@gmcan_1954
|
"Ateş suya düştü. "
Bakmakla görmek aynı şey değildi aslında. Sen çok güzel baktın, öyle güzeldi ki ateşindeki dumanı bile görüyordu gözlerim.
Kapı çalıyordu, çalan kim ise gitmeye hiç niyeti yoktu arda ardına zile basıyordu. Oflayarak kalktım yataktan sinirle terliklerimi giyidim.
"Patlama geldim."
Kapıyı açmamla edanın içeri girmesi bir oldu.
"Nerdesin kızım, on saattir çalıyorum kapıyı öldüm meraktan ya."
"Evet on saattir çalıyosun gerçekten bişey mi oldu bu saatte?"
"Dün apartopar sinirlenip çıktınız. Dayanamadım çıktım arkanıza asrın öylece bekliyordu. Seni sordum deli mi ne cevap vermeden arabaya binip gitti. Neredeydin sen kaç defa aradım biliyor musun? O telefon neden var aceba."
"Merak edicek bişey yok sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Biraz sahilde dolanıp eve geçtim zaten."
"Aklıma neler geldi şu sana mesaj atanlar seni kaçırdı falan sandım. Sahi onlardan bi haber aldın mı?"
"Hayır yok ama bu sessizlik beni iyice korkutuyor neyin nesi anlayamıyorum."
"Polise gidelim bu korkuyla gün mü geçer kızım."
"Hayır gidemem, ayağımı kırdığım gece bol tehditli mesaj gönderdi. Polise gitme gidersen ölürsün dedi açık açık."
"Ne diyosun asya sen. Nasıl bi insan bunlar ya? Ne yapıcaz peki. "
"Onların mesaj atmasını beklemekten başka yapacak birşeyim yok, eğer istedikleri paraysa bi şekilde bulur öderim ve kapanır diye düşünüyorum. Bekleyip göreceğiz."
Eda sımsıkı sarıldı bana
"Her zaman yanındayım bunu biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum" dedim.
Sarılmasına eşlik ederek.
Birlikte kahvaltı yaptık, odama geçip düz olan saçlarımı taradım bu gün açık kalsınlar istedim. Rutin makyajımı da yapıp edayla evden çıktık. Kahve almak için okulun yanındaki kafeye girdik. Vakit olmadığı için okula giderken içecektik. Bir yandan da sohbet ediyorduk.
"Asrının sana karşı tavırları çok garip değil mi?"
" Çok az kalır bence. Çıkar hadi ağzındaki baklayı."
"Ya kızma sakın ben gördüğümü söylüyorum."
"Ne görmüş o güzel ela gözler aceba. "
"Dalga geçme kızım adam sana sanki körkütük aşıkmış gibi bakıyor, tamam allah var yakışıklı bi eşintem olsun çok isterim ama bi bakıyorum düşmanıymışsın gibi davranıyor. Bi yardım ediyor bi yarı yolda bırakıyor. Nasıl bişey çözemedim."
"Delinin teki işte ,tutarsız ne bekliyosun ki"
Eda elini ağzına götürüp şaşırmış bir ifadeyle
"Asyaaaa sen kızmadın, yoksa sen bu adama karşı_"
"Saçmalama ve o çeneni hemen kapa onu sevmek mi asla benden uzak olsun."
"İyide ben seviyorsun dememiştim ki.."
Eda sinsi sinsi gülüyor ben ise ona kızgın bakışlar atıyordum. Nihayet okula geldikde kurtulacaktım. Edanın dersi yarım saat sonra başlayacaktı. Ben ise koştur koştur derse gidiyordum. Gecikmiştim hızlıca girip boş bir yere oturdum. Bu aralar derslerimi de çok aksatıyordum bundan hiç memmun değildim ama kafamı da bir türlü veremiyordum. Hoca birşeyler anlatmaya başlamıştı;
"Evet arkadaşlar bugün çok özel bir konuğum var kendisi korhun holdingin kurucusu ve mimarı. Ayrıca okulumuzda ki burslu öğrencilerimize destek sağlayan kişidir. Kendisini buraya davet etmek istiyorum. Buyrun efenim."
