Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@gmcan_1954

Camdım ben, kırdılar kendi içime battım, camdım ben , kırdılar tutanın eline battım.

 

Gözlerimi açtığımda, ilk gördüğüm bir çift siyahtı, siyah ama gözlerimi yakan hatta delip geçen alev siyahı. Tenimde bir sıcaklık, çok tanıdık, ama çok yabancı.

"Asrın "

dedim sesimin çıkmadığını düşünerek

 

"sen , sen burdasın"

 

Canım yanıyordu gözüm kolumdaki seruma ilişti, ve hemen üzerinde biten kocaman morluğa. Kim bilir daha kaç yerim morluklar içindeydi, görebildiğim bile bu kadar can yakıyorken, göremediklerim ne haldeydi. Belim çok ağrıyordu kalkmaya yeltenmiştim. Hala asrının elini tutuğumun farkında değildim. Bir dakika ben asrının elini mi tutuyorum. Hızla çektim elimi

" afedersin"

 

" Önemli değil, lütfen yorma kendini, zor bir gün geçirdin dinlenmelisin".

 

"Ben nasıl oldu anlayamıyorum en son biri beni kucağına aldı sonrası yok. Evet beni taşıyan sendin ,buraya da sen getirdin"dedim.

 

Şaşkınlık dolu bir bakış atarak asrına.

 

" sen gitmiştin neden geldin ki geri."

 

Kapı çaldı içeri gelen doktordu.

 

" Asya hanım biz tüm gerekeni yaptık, korkulacak birşey yok , size bol istirahat tavsiye ediyorum,bacağınızdaki kemiklerin bazıları çatlamış kırık yok. Alçınızı 10 gün sonra çıkaracağız, bu süre zarfında üzerine basmamaya özen gösterin lüffen. Buyrun buda reçeteniz. "

 

"Ne zaman çıkabilir peki" dedi asrın.

 

"Bugün taburcu ediyoruz asrın bey "

deyip elini sıktı.

 

" Bir ihtiyacınız olursa lütfen arayın".

 

" Teşekkürler " dedi asrın.

 

Doktor söyleyene dek ayağımdaki alçıyı farketmemiştim bile, ilk kez alçıya alınıyordum tuhaf hissettirmişti. Ayağa kalkmak için yeltendim asrın kolumdan tuttu.

 

"Teşekkür ederim kendim yapabilirim".

 

Kenarda duran koltuk değneyini alıp bir adım attım.

 

"Tamam bırak yürüyebilirim" dedim.

 

(Bravo bu halde bile yiğitliğine bok sürdürmüyorsun). Yediğim dayakla iç sesiminde gitmiş olmasını dilerdim. Asrın daha fazla ısrarcı olmadı ve bıraktı kolumu. Bir adım daha attım ve yere kapaklandım. Kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştı. Ama içi saman dolu bir çuval gibiydim kalkamadım yerden.

 

" Biz seninle iki güne anca çıkarız bu odadan"

deyip beni kucağına aldı.

 

"Ya hayır bırakırmısın ben kendim hallederim, hem gitsene sen artık, ne diye duruyorsun."

 

Hiç konuşmadı asrın beni götürmeye devam ederken.

 

"Hey sana diyorum sağır mısın indir beni bak şimdi bağırırım herkesi toplarım başına. Çattık ya, hah şimdi görürsün sen güvenlik görevlisine şikayet edeyim bakalım indirmiyormusun hala."

 

" Bakarmısınız lütfen," adam bana döndü.

 

" Bu adam beni zorla kucağına aldı bırakmasını söylüyorum beni dinlemiyor lütfen birşey yapar mısınız?"

 

Güvenlik bana bakarken asrına döndü ve gülümsedi.

 

" İyi günler asrın bey, geçmiş olsun."

 

Asrının yüzünde pis bir sırıtma vardı,zafer kazanmış gibiydi.

 

"Yuh ama ya bak bırak diyorum ne anlamaz çıktın. Senin yardımına ihtiyacım yok."

 

Asrın beni indirdi kucağından. "Şükür yani o kafanın içinde anlayan bi beyninin var olmasına sevindim."

 

Bi baktım ki arabanın kapısının önüne bırakmıştı beni, ben istiyorum diye değil geldik diye. Gözlerimi devirmiştim asrına, tuhaf tuhaf baktı.

 

" Sakın bana gözlerini devirme. Hadi bin" dedi.

