Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@gmcan_1954

Nasıl bir şeyin içine düştü bu yorgun kalbim? Daha neler görebilirim ki herşeyi yaşadım ben, derken üstüne kat ve kat fazlası eklendi. Artık daha ne olacaklarda gözüm.

Fazlaydı bu çok fazla. Mutlu bi ailem yoktu benim, çocukluğumu yaşayamamıştım bile. Beni benden çok seven bir annem vardı sadece. Üç kişilik bir aileydik. Adı aileydi, evet maddiyat olarak çok iyiydik istediğim herşey alınırdı, her çocuğun hayali olan o oda benim odamdı hatta. Ama ben tek bir şey istedim o da babamın sevgisi. Gözlerinin içine bakardım hep. İşten gelip bir tebessümünü bekledim, başımın okşanmasını kaç kez rüyalarımda gördüm. Fakat acıdan başka birşey katmadı babam bize, annemi defalarca dövdü, aldattı. Yüreği güzel annem daha fazla dayanamadı bu olanlara kaç kez boşanmak istedi ama babam bizi asla bırakmadı. Bir gün yağmur gökten boşanırcasına yağıyordu.17li yaşlarımdayım, babam her akşam olduğu gibi yine içkili gelmişti eve annem şöminenin başında onu bekliyordu hep beklediği gibi. Bir saat öncesinden beni hadi kızım geç oldu yat artık sabah okulun var diye yatağa göndermişti, kokumu içine çeke çeke birkaç kez öperek. Odama geçmiştim ama içim huzursuzdu. Yine kavga edeceklerini adım gibi biliyordum, uyuyamadım döndüm durdum yatakta. Kapının açılma sesini duydum. Sonrası bağrış, çağırış, kırılma sesleri. Yatağımın en köşesine sinip bacaklarımı iyice kendime çektim olduğum yerde sallanıyordum. Bittti ,geçti ,şimdi bitecek. En son duyduğum annemin çığlığı oldu, sonra etraf sessizliğe büründü. Usulca araladım odamın kapısını korkuyordum, ağır adımlarla merdivenlerden indim. Babam dizlerinin üstüne çökmüş iki eliyle başını tutuyor öylece karşıyı izliyordu. Biraz daha ilerledim

"anne".

Annem öylece kanlar içinde yatıyordu. Ortada bir bıçak ve her yere dağılmış cam vazonun parçaları. Çok geçmeden siren sesleri duyuldu ambulans ve çokça polis geldi. Annemin başına gelen kadın hemşire bi süre onu kontrol etti , diğer hemşireye bakıp kafasını iki yana salladı. Annemi alıp götürdüler bu annemin evin kapısından son çıkışıydı. Ben bunu idrak ettiğimde artık çok geçti. Babamı da polisler götürdü. Babama göre annem kendi canına kıymıştı, ama ben buna hiç inanmadım. Annemin yerini ben almıştım babam artık beni dövüyordu sebepsiz yere ,hiç sesimi çıkaramıyordum. Gerekmedikçe konuşmuyorduk , yüzüne bile bakmıyordum. Evimizi değiştirdik , babam tüm parasını içkide kumarda yedi bazen bazı günler birkaç kadınla dahi gördüm onu ama hep görmezden geldim. Aradan bir sene geçti annem öleli ,aynı gün bir telefon geldi. Babam arabanın içinde ölü bulunmuş çırılçıplak bir şekilde. Ağlayamadım bile tek göz yaşı dökmedim onun için. İlahi adalet dedim iyi ki var.!

 

Asrın'dan

 

Üniversitede konuşma yapacaktım bugün, bir yandan kol düğmelerimi ilikliyordum, bir yandanda asyayı düşünüyordum o gün onu fazlasıyla kırmıştım. Ama neye bu kadar üzüldüğünü anlayamamıştım. Daha fazla düşünmemek adına iç sesimi susturdum. İşlere yoğunlaşma vakti gelmişti sürekli basit bir kızı düşünmeyecektim ya!

 

Okula geldiğimde konuşma yapacağım sınıfa geçtim arka fonda beklemeye başladım. Aradan gelip yerlerine oturan öğrencilere bakıyordum. Asyanında bugün burada olacağını biliyordum. Zira sınıfından yaşına, hayaline kadar herşeyini araştırtıp öğrenmiştim. Bugün bu sınıfa gelmeyi de tabiki ben seçmiştim. Ama kendime yediremediğimden ,onun bu sınıfta olmasını sadece bir tesadüf diye adlandırıp kendimi geçiştirmiştim.

