Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.bölüm

@gizli1ruh

 

Merhaba🖤

altta bulunan yıldıza dokunmayı unutmayınız:)

yorumlarınızı bekliyorum 🤍

 

Keyifli okumalar🫀

 

 

...

 

Korku!

İliklerime kadar korkuyordum. Yanlış bir anlaşılmaya kurban gideceğimi biliyordum. Fakat bunu karşımda ki adam anlat mümkün değildi.

 

"CEVAP VER! ODAMDA NE İŞİN VAR?"

 

Ağzımı açıp tek kelime etmek yerine bedenimi ele geçiren titremeyle birlikte bana sinirden kararmış gözleriyle bakan Melih'e bakamıyordum bile.

 

"B-ben... Annen beni göndermişti buraya. A-anahtar için."

 

Cümlemi güçlükle tamamlarken bir yandan da sağ elimde tuttuğum anahtarı havaya kaldırmış ona gösteriyordum.

 

Bakışları sertliğini korurken önce anahtara ardından sol elimde tuttuğum dosyaya kaydı.

Kaşlarını olduğundan daha çok çattı ve ben bu durumdan hiç hoşlanmıyordum.

 

"Demek anahtar için geldin! Elindeki dosya?"

 

Sorusu ile bakışlarımı dosyaya çevirerek gelişi güzel göz gezdirdim.

 

"Anahtar bu dosyanın altındaydı. Bende onun içi--"

 

"Kes sesini!" Diye böldü lafımı.

 

Hızla yanıma gelerek koluma bir ahtapot misali yapışırken " SEN NE CÜRETTLE ODAMA GİRMEYE KALKIŞIRSIN! SANA GÜVENMEMEKTE HAKLIYDIM! SEN O ŞEREFSİZİN KÖSTEBEĞİSİN! ELİNDE TUTTUĞUN DOSYAYI DA ALMAK İÇİN GİRDİN ODAMA!" Diyerek gürledi.

 

Ben sesinden iyice küçülürken elimdeki dosyayı aldığı gibi çekmeceye koydu.

Ardından beni pesinden sürükleyerek alt kata indirdi.

 

İnsanlara çarpa çarpa aralarından geçeceğimiz sırada Mert önümüze dikilip

"Abi hayırdır? Bir sıkıntı mı var?" Diye sordu.

 

Burnundan soluyan Melih, beni Mert'e doğru iterek "Evine götür. Kapıyı da iyice dıştan kilitleyin kaçmasınlar. Sormam gereken bir hesap var. Ardından..."derken bakışlarını bana çevirmiş "seninle ilgileneceğim!" Dedi.

 

Mert kolumu tutacağı sırada hırsla çekerek kendimi geriye attım. Ama vazgeçmeyip kolumu tutmak isterken yanlışlıkla elimi sıkı sıkıya kavramıştı. Bunu gören Melih "Elini çek! Kendisi önden zorluk çıkarmadan ilerleyecek!" dedi.

Bunu derken siniri biraz daha fazlaydı.

 

Ben önden Mertte arkamdan ilerliyorduk.

Araba'nın önüne geldiğimiz de öne binmek yerine arkaya oturdum.

 

Dakikalar sonra evimin önüne geldiğimiz de hızla inerek kapıyı sert bir şekilde çarptım.

 

"Yok o öyle olmaz. Kırsaydın." Diyen Mert'e kaşlarımı çattım.

 

"Onuda yaparım. "

 

Bedenimi binaya çevirerek hızla merdivenleri tırmanmaya başladım. Bu sırada Mertte arkamdan geliyordu.

 

Kapının önüne geldiğimiz de saat gece yarısını çoktan geçmişti.

 

Kapıyı açan Buse "Cansu! Erken gelmişsin." Derken bakışları Mert'e kaydı.

 

"Bu Cani neden burda?"

 

Mert bakışlarını Buseye dikerken "Ben mi Caniyim? Hiçte bile." Dedi düz bir sesle.

 

"Anlatacağım. Ama önce içeri girmemiz gerek.

Malûm eve kilitleneceğimiz için bol vaktimiz olacak."

 

İmalı bakışlarımı Mertten çekerek Buseyi kolundan tuttuğum gibi içeri sürükledim.

Mert kapıyı ardımızdan kilitledikten sonra kapıya bir kaç adam dikmiş nöbet tutmalarını söylemişti.

 

Bende olan biten herşeyi Buseye anlattım.

 

"Tamam iyi hoş diyorsun ama nasıl kaçacağız Cansu?"

 

Evet. Sakin davranmıştım çünkü kaçmak için planım vardı.

 

"Seniha teyzenin mutfak balkonu bizimkinin hemen bitişiğinde değil mi? İşte ordan onun evine geçeceğiz. Ardından binanın arkasındaki bahçeden çıkıp hızla burdan uzaklaşacağız. Ama sen önce Merveyi ara."

 

Buse beni başıyla onaylarken o gaddar herif gelmeden önce hemen bavullarımızı hazırlamalıydık.

 

Odama geçerek eşyalarımı büyük bavula seri bir şekilde yerleştirdim.

 

Merve'nin geleceğine hatta bizi evinde misafir edebileceğine dair bilgi veren Buse de hızla eşyalarını toplayarak bavulunu mutfağa getirdi.

 

Bedenimi balkon korkuluklarından hafif sarkıtarak Seniha teyzenin balkona elimdeki sopayla vurmaya başladım.

