Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@gkcxkr

Selim'in gelişi ile toparlanıp toplantı odasına geçmiştik. Dosya halinde hazırladıkları bilgileri bize anlatmaya başladılar. Selim " Davet bahçede olacak ama tabi ki zemin kat da davetlilerin kullanımına açık olacak. Melek mutfak ekibinde olacağı için evin tüm odalarına erişimi daha kolay olacak biz üçümüz daha çok bahçede vakit geçireceğiz. İlk katın tuvaletinde havalandırma penceresi bir insanın geçebileceği büyüklükte. Hemde arka tarafa baktığı için tenha olur ordan çıkarması daha kolay olur. Tolga içerden size uzatabilir baygın olarak" dediği de Tolga' ya bakıyordu. Tolga başını sallayarak onay verdiğinde Eylül devam etti." Araf ve Şampiyon' un onu alıp çıkabileceği bir yol oluşturmak için yarın başka bir ekip onların bahceye peyzaj ekibi olarak gidecek ve bunu organizasyon ekibinin genel düzenlemesi olarak gösterecekler. Arka bahçeden evin arkasındaki yola açacakları yoldan geçeceksiniz. Sonrası zaten sizde " diyerek bize bakıyordu.
" Bili bütün ekipmanlar hazır mı?" diye sorduğumda " Yarın sabaha kadar hepsi hazır olur üzerinde çalıştığım bir program vardı hatırlıyor musun Araf geçen operasyonda kullanmıştık. Onu geliştirdim. Bugün onunla ilgileneceğim akşam 5 gibi deneme için hazır olur sana haber veririm" dedi. " Nasıl bı program?" diye sormuştu Melek hayacanla. " Aslinda şöyle,operasyona çıkarken kullanmamız gereken çok fazla malzeme oluyor bu da bizi yavaşlatıyor. O yüzden hepsini bir araya toplayarak küçük ,portatif bı alet oluşturdum. Onun yazılım programını denemiştim geçen operasyonda ve sorunsuz çalıştı. Bende üstüne ne ekleyebilirim diye kafa yordum biraz. Bakmak ister misin ?" diyerek onu çağırdı.
Onlar kendi aralarında program dili konuşmaya başladığında biz yavaş yavaş dağılmaya başlamıştık. Yapmam gerekenler vardı ama bu aralar kafa karışıklığı geçmiyordu. Bu daha da sinirlerimi bozarken Aslan' ın dışarı çıkmak üzere olduğunu farkettim ve seslenerek onu durdurdum. " Aslan, bir şey sormam lazim bir saniye bekler misin ? " diyerek onun yanına doğru ilerledim. "Seni dinliyorum" derken tekrar gülümsemesi ve ortaya çıkan gamzeleri ile afallarken " Daha önce kimin saçını taradın.? Yani bu kadar düzenli toplamayı başarmış olduğuna göre birilerine daha yardım etmiş olman gerekir." diye aslında hic sormamam gereken bir şey sormuştum. Bu değildi operasyonla ilgili bir şey soracaktım ben. Nerden çıktı ki bunu sormak. " Neyse ya ben saçmaladım galiba merak etmiştim sadece aslında niye merak ettim onu da bilmiyorum ama " diyerek dönüp gideceğim sırada arkamdan gelen gülme sesi ile yerimde kalakaldım. Bana mı gülüyordu o. Ama ben bunu parçalarım. O sinirle ona döndüğümde çoktan savunma pozisyonuna geçmişti. " Sakın bak Araf komik olduğu için gülmedim sadece bana bunu sormuş olman çok hoşuma gitti" diyerek kendini savunuyordu.
Ona hiç bir şey söylemeden arkama dönüp odama geçtiğimde benim de düşündüğüm sey onun bu kadar güzel gülmesinin haksızlık olduğuydu.
Bana olan şeyin farkındaydım ve en çok bu sıkıyordu canımı. Acaba bana öyle bakma desem niye diye sorar mı ki. Bakmasın istiyorum. Sanki çok değerliymişim sanki çok güzelmişim sanki ne bileyim işte tekmişim gibi bakmasın istiyorum. Hülya ablanın deyimi ile eşek kadar insanlar olduk artık. Benden etkilendiğinin farkındayım ve işin kötü yanı benim de ondan etkilendiğimi bilmesi tadımı kaçırıyordu. Üstelik yapmam gereken onca şey varken kafamı bu kadar meşgul etmesini de hiç etik bulmuyorum.

