@gmcan_1954
|
Söylediğim sözler karşısında asrın şok olmuştu. Öyle derin bakıyordu ki gözlerimin içine. Uzun bir süre konuşmadı. Tepkilerini ölçmeye çalışıyordum.
"Sen ciddi misin?" dedi.
"Hemde hiç olmadığım kadar" Hiç görmediğim bir gülümseme bıraktı asrın ortaya.
" Yani sen, bu söylediklerin, yani sen şimdi benimle, biz mi yani sen ve ben ikimiz."
Saçmalıyordu ama en doğru kelimeleri kullanarak. Tanımıyordum onu ama bildiğim kadarıyla asrının ilk defa saçmaladığına yemin edebilirim.
"Hı hı" kafamı salladım gülümseyerek.
Hızla yanıma gelip koca kollarıyla tüm bedenimi sardı. Aitlik hissi sardı dört bir yanımı. Evet ben bu kollara bu kokuya aittim sanki. Bende kollarımı doladım asrının boynuna kafasını boynuma gömdü. Ne kadardır bu haldeyiz bilmiyordum. Özlemiştim sanki ona yıllarca sarılamamışım hasretinden yanıp bitmişim de şimdi küllerim yeniden alev almış gibi. Asrın bir nefes çekti ciğerlerine
"İşte bu koku, bu koku beni benden ediyor."
Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı başka parlıyordu daha da harlıydı sanki ateşi.
" Bu anı yıllardır bekliyordum sanki"
Benimle aynı duyguları paylaşması beni hüzünlendirmişti. Gözümden mutlu bir yaş düştü yanağıma. Elinin tersiyle okşarcasına sildi. Baş parmağı ıslak yanağımda gezdi.
"Sen bundan sonra asla ağlamayacaksın, mutluluktan olsa bile."
Her söylediği sözle yüreğim daha da kayıyordu ona. Tebessümüme karşılık bir kez daha kendi göğsüne çekip sarıldı, minik buseler bıraktı saç tellerime.
"Bu zamana kadar nerdeydin sen?"
Koltuğa oturttu beni tam karşıma oturup ellerimi ellerinin arasına aldı.
"Sana kolay olacak demiyorum, ben kolay bir adam değilim biliyorum. Ama sende tılsım var sanki bir bakışınla dinginliyorsun beni. Daha önce başıma hiç böyle bişey gelmedi. Güzelliğin beni büyülüyor asya. Hele kendine has o dikbaşlılığın beni sana çekiyor. "
"Bende kolay olacağını sanmıyorum, ama ben senin ateşinle yanmaya hazırım. Seni rüyamda gördüm biliyormusun o ilk tanıştığımız gün hatırlayamadım ama sonra hatırladım. Sen beni kollarının arasına alıyordun ve başımızdan küller yağıyordu."
"Bir dakika o gün bende böyle bir rüya gördüm. Hatta sana benzettiğim için çok dikkatli baktım sana ama emin olamadım"
"Sen o yüzden mi dik dik bakıyordun bana. Nasıl bi rüyaydı anlatsana"
"Her yer yanıyordu sanki cam bi fanusun içindeyim. Karşı kaldırımda bir bank var orda bir kadın oturuyor saçları uçuşuyor. Denizi seyrediriyor. Ateş kadına doğru yaklaştı kalkmasını söylüyorum beni duymuyor, görmüyor. Ardından bi adam yaklaştı ateşlerin üstüne basa basa kadının yanına gitti. Ona da sesleniyorum ama o da duymadı. İkiside yanacaklar çok az kaldı. Adam kadının yanına oturdu dikkatli bakıyorum fanustan o adam benim. Kadın başını yasladı adamın omzuna birden yağmur bastırdı. Bütün ateş o yağmurun şiddetiyle söndü."
Ağzım açık kalmıştı benim gördüğüm rüyayla nerdeyse aynıydı bu.
"Neden öyle bakıyorsun?" dedi asrın.
"Benim gördüğüm rüyayla senin gördüğün rüya neredeyse aynı asrın bu bi tesadüf mü sence?"
"Hayır değil biz birbirmizin geleceğini önceden görmüşüz ve biz birbirmize çok iyi geleceğiz asya."
