@gkcxkr
|
Ayağımdaki siyah stiletto ayakkabılar ile yerde yatan adamın üstünden geçerek benim için ayrılmış olan gösterişli tekli koltuğa oturdum. Başımla verdiğim işaretle ayağımın dibindeki cesedi alarak dışarı attılar. Yan koltuğumda oturan ihtiyar dışında herkes şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Şaşkınlık dışında , tam karşımdaki adamdan sezdiğim, beğeni dolu bakışları görmezden gelerek yan koltuğuma döndüm. " Aşk olsun Hikmet bey, ilk karşılaştığımızda kim olduğumu biliyordunuz ve bunu benden sakladınız mı?" diyerek gülümsemi daha da büyüttüm. 60 yaşındaki bu ihtiyar beni burda ilk gördüğünde, yani daha önce çalıştığım adamın koruması olarak toplantıya girdiğimde, kolyemi görmüş ve nerden aldığımı sormuştu. Almadığımı ailemden kalan tek şey olduğunu söylediğimde biraz şaşkınlıkla beraber "Anladım " demişti sadece. "Hoş buldum. Burada bulunanlara kim olduğumu siz açıklamak ister misiniz?" diye sorarken, sözüm sol çaprazımda oturan kişi tarafından kesildi. " Sen kim oluyorsun da bu şekilde buraya girebileceğini düşünüyorsun?" diyerek ayağa kalktı. Koruması aynı hızla silahını çektiğinde ateşlemek için emir beklerken ,benim arkamdaki iki koruma da silahlarını çıkarmış hem korumayı hemde üstüme yürümeye çalışan adamı vurmuştu. Ayağa kalktım. Çantamın içindeki pakete uzanıp bir sigara çıkardım. Aynı anda üç tane çakmak yakılıp uzatılmışken ben kendi çakmağımı çıkarıp sigaranın ucunu ateşe verdim. " Birincisi sözümün kesilmesinden hiç hoşlanmam. Sonucuna sizde iki kez şahit oldunuz. İkincisi, Demir ailesinin kan hakkı ile bu masaya oturuyorum. Ben Ece Demir." İKİ SAAT ÖNCE " Emin misin bak Ece, bu adamların arasına tek başına girmekten bahsediyorsun."dediğinde sadece gözlerimi devirmekle yetinmiştim çünkü bunu dünden beri milyonuncu kez söylüyordu. Telefonumu alıp rapor geçtikten sonra hazırlanmak için kendi odama geçtim. Bu evi daha önce sadece ben kullanıyordum. Tabi ki Rüzgar çökene kadar. Gelirken yanımda getirdiğim elbisemi çıkarıp yatağın üzerine koydum. Ne kadar beğenerek almıştım bu elbiseyi. Siyah, kare yaka , midi boy olan elbisem tam olarak vücudumu sarıyordu. Ellerime taktığım dantel eldivenler ise kombinin mükemmelliğini vurguluyordu. Tabanı kan kırmızısı olan siyah stiletto ayakkabı ise kesinlikle bu elbise için oluşturulmuş gibiydi. Gözlerimi ortaya çıkaran hafif makyajdan sonra kıyafetlerimi de giyince hazırdım. Telefonumu elime aldığımda yabancı bir numaradan mesaj geldiğini gördüm. "Yanında değilim ve bunu beni ömrümde olmadığım kadar gergin yapıyor. Tabi ki sen her şeyi en mükemmel şekilde yaparsın ama hepimiz biliyoruz ki senin deli damarın tutunca pek de nerde olduğunun bir önemi olmuyor. Lütfen dikkat et kendine. Allah'a emanet ol." İsim olmasına gerek yoktu. Aslan her ne kadar bana kırgın olsada yanımda olduğunu hissettirmek istiyordu. Bana bunlarla gel aslan parçası. Gülerek odadan çıktığımda Rüzgar, bana hayalet görmüş gibi bakıyordu. " Aman Allah'ım dudakları birazcık yana kıvrılmış bir Ece görüyorum. Kıyamet alâmeti" diyerek dalga geçtiğini zannediyor sanırım. " Hazır mı tüm istediklerim ?" Yola çıktığımızda son raporları geçmiş ve tamamen Azap olmuştum. Ormanın içindeki yolda ilerkerken birden önümüze çıkan arabalarla durmak zorunda kaldık. Rüzgar pencereyi indirip bize doğru gelen kişilere beni göstererek bir şeyler anlattı. Bana doğru döndüğüne adımı söylediğini anladım. Adamlardan bir tanesi bana doğru geliyordu. Pencereyi , kolyemi görebileceği kadar indirdim ve konuşmadan onun işaret vermesini bekledim. Beklediğim