@gmcan_1954
|
Kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum. Pencerenin kenarından sızan ışık bile daha güzel görünüyordu sanki . Şehrin gürültüsü susmuş, sadece kuşlar şarkı söylüyordu bu haz aldığım duygu beni tekrar mayıştırıyordu. Üzerime sinen bir koku vardı ve bu koku daha fazla sırıtıp yatağa iyice gömülmeme sebep oldu. Elimi kalbime götürdüm yerinden çıkacak gibi atıyordu. Tabi ki Asrının güzel kokusuydu beni böyle mest eden. İyice sarılıp biraz daha kokladım üzerimdeki ceketi, dün gece ben üşürken usulca omuzlarıma bırakmıştı. Sahi ne olmuştu öyle resmen aşkı ilan etmiştik . Seviyordum bir o kadar korkuyordum onun karanlık tarafından ama seviyordum bu yoldan dönmeyecektim. İlk kez duygularımla haraket edecektim, anı yaşayacak tadını çıkaracaktım. Bunu en çokta ben hakediyordum.
Üzerimden yorganı atıp ayaklarımı aşağı salladım, çocuk gibiydim ve bu sanki günlerdir bekledigim bayram sabahıydı. Kalkıp duşumu alıp hazırlandım bugün okula gitmem gerekiyordu ve vakit oldukça az kalmıştı . Aşağı inip etrafa göz attım asrın ortalarda yoktu yine. Dün geceden sonra bugün birlikte oluruz diye düşünmüştüm yada bir günaydın öpücüğü ama evde yoktu. Telefonuma baktım bir arama bir mesajda yoktu . Bu beni düşündürse de Mutfağa gidip bir su içip çıkmalıydım. Mutfağa girdigim an masanın üzerinde duran koca çiçekler karşıladı beni rengarenkti, masa yiyeceklerle donatılmış mükemmel bir kahvaltı sofrasıydı. Çiçeğin üzerinde ki notu alıp hızla açtım.
" Bu mükemmel sofra senin için , senin kadar güzel kokmasa da bu çiçekler en güzel çiçeğim için. Dün gece eve dönünce hemen çıkmam gerekti. Sabah uyandığında gözlerinin ilk gördüğü şey ben olmadığım için kendime çok kızgınım. Ama bunu telafi edeceğimden hiç şüphen olmasın<sevgilim>." Asrın
Yine ağzım kulaklarıma varmıştı baya da kızarmıştım. Bu adam beni çok heyecanlandırıyordu. Ne de naif bir iltifattı o öyle sesinden duymayı ne kadar çok isterdim şuan. Vakit epey az kalmıştı kahvaltımı hızlıca yaptım . Sinan kapıyı açtı her zamanki gibi yüzüme bakmadan
"Günaydın efendim"
Buna bugün takılmayacaktım ama elbet bu yüzüme bakmamanın hesabını soracaktım.
"Günaydın Sinan " dedim sadece Sinan elbette rotayı asrın sayesinde benden iyi biliyordu doğruca okula sürdü Arabayı. Derse zar zor yetişebildim merti gözüm aradı ama görmedim ilk boş bulduğum yere oturdum. Dersleri aksatıyordum bu aralar o yüzden hocayı dikkatle dinledim. Dersin ortalarındaydık henüz, kapının çalmasıyla o yöne döndüm gelen mertti. Oldukça kötü görünüyordu saçı başı dağınıktı. Meraklı gözlerle baktım yanıma gelmesi için işaret ettim ama o beni es geçti çok şaşırmıştım. Hoca derse devam etti ama benim içim içimi yiyordu yavaş yavaş Mert'in yanına geçtim yanında oturan kişiden müsade isteyip yanına oturdum.
'Hey noldu neden yanıma gelmedin '
Mert yüzüme bakmadan konuştu
" şuan hiç keyfim yok daha sonra konuşsak?"
" Hayır şimdi konuşalım neyin var senin böyle ne oldu anlatır mısın lütfen "
"Asya sonra dedim anlamıyor musun?"
Merti hiç böyle görmemiştim ve bu beni endişelendiriyodu. Bir yanım üzerine gitmek istemese de bir yanım meraktan ölüyordu.
"Bak tamam konuşmayalım sadece yanında durayım ister misin ?"
Mert kafasını kaldırıp bana öyle bir baktı ki bu halinden korkmuştum.