Sarıldık, o kadar sıkı sarıldık ki aramızdan bir nefes bile geçemezdi.
"Seninle birşey konuşmak istiyorum" dedim.
"Seni dinliyorum"
"Şimdilik bu olanlardan kimsenin haberi olmasın olur mu? Zaten bana torpilli gözüyle bakıyorlar şirkette. Bunu da öğrenirlerse"
"Neyi öğrenirlerse?"
"İkimizi işte"
Asrının dudaklarına kurnaz bir gülümseme yayıldı.
"Ne olmuş ikimize" Gözlerimi devirdim.
"Ne zorluyorsun söyleyemiyorum işte"
Asrın belimden tutup kendine çekti. Gözleri dudaklarıma kaydı.
"Bana bir daha göz devirirsen olacaklardan ben sorumlu değilim"
Neyi kastettiğini anlamıştım. Utancımdan yerin dibine saklanabilirdim.
"Kızardın ve ben seni daha öpmedim bile"
"Kes şunu lütfen" Koca ellerini itmeye çalıştım ama nafile.
"Şu lafı bitir önce , ikimiz ne?"
"Birlikteyiz işte" dedim.
"Hiç kimseyle, hiç kimseye yakışmadı bizim kadar bir olmak"
Ayağa kalkıp bi müzik açtı. Elimden tutup geniş salonun ortasına çekti, dans etmeye başladık. Kulağıma fısıldadı;
"Hoşgeldin gözleri güneşi kıskandıran kadın. Benim siyah beyaz hayatıma renk oldun bu tıpkı Güneşin Ay'a aşık olup dokunması gibi. Hiç kimseye boyun eğmem diyen bir adamı, önünde diz çöktürdün. Kimseyi sevmem, kimse umrumda olmaz diyen bir adamı sırılsıklam aşık ettin."
Burnunu saçlarıma bastırıp koca bir öpücük bıraktı ve devam etti;
"Kocaman yüreği olan bir kadın, duygusuz bir adamın içine aşkı hapsetti, sevmeyi öğretti. Ne güzel geldin , iyi ki geldin."
Saatlerce sarılarak dans ettik. Rüya gibiydi ama hiç bitmesini istemediğim bir rüya...
Gözlerimi araladığımda salondaydım. En son asrınla muhabbet ediyorduk. Kalkmaya yeltendim, asrının eli belimi sarmış. Bir dakika ben asrınla burda uyuya mı kaldım? Hafifçe elini çektim, usulca kalktım yanından. Ne de güzel uyuyordu, uzun uzun seyrettim onu. Yüzünü keşfe çıktım, ne kadar da masumdu uyurken. Uyanıkken duruşu bile sert ve ürkütücüydü bu koca adamın. Ellerimi gezdirdim çehresinde, anlaşılan uykusu baya ağırdı. Kalktım güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Önce odaya çıkıp üzerime siyah swet, gri eşofman giydim. Elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa girip birşeyler hazırlamaya başladım. Bir yandan ise ses yapmamaya çalışıyordum. Dolaptan iki yumurta çıkardım, sütüde diğer elime aldım. Kapağını kapatayım derken yumurtanın birini yere düşürdüm. Asrın uyanmış mı diye parmak uçlarımda yürüyerek salona baktım. Oh iyi uyuyordu hâlâ. Çayı koydum , masayı hazırladım. Bardağa elim çarptı yere düştü. "Aman be iyi ki sessiz olalım dedik" fısıltıyla söylendim kendime. Asrından yine ses yoktu mübarek fil uykulu musun? Bir yandan da yaptığım sakarlıklara şahit olmadığı için seviniyordum. Etrafı toparladım son kez masayı düzenledim. Asrını uyandırmaya gidiyordum masaya ayağımı çarptım. Hint dizisi çektim resmen şimdi halıya dolanıp asrının kucağına düşmediğim kaldı. İnleme sesim biraz yüksek çıkmıştı. Sendeleye sendeleye , sinirle mutfakta koşuşturuyordum. Acım en üst safadaydı resmen yere yatıp tepindim.
"Asya napıyosun"
Asrın daha çok bu deli yerlerde napıyor diye sordu bence ama kibarlaştırmıştı işte.
"Ayağımı masaya vurdum da"
"O yüzden yerleri mi dövüyorsun, yerin ne suçu var masaya vursana."
