadar büyümüş olsan da, baban için küçük bir kız çocuğu olarak kalacaksın. Unutma senin burda kocaman nir ailen var. Ve benim kapım sana her zaman açık olacak."

 

Onun kurduğu cümlelere karşın gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Bakışlarını benden çekip Melih'e döndü. "Kızım artık sana emanet."

 

 

Bu konuşma beni derinden etkilerken odadakilerle beraber salona çıktım. Akrabalarımın iltifatları, Melih'in arkadaşlarının bakışları ve benim arkadaşlarımın okuduğu nazar duaları ile evden ayrıldık.

Arabalara doluştuk ve düğünün yapılacağı yere kadar uzun bir konvoy eşliğine ilerlemeye başladık...

 

 

...

 

Oturduğum Gelin sandalyesine sırtımı yaslayıp ayağımı Cemreye doğru uzattım. Kimseye çaktırmadan ayakkabımı çıkarttığı an Buse eline tükenmez bir kalem tutuşturdu.

Ayakkabımın altına kendi isimlerini yazmayı unuttukları için bu kadar insan içinde olmamızı umursamadan gelip başımın etini yediler. Bende onlardan kurtulmak için el mecbur kabul etmiştim.

 

"Hadi Cemre , Melih gelecek şimdi. Biri görmeden hallet şunu." Diye uyardım onu. Düğün için açık, yeşillik bir açık alan tercih etmiştik ve burası mükemmeldi. Herkes şu an pistteydi ve oyun havası açtırmış coşuyorlardı. Bakışlarım Melih'in olduğu kısıma çevrildi. Bir çok iş adamı gelmişti ve onları karşılamak için yanlarına gitmişti.

 

"Tamam bitti."

 

Ayakkabımı hızla ayağıma giyerek kemerini Cemreye yaptırdım.

Bir süre sonra klasik bir dans müziği yükseldi ortam da. Melih elimden tutarak beni ayağa kaldırdı.

 

 

 

 

Hemen sonrasında usulca piste yöneldik.

Şu an herkesin odağında biz vardık ve bu benim gerilmeme sebep oluyordu.

Melih elini belime atarak kulağıma doğru eğilip "Sakin ol güzelim." Diye konuşup geri çekildi. Gözlerimi kapatıp açarak onu oyanlayıp çalan müzikle beraber kendimi Melih'e bıraktım. Aklıma gelen şey ile dans pistine kısaca göz gezdirdim. Olası bir çocuk vakası için tekmelerimi hazırlamıştım çünkü.

Biz Melih ile birbirimize kenetlenmiş bir şekilde dans ederken çiftler sırasıyla etrafımızı sardı. Buse Mert ile dans ederken, Burak Cemreyle ve Merve de Serkan ile dans ediyordu.

 

Gülümsedim. Çünkü bugün benim en güzel günümdü ve tüm sevdiklerim yanımdaydı.

 

Şükürler olsun Allahım diye içimden defalarca kez şükrettim.

 

Bugün de yanımda olan herkes için, Ailem için ve en çokta elimi tutan ve bana büyük bir aşk ile bakan bu adam için...

 

Ve sizler...

 

Bizlerin,

 

Yani Melih ve Cansu'nun hikayesine ortak olup

bizlere hayatınız da yer verip satırlarımız da zaman geçirdiğiniz için,

 

Hepinize teşekkür ederiz.

 

Yollarınıza papatyalar serecek adamların kalplerinde yer almanız dileği ile...

 

Elveda...

 

 

 

...

özel bölüm için takipte kalın🤍

Profilimde bulunan diğer kurgularım da görüşmek dileği ile...

 

Hoşçakalın.

 

 

Loading...
0%