" Sen ne laftan anlamazsın ya yanlız bırak beni anlıyor musun sana ihtiyacım yok demek ki şimdi git burdan"
Ben oldukça şaşkın bir şekilde oturduğum yerden hızla kalktım ne dedim ne yaptım ki bana böyle davranıyordu ne olursa olsun buna hakkı yoktu. Çantamı alıp dersten çıktım daha fazla ders dinleyemeyecektim. Arabaya geçtim Sinan beni beklemiyormuşcasına şaşırdı.
" efendim bir sorun mu var?"
" Hayır şirkete gidiyoruz "
Kafa sallamakla yetindi . Yolda olanları düşündüm bu beni çok üzmüştü anlam vermemiştim neler olduğuna. Şuan tek istediğim asrına sarılmaktı. Şirketin önünde durdugumuzda kapımın açılmasını beklemeden hızla indim arabadan Günaydın senfonilerini duymazdan gelerek asansöre yöneldim. Bu yarım saat öncesi olsaydı herkesle güle eğlene sohbet ediyor olabilirdim ama şuan hiç tadım yoktu. Asrının odasına gelmiştim kapıyı tıklamadan odaya daldım. Asrın masasının başında oturmuş bana bakıyordu, karşı koltukta ise uzun bacaklı kırmızı elbiseli bir kadın oturuyordu kadın beni gördüğü için memun olmamış gibiydi. Asrın ayağa kalktı tam konuşacaktı ki Sarı saçlı kadın onu susturdu.
"Ay ne münasebet o nasıl içeri dalmak hiç mi yol yordam bilmezsiniz siz canım"
Kadın asrına dönüp devam etti;
"Asrıncım vallahi böyleleri sizin şirkete hiç yakışmıyor canım kaliteyi düşürüyorlar vallahi."
Asrın öfkeli ve sinsi bir gülüş bıraktı kadına
Bana doğru yaklaşıp
"Gel sevgilim bende dört gözle seni bekliyordum bizde tam konuşmamızı bitirmiştik" dedi kadına yönelerek
"Şirketinizin adını dahi duymak istemiyorum anlaşma iptal buyurun çıkabilirsiniz"
Kadın afallamıştı
Ama en çok asrınıñ sevgilisi olduğuma sanırım.
"Asrın bu ne demek oluyor böyle büyük bir ortaklığı nasıl es geçersin "
"Siz onu sevgilime söylediğiniz kalitesiz itamindan önce düşünecektiniz"
Kadın ağlamamak için zor duruyordu gözlerinden ateş çıkacaktı. Çantasını kaptığı gibi çıktı odadan. Tabi benim zafer gülüşümü es geçmeyelim.
"Günüm güzelleşti"
Demesiyle asrına döndüm. Hiçbirsey demeden kollarına atladım. Bunu bekliyormuşcasına sıkıca sarıldı.
" Seni çok ozledim"
"Bende seni çok özledim " Başımı yukarı kaldırıp asrının gözlerinin içine baktım sanki yıllardır hasrettim bu duman karasına. Elini çeneme koyup iyice kaldırdı.
"Sakın bana şu kadın için üzüldüğünü söyleme gidip işinden etmem an meselesi olur "
"Hayır onunla bir ilgisi yok"
"Ne oldu peki o güzel yüzün düşmüş "
" Canım merte sıkıldı"
Mert dediğim anlarda asrının çene kaslarının gerildiğini görebiliyorum ondan hazetmedigini biliyorum.
"Mert mi ?"
Kafa salladım.
"Güzelim ne olduğunu anlatacak mısın yoksa gidip o mertin ağzını yüzünü kırıp ondan mı dinleyim ne olduğunu "
Şuraya oturayım biraz diyip koltuğa geçtim. Asrında hemen yanıma sokuldu.
"Bir şey olmuş ne olduğunu anlatmıyor yanıma çağırdım gelmedi bile"
Bana son söylediği sözleri söylesem asrını tutamayacağımı biliyordum o yüzden onlardan bahsetmedim hiç.
"Ee ne yapalım yani herkesin kendi sorunu sen buna mı can sıkıyorsun ?"
" Ya Asrın Mert öyle biri değil ve büyük bir sorun olmalı ki bu hale gelsin."
"Şu Mert olayı artık cidden canımı sıkıyor bide üzülüyorsun onun için beni katil edeceksin koca adam ne halt ediyorsa etsin sanane "
"Haklısın ya bende oturmuş burda beni anlamanı bekliyorum zaten çok beklerim demi" yanından kalktım bi hışımla kolumdan tuttu.