"Ha ha ha çok komiksin. İnsan sevgilisinin canı acıyınca bi bakayım, öpeyim der. Sen ne diyorsun." Yanıma eğildi.
"Sevgilisi hmmm bir daha söylersen her yerine bakıp öpebilirim"
"Git git istemez ben kendi başımın çaresine bakarım"
Asrın gülüyordu kahkaha atmaya başladı, yüzüme baka baka. Dayanamayıp bende güldüm. Elini uzattı tutup kaldırdı yerden.
"Çok gıcıksın" dedim.
"Napıyım sende çok tatlısın"
Masaya oturduk, asrın çayları doldurdu.
"Ellerine sağlık herşey harika görünüyor"
"Afiyet olsun"
"Yumurta kaldı mı evde? Ya da bardak mı demeliyim?"
"Yaa sen uyanık mıydın bende uyanacaksın diye sessiz sessiz uğraşıyorum"
"Uyanıktım beni izlerkende"
"O rüyadır canım"
Güldü asrın. "Naptın okul işine başladın mı?"
"Evet birkaç çalışma yaptım, hazır olduğunda sunumlarını sana göstereceğim. Bunun için sana tekrar teşekkür ederim asrın"
Elini tuttum, bana karşılık iki elimi de sıkıca kavradı.
"Asıl ben teşekkür ederim Asya. Benim için değerli ve anlamlı olan bir yer. Ve anlamlı biriyle daha da anlamlanacak."
Anlamakta zorlanmıştım, gülümsedi Asrın. "Baya karışık bi cümle oldu" dedi.
Elindeki salatalık batırılmış çatalı ağzıma uzattı, alıp yedim. Asrın gözünü kırpmadan beni izliyordu.
"Ne bakıyorsun öyle"
"Çok güzelsin"
Kaçmalıydım yanaklarım kızarmadan.
"Ben okula gecikiyorum, çıkmalıyım."
"Tamam ben bırakırım seni."
"Asrın ne konuştuk biz, simdilik kimse bilsin istemiyorum."
"Ne var canım asistanımı okula bırakamaz mıyım?"
"Bu zamana kadar hangi asistanını yada hangi çalışanını bi yere bıraktın?"
Asrın hayır anlamında kafa salladı.
"Bende öyle tahmin etmiştim"dedim.
" Tamam sadece bugünlük bırakayım bari"
"Peki tamam"
İkimizde hazırlanıp çıktık. Arabayı okulun girişinde durdurdu asrın, inip kapımı açtı.
"Vayy asistanının kapısınıda açıyorsun ha, bu devirde böyle patron zor bulunur valla"
" şansını zorlama istersen , yada zorla sonuçları seni pek mutlu etmez."
"Ne yaparsın zorlarsam?"
Koşarak yanıma geldi eda, her zaman ki gibi yıllardır görüşmüyormuşuz gibi sıkıca sarıldı.
"Günaydınnnn" dedi neşeli ses.
"Günaydın" dedim.
"Günaydın" dedi. Şimdi görürsün der gibi bakan asrın.
"Nasılsın asrın?"
"İyidir sen?"
"Bende iyi. Baksana akşam serkan ve asyayla yemek yiyeceğiz sende gelsene."
"Öyle mi?"dedi asrın.
Sorun şu ki böyle birşeyden benimde yeni haberim oluyordu.
"Pardon" dedim. "Aceba bu kararı bana sormadan nasıl aldın?"
"Her seferinde ekiyorsun kızım. Doğru düzgün görüşemiyoruzda eskisi gibi. Düpedüz emrivaki yapıyorum işte geliyorsun."
Asrına döndü bakışlarım
"Tamam geliyorum bende "
"Tamam süper akşam görüşürüz o zaman."
Koluna giren eda beni okula doğru çekiştirirken asrının sesiyle ilimizde döndük.
"Asya, yemek yiyeceğimiz adresi konum atmayı unutma sevgilim."
"Nee"
Edanın bakışları bende, benimse öfkeli gözlerim asrında. Pişkin pişkin sırıtıp arabaya binip gitti. Ardında pimi çekilmiş bir bomba bırakarak.