Gelmişti hızla kalemlerini çıkarıyordu, terden boynuna yapışmış bir iki tel saçını geriye atıyordu. Onu ne kadar izledim bilmiyorum ömer beyin adımı zikretmesiyle kendime geldim ve konuşmaya başlamak için kursiye geçtim. Gözlerinin üzerimde olduğunu biliyordum hatta şuan şaşkın ifadesini bile görebiliyordum ona bakmadan. Herneyse konuya odaklanmalıydım. Asyanın fırsatı kaçırmayacağını tahmin ediyordum. Ve o sorularını acımasızca yöneltiyordu. Bir yanım nefret ediyordu bu kızdan, hayatıma girdiğinden beri alt üst etmişti beni. Bir yanımsa hep onun su misali duruşunu seyretmek istiyordu. Arafta kalıyordum, tanımadığım duygular tüm vücudumu esir alıyordu sanki ama yenilmeyecektim ben yenilmezdim.

Verdiğim cevap karşısında sinirle çıkıp gitti asya. Birkaç dakika sonra konuşmayı bitirip bende çıktım arkasından. Onu aradım konuşmak istiyordum bir daha karşıma çıkma demek istiyordum. Bir sürü tehditler savurup kendimden iyice nefret ettirmek istiyordum. Asyanın çığlık sesleri ve gözleriyle buluşmam an meselesi oldu. Dudaklarımdan bir parça küfür savruldu. Arabama bindim hızla arabayı takip ettim adamlarıma kim olduklarını bulmaları için plakayı attım. Duyduğum isim karşısında daha da öfkelenip deliye döndüm. Aydın korhun benim biricik abim. Vazgeçmeyecek uslanmayacaktı insanları haraca bağlar ödeyemez hale getirir kendisi için çalıştırırdı. Bir nevi kölelik onlara ne isterlerse yaptırırdı. Telefonu hızla elime aldım defalarca aradım ama bakmıyordu. Diğer tarafa fırlattım sinirle.

" O kızın kılına zarar verirsennnn" dişlerimi sıkıp direksiyona yumruklarımı geçiriyordum.

Abimin meşhur malikanesine geldim kapıdaki korumalar başlarını eğerek geçmemi bekledi. Odasına çıktım adamlarına

 

"Patronuna söyle hemen kızı buraya getirsin" dedim.

 

Koruma başını sallayıp çıktı odadan. Birkaç dakika sonra asyayı getirdiler. Çok korkmuş görünüyordu gözleri anlamsızca benim neden burada olduğumu sorguluyor. Bir tarftanda yardım çığlıkları atıyordu.

" Seni çıkaracağım buradan sakin ol korkma" diye teselli veriyordum ama sinirden şu an şurada toplu bi katliam yapabilirdim. Aydın girdi odaya anlamıştı bir kere benim için değerli olduğunu. Bırakmayacaktı ipin ucunu ama ben asla ona zarar vermesine izin vermem.

 

 

"Asya'dan"

 

"Abimm"

Ben asrının söylediğinin karşısında kalakalmıştım

"Ne, beni kaçıran senin abin mi? "

 

"Evet"

 

"Bunu nasıl bu kadar rahat söyleyebilirsin sen kimsin ya. Durdur şu arabaya inicem."

 

"Saçmalama asya"

 

"Sana arabayı durdur dedim"

 

"Bak sakin ol endişeni anlıyorum ama bilmediğin çok şey var bırak önce bi eve gidelim sakin bi şekilde konuşacağız"

 

"Ben kendi evime gideceğim."

 

"Tamam senin evin olsun."

 

Başka birşey dememiştim , yol boyunca konuşmadık. Birkaç kez asrının telefonu çaldı ama hiç birine bakmadı meşgule atma gereği bile duymadı. Kafası burda değildi bunu görebiliyordum. Evin önüne geldik aynı anda arabadan indik.

 

"Kızz asyaa hani sapıktı bu adam, oğlumm bu kulaklarım neler duydu şu boya posa endama yakıştıramadım vallahi."

 

Yukardan bağıran fındık teyzeden başkası değildi.

 

"Tamam fındık teyzecim biz bunları senle sonra konuşuruz oldu mu?" gözlerimi ağırtarak konuşuyordum kadına.

