@gkcxkr
|
Şampiyon telefonu elimden aldığında, Bili' yi dinlemeye başlamıştı. Ne olduğunu merak eden insanlar yanımıza geldiğinde bir anda kalabalık olmuştu. Nefes alamadığımı hissettiğimde ne yapacağımı düşünürken yanımda Ceyhun'u gördüm. Neler olduğunu anlamamış olsa da benim kötü olduğumu gördüğü için hemen beni çekerek kalabalıktan çıkarmaya çalıştı. Aslan bizi gördü ama insanlara ne olduğunu anlattığı için peşimden gelememişti. Yola çıkmamız gerekiyordu bir an önce ama benim gitmek için acelem yok gibiydi. Gitmek istediğimden bile emin değilken buraya neden geldiğimiz geldi aklıma. Biz buraya görev için gelmiştik. Görev her şeyden önceydi. Benden önce , bizden önce vatan dı. Sığınağa az kaldı. Bir saattir yoldayız arabaya sığmıyor gibiyim. Pencereyi açıp buz gibi rüzgarın içeri girmesini sağlıyorum. Yüzüme vuran rüzgarın saçlarımı dağıtmasına izin veriyorum. Belki saçlarımla birlikte kafamın içindeki kapkara bulutlar da dağılır diye düşünüyorum. İçeri girdiğimde yukarı doğru çıkan merdivenleri adımlarken burnumu yine havaya doğru kaldırmıştım. Ben buydum çünkü, ben o burnu havaya kaldırmak için sadece ter değil çok da kan dökmüştüm. Hem kendi kanımı hem de , vatana hizmet için, başkalarının kanını. Kapı açıldığında ilk gördüğüm kişi Tuğrul oldu. İki adımda her zamanki yerine gelirken önümde kocaman bir boşluk ve o boşluğun ortasında adının Alp olduğunu öğrendiğim ve bir keresinde öldürmeye çalıştığım kişi ile karşılaştım. Bana bakarken gözlerinin içi gülüyordu. Yanıma doğru gelmeye çalıştığında elimi kaldırarak onu durdurdum. Mesela anneler bebeklerini koklayarak öper o yüzden çok severim sevdiğimi koklayarak öpmeyi. Babalar oyun oynarken havaya kaldırır çocuklarını. Uçak oyunu oynarlar mesela, o yüzden çok severim birine sarılınca beni havaya kaldırmasını. Ben bunları düşünürken Alp beni yere indirdi. " Ece ben seni çok aradım miniğim. Öğrendim yani sonra nasıl ortadan kaybolduğunu ama kim bilir kaç kez aynı koridorlardan geçtik de karşılaşmadık" derken ben ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. " Biz hep aynı yolları yürümüşüz miniğim, nasıl birbirimize çıkmadı o yollar" diyerek devam etti. Gözleri dolmuştu konuşurken. " Nasıl yani " diye sormak en sonunda aklıma gelmişken kendime kızmadan edemiyordum. Ulan ben bu kadar salak değildim. Birisi bana bir şey söylediği zaman ben onun 10 cümle sonrasını bilirdim. "Aslında benim işim artık burda" dediği anda kan beynime sıçradı. O sırada dört gözle bizi izleyen başkana doğru dönüp, " O zaman masanızın en alt cekmecesine koyduğunuz istifa mektubumu an itibarı ile işleme koyabilirsiniz başkanım" dediğimde bizim ekip dahil herkes şok içinde bana bakıyordu. Tuğrul hariç. Zaten bu çıkışı bekleyen başkana bakmaya devam ettiğimde " Bunu toplantı odasında konuşalım olur mu Araf " diyerek eli ile toplantı odasını göstermişti. " Ben o tarafa bakarken birinin şaşkınlıkla çıkan sesini duymuştuk Neler olduğunu anlamaya çalışan tek kişi ben değilmişim demek ki bı aralar diye içimden geçirirken uzun sayılacak bir süre sonra Alp konuşmuştu " Araf sen misin miniğim" diye sordu. Yanıma kadar gelerek daha yakından bakmaya başladı. " Ama sen olamazsın ki miniğim. Sen çok tatlı bir şeysin" dediğinde bu bunaltıcı havayı dağıtan gülümsemeler gördüm aşinası olduğum yüzlerde. Kapıyı kapatmaya çalışırken birden tekrar açılması ile dengemi kaybettim. O sırada hemen yanı başımda olan Aslan " Müsade ederseniz bende gelebilir miyim" diye sordu, kapıya asılan Çakır' ın aksine. Baskan bana bakarak onlara cevap vermemi beklerken başımı sallamıştım. Aslan içeri girdikten sonra Çakır' ın girmesine izin vermeden kapıyı suratına kapattım. Yuvarlak olan masanın kapıya en yakın sandalyesine oturan başkanı daha rahat görmek için karşındaki sandalyeyi çekerek oturdum. " Başkanım ben buraya gelirken yani siz bu ekibi oluştururken beni buraya çağırdığınızda, bana kendi ekibini oluştur dediniz. Bende öyle yaptım. Bizim görevlerde en önemli şey çarpışmaya girdiğinizde sırtınızı yasladığınız kişilerdir bunu bize siz öğrettiniz. Bunu bize söylediğiniz de size bir istifa dilekçesi bırakmıştım. Ben biliyorum başıma geleceği. O olmaz başkanım. O benim olduğum yerde olmaz. Bunu size en başında söyledim. O gelirse ben yokum dedim" diyerek bana en yakın sandalyeye oturmuştum. " Araf, bunu yapmayı ben de hiç istemedim ama sende biliyorsun ki elimizdeki en iyi köprü o. Bu birim oluşturulurken en iyileri topladık Araf. Bize en iyi olan lazım. Bak . . ." dedi ve sustu. Derin bir nefes alarak devam etti. " Ben emekli oluyorum Araf. O da benim en iyi öğrencim" dedi. Ona bakmayı sürdürdüğümde " Onunla çalışmak çok mu rahatsız ediyor seni " diye sordu ama bu sorunun altında başka sorular vardı. " Hayır" dedim sonrasında açıklama gereği duydum. " Önceden olsa rahatsız ederdi aslına bakarsan yine rahatsız eder ama bunun nedeni" diyerek kafamda cümleleri toplamaya çalışıyordum. Sonrasında fark ettim ki aslında onu gördüğümde eskisi gibi sinirlenmiyorum. Diğer sorusuna ise Aslan cevap vermişti. " Ben müstakbel sevgilisi olarak dolanıyorum etrafında bilader hayırdır bir problem mi var " dediğinde tüm ekip bize şaşkınlıkla bakıyordu. Ben hızla ona döndüğümde yanıma kadar gelip tek gamzemin üstüne minik bir öpücük kondurdu. Bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Öylece kalmışken birinin bağırışı ile bakışmamız bölündü.
|
0% |