"Sevgilim mi dedi o? Asya cevap versene kızım"
"Uff evet eda"
"O ne demek ya , bu haber böyle mi söylenir anlatsana ölücem meraktan ayyy."
"Sevgiliyiz işte"
"Sovgoloyoz oşto düzgün anlat şunu. Beni de kendine benzettin iyice."
Eda koluna girdi kantine indik. Olan biteni tek tek anlattım, ağzı açık bir şekilde dinledi.
"Ayy kızım aynı filmlerdeki gibi ne romantik"
"Bak sakın kimseye tek kelime etmiyorsun tamam mı?"
"Tamam"
"Serkana bile"
"Tamam be"
"Hadi ben derse çıkıyorum. Akşam görüşürüz"
"Görüşürüz" Edanın ağzı kulaklarına varıyordu.
Sınıfa çıktım, mertin yanı boştu oraya oturdum.
"Günaydın nasılsın?"
"Günaydın asya iyiyim sen ?"
" bende iyi ya ödevi bitirdin mi sen?"
"Az kaldı yarına bitiririm"
"Ben hiç eline bile alamadım nasıl bitireceğim hiç bilmiyorum."
"Yarın son günü biliyorsun değil mi?"
"Evet biliyorum" dedim.
"İstersen ders çıkışı sana yardım ederim"
"Gerçekten çok sevinirim mert"
Hocanın girmesiyle sustuk bir süre dersi dinledim. Telefonuma bildirim geldi gönderen asrındı;
- e hani sevgilim hala konum göndermedin-
- bu kadar gıcık olmak zorunda mısın gerçekten?-
-sen istedin hem ilimizde edadan saklamayacağını biliyoruz değil mi?-
-evet anlatacaktım zaten ama bu şekilde değil-
-senin dersin yok mu anca bana laf yetiştiriyorsun-
-atmıyorum sana konum falan kendin bul-
-bende seni seviyorum sevgilim-
Gülümsemiştim mert bana bakıp bu halime tebessüm etti.
-bende seviyorum-
Ders bitti mertle kantine geçip benim ödev işini hallettikten.
"Geriye maketi kaldı onuda akşam hallederim. Çok teşekkür ederim mert sen olmasan hayatta bitmezdi."
"Rica ederim asya, arkadaşlar arasında lafı bile olmaz."
"Baksana akşam bi planın var mı?"
" yok her zamanki gibi evde olacağım"
"Eda serkan ben bide asrın akşam yemeği yiyeceğiz gelmek ister misin?"
"Sanırım patronun beni sevmedi, yiyecek gibi bakıyor".
Kahkaha attım.
"Onun genel bakışı öyle sana özel değil yani. Hadi kırma beni o kadar yardım ettin bana."
"Tamam peki"
" harika o zaman ben sana adresi mesaj atarım. Şimdi hazırlanıp şirkete gideceğim".
"Tamam görüşürüz" Okuldan çıktım sinan beni bekliyordu, kapımı açtı.
"Buyrun efendim"
Başımla onayladım, arabaya bindim. Eve geldim anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Ev asrın kokuyordu ciğerlerime çektim, ihtiyaç duymasam nefesimi salmayacaktım. Odama çıkıp güzel bi duş aldım. Kırmızı diz altı askılı bir elbise giydim, saçlarımı bol alttan bi topuz yaptım. Siyah topuklu ayakkabılarımı giyip çantama koyu kırmızı rujumu atıp çıktım. Kendimi güzel hissediyordum , hiç olmadığım kadar mutluydum. Arabaya binip şirkete geçtim. Bakan birkez daha bakıyordu. Asansöre çıkana kadar hoşgeldinizleri yanıtlamıştım. Kata çıktığımda direkt odama geçtim. Hazırlamam gereken birkaç rapor vardı onları halledip kağıtları toparladım. Asrının odasına gidip kapıyı tıkladım.
" gel"
İçeri girdiğimde yalnızca adının Atıf olduğunu bildiğim bir adamla koyu sohbetteydi. Birkaç adım attım asrın bana baktı öksürmeye başladı. Resmen krize girdi, masada duran sudan doldurup verdim.
"İyi misiniz?"
"İyiyim
Adama dönüp;
"Gıcık tuttu kusura bakmayın" dedi.