 

Sesi duyan Seniha teyze gözlerini pörtleterek "kız ne napıyorsun o şekilde. Aşşağı düşeceksin dikkat et!" Diyerek hızla yanına gelmişti.

Aramızdaki duvarı hiçe sayarak " Yardımına ihtiyacımız var. Senin balkonuna geçip aşağıya inmemiz lazım!" Dedim.

 

"Ne oldu kız? Kapınızı mı mühürlediler."

 

Seniha teyze söylediği şeye kendi gülerken yüzümü buruşturdum.

 

"Seniha teyze emin ol şu durumda olmasaydım buna biraz gülebilirdim. Ama acele etmemiz lazım!"

 

"Tamam Tamam."

 

Bavulumu elime alarak korkulukların üzerinden Seniha teyzeye uzattım.

 

"Ceset mi var bunda. Ne koydunuz kız."

 

"Ne cesedi teyze ya. Eşyalarım işte. "

 

Bedenimi korkulukların üzerinden geçirip hızla Seniha teyzenin balkonuna geçtim.

 

"Hadi Buse Bavulu ver."

 

Buse elindeki bavulu bana verdikten sonra kendide korkuluklardan tutunarak balkona geldi.

 

"Şimdi Seniha teyze. Tek bir soru bile sorma. Söz sağlam ve özgür bir şekilde eve döndüğümüz de sana herşeyi anlatacağım. Bizi görmedim, duymadın, bilmiyorsun."

 

Dediklerime her ne kadar itiraz etsede en son onu ikna etmiştim.

Bavulları elimizle çekiştirerek Kapıya çıktık.

Merdivenleri yavaş yavaş indirirken bir yandan da aşağıyı kontrol ediyordum.

 

"Hadi Buse çabuk."

 

Hızlı hızlı arka bahçenin kapısına geldiğimizde önce kafamı uzatıp etrafı kontrol ettim.

 

Adamlar arka tarafta olduğundan burayı muhtemelen hiç bilmiyorlardı.

 

Bavulları çekiştire çekiştire kaldırımda koşar adım ilerlemeye başladık.

 

"Bak Merve'nin arabası orda."

Buse'nin eliyle işaret ettiği yere baktığımda Mervenin arabası görüş açıma girdi.

 

Bavulları bagaja attıktan sonra ben öne Buse de arkaya oturdu.

 

"Hadi Merve hızlı ol!" Dedim yaşadığımız şu durumun verdiği heyecanla.

 

"Tamam. Sıkı tutunun." Dedikten sonra gaza bastı.

 

...

 

"Buse tutsana şunu ya."

 

"Ya Cansu bir durur musun? Baksana ellerim dolu."

 

Mervenin evi bize 2 buçuk saatlik bir uzaklıktaydı.

Yol boyunca olanları Merveye anlatmıştık.

 

Onun ise dediği tek şey eğer anlattığın gibi acımasız biriyse, seni bulduğunda çok fena yapacak cümlesiydi.

 

Haklıydı!

 

Ve tek duam bizi bulmamasıydı.

 

Şuanda ise mutfakta yemek yapmış sofrayı sermeye çalışıyorduk.

 

Elimde ağırlığı yüzünden kendini belli eden tabakları hızla masaya götürerek tek tek dizdim.

 

"Düşünsenize şimdi kapı çalıyor ve o piskopat çıkıyormuş." Dedi Merve alayla.

 

Düşüncesi bile titrememe sebep oldu.

 

"Bizi göremeyince ne yapacağını çok merak ediyorum."diye konuştum.

 

İçimi kaplayan huzursuzluğa engel olamamakla birlikte kendimi tuhaf hissediyordum.

 

Buse sandalyeye otururken "Aman aman. Herif Cansuya takmış bana değil. İnşallah bulamaz bizi. Bu sefer ağzıma geleni saydırırım." Diye fısıldadı.

 

"Her neyse." Dedi Merve yemekleri tabaklara doldururken.

"Hiç şüphe çekmeden geldik. Düsünmeyin şimdi bunları. Daha film izleyeceğiz."

 

Aklımdaki düşünceleri yok sayarak önümde dumanı tüten yemeğimi yemeye başladım.

 

Yemeklerin ardından sofrayı toplayıp bulaşıkları makineye dizdikten sonra mısır patlatmış aksiyon filmi izliyorduk.

 

"Uykum geldi."

 

Buse'nin konuşması üzerine üçümüzde ayaklanarak Mervenin bizim için ayarladığı odalara Çekildik.

 

Geceliklerimi giyerek kendimi yatağa attım.

 

Deli gibi merak ediyordum.

Aceba Melih beni göremediğin de ne yapacaktı.

Muhtemelen evi yıkıp yakacak ardından Merte kızacaktı.

Sonrasında zaten bizi aramayı da bırakır diye düşünüyordum.

 

Bir kaç dakika daha düşündükten sonra gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı.

 

Sonbahar ayında olmamıza rağmen içerisinde bulunduğum odanın sıcaklığı yüzünden uykumdan uyanmış alnıma yapışan saçları geriye attım.

 

Bedenim sanki taş taşımış gibi yorgun gibiydi. Ve ben hareket dahi edemiyordum.

Tam uyuyacağım sırada arkamda duyduğum nefes sesi ile kalbim atmayı bıraktı...

 

...

 

 

 

 

 

Sonra,

Sen gittin.

Ve koskoca şehir anlamını yitirdi...

 

 

 

 

Loading...
0%