Uğultu sesleri geliyordu herkes birbirine soruyor gerçekten mi burada ne işi var diye. Birden sesler kesildi, herkes bir yere odaklanmış bakıyordu. Aynı yöne bende gözlerimi çevirdim. Siyah takım elbisesiyle, yüzüne taktığı ciddiyetiyle karşımda duran asrındı.
"Hadi canım"dedim.
Ben mimar olmaya karar verdiğimden beri korhun holding de çalışmayı hayal etmiştim. Çok ünlü ve köklü bir şirket. Bir ay dahi asistanlık yapana vayy korhunda çalışmış gözüyle bakarlardı ve bende bunu çok istemiştim. Asrının bu şirketin sahibi olduğunu hiç duymadım, daha önce çok araştırma yaptım ama hiçbir yerde adı geçmiyordu. Ön Tarafta oturan iki kızın konuşmalarını duyuyordum.
" Allahım ne kadar yakışıklı sevgilisi var mı ki? varsa bile kim bilir ne kadar güzeldir kızım sana bana bakacak değil ya " diğer taraftaki kızda onu başıyla onaylıyordu. Ve boğazını temzileyip söze giren asrına döndü yine gözlerim.
"Öncelikle merhaba arkadaşlar ben asrın korhun, buraya bugün holdingimizin hazırladığı bir fırsatı sizlere sunmak için geldim, ve tabiki sorularınızı cevaplamak için."
Beni görmemişti hiç bu tarafa bakmıyordu, inşallah gidene kadar görmez diye oturduğum yere iyice siniyordum. Asrın bir yandan anlatıyordu bir yandan gelen soruları cevaplıyordu. Öylece onu izliyordum ne sorduklarından çok asrının ne cevap verdiğine odaklıydım. Dışardan çok sempatik duruyordu, gelin siz birde içini bana sorun. "Pislik" Efendim dedi ön tarafta oturan kız bana dönerken.
" Sana demedim" dedim.
Bir öğrenciye daha söz hakkı verdi asrın.
"Sizi çok araştıdım ama hakkınızda pek bilgi yok idolümsünüz diyebilirim Evli misiniz, veya sevgiliniz var mı, yada aşık olduğunuz biri?"
Bu soru karşısında benimde gözlerim açılmıştı pür dikkat asrının cevabını bekliyordum. O ana dek beni görmediği için seviniyordum. Birden kalp atışım hızlandı ellerim titremeye başladı heycanlanmıştım asrının gözleri beni buldu hem de hiç şaşırmadan. Demek burada olduğumu biliyordu ve bilerek bakmıyordu bana. Gözleri ateşin en koyu hali en sevdiğim renk, içime işliyordu evet yine oluyordu. "Saçmalaama asya kendine gel kızım sakin ol." Kendi içimden telkin veriyordum. Gözlerimden bir saniye olsun gözünü çekmeden anlattı;
" Evli değilim bir sevgilim de yok .Benim için aşk diye de birşey yok. İki insan birbirine saygı duyup güveniyorsa tamamdır. Kısacası aşka inanmıyorum".
Tüm sınıfdaki kızlar "aaaaaa" diyordu. Sinsi bir tebeessüm attı ortalığa kendime güveniyorum diye bağırıyordu resmen. Sinirlenmiştim elimi kaldırdım.
"Buyrun"dedi. . Kursiyi tutan parmaklarını benim olduğum yöne doğru hafif kaldırarak.
"Hiç birini yarı yolda bıraktınız mı?"
Tüm sınıf bana dönüp bakmıştı, bakışları sorunun saçmalığımıydı , yoksa benim saçmalığım mı bilemedim ama gözüm görmüyordu ben asrına kilitlenmiştim.
"Hayır" dedi. "Başka sorusu olan?"
Yine el kaldırdım "Dinliyorum" dedi.