gibi, kolyemi gördüğünde, başıyla geçmemiz için yolu açmalarını işaret etti. İşte şimdi başlıyoruz. Ormanın içinde şatoyu andıran yapıyı gördüğümde hayran kalmamak elde değildi. Araba evin kocaman, gösterişli kapısının önünde durduğunda Rüzgar koşarak indi ve kapımı açtı. Arabadan indiğimde, diğerleri bize bakarken kim olduğumu anlamaya çalışıyorlardı. İçeri girdiğimde uzun bir koridorla karşılaştım. Koridorun bir tarafı tamamen bahçeye bakarken sonuna vardığımızda karşımıza çıkan kocaman salon ile ortaya koyulan 8 kişilik masa ile karşı karşıya kaldık. Masadakiler , iki kişi hariç, bana şaşkınlıkla bakıyordu. Masanın başındaki Cihangir' e geldiğim haber verilmişti. Şaşırmayan diğer bir kişi ise Hikmet Bey'di. Benim kim olduğumu ben bilmeden önce biliyordu. Bunu şimdi çok daha net anlamıştım. " Buyrun hanımefendi, yanlış geldiniz galiba. Özel bir toplantı yapıyoruz. Toplantıyı ben organize ettim ve size davetiye gönderdiğimi düşünmüyorum. Dilerseniz size çıkışa kadar eşlik edilsin" dedi Cihangir. O da merak ediyordu kim olduğumu. " Can Bey, bugüne kadar ailem adına yaptığınız vekaletin sonuna geldiniz. Şimdi çıkabilirsiniz " dediğimde herkes daha da şaşırmış, Can denen adamın cevabını bekliyordu. " Sen kim oluyorsun da buraya bu şekilde girip beni buradan çıkarma gafletinde bulunuyorsun hadsiz. Düne kadar burda birinin adamıydın" " Tanışmadığımız için bu terbiyesizliğinizi . . . " Cümlenin sonunu getirmeden ayağa kalktı ve " kes sesini kadın şimdi defol burdan " dedi. Koruması silahını çekip bana doğrulttuğunda gülmeye başlamamı kimse beklemiyordu. Korumanın gözlerine bakarak " Sık " dedim. O koruma silahı kendi patronuna sıktığında da bunu da kimse beklemiyordu. Yere düşen adama bakarak konuşmaya başladım. " Teşekkür ederim Salih. Dedeme bu kadar sadık olduğun için. " diyerek masaya doğru yürümeye başladım. Herkesle tek tek göz göze gelirken beni tanıyanlar konuşmamı beklerken benim yaptığım tek şey rakiplerimi belirlemekdi. SIĞINAK
Gideceğini tahmin etmeliydim. Söylerken hazırdı zaten planı. Ben sadece belki beni dinler diye düşünmüştüm. Onun sığınaktan çıkarkenki görüntülerini defalarca kez başa sarıp izlemiştim. Benim izleyeceğimi bilerek kameraya bakmış ve selam vermişti. En azından konuşabilmek isterdim gitmeden önce. Onun ekibindeki herkes zaten onun planının hazır olduğunu anladığı için onun için gerekli materyalleri hazırlamış ve yolcu etmişlerdi. Bunu da güvenlik kameralarından görmüştüm. Her gün yeni bir şeyler öğreniyordum hakkında. Bunu öğrenmek bana pahalıya patlamıştı. Giderken göremememiştim onu. Sarılamadım , dikkat et diyemedim. Sonrasında attığım mesajın sonuna ismimi bile yazamadım,nerde ne durumda olduğunu bilemediğim için. Benim için asıl şok ise yerleştiği ev olmuştu. Tamam evde problem yok ama içindeki yavşak problemdi. Daha önce de çalışmışlar birlikte, onda da bi problem yok gerçekten ama birlikte kalmak zorundalar mı yani. Sevmedim o iti. " Yeni mesaj geldi Araf' tan" Alp yerinden fırladığında konuştuğumuz gibi ilerleyecekti herşey. Ece onların konağına geçtiğinde, o da hesap sormak için oraya gidecek herkesin önünde önce kavga edecekler sonrasında ise kan ağır basacak ve kucaklaşıp barışacaklardı. Bundan sonrasında da Alp artık Ece'nin yanında olacaktı. En azından yanında bizden biri olacaktı. En yakın zamanda onun yanına girmenin bir yolunu bulmalıyım ama bu çok riskli. Ece bu zaman kadar öyle iyi gizlemiş ki kendini onu kimse tanımıyor ama ben hep ortadaydım. Yanında olamamak beni tedirgin eden durumların başında geliyor.
|
0% |