Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@gmcan_1954

#Asrın'dan#

 

Karanlık yüreğimin aydınlıkta kalan kısmıydı Asya. Onunla birlikte keşfediyordum yeniden kendimi. Aynıydım dışarıya karşı sert , donuk, duygusuz. Ama ona karşı tüm gardım iniveriyordu. Sevmek buysa eğer ilk kez bu kadar derinden tadıyordum. Gülüşü, olmazlarımın düşmanı. Gamzesi kalbimin siyahtan sonra ilk ve tek rengi. Kokusu ;hırçın ama bir o kadar da cilveli durmadan etrafımda şarkı söyler durur. Bu şarkıyı dinlememek mümkün mü? Dinlemeyi geç ben o şarkıyla ölene dek dans etmek istiyorum.

 

Asyayı kırmıştım. Merte bile bile sorduğum soru onu oldukça kızdırmıştı. Ben duygusuz bi adamdım asya karşıma çıkana dek. İllaki acemiliğim olacak değil mi?

ne hissettiğini gram düşünmemiştim taki asya bunu bana sorana kadar. Tek istediğim asyanın benden hiçbirşey saklamamasıydı. Bunu başka bir şekilde söyletemezdim. Çok bencilde bir adamım ben sevdiğim kadın düşünceleriyle bile benim olsun istiyorum.

 

5 dakika oldu asya hâlâ masaya dönmedi. Merak ediyordum ama yalnız kalmak ietediğini söylediği için gitmek de istemedim.

 

"Asya nerde kaldı?"

 

"Birazdan gelir"

 

Edanın sorusuna verdiğim cevap ne kadar normal çıksada dudaklarımdan. Bende fark ettirmeden etrafa bakınıyordum, şimdiye kadar gelmiş olması gerekirdi.

 

"Ben bi bakayım".

 

Daha fazla duramadım Kalktım arka bahçeye çıktım. Asya görünür de yoktu. İçerideki garsonu durdurdum.

 

"Pardon burda kırmızı elbiseli bir kadın vardı nereye gitti gördünüz mü ?"

 

"Evet aşağı doğru iniyordu en son"

 

"Teşekkürler"

 

Hızla garsonun gösterdiği yöne ilerledim telefonu çıkarıp asyayı aradım çalıyordu ama bakmıyordu. Etrafa bakındım kimse görünmüyordu. Sinanın yanına gittim.

 

"Asyayı gördün mü?"

 

"Hayır efendim hiç görmedim"

 

"Kahretsin!"

 

"Şimdi beni iyi dinle tüm adamlara haber ver asyayı bulsunlar. Sende diğer adamlarla birlikte Aydının kapısına git bi hareketlilik var mı bak."

 

Serkan yanıma geldi.

 

"Abi noluyor?"

 

"Asya yok serkan, aradım açmıyor. Eğer bu işin içinde Aydının parmağı varsa onu kimse elimden alamaz. Sen git edalara birşey çaktırmadan eve yolla bide onlar teleşlanmasın. Sonra sinanların yanına git bi kolaçan edin orayı."

 

"Abi sen ?"

 

Serkan bi soru sormuştu ve ben ilk kez bu cevabın karşılığını bulamıyordum. Ne yapacaktım asyanın başına birşey gelirse ben ne yapacaktım?

Çaresizlik duygusunu hissettim genzimde bu ikinci kez oluyordu ilki annemde olmuştu. Ve ben bu duyguyu bir daha hissetmemek için karanlık bir adam olmuştum. Cevapsız bıraktığım sorunun ardından arabaya binip hızla bastım gaza aydının birkaç kirli mekanına bakacaktım. Direksiyonu sertçe sıktım öfkeliydim ona zarar verecek diye aydına öfkeli, ve kendime kızgındım. Koruyamadım onuda annem gibi koruyamadım.

 

Tüm mekanlara girdim çıktım. Aydınla ilgisi yoksa onu uyandırmak istemiyordum. Çünkü bunu fırsat bilip elinden geleni yapardı. Saat gece yarısını geçti. Hiçbir yerde yok , hiçbir haber yok. Yemek yediğimiz restorana döndüm güvenlik kayıtlarını inceleyecektim. Zeki bir adamdım ama canım acıyordu ve ben düşünme yetimi asya da kaybediyordum. İlk yapacağım şey en son düşmüştü aklıma.

Görevliyle konuştum beni tanırlardı. Açtı videoları asya göründü. Birkaç dakika durup meraklı gözlerle aşağı indi.

 

"Dur şurayı geri sarsana"dedim.