"Tamam bak seni anlıyorum ama o ite kıl oluyorum bakışları bi tuhaf imalı anlamlı değişik bi tip onun senin yanında dolaşmasından hiç hoşlanmıyorum sende beni anla"
Bunları söylerken o kadar tatlı görünüyordu ki gözüme içindeki öküzü arkaya yitip benimle konuşmaya çabalıyordu bu onun için baya zor görünüyordu.
"Ne sırıtıyorsun?"
Sırıttığımı yeni fark ediyordum.
"Sırıtmıyorum"
Asrın beni bileğimden tutup kendine çekti.
"Bana baksana sen yeterince ayarlarımla oynadığın yetmiyo mu küçük hanım?"
"Küçük hanım ha?"
"Evet küçüksün küçücüksün, küçüğümsün."
Söylediğine erimiştim bu ara da. Ama intikam vaktiydi.
"Demek öyle " dedim İyice dibine girerek ayaklarımı kaldırıp dudağına değmeden üfleyerek fısıltıyla konuştum.
"Ben küçük değilim "
Arkamı dönüp odadan çıktım arkami döndüğümde Asrın öylece kalmış büyülenmiş gibi bana bakıyordu.
Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum odama geçip keyifle bir kahve söyledim. Telefonum çalıyordu tabi ya Asrın geç kalırmıydı diye düşündüm. Elime aldım ama arayan mertti. Açıp açmama konusunda kararsızdım ama ona ne oldu bilmek istiyordum.
"Alo"
"Asya nasılsın " Sesi üzgün geliyordu.
"İyiyim bende asıl sen nasılsın mert"
"İyi değilim hiç iyi değilim Asya seninle konuşmak istiyorum çok üzgünüm lütfen "
"Konuşalım ama biraz işim var şirkette bitince buluşsak olur mu?"
"Hayır şuan konuşalım lütfen 5 dakika aşağı inmez misin ben kapının önündeyim "
"Tamam geliyorum"
Asrına çaktırmamayı düşündüm yoksa yine sinirlenecekti. Kapısının önünden geçerken içeriyi dinledim telefon görüşmesi yapıyordu bu iyiydi hemen konuşur çıkardım. Aşağı indim Mert bana sarıldı.
"Seni üzdüğüm için çok özür dilerim Asya nasıl oldu bende bilmiyorum beni affedebilecek misin?"
Bende ona şefkatle sarıldım buna ihtiyacı olduğu belliydi.
"Sorun değil seni anlıyorum gel şurada oturalım biraz"
Kapının yanındaki banka oturduk.
"Anlatacak mısın ne oldu sana böyle?"
"Ben yapamıyorum Asya dayanamıyorum her gün gözlerimin önünde onun başkasını sevmesini kaldıramıyorum "
Eda dan bahsediyordu içim acımıştı.
"Çok üzgünüm ama sen bunu baştan beri biliyordun değil mi kendini buna hazırlaman gerekirdi."
"Bilmiyordum başta sadece hoşlandığımı sanıyordum ama öyle değilmiş düşünmeden yapamıyorum onu her anım o olsun istiyorum. Kıskançlıktan deliye dönüyorum"
"Bunun için elimden keşke birşey gelse ama edanın şuan düzenli bir ilişkisi var ve birbirlerini seviyorlar buna yapacak bisey yok seni üzmek istemem ama gerçek bu artık onu unutmalısın"
Gözlerimin içine baktı derince
"Sana birsey söylemek istiyorum "
" Söyle "
"Ben sana daha yakın olabilmek için edaya aşık olduğumu söyledim sana yalan söyledim "
Afalladım bi an bu sadece şaka olsun diye dua ettim.
" Mert sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Evet daha fazla içimde tutamıyorum seni yanımda istiyorum Asya ama arkadaşça degil"
Bir an karşımda Mert kayboldu ne olduğunu anlamadan Asrının sesini duydum.
"Lan yavşak ben biliyordum lan benim olana nasıl baktığını biliyordum lan"
Asrın yumrukları sıralıyordu mertin yüzüne.
"Asrın dur lütfen yapma, Asrın. Bisey yapsanıza Sinan durdurun onu lütfen.
Hıçkimse kılını kıpırdatmıyordu. Biraz daha vurursa Mert komalık olacaktı. Asrının önüne geçtim. Havaya kaldırdığı yumruğu indirecekkenn elini tuttum.
"Tamam lütfen dur yeter, öldüreceksin "
"Gebersin pislik"
"Asrın dur beni seviyorsan dur yalvarırım sana dur."
