Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@gizliyazanbiryazar

Giriş

(Yazardan)

Ev dediğimiz, dört duvardan ibaret olmamalıydı fikrimce. Ev bazen bir gülümseme, bazen bırakılan bir hatıradır, tekrar yaşanmayacak. Unutmayın ki, bir gün bütün evler yıkılır, gülümsemeler solar, hatıralar kül olup giderdi. İşte o zaman tam anlamıyla eviniz başınıza yıkılırdı.

(Güz)

Parmaklarımla tuttuğum ritimler, beni bir daha geriyordu. Sanki dakikalar geçmiyor bir el boğazımı sıkıyor gibiydi.

Arabanın camından uzattığım elim, rüzgârın etkisiyle geri itiliyor ve bu garip bir şekilde gözlerimin dalmasına neden oluyordu. Kulaklarımda uğuldayan Madrigal-Kelebekler benim için iyi bir yol arkadaşıydı. Akşam saatlerine doğru geliyorduk, yine bir gün bitiyor ve diğerini kovalıyordu. Çok garipti aslında. Ne kadar acı çekersek çekelim yaşantımız bunu duymuyordu. O da herkes gibiydi, umursamayıp yoluna devam ediyordu. Günler geçmek bilmiyor sanki bizimle inatlaşıyordu.

Ben düşüncelerimle boğuşurken önden gelen annemin sesi, bataklıktaki bana yardım eli uzatmıştı. Kulaklığımdaki sesi kıstım.

“Efendim anne,”

“Bi’ şey olduğu yok kızım, sessizdin merak ettim sadece.”

“Tamam, anne,” diyerek gülümsemeyi de unutmadım.

Annem önüne döndüğünde kulaklığımdaki sesi yükseltip kafamı cama doğru çevirdim.

Ahenkli bir şekilde aşağı doğru süzülen güneş, bize tatlı bir veda sunuyordu. Bulutlar, adeta güneşi yok etmeye çalışıyordu. Kulaklarımda bilmem kaç kez dönen şarkının eşliğinde kafamı arkama yasladım. Sonunda gözlerimi açık tutmak için verdiğim savaş sonlanmıştı.

(Yazardan)

“Sevilmek nasıl bir his?” diye düşünürdüm hep. Ama maalesef bu sorunun cevabına daha ulaşamadım.

Bir yerlerde gizliydi, onu bulmamızı bekliyordu. Ve ben saklambaç oynamaktan nefret ederdim.

(Güz)

Gözlerim benden habersiz yavaş yavaş açılmaya başladığında, kafam sağa doğru, patenlerime doğru çevrilmişti.

Bir şey fark etmiştim,

Hareket etmiyorduk.

Gözlerimi tamamen açıp başımı babama ve anneme bakmak için çevirdim ama koltuklar boştu. Dışarı doğru baktığımda ise hararetli bir şekilde konuştuklarını görmüştüm. Montumu üzerime giyip dışarı çıktım. Arabadan çıktığım gibi yüzüme vuran soğuk rüzgâr, canlı olduğumu hissettiriyordu,

Her anlamda.

Annem, kafasını arkasına çevirip yanına doğru gelmeye başlayan bana doğru baktı. “Uykucumuz da uyanmış,” dedi alayla.

“Öyle demesek,” dedim sesimi inceltip anneme ayak uydurarak.

“Ne kadar yolumuz kaldı?” dedim heyecanla.

“20 dakikalık yolumuz kaldı.” dedi babam bana doğru bakarak.

“E hadi!” dedi babam bana ve anneme “Arabaya, tamamlamamız gereken bir yol var.”

Bölüm 1: Öylesine Misafir

Başlangıçlar lazımdı bazı hikâyelere. Bazı hikâyeler ise çoktan başlamıştı. Sırtımdaki ağır paten çantam, elimde ise bavulumla okula giriş yapmıştım. O kadar heyecanlanmıştım ki yanımdan yürüyen ailemi bile unutma evresindeydim. Sonunda müdürün kapısının önünde durduğumuzda annem kapıyı tıklattı. Saatimi kontrol ettim.

14.00

Tam randevu saatindeydik.

Beklediğimiz saniyelerden sonra kapı açıldı.

“Buyurun,” dedi müdür gülümseyerek.

Müdür saliseler içinde bana baktığında “Merhaba Güz,” dedi ve devam etti “İstersen seni buz pistine alalım,” dedi ama ben bu cümlesine şaşırmakla meşguldüm.

Müdür şaşırdığımı görünce gülümseyip duruma açıklık getirdi;

“Başarılarını görmemek için kör olmak lazım.”

“Çok teşekkür ederim efendim,” dedim kocaman gülümseyerek.

“Hadi bakalım,” dedi müdür “Ben ailenle konuşayım, istersen eşyalarını kapının önüne bırakabilirsin. Buz pisti bir üst katta.”

