Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.bölüm

@gizli1ruh

Oy vermeyi unutmayınız.🥳🥳🥳

 

Keyifli okumalar...📚📚📚

 

🔥

 

 

5.Bölüm

 

~Yanlış Anlaşılma~

 

 

 

...

 

 

Tek kolu karnıma sarılı bir şekilde beni havaya kaldırıp az önce kalktığı koltuğun üzerine attı.

 

"Demek gözlerimi oyacaksın!"

 

Şuan olduğundan fazla korkunç görünüyordu.

 

"Ben..." derken içime kaçmış sesimi biraz daha çabalayarak nihayet konuşmayı başarmıştım.

 

"Sen öyle söyleyince, bende dayanamadım."

 

"Bana bak!"dedi üzerime doğru gelirken.

 

Elini koltuğun üzerine yaslayarak "Sakın bir daha bana bu tür şeyler söyleme. Ben senin herhangi bir arkadaşın değilim!" Dedi dişlerinin arasından.

 

Bakışlarımı yan tarafa çevirip haspam diye fısıldadım kendi kendime.

Bunu duymasını istemezdim aksi takdirde bana yapacaklarını tahmin bile edemiyordum.

 

Ardından bir kaç saniye gözlerime bakmış yerinden doğrularak üzerini düzelmişti.

 

"1 saat sonra Şoför seni evine bırakacak. Bundan sonra her gece buradasın. Dediğim gibi bana hizmet edeceksin. Başkalarına değil!"

 

Cümlelerini bitirdikten sonra ağır ağır merdivenleri inmeye başladı.

 

En azından evine gitmeme izin veriyordu.

Bir yolunu bulup onu atlattıktan sonra Buseyi de alıp giderdim buralardan.

Çünkü bu dengesiz herif çekilecek gibi değildi.

 

Bulunduğum koltuktan iki büklüm bir şekilde kalkarak üzerime çeki düzen verip aşağıya indim.

 

Nedemişti o mendebur, sadece bana hizmet edeceksin...

 

Hah! Şeytan diyor ki git suratına geçit yumruğu, iki üç tanede tokat at.

 

Bunu deneyeceğimi aklımın bir köşesine yazarak seri adımlarla sezginin yanına gidip bardakları temizlemeye başladım.

 

Yaklaşık bir saatin ardından sezgin kapıda ki şoförün beni beklediğini söyleyerek üzerimdeki önlüğü almış ve beni kapıya kadar götürmüştü.

 

Bende seri adımlarla araca binerek yanımdaki adama evimin yolunu tarif edip yol boyunca susmuştum.

 

Kapıya geldiğimiz de ise aceleyle inip koşar adım zile bastım.

 

Saat sabaha karşı 4 buçuk olmalıydı.

Eminim Buse hâlâ benden bir haber bekliyordu.

 

Kapı açılınca koşarak merdivenleri tırmanmış kapıda bekleyen Buseyi gördüğümde koşarak sarılmıştım.

 

"Biliyordum. Geleceğini biliyordum Cansu.

İnan seni orda çok bekledim. Ama o Mert denilen hayvan herif sokakta bağırarak Boşuna arkadaşını bekleme gelmeyecek. Demişti. Bende o gittikten sonra saklandığım yerden çıktım. Tek çare evde beklemekti."

 

Buseyi ellerinden tutarak içeriye çekiştirdim.

Koltuğa oturup gözlerinde biriken yaşları elimle silerek "Merak etme yanındayım artık"diye fısıldadım.

Yine duygusallığı tutmuştu.

 

"Seni nasıl bıraktı?"

 

Evet gelelim bu konuya.

 

"Bırakmadı."dedim bedenimi koltuğa yaslarken.

 

Cidden yorgunluğumun farkına şuan varıyordum.

 

"Nasıl! Nasıl bırakmadı" diye bağırdı Buse.

 

"Sakin ol!" Dedim onun aksine sessiz bir şekilde.

 

"Hayvan Herif beni hizmetçisi sanıyor."

 

Buse kaşlarını çatarak anlamadığını belirten bir şekilde yüzüme bakmaya devam ediyordu.

 

Ona kendisini ordan çıkardığım andan itibaren herşeyin anlatmaya başladım.

 

"Bunlar salak mı ya! Alt tarafı yanlışlıkla bir sokağa girdik. Neymiş, onların sokağıymış.

Saçmalık! Dengesiz herifler...!"

 

Buse onlara saydırmaya devam ederken oturduğum koltuktan kalkarak banyoya ilerledim.

Çünkü anca banyo yaptıktan sonra rahat bir şekilde uyuyabilirdim...

 

Kısa bir duşun ardından odama geçerek güneşin doğuşuyla birlikte uykuya daldım.

 

...

 

1 Hafta sonra...

 

O Mendebur herifin mekanında çalışalı bir hafta oluyordu.