 

"Ne sapığı ya?"

Asrını kolundan tutup içeri doğru sürükledim.

 

"Gel ben sana anlatırım."

 

Anahtarı çıkarıp kapıyı açtım içeri girip kayıpı kapattım.

 

"Kadına sapık olduğumu mu söyledin?"

 

Asrın delici bakışlarını üzerime dikmişti.

 

" yoo yok canım yaşlı kadın işte yanlış anladıysa " dedim.

 

Mutfağa kaçarcasına gidip

 

"Su içer misin sende ?"

 

"Hayır"

Dedi sertçe. Bi insan bu kadar öküz olamaz dedim kendi kendime .( ya ya ne öküz ama). Asrın mutfağa girdi .

 

" Ne tuhaf kızsın kendine gözünü mü belertiyorsun. O kafandan geçenleri merak ediyorum cidden"

 

Birden ciddileştim

 

"Ne geçebilir sence bugün olanlar olabilir mi? Beni kaçıran pisikopatın senin abinin olması mesela? Yada senin şuan bana zarar vermeyeceğin ne malum? "

 

"Sana asla zarar vermem"

 

"Niye güvenecekmişim ben sana "

 

"Asya sesinin tonuna dikkat et, bu sana ilk ve son uyarım. Ben asla yalan söylemem bunu o küçük kafana sok. Sana zarar vermem diyorsam vermem ve sana kimse zarar veremez."

 

"Okey tamam zarar gelmez, peki. Ben o parayı nasıl ödeyeceğim söyler misin? Ödeyemeyeceğimi sende biliyorsun. O adam pardon ya abiciğin bana ne yapacak sonra?"

 

"Ödeyeceksin dedim ya benim yanımda çalışacaksın asistanım olarak. Ve o adam sana hiç bi halt edemez. Seni merak ediyor. Benim yanımda olduğun için şuan ona çok cazip geldin. Herşey çok basit parayı ödeyeceksin hayatına kaldığın yerden devam edeceksin. Anlaşılmayan bir şey?"

 

"Ben daha önce hiçbir yerde çalışmadım oldukça acemiyim bu işin altından kalkabilirmiyim bilmiyorum bile"

 

Bir az öncekine nazaran sesim çok sakin çıkmıştı.

 

"Başarılı bir öğrencisin hem bir yerde staj yapmayacakmıydın bunu bi staj olarak düşün sadece ücreti fazla alacaksın"

 

"Bunu yani bu iyiliği bana neden yapıyosun, benim yerimde başkası olsa yine yapar mıydın?"

 

"Kim olsa yapardım, hatırlatırım arabaya bindirirlerken seni gördüm kim olsa aynı şeyi yapardı."

 

Kalbimi ince bi sızı aldı. Alev gözleri kalbimi yakıp kavuruyordu adeta. Bi çok yakınımdaydı bi çok uzak. Neyin ikilemiydi bu. Doğru yada yanlış neydi hepsini unuttuğum yerdi bu gözler.

İçimden geçirdim,içime akıttığım göz yaşlarımı susturarak

 

"Yapmazdı, kimse yapmazdı".

 

"Anladığını düşünüyorum"

Beni kendime getiren asrının sesi oldu.

 

"Eeevet" dedim.

 

"İyi misin sen?"

 

Bacaklarım titriyordu sabahtan beri bir lokma geçmemişti boğazımdan.

 

"İyiyim sadece yorgunum olanlar çok fazla geldi."

 

Düşecek gibi oldum asrın sandalyeyi çekip beni oturttu. Kafamı bile tutamıyorum. Asrın çenemden tutup kafamı kaldırdı.

 

"Hastaneye gidelim hiç iyi görünmüyorsun"

 

"Gerek yok birşeyler yersem geçer?"

Gözleri hala üzerimdeydi asrının.

 

"Gerçekten iyiyim"dedim.

 

"Pekala "dedi asrın.

 

Dolabın kapağını açıp birşeyeler çıkardı, bir bardak alıp meyve suyu doldurdu. Birkaç dakika sonra hazırladığı tepsiyi önüme koydu.

 

"Hepsi bitecek"

 

Yemeye başladım biraz kendime gelmiştim. Asrının telefonu çaldı içerden sinirli sesini duyabiliyordum. Çok geçmeden yanıma geldi.