 

Kapıyı açtı o da şoför koltuğuna ilerledi. İyide ben şimdi hangi ayağımla binecektim. Önce sol alçılı bacağımı attım. Bağırarak geri çektim. Asrın yanıma geldi beni tuttu.

 

"Hayır halledebilirim" dedim.

 

Beni dinlemişti hem de tek seferde, şaşırtıcı dedim kendi kendime. Sonra sağ bacağımı attım oturdum ama sol bacağımı içeri çekemiyordum çok ağrıyordu. Asrın indi arabadan ve yanıma geldi. Ben tam hayırlarımı dizecekken

 

" Bırak yardımcı olayım ki buradan gidebilelim, itirazlarını sonraya sakla. Senin yüzünden kaç toplantı kaçırdım bundan haberin yok tabi."

 

Kendimi azarlanmış küçük bi kız gibi hissettim kafamı salladım ve onun yardımıyla arabaya bindim. Evimi sordu bende tarif ettim. Slow bi müzik çalıyordu, elime telefonumu aldım eda 30 kez aramış ve birsürü mesaj atmıştı.

 

"Eda ben iyiyim şimdi eve geçiyoruz, seni sonra ararım." 14:02

 

"Nerelerdeydin ki çok merak ettim seni, neden bi kere bile cevap vermedin ve geçiyoruz derken kim var ki yanında." 14:03

 

"Merak edilecek birşey yok asrın beni eve bırakıyor eve geçince konuşuruz." 14:04

 

"Asrın mı? Tamam tatlım bende taksiye biniyorum yarım saate sendeyim." 14:04

 

"Baya bi merak etmişler seni galiba "

 

"Ya evet ne demezsin."

 

Edadan başka merak eden yokti ki. İçim burkulmuştu, halime mi şu duygularıma mı ağlasam bilememiştim.

 

"Niye öyle söyledin."

 

İçimi çektim.

"Önemli bişey değil ya öylesine söyledim"

 

"Kimdi o adamlar?"

 

Konunun buraya gelmesini beklemiyordum ve de hiç istemiyordum.

 

"Tanımıyorum ki bi kaç serseri işte."

 

"Serseri" dedi asrın.

 

Onaylarcasına kafamı salladım. Tabiki buna inanmamıştı, bakışlarından belliydi. Ama başka da birşey sormamıştı. Evin önüne geldiğimizde inip kapımı açtı elini uzattı bi eline bi yüzüne baktım. İnmeye yeltendim ama canım yanıyordu daha fazla direnemedim. Elimden tuttu ve belimden kavrayarak beni arabadan indirdi. Tökezledim düşecek gibi oldum ama sıkıca belimi tutup kendine yasladı. Sıcacıktı kendi soğukluğumun farkına vardım, titredi buz tutmuş bedenim. Sanki bu sıcağı yıllarca arıyormuşçasına. Gözleri gözlerimi buldu.

 

"Dikkat et kara" dedi.

 

" Asyaa bu ne hal kızım ne oldu sana "

 

Koşar adım yanımıza geldi taksiden inen eda. Gözleri endişeyle bakarken.

 

" İyiyim lütfen önce eve çıkalım çok ağrım var dedim"

 

Asrın ve eda eve kadar çıkarıp koltuğa oturttular beni. Eda asrına bir ton soru soruyordu. Asrın da geçiştirerek cevap veriyordu. Edadan kaçmak için olsa gerek

 

"Ben şu ilaçları alıp geleyim deyip çıktı."

 

Eda yanıma oturdu, bende olanları bir çırpıda anlattım şaşkın ifadeyle beni dinledi.

 

"Asya bu böyle olmaz polise gidelim, şikayet edelim. "

 

"Evet gideceğim bana bunları yapanlar bunun hesabını verecek ama önce biraz dinlenmeliyim görüyorsun halimi".

 

Eda kafa salladı dudakları üzgün bir ifadeye bürünürken. Kapı çaldı ilaç poşetiyle asrın girdi içeri. Tebessüm edip teşekkür ettim ilaçları yanıma koyarken. Bi tanesini çıkarıp elime verdi, orta sehpadaki suya uzanmaya çalıştım ama yere düşürüp kırdım. Eda toplarken

 

"Asya sen nasıl yanlız kalacaksın bugün annemler londradan geliyor evde olmazsam beni mahvederler inadıramam da, en iyisi seni bize götüreyim ne dersin"

 

"Saol eda ama evde kalmayı tercih ederim, ölmekten iyidir sakat kalmak."