"Ben pek inanmıyorum buradan bakılınca çok uyum sağlayan güven veren birine benziyorsunuz ama içinizin öyle olduğunu düşünmüyorum"
"Öyle mi?" dedi gülerek.
"Öncelikle açık sözlülüğünüze hayran kalmamak elde değil. Ama dikkat edin başınıza çok iş açabilir. Bakmak ve görmek arasında çok fark vardır. Siz görüyor musunuz bakıyor musunuz önce bunun cevabını bilmek gerek."
Cevap veremedim.
"Bende öyle tahmin ettim."
Tam başka kişilere yöneleceken
"Birinin gözüne baktığınızda siyahı değilde alevi görüyorsanız bu görmektir dedim."
"Hayır, o alevden çıkan dumanı görmediyseniz bu bakmaktır. Size tavsiyem uzaktan baktığınıza değil yakından gördüğünüze inanın."
Sözleri deliciydi kalbim acıyordu nedenini bilmiyordum. Çantamı alıp hızla çıktım. Tuvalete girip elimi yüzümü yıkadım yanıyordum neydi beni bu hale getiren .Vücut tepkilerime şaşırıyordum, kendimi sakinleştirmeye çalıştım biraz da olsa yatışmıştım. Bahçeye çıktım hava almak iyi gelmişti edaya mesaj attım
"Ben eve geçiyorum biraz dinleneceğim"
Okulda duramayacaktım bahçe kapısından çıkarken bir mesaj geldi.
"Karşı kaldırımdaki arabaya bin".
Kafamı kaldırıp o yöne baktığımda aynı siyah minibüs beni bekliyordu. Çok korkuyordum , ne yapacağımı bilemedim. Direkt eve gitsem eve gelecek olmalarından korkuyordum. Yavaşça o yöne ilerledim etrafta kimseler yoktu. Arabaya geldiğimde kapı yavaşça açıldı içeri girip oturdum. Karşımda iri yarı adamlar vardı ellerimi bağlamaya başladılar. Arabanın kapısı kapanırken bahçe kapısından bana bakan asrını gördüm. "asrınnn" diye bağırdım.
Kapı kapanmıştı ellerim gibi gözlerimi de bağladılar. Debeleniyordum ağlıyordum ama nafile kısa bi yolculuğun ardından araba durdu. Kolumdan biri tutup arabadan indirdi. Biraz yürüdükten sonra bir sandalyenin üzerine oturttu. Ağzımı açtı.
"Lütfen bırakın beni yalvarıyorum ne isterseniz veririm öderim borcu ama nolur bana bişey yapmayın."
Ağlıyordum bağırıyordum ama sesimi duyan yoktu etraf çok sessizdi. Kapı açıldı adım sesleri yanıma yaklaşıyordu. Birden göz bandı açıldı etraf loştu kırmızı ve siyah hakimdi odaya. Karşıma bir sandalye çekti iri yarı adam.
"Evet nihayet tanışabildik asya. Adamlarım buraya gelirken seni incitmediler ya" dedi.
Hayır anlamında kafamı salladım.
"Çok uzatmayacağım, seni burda babanın yıllar önce tefeciden aldığı 100 bin lira için tutuyorum."
"100 bin lira için adam mı kaçırılır." dedim
"Aa evet evet asyacım çok haklsıın ama o faizsiz fiyatı babanda bunu alalı bi 8 yıl olmuş şuan tam 2 tirilyoncuk."
"Ne iki tirilyon mu? Ama bu saçmalık banka bile bu kadar faiz koymuyor neyin faizi bu" sesim yükseltmişti.
Sandalyeyi hızla geriye atıp yanıma yaklaştı adam.
"Bu benim faizim Baban bile isteye sözleşme imzalayarak aldı al bak ."
Uzattığı kağıdı aldım kâğıtta 100 bin yazıyor ve her ay faiz bineceğide, isim soy isim herşey doğru.
"Ama o öldü " dedim.