 

"Ben çıkıyorum, gerek duymadıkça evden çıkma kapının önünde birkaç adam olacak acil yada lazım birşey olursa onlara söyle."

 

"Nedenmiş o ya o kadar da uzun boylu değil."

 

"Bakıyorum yemeği yiyince o küçük dilin de iyice açılmış. Aydın seni takip ettiriyor her adımına dikkat etmen lazım."

 

"Ne yani şaka mı bu ne olacak şimdi ben evde hapis mi kalacağım?"

 

"Sadece bir süre adamlarımla gideceksin gittiğin yere bu arada yarın başlıyorsun ders saatine göre ayarlama yaparız sabah şirkette ol."

 

Gözümü devirmiştim.

Oldukça canım sıkılmıştı bu duruma.

Asrın dibime gelip

 

"Bana o gözlerini devirme"

 

İlk kez bu kadar yakındık tamam desem dudaklarım ona değecekmiş gibiydi. Kafamı salladım.

Kapıdan çıkarken

 

"Bu , senin iyiliğin için kara "

 

Kapıyı çekip çıkmıştı. Yine bana kara diyordu neydi bunun anlamı çözemiyordum birdahakine soracaktım. Kalkıp pencerenin önüne geçtim, perdeyi aralayıp dışarı baktım asrın adamlara talimat veriyor gibiydi. Arabasına binip gitti. Çok yorgundum odama geçip duş aldım yatağa yatmamala yorgunluktan uyumam bir oldu.

 

Dayak yemiş gibi uyandım her ne kadar uyanmak istemesemde şirkete gidecektim. İlk günden gecikmek istemiyordum. Her ne kadar asrın sayesinde orda olsamda kendi başarılarımı duyurmak istiyordum. Bunun için çok çabalayacaktım.

Üzerimi giydim saçlarımı tepeden bağlayıp hafif bir makyaj yapıp evden çıktım. Kapıdaki adam arabanın kapısını açtı. Alışkın değildim ama alışmayacaktım da bir gün bitecekti bu nasıl olsa. Holdingin önüne geldiğimizde aynı adam kapımı açtı indim. Göz gezdirdim etrafa devasa bir yerdi beni büyülemişti resmen. Giriş kapısına doğru yürüdüm hayallerimden içeri doğru ilk adımı atmıştım. Beni karşılayan orta yaşlarında sempatik bir kadın oldu.

 

"Asya hanım?" dedi.

 

"Evet "dedim.

Elini uzattı tokalaşmanın ardından.

 

"Hoşgeldiniz efendim bende sizi bekliyordum. Asrın bey size eşlik etmemi söyledi, odanız 14.katta asrın beyin odasının tam karşısında. Buyrun bu taraftan."

kadına tebessüm edip eşlik ettim

 

Asansöre binmiştik kadın holding hakkında bilgiler veriyordu. Kata ulaştığımızda odanın yerini gösterdiği yöne ilerledik. Oda oldukça geniş ferahtı.

 

"Ben çıkıyorum bi isteğiniz olursa beni 0 arayarak çağırabilirsiniz ".

 

"Adınız ne ?"

 

"Pardon unuttum benim adım selin, Asrın beyin tüm ayak işlerine ben bakarım."

 

"Anladım şu sizi bizi kaldırsak sadece asya desen. Pek hoşlanmıyordum da."

 

"Üzgünüm bu konuda asrın beyin kesin talimatı var benden duymuş olmayın ama bugün bütün holdingi toplayıp size karşı kibar olmamız ve sanki onun yerindeymiş gibi davranmamızı söyledi."

 

Kaşımı kaldırdım hayretle dinliyordum. Altıüstü asistanı olacaktım bu da neydi.

 

"Tamam teşekkür ederim" dedim.

Tebessüm ederek.

 

Odamı incelemeye başladım çok güzel dizayn edilmişti bir mimar olarak kendi odamı kendim dizayn etme hayalim de vardı tabi. Onunda zamanı gelecekti inanıyordum. Odadaki telefon sesiyle irkildim.

 

"Efendim"

 

"Odama hemen "

 

Bu kaba şahıs asrından başkası değildi. Ben birşey söylemeden telefonu yüzüme kapamıştı. Burada işler böyle yürüyor herhalde diye düşündüm. Çok bekletmeden kapıyı çaldım.

 

"Gel"

İçeri girdim.

"Otur"

dedi siyah deri koltuğu göstererek.