 

Geri sardı, asya endişeli bir şekildeydi. Bişey var , birşey duymuş olmalıydı birşeyler arıyor gibiydi. Aşağı inip karanlıkta kayboluyor daha fazlası yok.

Restorandan çıktım polise gidecektim , ama diyecekleri tek şey bir gün dolmadan birşey yapamayız. Tekrar aradım asyayı bu kez telefonu kapalıydı. Sinirden deliye dönmüştüm. Bindim arabaya eve geldim düşünmem lazımdı herşeyi adım adım. Önce bi sakinleşmeliydim.

Eve girdim sessizdi, kendi karanlığımdı burası. Şu birkaç günde o kadar alışmıştım ki onun varlığına. Karanlığımdaki tek ışıktı o ,bana yön veren tek ışık. Oturdum tekli koltuğa siyah ceketimin cebinden bir dal sigara çıkardım. İçime çektim kendimi, sonra hunharca dışarı üfledim dumanımı. İçtiğim sigara değil benliğimdi. Gözüm koltuğun kenarında duran cekete ilişti. Asyanın ceketiydi elime aldım. Asyayı seviyor gibi sevdim, burnuma bastırıp kokusunu ciğerlerime , en içime çektim. Sanki yıllarca bu kokuyla yaşıyormuşum gibi. Elimde ceketle kaç paket sigara içtim bilmiyorum. Zaman asyadan sonra durdu saat kaç bilmiyorum. Hiçbir haber yok, hiç bir hareketlilikte yoktu aydının orda. Kocaman bir ah çektim içimden.

"Sen bana ne yaptın böyle ".

Etraf karanlıktı ışıkları açmamıştım bile, ışığım yoktu çünkü. Onun yanında bu ışık mı kalırdı ki yakayım. Hatta sönmeliydi tüm ışıklar şehir karanlığın dibine batmalıydı. Karanlıktım asyadan önce, şimdi asyadan sonra ama asyasız karanlığın da karanlığındayım.

 

Kapı tıkırtısıyla kafamı kaldırdım. Anahtar sesi geldi kapı açıldı. İçeri giren asyaydı arkasında tanımadığım bir kadınla. Işığı açtı. Karşısında beni gördü. Gözleri korkuluydu.

 

"Asrın?"

 

Yabancı kadın ben dışarda bekleyeyim deyip dışarı çıktı.

 

Yerimden kımıldamamıştım deli gibi merak ettiğim kadın tam karşımda duruyordu. Kalktım yavaş adımlarla asyaya yaklaştım tam önünde durdum.

 

"Neredesin sen?"

 

"Ben"

 

Sözünün bitmesine izin vermeden çekip sarıldım. Burdaydı benimleydi ve iyiydi. O kadar sıkı sarıldım ki ona. Kokusunu iliklerime kadar çektim.

 

"Söz veriyorum , sana benimleyken asla zarar gelmeyecek kendi canım pahasına olsun seni koruyacağım."

Ağlıyordum ben bir kadın için ilk kez ağlıyordum..

 

#Asya'dan #

 

"Beni affet çok çok özür dilerim"

 

"Neden özür diliyorsun?"

 

"Git burdan hemen şimdi uzaklaş"dedi ağlayan kadın.

 

Anlayamıyordum tepkisini gözleri korkuluydu.

 

"Asya sensin adın asya öyle değil mi?"

 

"Evet b benim"

 

kekeleyerek konuşabilmiştim bu saatte tanımadığım bir kadın benim adımı nerden biliyordu ki?

 

"Beni Aydın gönderdi seni kandırıp yanına götürmem için. Ben çok özür dilerim senden".

 

Kadın hunharca ağlıyordu pişmanlığı her halinden belli oluyordu.

 

" Saat 9 da burda olacak çok az kaldı kaç git buradan"

 

"S sen peki , sen ne yapacaksın. Korkuyorsun ondan"

 

"Evet çok korkuyorum bana zarar vereceğini de çok iyi bilmiyorum. Ama ben kötü bi insan olmak istemiyorum benim kaderim bu razı gelmekten başka çarem yok"

 

"Hadi kalk buradan birlikte gidiyoruz"

 

Kadın şaşkın gözlerle bana baktı. Bir umut ışığı kol gezindi mimiklerinde.

 

"Beni öldürür".

 

"Sana hiçbirşey yapamaz çünkü seni asla bulamayacak söz veriyorum hadi benimle gel birlikte gidelim buradan"

 

Ayağa kalkıp kadına elimi uzattım bir süre durup öylece uzattığım elime baktı. Kafasını sallayıp elimi tuttu. Ufak bir tebessüm ettim oda ufak bir karşılık verdi. İçindeki umut ona inat kocaman gülümsüyordu.