 

" uff onu tamamen unuttum ben halamlara bırakırım olmaz mı?"

 

"Onun tüyleri her yerdedir şimdi hissedebiliyorum." dedim

Yüzümü buruştururken,

Kahkaha attık birden. Asrın

 

"Ne oluyor biri açıklayacak mı?"

 

"Evde köpeğim var ve asyanın ona alerjisi var kaşınıyor ,şişiyor ve nefes alamıyor ilacı olmasa allah korsun ölüme kadar gidebiliyor. "

 

Eda tekrar bana döndü.

 

"Ee yapıcaz burada seni bu halde bırakamam" dedi.

 

"Eda hadi ama kalabilirim ben başımın çaresine bakarım"dedim.

 

Eda ikna olmamıştı. Gözlerini asrına döndürüp kafasında ampul yanmışçasına aydınlandı.

 

"Aslında şey işiniz yoksa bugün asyaya bakabilir misiniz ?sadece bi günlük söz veriyorum"

 

Ben şok olmuştum,

 

"Edacığım saçmalama istersen adamın işi gücü vardır, tanımadığı bir insanla mı uğraşsın".

 

Eda kedi gibi bakıyordu bi bana bi asrına

 

"Yani niye uğraşayım" dedi.

 

"Uğraşma zaten "dedim. Bu adamın ne kadar gıcık olduğunu tekrar tescillemiştim.

 

Eda lütfenlerini sıralıyordu. Kafasını şişirmişti tabi benimde. Daha fazla dayanamayıp

 

"Tamam" dedi asrın.

 

"Hayır hayır hiç gerek yok"

 

Eda sözümü kesti

 

"Çok gerek var, lütfen tüm gün aklım sende kalacak uyku uyuyamayacağım göz altım şişecek, ve sevgilim beni senin yüzünden terk edecek."

 

Eda susmazdı hiç bi güç susduramazdı taki tamam diyene dek. Kabul etmiştim mecburen evet birinin benimle kalması iyiydi ama bu hiç tanımadığım,ürkütücü bi adam olmamalıydı.

Eda yanaklarımdan öpüp tavsiyelerini verip çıkmıştı. Asrın onu uğurlarken arkadaşıma iyi bak diye tembihliyordu. Asrında nasibini almıştı edanın bol çenesinden garibim hiç ses çıkarmıyordu ( garibimmm vayyy). UF sende bi araya girme be.

 

" Bide kendi kendine konuşma huyun mu var?"

 

Asrın kapının pervazına yaslanmış bana bakıyordu.

 

"Hayır canım" dedim kekeleryerek Devamını getirecekken sözümü kesti.

 

"Canımm hımm kulağa hoş geliyor"

deyip sırıttı.

 

"Saçmalama lafın gelişiydi o hem ne münsebet ben sana canım diyeyim.

 

"Seni kurtardığım için? , eve getirdiğim için, ve sana bakıcılık yapacağım için olabilir mi? Hem diline yapışmaz ya bir canın eksilmez mesela ."

 

"Yapma senden zorla mı istedim ben "

dedim.

 

Öfkeyle ayağa kalkıp mutfağa doğru adım attım ve anında düştüm kafamı çarpmaktan son anda kurtulmuştu asrın tutmuştu. Çok yakındık gözlerindeki alev kalbimi yakıyordu, kalp atışını duyabiliyordum.

 

"Su kadar safsın , su kadar temiz, su kadar güçlü, korkutcu. "

 

Söylediklerine anlam vermeye çalışıyordum gözleri gözlerimi kavururken.

 

Kalkmaya yeltendim çok sıkı tutuyordu.

 

"Kara" dedi.

 

" Ne" dedim anlamaz bir şeklilde.

 

Hızla beni kaldırdı oturttu son kez baktı bana burnundan soluyordu, ve kapıyı çarpıp çıktı. Neyin öfkesiydi bu bana neden bu kadar sinirlenmişti ki. Beni bu halde bırakacak kadar acımasızdı demek. Gözümden yaşlar aktı sicim gibi.

 

"Yalnızsın sen sok şunu kafana". Öfkeli ve üzgündüm en çok kendime.

 

Yanımda olmasını istemedim , ama tüm gece gelmesini bekledim. Gelmedi.

 

 

Loading...
0%