 

"Bugünün toplantı listesi sana e mail olarak geldi. Bunları hergün listele ve her sabah ilk işin bana hatırlatmak olsun"

 

"Tamam" dedim cılız sesimle.

 

"Çıkabilirsin şimdilik "

 

Yerimden kalkıp kapıya yöneldiğimde

 

"Ben o asi asyayla çalışmak istiyorum yanlız, kendine güvenmeyen küçük bi kızla değil."

 

Arkamı döndüm gözlerine baktım gözlerimi devirip çıktım. Yapma dediği şeyleri yapmaktan zevk alıyordum. Şuan sinirden kudurduğunu da adım gibi biliyordum.

Masama oturdum kendimi galibiyet kazanmış bir güreşçi gibi hissediyordum.1.5saat boyunca asrının istediği dosyaları düzenliyordum , 2 saat içinde bitmiş olsun diyordu hemde istekleri hiç bitmiyordu nasıl yetiştirecektim ben. İlk günden fazla değil miydi yazıktı bana. Telefon çalıyordu aceba yine ne isteyecekti gaddar pislik canıma okuyordu resmenn.

Kapıyı tıklatıp gel sesiyle içeri girdim.

"Evet "dedim .

 

"Evet ne?" dedi.

 

"Beni çağırdın ya ne istiyorsun?"

 

"Öncelikle çağırdın değil çağırdınız burası bi iş yeri ben ise senin patronunum buyrun asrın bey ne arzu etmiştiniz diyeceksin".

 

Kollarını masaya dayamış gergin gözlerle bana bakıyordu.

"Şimdi çık ve tekrar gir".

 

"Ne?"

 

Tek kaşını havaya kaldırmış, ciğer görmüş kedi gibiydi evet şuan beni yiyebilirdi.

 

"Ya sabır"dedim sessizce. Odadan çıktım tekrar kapıyı çaldım.

 

"Gir"

 

"Buyrun asrın bey beni arzu etmişsiniz"

 

Sinirden dişlerimi kıracaktım. Kahkaha attı birden. Anlamsızca izledim bir iki dakika susmadı onu ilk kez bu kadar içten gülerken görüyordum. Beni sinirlendirmemiş olsa şuan ona eşlik bile edebilirdim.

 

"Seni arzu etmişim öyle mi?"

 

Salak ben sinirden konuşamamışım ne dediğimi yeni idrak ettim.

 

"Ben öyle demek istemedim yani siz öyle söyle deyince o yüzden şey oldu "

 

"Tamam tamam sakin ol canım seni arzu ettiğim falan yok zaten"

 

Çok utanmıştım yanaklarım alev atıyordu ama ukala gülüşü beni sinir ediyordu.

 

"Dalga mı geçiyosun sen benimle?"

 

Oturduğu koltuğu iterek ayağa kalktı yanıma yaklaştı.

 

"Sesinin tınısına dikkat et."

 

"Etmezsem ne olur kovar mısınız? Kovun beni burda tutmak için hiçbir nedeniniz yok zaten."

 

Asrın konuşacakken kapı çaldı. Kravatını düzelterek koltuğuna oturup gir dedi. İçeri orta yaşlarında bir adam girdi.

 

"Asrın bey "

 

"Buyrun haluk bey " el sıkıştılar.

 

"Kusura bakmayın böyle birden içeri girdim ama asistanınızı göremedim."

 

"Hiç sorun değil , asistanım dün işten ayrıldı. Bu da yeni asistanım."

 

"Öyle mi merhaba "dedi adam beni baştan ayağa süzerek elini uzattı,elimi uzattım usulca tutup öptü.

 

"Ben haluk özdemir sizin gibi hoş bi hanımı burada görmek ne güzel"

 

"Bende asya Memun oldum" dedim soğuk bir tebessümle.

 

"İyi yapmışsın öbürünü göndermekle hiç hazetmiyordum zaten. Yıllardır burda zaten, yeni yüzler görmek lazım değil mi?"

 

Adam bana gülümseyerek bakıyordu. Gözlerim asrının ellerine kaydı yumruğunu sıkıyordu. Gözlerini adamdan çekip bana doğrulttu resmen alev sıçrıyordu ve o alev şuan kalbimi yakıp kavuruyordu.

 

"Sen çıkabilirsin"

 

Kafamı salladım odadan çıktım.