Tüm hazırlıklarımı tamamlayıp erkenden uyumak istemiştim ama sadece istedim, pek uyku tutacak gibi değildi. Hiç zorlamadan kalkıp kendime bir kahve yaptım ve odamın iki sandalye bir küçük masa sığacak kadar olan balkonuna çıktım. Yarın ki operasyon sonrasını düşünmeye başladım. Ne olacak nereye götürecek bizi. Hepsini içeri tıktığımızda ailemi bulabilecek miyim. O kısımda takılıyordum hep. İş kısmını çok hızlı bir şekilde planlarken konu aileye geldiğinde neyin ne olacağını kestiremiyorum. Bu zamana kadar yoklardı bundan sonra olsalar ne değişir hayatımda yada bir zamanlar deli gibi anne demeyi isterken şimdi görsem anne diyebilir miyim. Babam olacak kişinin ben sürekli sakarlık yaparken nerde olduğunu merak ediyordum. Çok düşen bir çocuktum ben. Ellerim, dizlerim ,kollarım hep yara bere içindeydi benim. Çocuktuk biz düşmek kalkmak bizim içindi her çocuk düşe düşe kalka büyürdü ona yanmazdı canım. Bir keresinde, okula ilk başladığımız hafta bir çocuk düştü okulun ortasında. Ben yanındaydım kaldırmak için elimi uzatacağım sırada biri elimi tutup hızla çekmişti. Annesiymiş çocuğun. Onu kucağına aldı " Canının yandığını biliyorum öpelim mi geçsin acısı" dedi. Ben o zaman yaranın öpünce iyileştiğini öğrenmiştim. O yüzden miydibenim yaralarım hep iz bırakışı.
O günden sonra çok daha dikkatli bir çocuk oldum düşmemeye dikkat ettim çünkü bizim öpüp iyileştirecek kimsemiz yoktu. Buna üzülmeyi uzun zaman önce bıraktım zannediyordum ama demek ki sadece halı altına süpürmüşüm.

Erkekler hazır olup kızları beklerken söylenmeye başlamışlardı. " Ama bak hep oluyor " dedi Ali. ". Aslında bizde böyle olmazdı. Yani bizde genelde en geç Ceyhun hazırlanırdı. Araf da sinirlenirdi ben kadın halimle makyajımı saçımı yapıyorum da sen nasıl hazırlanamıyorsun diye ama bugün Araf da geç kaldı " diye ekledi Selim.
O sırada Araf toplantı odasından çıkmıştı. Herkes şaşkınlıkla ona bakarken " Ne var be operasyon öncesi planları kontrol ediyordum" dedi Araf ama onları şaşırtan Araf' ın dupduru güzelliğiydi.

Siyah , prenses model mini bir elbise giymişti Araf. Sırt kısmındaki ipler saçları tarafından gizlensede sağa sola hareket ettikçe insanı hipnoz ediyor gibiydi. Zarif tek bantlı,siyah ayakkabısı ile podyum modelleri gibi yürürken bütün gözler onun üzerindeydi. Saçlarını ensesinde yaptığı şık bir at kuyruğu ve saçına taktığı kiraz çiçeği modelli toka ile tamamlamıştı kıyafetini. Araf' ın ekibi buna alışkınken bu güzellik diğer ekibi afallatmıştı.
Kızlarla birlikte Şampiyon da girmişti içeri. Giydiği siyah takım elbisenin içine beyaz gömleği tüm vücuduna yapışarak tüm kaslarını ortaya çıkarıyordu. Gözleri bir tek Araf' ın üzerinde kalmıştı. Gözlerinden geçen beğeniyi herkes görmüştü. Saklama gereği duymamıştı Şampiyon hiç bir şeyi. İlk gördüğünde,Araf ilk güldüğünde düşmüştü gönlüne sevda ateşi dedikleri. Çok aramıştı ama bulamamıştı, ona giden bütün yolları temizlemişti Araf. Hiç bir iz bırakmamıştı peşinde.
Araf' ın gözleri Şampiyon' a değdiğinde çekemedi bir süre. Sonra ona doğru yaklaştı ve başıyla biraz eğilir mısın işareti yaptı. " Bana öyle bakma olur mu" diye söyledi ve arkasını dönüp gitti. Arkasında bıraktığı enkazdan habersiz.
Parti evine vardıklarında Melek, Kahraman, Selim ve Ceyhun işlerine başlamışlardı. Tuğrul evin kapısının önünde koruma görevini üstlenmişti. Ali evin bahçesini çok net görebileceği bir evin çatısında saat 4 ' den beri bekliyordu. Eylül iki saat önce gelmiş dj ekipmanlarını kurmuş ve yavaş yavaş ortamı ısıtıyordu. Bili , ben ve Şampiyon iki sokak ötedeki otobüsün içinde olup bitenleri kontrol ediyorduk. Sıra bizdeydi. Bili'nin verdiği kulaklık görevi görecek olan küçük küpeyi takarken Şampiyon' unda kulaklığını taktığını gördüm. Elbisenin kabarık eteğini biraz kaldırıp bacaklarıma silahım ve bıçağımı yerleştirdim. İçerisine elektro şok cihazı ve bayıltma spreyi koyduğum çantayı da koluma taktıktan sonra hazırdım.
Sığınaktan çıktıktan sonra Şampiyon ile göz göze gelmemeye çalışıyordum. Bunun nedeni soracaktı bana ne diyeceğimi bilmiyorum. Belki de sormazdı ve dediğimi yapardı. Bu hepimiz için en iyisi olacak gibiydi.
Otobüsten inip partinin yapıldığı eve araba ile geçmemiz gerekiyordu. Arabanın şoför koltuğuna oturduğum da şaşırsa da yan koltuğa oturmuştu Aslan. Evin önünde durduğumda kapıyı açıp anahtarı göz kırparak Tuğrul' a verdim. Hadi bakalım başlayalım.

  
   
    

Loading...
0%