Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@gkcxkr

GEÇEN OPERASYON SIRASINDA

" Bana bak Gökhan eğer bir sorun çıkacak olursa olacaklardan ben sorumlu değilim. Bu aralar daha dikkatli olman gerekiyor. Çok yaklaştılar" derken duyduğu çatışma seslerinde bu kadar yaklaşmış olmalarını ben de beklemiyordum.
"Abi çıkmamız gerekiyor" diyerek yanıma koştu İhsan. " Burayı çok hızlı temizle İhsan bizi kimse görmeyecek görenlerin icabına bakın" derken Gökhan 'dan bahsediyordum. Bunu anlayan Gökhan çok hızlı bir şekilde ordaki demir kolonun arkasına atmıştı kendini. Onunla uğraşmak için vaktim kalmamıştı. Hızla dışarıya çıktığımız sırada nerden çıktığını bile anlamadığım ufak tefek bir kız kesmişti yolumuzu. İhsan daha ne olduğunu anlamadan vurulduğunda ben karşılık vermek için hamle yapmıştım. Helikopter sesini duyduğumda bizimkilerin geldiğini anlamış bir an önce bundan kurtulmam gerektiğini düşünürken sol gözümün altına gelen yumruğu engelleyememiştim. Yumruk attığı sırada çelik yeleğin içinden çıkan kolyeyi görmüş ve doğruluğunu sorgulamaya çalışırken ağzımdan istemsiz şekilde kardeşimin adı dökülmüştü.

Onun üzerinde beliren lazerleri gördüğümde kenara çekmek için ona uzanmaya çalışmış ama başarılı olamamıştım. Neyse ki o kendisini kurtarıp bı de üstüne yanındaki dallamayı çektiğinde lazerlerin hedefi olmaktan çıkmıştı. Onunla konuşacak vaktim yoktu gitmem gerekiyordu. Kim olduklarını araştırmayı aklıma yazarak helikoptere koştum. Uzaklaştığımız sırada onun iyi olduğunu görmüş kardeşim olduğundan emin olmasam da rahatlamıştım.

GÜNÜMÜZ

Bu kolye benim ailemden kalan tek şey diye biliyordum. Yurda bırakıldığımda battaniyemin içinden çıkmış ve kaybolmasın diye müdire hanım benim için saklamış." 18 yaşına geldiğinde yurttan çıkarken bulunduğunda sarılı olan olan battaniye ile birlikte verecektim" diyerek vermişti 12 yaşımda.
O günden sonra hiç çıkarmadım boynumdan. Ne olduğunu bilmeden yıllarca sadece annemden kalan bir hatıra diye taşımıştım.

Bili'nin yanından ayrılıp odama doğru yürüdüğüm sırada ne olduğunu algılamaya çalışıyordum. Bu kolye yada sembol benim ailemin sembolü ise operasyon sırasında gördüğüm , adımı söyleyen,kişi ailemden biri mi oluyordu yani. Bunu öğrenmenin tek yolu onu yakalamaktı. Ya anne ve babam da bu işin içindeyse yani onlarda suçluysa. Aklımı kaçırmak üzereyken nefes alamadığımı hissettim. Acilen açık havaya çıkmam gerekiyordu. Terasa doğru yürüdüğümde Aslan'ın da orda olduğunu gördüm. Geri dönüp gitmeyi düşünürken ayaklarım benden bağımsız onun yanına doğru ilerledi. Tam yanına gelip durduğumda ona doğru dönerek " Senden bir şey isteyebilir miyim ?" diye sordum. " Ne istersen, emrine amadeyim " diyerek gülümsedi ama benim gözlerimin dolu olduğunu gördüğünde gülüşü soldu. " Bana bir kez daha sarılır mısın " diye sorarken o kadar utanmıştım ki yüzümü yere eğmiştim.
Ayakkabılarımı izlerken önümde bir çift daha ayakkabı belirdi. O kadar yakındı ki nefesini başımın üzerinde hissedebilyordum. Elini çeneme koyup başımı yukarı kaldırdığında kollarını iki yana açmıştı. Bu sefer benim ona sarılmamı bekliyordu. Hiç beklemeden kollarının arasına girdiğimde sıkı sıkı sarıldı.

" Bunu nasıl yaptığını bana da söyler misin?" dediğimde neyden bahsettigimi anlamadığı için biraz geriye çekilip gözlerimi görmeye çalıştı. Bu sırada ben ellerimi çekmediğim için o da hala belimden tutuyordu. " Sarıldığında sanki hayatımdaki tüm çatlaklar kapanmış gibi hissediyorum. Bunu nasıl yapıyorsun ?" diye tekrarladım sorumu. Bir anda gelen iltifat onu önce afallatmış daha sonrasında ise mükemmel gülümsemesini ortaya sermesine neden olmuştu. "Ayrıca bu kadar güzel gülmeni hiç etik bulmuyorum" diye ekledim. Gülümsemesi sanki mümkünmüş gibi daha da güzelleşirken büyülenmiş gibiydim. Yavaşça kollarından çıkıp " Teşekkür ederim" dedim. " Hiç önemli değil demek adetten olmuş ama senin bana sarılman benim için çok önemli Ece " dedi. "Bizden olur mu bilmem ama olursa en güzeli olur " diye geçirdim içimden.

İçeriye geçip bu durumu herkese durumu anlatmak gerekiyordu."Anlatmam gereken bir şeyler var ,Bili bir şeyler bulmuş çocukları toparlayabilir misin ?" diye sordum. " Olur ben hallederim 10 dakika ya toplantı odasında oluruz" dedi.

Kendimi toparlamak için 10 dakikam vardı. Artardı bile bana. Odama geçerken Bili' ye uğrayıp, ne bulduysa toplayıp gelmesini söyledim. Herkes geldiğinde " Bize bulduklarını anlatır mısın Selahattin" diyerek sözü ona bıraktım.