 

Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum. Kimsem yoktu evime gitsem aydının bizi bulması an meselesi olurdu. Eda olmazdı aydın edayı da tanıyor olmalıydı. Aklıma mert geldi hızla arayıp konum istedim. Taksiye atlayıp gönderdiği konuma gittim. Asrını aramak istediğim ama yaptığım şeye sinirleceğini biliyordum ve ben bu kızı kurtarmak istiyordum. Yarım saat sonra adrese geldik kapıyı çaldım kapıyı mert açtı. Bana ve yanımdaki kıza baktı kızın hali pek iç açıcı değildi.

 

"Pardon buyrun içeri lütfen"

Şu taraftan deyip odanın yolunu gösterdi adını bile bilmediğim kız önden geçti.

 

"Kusura bakma lütfen böyle bu saatte rahatsız ettim seni"

 

"Saçmalama asya rahatsız falan olmadım"

 

"Teşekkür ederim mert kimse bu iyiliği yapmazdı"

 

"Kalabilirsiniz sorun değil gerçekten"

 

"Saol gerçekten ama gitsek iyi olur "

 

"İçerdeki kız kim asya?"

 

"Biraz uzun hikaye"

 

Mert kafa salladı. Birlikte içeri girdik tekli koltuğa oturdum.

 

"Ne içersiniz hanımlar"

 

"Zahmet olmazsa bi kahve çok iyi olur"dedim.

 

"Tabi siz ne içersiniz"

 

"Merve adım merve. Teşekkür ederim ben bişey içmeyeceğim".

 

"Pekala tamam"

 

Mert kahve yapmak için mutfağa yöneldiğinde gözlerim adını yeni öğrendiğim merveye dikilmişti. Ne de olsa bugün beni aydına götürmek için gelmişti oraya.

 

"Bana herşeyi baştan anlat lütfen, kendini de"

 

"Ben aydının yanında çalışıyorum daha doğrusu çalıştırılıyorum. Abim zamanında borç almış karşılığında beni vermiş. Gördüğün üzere borcu ödeyemedi abim ve beni aldı aydın. Annem çok ağladı yalvardı. Babam başta karşı çıktı ama aydının gücüne yetişmeyeceğini anlayıp göz yumdu. Abim ise kılını kıpırdatmadı benim için, beni götürmelerine sadece seyirci kaldı. Beni genel evde çalışmaya zorladı yapamadım midem almadı, gelen benden Memun kalmadı. O kadar çok dayak yedim ama aydının deyimiyle uslanmadım. Baktı yapamıyorum beni bu işe verdi insanları kandırıp ayağına götürecektim. Kendimi acındıracaktım. Benim bu işi ilk yapışım olacaktı seni götürseydim. Senin çok önemli olduğunu söyledi bana seni getiremezsem beni işkenceyle öldüreceğini, anneme zarar vereceğini söyledi. Ama yapamam göz göre göre seni yada başka bi kızı böyle bi çöplüğe atamam. Bunun günahına giremem öldürsün daha iyi. Seninde başın benim yüzümden belaya girecek. Ben gideyim kız kaçtı, gelmedi yapamadım derim".

Bölmeden dinledim onu korkusunu çok iyi anlıyordum. Asrın olmasa bende onun yerinde olabilirdim.

 

"Hiç kaçmaya çalışmadın mı?"

 

Kazağını yukarı sıyırdı. Gözlerime inanamadım karnı sırtına kadar mosmor her tarafı yara bere içindeydi. Bu kız nasıl hayatta kalmıştı.

 

"Çalıştım" dedi.

 

Ayağa kaktım odanın içinde volta atıyordum. Ne yapmam gerek bilmiyordum ama tek bildiğim bu kızı aydının eline bırakmayacaktım.

Mert elinde iki kahveyle içeri girdi. Tekrardan aldım yerimi sakinleşip düşünmem gerekiyordu.

 

"Asya ne oldu yoksa asrınla ilgili bi sorun mu var çok endişelisin"

 

Daha fazla saklayamadım tim olanı biteni merte anlattım. Defalarca polise gidelim dedi. Bir işe yaramayacağını söyledim her seferinde.

 

"Peki şimdi ne yapacaksın?"

 

"Asrına gideceğim"

 

"Bize de iş görüşmeleri var apar topa çıktılar diye söyledi serkan. Açıkçası hiç kötü bişey düşünmemiştim. Peki onun haberi var mı bu durumdan?"

 

"Hayır yok. Ne tepki vereceğini bilmediğim için hiçbirşey söylemedim. Aramak istedim ama şarjımda bitti."