Asrının gözleri beni buldu kızgın bir boğadan farkı yoktu. Sımsıkı sarıldım dursun diye korkarak. Sakinleşiyordu işe yaramıştı.
"Eve gidelim lütfen "
"Tamam"
Dedi sadece. Elimi tuttu arabaya geçtik beni sürüklüyor gibiydi.
"Elimi sıkıyorsun Asrın " Biraz gevşetti beni ön koltuğa oturtup kendide yanıma geçti daha önce onu hiç böyle görmemiştim. Arabayı deli gibi hızlı kullanıyordu.
" yavaşlar mısın biraz"
Beni dinlemedi
"Biraz yavaş sür şu arabayı "
Manevraları o kadar hızlıydı ki tutunmasam sağa sola kafamı çarpacağım kesindi.
"Dur artık " diye bağırdım.
Araba anı frenle durdu.
"Manyak mısın bizi öldüreceksin?"
"Evet manyağım beni manyak ettiniz"
"Ne diye öyle davranıyorsun ben sana ne yaptım?"
Ben sana dedim şu itten uzak dur dedim sen burnunun dibine sokuldun. Biz sevgilimizi özleyip yanına gidiyoruz ortada yok bi haber alıyorum ki başka bir hıyar benim ya benim sevgilime sarılıyor üstüne üstlük ilanı aşk ediyor adam. Benim şirketimde benim sevdiğime işe bak."
"Ona zarar vermeyeceksin değil mi?"
Histerik bir gülüş attı ortaya
"Benim tüm söylediklerimden sonra bumudur yani diyeceğin. Merak etme sen hiç onu parçalayıp köpeklere yem edeceğim "
Arabayı tekrar çalıştırdı az öncekinden daha sakin görünüyordu.
"Üzgünüm" dedim ve devam ettim
"Ben böyle olduğunu asla tahmin edemezdim, şuan ne kadar şaşkınım bilemezsin."
Asrın sadece dinliyordu.
"Cevap vermeyecek misin?"
Yine ses yoktu.
Elimi viteste olan eline koydum. Bunu beklemiyordu.
"Seni seviyorum" dedim
Bana döndü Elime minik bir buse kondurdu.
"Ben de seni seviyorum başımın belası"
Eve gelmiştik Asrın sessizliği koruyordu. Koltuğa oturdu bi sigara yaktı. Yanına gidip oturdum.
" Hani bu evde sigara içmek yasaktı?" Dedim.
"Bana değil "
Eğilip paketten bir tane aldım
"O zaman bana da degil"
"O niye' dedi.
"Sen bensin bende senim artık "
Söylediğim hoşuna gitmişti genişçe gülümsedi. Elimden sigarayı alıp masaya koydu.
" sen yine de içmiyorsun güzelim."
Gülümsedim .
"Güzelin miyim gerçekten?"
"Evet dünyalar güzelim "
Ellerimi tuttu sıkıca saçlarımı kulağımın arkasına attı yüzümün her çizgisinde elini gezdirdi.
"Bugünün böyle geçeceğini tahmin etmiyordum , seninle daha güzel şeyler yapmak istemiştim . Ama günün geldiği noktaya bak."
"Hala gün bitmedi ama " dedim.
Söylediğime sevinmiş gibiydi.
"Hadi kalk " dedim elini çekiştirerek. Ikiletmeden kalktı.
"Yemek yapıcaz "
Mutfağa geçtik
"Makarna sever misin?" Dedim
"Bayılırım da sen güzel yapar mısın?"
"Ayıp ettin şuan parmaklarına dikkat et canım yeme sakın hıh "
"Canın mıyım sahiden "dedi beni tezgahla kendi arasına sıkıştırarak.
"Dejavu oldum şuan " dedim
"O zaman da cevap vermedin ben dejavu olmak istemiyorum " dedi.
"Canımsın "dedim boynuna sarılarak.
Gün boyu asrınlaydık yemek yedik Asrın parmaklarını da yedi bu arada. Dans ettik, film izledik günün acısını çıkardık. Dizimde uyuyakaldı. Telefonuna mesaj gelip duruyor uyandırmasın diye sessize almak istedim. Göz ucuylameseja baktım atan abisi olacak pislikti.
*Bir fotoğraf * merakım dan girip baktım. Fotoğraftaki edaydı elleri kolları bağlanmış bir şekilde kameraya bakıyordu......
|
0% |