Bana bakıp;
" evet " dedi.
"Bugünkü raporlar ve imzalamanız gereken evraklar" Masanın üzerine birkaç dosya bıraktım. Kağıtları inceleyip imzalamaya başladı.
"Merhaba tanışma fırsatımız olmadı daha önce, Atıf ziya ben akar holdingin genel müdürüyüm." Elini uzattı, elini sıktım.
"Memnun oldum bende Asya karahan."
" Okuduğunu duydum , stajını burada aldığın için çok sanslısın. Asrın kolay kolay staja almaz ama şaşırdım açıkçası."
Asrın kağıtlardan kafasını kaldırmadan cevap verdi adama;
" onun gibi başarılı birini başka bir holdinge kaptıramazdım, bu konu da şanslı hisseden benim açıkçası."
Bu beni gururlandırmıştı. İçten içe asrına sarılmak istiyordum şuan.
"Bunlar tamam başka birşey"
"Hayır yok , teşekkürler"
"Rica ederim" Gözlerini çekmiyordu, bende çekemiyordum ama zorunlulukla çektim.
"İyi günler" dedim. Atıf beye odadan çıktım.
Odama geçip çalıştım, asrının bana verdiği okul muhteşem olsun istiyordum. Biraz zaman sonra kapı çaldı gel demeden açıldı gelen asrındı.
"Gel demedim yanlız"
"Sen gel demesende gelirim ben sana"
Masanın üzerine oturdu, oturduğum sandalyeyi hafif geri ittim ama beni köşeye sıkıştırmıştı.
"Beni çok zora sokuyorsun"
"O ne demek"
Beni baştan aşağı süzdü.
"Çok güzel görünüyorsun"
"Böyle giyinmemi isteyen sendin unuttun mu?"
"Bu kadar iddialı olacağını bilsem ağzımı açmazdım. Yalnız sana saçlarını açık bırakacaksın demiştim, bu konuda neden dinlemiyorsun?"
"Saçmalama bu kıyafetin üzerine açık gitmezdi. Hem ne istiyorsun sen benim saçımdan?"
Yanıma yaklaştı boynuma ufak bir öpücük bıraktı.
"Burada gördüğümü başkası görecek diye ödüm kopuyor. Burası bana ait ,benim krallığım."
Asrın minik öpücükler bırakıyordu boynuma. Birden kapı çaldı asrın hızla ayağa kalktı. Gel dedim.
"Asya hanım" Gelen çalışanlardan erdemdi, asrını görünce; "Pardon efendim, ben dosya gösterecektim de"
"Tamam bizim işimiz bitti zaten"
Asrın arkasını dönüp göz kırpıp odadan çıktı. Bir süre erdemin getirdiği dosyalara baktım. İşlerim bitmişti asrının odasına girdim.
"İşin bittiyse çıkalım mı?"
"Birlikte görünmek istemediğini söylemiştim" dedi. Arkasına yaslanıp sırıtarak. "Ayrıca konum da göndermiyordun şimdi birlikte mi gitmek istiyorsun."
" Konum mevzusunu hakettin, birlikte görünmedeyse patron asistanını yemeğe çıkaramaz mı canım. Ya da sen bilirsin ben kendim de giderim." Asrın oturduğu sandalyeden hızla kalktı
"Tabiki de birlikte gidiyoruz"
"Arabadayım" deyip kapıyı kapattım. 32 diş sırıtmayı da ihmal etmedim tabi. Bu adamı böyle görmeye bayılıyordum.
Yemek yiyeceğimiz mekana geldik, kimse yoktu.ilk gelen bizdik. Asrın sandalyemi çekti, sonra karşı sandalyeye oturdu.
"Niye öyle bakıyorsun?"
"Bugün başka parlıyorsun ay ışığı, ve ben senin ışığında kayboluyorum"
"Nasıl buluyorsun böyle süslü cümleleri"
"Sana bakıyorum ve dökülüveriyor kelimeler"
Gülümsedim hafif utanmayla kafamı yere eğdim.
"Bir duygu bir kadına ancak bu kadar yakışır."
Asrının süslü cümleleri karşısında büyüleniyordum.