"Biliyorum bunun için özellikle alt kısmı oku lütfen"
Ölüm olduğu takdirde en yakınımın bu borcu ödeyeceğine.. Gözlerim akıp gelmişti.
"İyi ama benim bu kadar param yok nasıl ödeyeceğim."
Adam kahkaha attı. Kapı çaldı adamın gel emri ile biri gelip kulağına birşey söyledi bir kaşı kalkık , gelen adamı dinliyordu. Çıkan adamın ardından yanıma yaklaştı önümde diz çöktü.
"Şimdi bir misafirin gelmiş ona hoşgeldin diyelim bu sohbetimize sonra devam ederiz."
Misafir de kimdi? odadan çıkarken adamlar benim iki kolumuda tutmuşlardı canım yanıyordu. Asansöre binip üst katlara çıktık. Bir kaç metre sonra beyaz aydınlık bir odanın önünde durduk. İçeri girdiğimizde gözlerime inanamıyordum asrın bir koltuğun üzerine oturmuş bana bakıyordu.
"Asrın?" diyebilidim sadece.
Asrın hızla ayağa kalktı beni tutan korumalara çıkın dedi. Birkaç dakika beklediler.
"Çıkın" diye bağırdı. Ellerimi çözüyordu.
"Sakin ol seni çıkaracağım burdan".
"Asrın ne oluyor kim bunlar sen bunları nerden tanıyorsun?"
"Korkma birazdan gideceğiz."
İçeri o iri adam girmişti.
"Ooo asrıncım bu ne güzel sürpriz böyle açıkçası ben daha erken gelmeni umuyordum."
"Uzatma kızı alıp gidiyorum."
Adam güldü.
"Senin için değerli olduğunu anladık ama onun bana borcu var."
"Tamam ben öderim hemen şimdi"
"Hayır kendisi ödeyecek o borcu ve sen karışmayacaksın asrın korhun. "
"Para değil mi işte derdin al ve bu kızın peşini bırak"
"Evet derdim para ama işin içine senin için değerli birşey girince çok cazip geldi açıkcası kim bu sevgilin mi yoksa?"
Gözleri parıldıyordu adamın bana bakarken çokta ürktücüydü hareketleri. Kimdi bu adam ve asrın nerden tanıyordu. Çok samimi konuşuyordu asrınla onu tanıdığı belliydi. Sinirleniyordu asrın kolumdan tutuyordu deminden beri ama bunu ben yeni fark etmiştim öfkeden kolumu sıkıyordu.
"Asrın kolum".
Koluma baktı ve dolan gözlerime elini hızla gevşetti.
"Tamam, asya bu parayı sana getirecek kendi çalışıp kazandığı parayla ödeyecek bu borcu."
Şimdi şu zamanda okulum devam ederken kim bana nerde iş verecekti ben bu borcu yıllarca bitiremezdim ki part time çalışarak.
"Güldürme beni" dedi iri adam.
"Bu parayı ömrü boyunca biriktirse ödeyemeyeceğini ikimizde biliyoruz."
Madem biliyor hala benden neden para istiyordu ki.
"Ödeyecek benim yanımda çalışacak gerekirse gece gündüz.1 sene içinde bu para elinde olacak"
"Hımm tamam peki o halde seneye yarın o para elimde olmazsa sen ne yapacağımı çok iyi biliyorsun asrın korhun."
Asrın cevap bile vermedi kolumdan nazikçe tutup çıkardı beni odadan, arabaya kadar hiç konuşmadan yürüdük. Bindiğimizde sessizliği bozan ben oldum.
"Ben senin yanında nasıl çalışacağım kafayımı yedin bir senede nasıl birikim yaparım? Hadi o parayı getiremezsem o adam bana ne yapacak öldürecek mi? "
" Asla, asla sana zarar veremez izin vermem."
"Kim o adam asrın? " Bir yandan içimde fırtınalar kopuyor deli gibi ağlıyorum.
" Sana soruyorum kimdi o?"
"Abimm " dedi bağırarak. Sesim kesilmişti...
|
0% |