“Tamamdır, efendim,” diyerek sadece patenlerimi yanıma aldım.

Merdivenlere doğru adımlayıp basamakları çıkmaya koyuldum. Yeni okul yeni arkadaşlıklar der herkes. Bilmem, umarım doğrudur.

Son basamağı da bitirdiğim gibi karşımda kocaman “Buz Pisti” yazılı kapı, gülümsememe neden olmuştu.

Hiç vakit kaybetmeden kapıdan geçip içeri girdim. İçerisi sessiz değildi. Görünen kimse de yoktu. Umursamadan ilerleyip dolapların olduğu yeri buldum. Hızlıca kendime bir dolap seçip ayakkabılarımı, patenlerimle değiştirdim. Eşyalarımı dolaba koyup eldivenlerimi elime, korumaları da patenlerimin çeliklerine geçirdim.

Dolabı kapatıp, piste doğru adımladım. Pistin girişinde durduğumda patenlerimin çeliklerine taktığım korumalıkları çıkarttım ve kenara koydum. İçime derin bir nefes çekip kendime buza emanet ettiğim an, rahatladığım andı. O anda içeri girdiğim de duyduğum sesin sebebiyle karşılaştım.

Pistte yalnız değildim.

Tahminen benim yaşlarımdaydı. Sarı kısa saçları ve mavi gözleri ışıldıyordu.

Aramızda geçen kısa bakışmadan sonra önüme dönüp ısınmayla başladım.

Önce sağ bacağımı arkama doğru oval biçimde kıvırıp, patenimin topuk kısmındaki boşluktan zarifçe tuttum.

Tek bacağım üstünde giderken benim patenlerimin çıkardığı ses haricinde başka bir buz sesini yakınımda duydum.

Patenimin topuğunu yavaşça bırakıp kafamı sola çevirdim.

Ve yine onu gördüm.

Yavaşça durduğunda pistin tutunma yerlerine geçti. Kendimden habersizce bende durdum.

Hala bana baktığı esnada,

“Sanırım bu okulda yenisin,” dedi ama bana gülümsüyordu.

İnsan niye tanımadığı birine gülümserdi ki?

“Okuldaki ilk günüm,” dedim ona meydan okurcasına gülümseyerek.

“Tanışmadık,” dedi ilk benim konuşmamı bekleyerek.

“Gerek var mı?” dedim ukalaca.

“Bilmem,” dedi “Belki tanıyorsundur.”

“Nasıl?” dedim kaşlarımın sorarcasına bir hal aldığını hissederek.

“Belki bir gün hatırlarsın. O zaman tanışalım,” dedi ve elini uzattı “Ben Rüzgar,”

“Ben de Güz,” dedim ve elini sıktım.

Elimi geri çektiğimde “Bu antrenmanınızı bana bahşeder misiniz?” dedi elini bu sefer elimi tutmak için uzattığında.

Bazen en güvenmemiz gerekenler şeylerin, gizemle kaplandığına inanırdım.

Gülümseyip elini tuttuğumda zafer kazanmış gibi gülümsedi.

“Seni sevdim gizemli çocuk,” dedim bütün samimiyetimle.

Gülümsedi,

Kimsenin gülümsemediği gibi…

Elini bıraktığımda yarım daire şeklinde dönüp geri geri gitmeye başladım. O da bana doğru –ileri doğru- gitmeye başladığında hala gülümsüyordu.

“Axel atabiliyor musun?” dedi neredeyse durma seviyesinde yavaşlayarak.

“Bu mu?” dedim sahte bir bilmezlikle ve sağ ayağımı buzdan destek almak için hafifçe havalandırıp yerden destek alarak sıçradım.

Tam emin değildim ama sanırım tam 2 tur havada dönmüştüm.

Sol ayağımdaki patenimin çeliği yere değdiğinde diğer ayağımı biraz süzüldükten sonra yere indirdim.

Dönüp Rüzgar’ın yüzüne baktığımda alkışlamaya başladığını fark ettim.

“Teşekkür ederim,” dedim yanına giderek.

“Aa bu arada,” dedim “Okulda yeni olduğumu anladığına göre tahmin ettiğimden büyük olmalısın.”

Bana cevap vermeye yeltendiğinde buz pistinin dış kapısı gıcırdayarak açıldı.

Doğal olarak kafamı kapıya doğru çevirdiğimde ailem ve yeni tanıştığım okulun müdürüyle karşılaştım.

Müdür gülümseyerek “Güz, oğlumla da tanışmışsın.” dediğinde yanımda duran Rüzgar’a doğru baktım.

“Yeni olduğunu anlamamın sebebi buydu,” dedi bana doğru.

“Bilmiyordum, ama evet efendim tanıştım.” dedim müdüre doğru.

Loading...
0%