"Bunun ne işi var burda ?" dedi. Asrın
Kafamı kaldırıp baktığımda mert masaya doğru yaklaşıyordu. Asrına dönüp;
"Ben çağırdım sakin ol lütfen"
"Sen mi çağırdın?"
Mert masaya ulaştığında elimi uzatıp "hoşgeldin" dedim. "Hoşbuldum Asya"
"Hoşgeldin" dedi asrın. Soğuk sesiyle iyi davransa ölürdü çünkü.
"Saol" dedi Mert Asrının soğukluğuna soğukça. Yanıma oturdu ardından edayla serkanda geldi onlarla da merhabalaşıp oturduk.
"Asya harika görünüyorsun"dedi eda.
"Sende öyle canım"dedim. Eda renkli bi kızdı papatya desenli sarı hafif mini bir elbise giymişti. Tamda onu yansıtıyordu.
Yemekleri söyleyip koyu bir sohbete koyulduk. Tek konuşmayan mertti. Benim burada ne işim var dercesine etrafı izliyordu. Çok geçmeden yemeklerimiz geldi.
" EE mert sen neler yapıyorsun biraz kendinden bahsetsene" Bu soruyu soran meraklı edadan başkası değildi.
"Okuyorum işte okul ev aynı"
"Hadi canım ciddi misin, onu biliyoruz zaten. Var mı hayatında birileri?"
"Şuan yok"
"Sevdiğin falan?"
"Sevdiğim biri var evet " Dönüp bana baktı mert. Sevdiği kadın, sevdiğin var mı diye soruyordu. Mert konunun değişmesine yardımcı ol dercesine gözlerime bakıyordu. Asrın sinirle lafa girdi.
"Neden asya ya baktın onu mu seviyorsun?"
"Ne hayır"
Ortamda asrının soğukluğundan nasibini almış ve buz kesmişti. Ne diyorsun dercesine bakıyordum gözlerine ama nafile soğukluğuna inat yanıyordu alev gözleri.
"Nerden çıktı bu asya benim arkadaşım."
"Hmm anladım." Asrının az önceki soruyu sormamış gibi olan tavrı şaşırtıcıydı.
"Müsaadenizle bi lavaboya gideceğim" dedim. Gözümle asrına gelmesi için işaret ettim.arkamdan oda kalktı. Restoranın arka bahçesine çıktık.
"Ne saçmalıyosun, o soru da neyin nesi?"
"Senden hoşlanıyor"
"Hayır hoşlanmıyor"
"Nasıl bu kadar emin olabilirsin"
Asrın beni oldukça sinirlendirmişti. Merte söz versemde kendimi tutamadım.
" o edayı seviyor da ondan "
"Biliyorum"
"Nerden biliyorsun?"
"Bakışları herşeyi ele veriyor zaten"
"Madem farkettin bu soru saçmalığı neden?"
"Sormasam bana gerçeği hiçbir zaman söylemeyecektin."
Yaklaştı elini belime doladı.
"Aramızda hiçbirşey gizli saklı kalsın istemiyorum."dedi.
"Yöntemin bu mu düzgünce soramaz mıydın bana? Mertin nasıl hissettiği hakkında bi fikrin var mı peki?"
"Evde konuşalım bunu olur mu?" dedi.
"Hayır istemiyorum konuşmak. Lütfen beni yanlız bırak hava alıp geleceğim"
"Asya"
"Lütfen asrın "
İçeri girmişti, sakinleşmeye çalışıyordum. Bir ağlama sesi duydum, kadın sesiydi. Etrafa göz gezdirdim kaldırıma oturmuş ağlıyordu. Hiç kimse yoktu etrafta yanına gittim.
"Merhaba iyi misin?" Kadın kafasını hiç kaldırmadı. Hayır anlamında başını salladı. Yanına oturdum.
"Anlatmak ister misin?"
"Beni zorla çalıştırıyorlar, elim kolum bağlı karşı çıkamıyorum."
"İstemediğin hiçbirşeyi yapmak zorunda değilsin, polise gitmelisin"
"Hayır gidemem beni öldürürler."
"Hangi devirde yaşıyoruz ya olur mu öyle şey. Sana yardım edeceğim hadi kalk polise gidelim"
Kadın kafasını kaldırıp gözlerime baktı.
"Beni affet, çok çok özür dilerim."
|
0% |