 

"Benim yanımda kalabilirsiniz istediğiniz kadar"

 

"Mert bu şeyin içine seni de sokamam "

 

"Ben içindeyim bile asya merveyi ve seni korumak bundan sonra benim de görevim. Hem ailem 1 hafta şehir dışında olacak ev bomboş."

 

"Gerçekten çok saol, iyi bir dost kazandığımı görüyorum ve çok mutluyum sana çok teşekkür ederim."

 

"Rica ederim dostum her zaman burdayım"

 

"Ee merve kaç yaşındasın?, nerde okudun anlatsana biraz"

 

"24 yaşındayım liseyi bitirdim üniversiteye iki yıl gitmedim hazırlık yapıyordum bir yandan da garsonluk yapıyordum. İki sene önce iyi bi okul tutturdum ama"

Merve yutkundu

"Aydın beni kaçırdı"

 

Mertle göz göze geldik. O ne kadar bunu anlatsada bizim beynimiz bunu anlamak istemiyordu. Hava almak için balkona çıktım. Mertle merve koyu bir sohbete koyuldular. Anlaşmışlardı az da olsa mervenin yüzü gülüyordu.

Hava oldukça soğuktu Üzerimdeki kıyafetlerden sıkılmıştım. Hala elbiseyle duruyordum. Soğuğu içime çektim ama işlemiyordu ben yanıyordum. Asrın kim bilir ne kadar merak etmişti beni. Gitsem nasıl bir tepki verecekti bilmiyordum, korkuyordum da ama ondan başka sığınacak limanım yoktu benim. Kahvemden son yudum alıp bitirdim. İçeri geçtim

 

"Artık biz gidelim" dedim.

Merve kaygılıydı.

 

"Sakin ol lütfen çok daha güvenli bir yere gidiyoruz "

Tamam anlamında kafasını salladı.

 

"Asya çok dikkat edin"

 

"Ederiz" dedim tebessümle.

Sarıldım sıkıca merte.

Mervenin elini sıktı

 

"Böyle tanışmak istemezdim ama tanıştığıma çok memnun oldum merve"

 

"Bende öyle " dedi.

 

" Görüşürüz herşey için teşekkür ederim"dedim.

 

"Rice ederim görüşürüz"

 

Birlikte evden çıkıp taksiye bindik. Asrının kapısının önüne geldik. Cüzdanımı çıkardım para yoktu son parayı merte gitmek için harcamıştım.

Ben cüzdanı kurcalarken birkaç koruma kapıyı açtı.

 

"Asya hanım?"

 

"Beyfendinin ücretini öder misiniz lütfen?"

 

Arabadan indik asrın evde yoktu ışıklar kapalıydı. Ama biraz sonra burda olacağına emindim korumalar uçurmuştur bile haberi. Anahtarı takıp içeri girdim ışığı açmamla asrını görmem bir oldu.

 

Etrafta oldukça duman vardı nerdeyse göz gözü görmeyecek haldeydi. Asrın elindeki ceketimle tekli koltuğa oturmuş bana bakıyordu. Onu ilk kez bu halde görüyordum.

 

 

 

Asrın sıkı sıkı sarılmış ağlıyordu. Yıllar sonra şefkati yeniden tadıyordum. Bende kollarımı dolayıp sıkıca sarıldım ona. İşte ait olduğım yerdeydim. En güvenli olduğum yer.

"Özür dilerim haber vermeliydim sana"

Boynumdan kafasını kaldırdı.

 

"O kız kim sen nerdeydin niye telefonlarımı açmadın. Meraktan deliye döndüm başına birşey geldi sandım " sesi az öncekine göre daha sert ve sinirli çıkmıştı.

 

"Her şeyi anlatacağım yukarda konuşalım mı, hem kızda içeri girsin"

  

Hiçbirşey söylemeden merdivenlerden yukarı çıktı asrın. Bu seni bekliyorum çabuk gel anlamındaydı. Bana çok sinirliydi. Kapıyı açıp merveyi içeri aldım.

 

"Sen keyfine bak mutfak köşede lavabo merdivenin arkasında sağda. Bizim biraz konuşmamız gerekiyor."

 

"Tamam" dedi mahcup bir sesle.

 

Korkuyordum ürkek adımlarla yukarı çıktım. Tüm cesaretimi toplayıp odaya girdim. Asrın bir sigara yakmış, bacak bacak üstüne atmış. Beni bekliyordu kafasını kaldırıp bakmadı bile sigarasını içemeye devam etti. Yanına oturdum anlatmaya başladım. Olanı biteni bir bir dinledi.

Sadece ben konuştum. O ard arda sigaralarını içti.