" Gökhan'ın sorgusundan aldığımız bilgiler ile soruşturma yaparken , baksettigi dövmeli kişiyi araştırmaya başlamıştım. Anlam
veremediğim şekilde ne zaman dövmenin görüntüsü ile arama yapsam sistem ya çöküyor yada beni atıyordu. Daha önce kurduğum bir sistem ile arama yapmaya çalıştığımda ise kopuk kopuk bir kaç bilgiye erişebildim. Birincisi bu sembol yani dövmedeki siyah çember içindeki iki başlı ejderha Demir ailesinin sembolü. Elimize geçen kısıtlı bilgilerden ikincisi de ailenin kadınlarının farklı bir sembol kullandığı." dediğinde bana baktı. Kadınların kullandıkları sembolü ekrana yansıttığında bizim ekibin tüm üyeleri bana bakmaya başlamıştı.
Elimi kolyeme atıp çıkardığımda hepsi şaşkınlıkla bir ekrana bir de benim kolyemdeki aynı sembole bakıyordu.

" Bu kolye ben yurda bırakılırken battaniyemin içine koyulmuş. Onunla birlikte bir de kağıtta adımın Ece olduğu yazıyormuş. Ben ailemden kalan bir anı olarak düşünüyordum kolyeyi o yüzden hiç çıkarmadım. Yani sonu nereye çıkacak bilmiyorum ama önceliğimiz görevimiz. Şimdi nerden başlayacağımızı bulmamız gerekiyor" diyerek sözümü tamladığımda söz alan kişi Kahraman'dı " O zaman aramaya Mardin'den başlıyoruz" dedi.

Hepimiz ona bakarken devam etti " Bu dövmeye sahip birini tanıyorum." Hepimiz şaşırmış bir şekilde ona bakarken " Benim kardeşimin eşi. Boynunda bu dövmeden var. Yani ben öylesine bir dövme olduğunu yani tesadüf olduğunu düşünmüştüm" dediğinde, ben elimi ayağımı nereye koyacağımı şaşırmıştım. Acaba gerçekten tesadüf mü yoksa o aileden biri ile ki tanışacaktım.

İki saat sonra yola çıkmıştık bile. Ben,Aslan ve Kahraman' la birlikte Ceyhun' da bizimle geliyordu. Tuğrul' da gelmek istedi ama Elif' in ameliyatı zor geçtiğini için onu yalnız bırakmasın istedim. Uçakta Aslan' la yan yana otururken yol bitmek bilmedi. Nihayet vardığımızda ise aslında yeni ekip arkadaşlarımla ilgili çok da bir şey bilmediğimi fark ettim. Mesela Kahraman' ın Mardin'li olduğunu bilmiyordum.
Araba ile yola devam ederken geçtiğimiz sokakların aslında ne kadar mistik bir havası olduğunu daha önce de bir çok kez gelmiş olamama rağmen fark edememiştim.

Kocaman bir konağın önünde durduğumuzda herkes inmek için hareketlendi. Ben ise inmekle inmemek arasında kararsız kaldım.. Aslan tereddüt ettiğimi gördüğünde elini uzattı. Önce ona sonra eline baktığımda,bana gülümsedi. Elimi tutarak arabadan indiğimde kapıyı çalmıştı Kahraman.

Kocaman iki kanatlı olan kapı bir süre sonra açıldığında içeriden sevinçle gülüşmeler geliyordu. Bir kadın yüksek sesle " Hanımım Kahraman ağam gelmiş" diyerek bütün konağı ayağa kaldırmıştı. Sonrasında oluşan kalabalığın arasına karışmamak için kenarda bekledik. Kahraman " Serdar yok mu?" diye sordu. " Şirkette o birazdan gelir " cevabını aldı.

Kahraman, annesi ,3 kız kardeşi ve iki yengesi ile konuşurken kız kardeşlerinden biri bize doğru dönüp "Hoş geldiniz, ben Leyla, buyurun yol yorgunusunuzdur. " dedi. Sonra da arkasına dönerek " Kızlar misafirlere hemen yemek hazırlayın" diye ekledi.

Ona baktığımda dikkatimi çeken şey ise benim kolyemin aynısının onda da olmasıydı. " Sen Serdar' ın eşi mısın Leyla " diye sorduğumda soru sorar bir ifade ile bakıyordu bana. Kolyemi çıkardığımda gözlerindeki şaşkınlık daha da artmış bu kolyenin bende neden olduğunu sorguluyordu. Çok sürmedi şaşkınlığını geçmesi ve onunla birlikte, tanımadığım bir erkek sesi aynı anda " Ece " dedi.

Sağ tarafıma baktığımda boynunun yarısını kapalayan dövmeden anladığım kadarı ile Serdar olmalıydı gördüğüm. Bana sarılmak için hamle yaptığı sırada kendimi bir adım geriye atmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Geriye gittiğimde arkamda olan Aslan' ın göğsüne çarpmıştı sırtım. Ona dönüp " Bak ben kafayı yemek üzereyim Aslan. Ben kendi ismimi bu kadar kullanmadım. Benden başka herkes benim kim olduğumu biliyor." dediğimde destek olmak için bir elini sırtıma koymuştu. Serdar' ın gözü önce parmağıma sonra da elini sırtıma koyan Aslan' a kaydı.

" Ece, Alp nerde ?" diye sorduğunda ne demek istediğini anlamadığım için sorma ihtiyacı hissettim " Alp kim ?"
"Seni buraya Alp getirmedi mi Ece " dediğinde iyice sinirlenmeye başlamıştım. "Kim diyorum kim ?"diye bağırdığımda " Abin" dedi.

Loading...
0%