Bu bir hafta içerisinde onu hiç görmemiştim.

Ne mekana geliyor ne de ortalarda görünüyordu.

 

"Hadi yerleştir şunları."

 

Sezgine kısa bir bakış atıp elimde bardakları rafa yerleştirdim.

 

"Çok sıkıldım." Diye söylendim Sezgine doğru.

 

"Bende. Ama iş ile oyalanınca zaman geçiyor."

 

Ama malesef ki ben çalışamıyordum.

Çünkü o ketum bey sadece bana hizmet edeceksin dediği için ve Sezgini tembihlediği için hiçbirşey yapamıyordum.

 

Bedenimi duvara yaslayarak insanlara göz atmaya başladım. Ne kadar iğrenç bir ortamdı böyle. Ne olurdu sanki bu tarz yerleri kapatabilselerdi.

 

Ben bakmaya devam ederken koridorda bir hareketlenme hissettim.

 

Bakışlarımı o tarafa çevirince orta yaşlarda alımlı, güzel bir kadının olduğunu gördüm.

 

Sanki birini arıyor gibiydi.

 

Bedenimi duvardan ayırarak oraya doğru adımladım.

 

Evet Evet kesinlikle birini arıyordu.

Aksi düşünmek tuhaf olurdu zaten.

Bu yaşlarda bir kadının burda bulunması...

 

Kadının omzuna dokunarak dikkatini çekmeye çalıştım.

 

"Merhaba birine mi bakıyordunuz?"

 

Sesim müzikten dolayı biraz fazla çıkmıştı.

 

Etrafta gezdirdiği gözlerini bana çevirerek

"Evet. Oğluma bakıyordum. " dedi gülümsemesini büyütüp.

 

Ah be ablam. Allah bilir oğlun burda ne sapıklık yapıyordur.

 

"Ama bu şekilde bulmanız mümkün değil."

 

Kadının bakışları bana dönerken "Oğlum buranın sahibi. Belki burdadır diye baktım ama yokmuş. Sen burda mı çalışıyorsun?" Diye sordu.

 

Ne! 

 

Melih'in annesi miydi bu kadın.

 

Hadi ama bu kadar benzersizlik olmaz ki.

 

Ucu ucuna bile benzemiyor.

 

Bu kadar mütevazi bir kadının, Melih gibi acımasız ve kötü bir oğlu nasıl olabilirdi ki?

 

"Evet. Ben burada çalışıyorum efendim."

Kadının gülüşü iyice büyürken "Bana yardım edebilirsin o zaman. Oğluma bi anahtar vermiştim. Sanırım odasında olmalı. Bana onu getirebilir misin?" Diye sordu.

 

Her ne kadar o herifin odasına gitmek istemesem de karşımdaki hanımefendiyi kırmak istemezdim.

 

"Tabi efendim. Siz bekleyin dışarda. Müzik sesinden rahatsız olmayın."

 

Kadın başını hafif sallayarak dışarıya doğru adımladı.

Bende onun aksi yönüne ilerlerken içimde anlamsız bir korku hissediyordum.

 

Merdivenleri çıkarak sağ tarafta ki odanın önünde durdum. Bir elim kulpu sıkı sıkıya kavramış aşağı indirmiştim.

 

Ah tabiki kapıyı kilitleyecek!

 

Aklıma gelen fikirle saçıma taktığım tel tokalardan bir tanesini çıkarıp kapının deliğine soktum.

Bu tarz şeyleri lisedeyken yapıyordum.

 

Bir kaç denemenin ardından nihayet kapı açılmıştı.

Hızla içeri girerek ışığı yakıp odaya göz gezdirdim.

 

Burası tek kelimeyle harikaydı.

Herşey Simsiyahtı.

Ve ben Siyaha aşıktım.

 

Duvardaki çerçevelerin köşeleri bile siyahtı.

 

Odayı dikizlemeyi bir kenara bırakıp her yeri aramaya başladım.

 

Masanın üzerini, kalem kutularını, dolapları

Fakat görünürde anahtara dair bir iz görünmüyordu.

 

Son olarak masa'nın köşelerinde bulunan çekmecelerden birini açarak karıştırdım.

 

Burda bulamayınca diğer çekmeceyi açıp kontrol ettim.

En üstte bulunan dosyayı elime alarak altına bakmaya çalışıyordum ki gözüme köşeye sıkışmış anahtar ilişti.

Hem sevinç hemde korkuyla elimi anahtara atmıştım ki kapı Sert bir şekilde açıldı.

 

Ve o an duyduğum o ses kulaklarımı delercesine yankılandı odada.

 

"SENİN ODAMDA NE İŞİN VAR!"

 

...

 

 

 

 

 

 

Sevmeyi falan değil, yanlızlığı öğren.

Çünkü en çok ona ihtiyacın olacak....

 

 

 

Loading...
0%