 

" Birşey söylemeyecek misin?"

 

Durdu bir süre cevap vermedi.

 

"Asrın?"

 

"Aklına gelen ilk ben olmalıydım. Gelmen gereken yer ilk benim yanım olmalıydı. Neden merte gittin asya?"

 

"Söyledim ya o an korktum bide 9 da burda olacak deyince birşeyler olmasından korktum. Gidecek başka biter yoktu en güvenli yerin ora olacağını düşündüm sadece"

 

"O kıza nasıl güvenebildin ya hala onun bir oyunuysa bu?"

 

"Sanmıyorum asrın kız masum. Ağlamalarını duysaydın hak verirdin bana"

 

"Yanlış bu kız hemen bu evden gidecek "

 

"Asrın lütfen gidecek hiçbiryeri yok onu ben teşvik ettim. Aydının eline düşerse ne yapacağını benden çok sen biliyorsun. Ona zarar vermesini istemiyorum"

 

Birden yüzünü bana döndü. Sanki kırk yıldır hasretmiş gibi baktı gözleri ama bi o kadar da kavurucu

 

"Bende sana zarar vermesini istemiyorum kara. Bunu göze alamam."

 

"Tamam söz kısa bir süre sonra ona başka bir yer buluruz olur mu ama şimdilik güvenli olana kadar bizimle kalsın lütfen "

 

Cevap vermemişti yine. Telefonu çaldı.

 

"Hani aydının orda bir hareketlilik yoktu lan. Kızı burnumuzun dibine kadar sokmuş kimse fark etmiyor siz niye varsınız a"

 

benim burda olduğumu farketmesiyle küfrünü yutması bir oldu. Bana sinirliydi ama öfkesini benden değil başkalarından çıkarmaya çalışıyordu.

Telefonu kapadı odanın kapısını açtı çıkıp gitti.

Soğukluğu beni üşütüyordu. Beni çok merak etmiş ve deliye dönmüştü ona bunu yapmaya hakkım yoktu ama yapmıştım sonuçta dönüşü yoktu.

 

Aşağı indim merveye kalacağı odayı gösterdim. Asrın sesini çıkarmadığına göre bugün burada kalacaktı. Ama yarın ne derdi nasıl ikna ederdim bilmiyorum. Ve umarım merveye güvenmekle hata etmiyorumdur.

 

Odama çıktım ılık bi duş alıp pijamalarımı giydim yoğun ve berbat bi gündü. Kendimi yatağa attım telefonumu yatağın yanındaki şarja takıp açtım. Lanet olsun yarın vermem gereken proje vardı ve ben bu hengamede unutmuştum. Bu dersten kalırsam okulum bir yıl daha uzayacaktı. Mertle çizimi halletmiştik allahtan sadece maketi kalmıştı. Odaya bakındım yapabileceğim bir masa yoktu. Tüm alet edevatları toplayıp aşağı salona indim. Asrın ortalarda yoktu çok merak ediyordum. Ama sinirinin yatışmasını beklesem çok iyi olacaktı. Etrafı oldukça dağıtmıştım saat gecenin 4'ü olmuştu. Kapı açıldı içeri giren asrındı beni ve ortalığı görünce başta şaşırsada sonrasında hiç şaşırmadı. O da mimardı neticesinde.

 

Yukarıya yöneldi benimle konuşmuyordu. Resmen beni görmezden geliyordu.

 

"Küs müyüz?"

 

Yine cevap vermedi

Arkasından koştum. Kolundan tutup kendime dönmesini sağladım.

 

"Sana diyorum asrın neden benimle konuşmuyosun daha kaç kez özür dilemem gerek "

 

Gözleri gözlerimi buldu hüzün vardı çokça.

 

"Sen bana yıllar sonra tekrar çaresizliği tattırdın beni karanlığa iten bi çaresizliği hem de. Ve sen, ben sana kollarımı açmış seni çaresizce beklerken mertin yanına gittin. Ben burda deliye dönmüş sana bişey olmuş diye korkarken seni senden bile çok düşünürken, ilk tercihin ben olmadım. Benden bu kadar çok mu korkuyorsun? Ben bu kadar acımasız sert bi adam mıyım senin gözünde ?"

 

Elini ucuyla kalbime dokunuşlar bırakıyordu ama bu dokunuş değil oktu ve kalbime batıyordu.

 

"Ben sana git dedim ama hiç gitmeni istemedim, gitmen için elimden geleni yaptım ama sende benden gitmek istemedin. Ben sende duman oldum peki sen niye dumanına değil başkasına gittin kara?"

 

 

 

Loading...
0%