 

 

Asrın'dan

 

Onu yıldırmak istiyordum yapamayacağı kadar iş verdim hepsini halletti, kaç kez saçma işler istedim onları da yaptı benden nefret etmeliydi. Karanlığımdan uzak durmalıydı, su gibi o kadar temizdi ki kirletemezdim onu buna hakkım yoktu. Sürekli arayıp yanıma çağırmak istiyordum, verecek işte bir bahane de kalmamıştı. Dayanamayıp yine aradım

 

"Hemen odama gel" telefonu yüzüne kapadım .

Dakikalar sonra

"Gir"dedim .

 

Artık yeter dercesine yüzüme bakıyordu pes edecekti illaki bense daha çok üstüne gidiyordum. Tüm sertliğimle ona kim olduğumu hatırlattım ve çıkıp tekrar girmesini söyledim. Suratındaki sinir bile masumdu bu beni daha da kızdırıyordu, her yaptıgı hareket mimik beni ona daha da yakınlaştırıyordu. Resmen direniyordu içimdeki birşeyler ona karşı. Korkmalıydı benden üzerine yürüdüm. Öyle güzel bakıyordu ki siyahları, kelimeler incelerek çıkıyordu ağzımdan. Kapı çaldı kalktığım yere geri oturdum gelen haluk beydi. Asyaya bakışları hiç hoşuma gitmemişti baştan aşağı kızı süzüyordu köpek. O da yetmezmiş gibi salyalarını akıtıyordu asyanın ellerine. Kendimi zor tuttum kalkıp dalmamak için. Ettiği laflar beni çileden çıkarmaya çalışıyordu resmen. Asyaya bakıp çıkmasını söyledim. Gitmeseydi eğer olacaklardan sorumlu değildim. Biraz yatışmıştım projeler hakkında konuştuk uzunca ,el sıkışıp gitti haluk hayır onun adı artık lavuk.!

Biraz kahve molası vermek için odadan çıktım. Asyayı merak ettiğim için onun odasının önünden geçip gidecektim. Çaktırmadan baktım bu köpek gitmemiş de asyanın odasına gelmiş. Hızla girdim odaya. İkiside şaşkınlıkla bana baktı.

 

"Deminden beri arıyorum niye bakmıyorsun telefona".

 

"Hiç telefon çalmadı ki"

 

Aramamıştım zaten.

sinirden deliye dönmüştüm.

 

"Öyle mi ben yalan söylüyorum zaten."

 

"Hayır öyle demek istemedim ".

 

"Tamam kes dışarı çıkıyoruz toplantıya hemennn"

 

"Asrın bey sakin olun ben yanındaydım hiç telefon çalmadı".

 

"Siz sakın karışmayın."

 

Tehditvari bir bakış attım bir kelime daha etse ağzının üstüne geçirecektim. Odanın biraz ilerisinde asyayı beklemeye başladım sağa sola gidiyordum.

 

"Anlaştık o halde değilmi yarın yemekte görüşüyoruz?"

dedi lavuk asyaya.

 

İçeri girip adamın yakasına yapıştım bir yumruk geçirdim .

 

"Sen kim oluyorsun da benim holdingimde, benim asistanıma yavşıyosun."

 

"Asrın dur lütfen yapma" asya ağlamaya başlamıştı.

 

"Bu adam için mi ağlıyorsun asya sakın ağlama beni bu adama daha fazla bileme"

 

Adamı bırakmıştım hızla çıktım holdingten arabaya bindim. O köpeği asyayla birlikte bırakmayacaktım. Geri indim arabadan. Oda ya çıktım asyayı kolundan tuttum.

 

"Benimle geliyorsun"

 

Hiç direnmeden benimle geldi asya. Arabaya bindik burnumdan soluyordum. Asya usulca göz yaşı döküyordu.

 

"Ağlamayı kes dedim sana."

 

 

Asya'dan

 

İlk kez asrından korkuyordum, verdiği tepkilere anlam yükleyemiyordum. Anlayamıyordum onu , aslında çok da iyi anlıyordum anladıkça da karanlığa batıyordum.

Arabayı hızla durdurdu ön tarafa kafamı çarpmaktan son anda kurtuldum. Hızla indi arabadan deniz kenarına gelmiştik bende indim. Deli gibi sağ sol yapıyordu. Konuşmaya korkuyordum, nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordum.

 

"Dikkatimi dağıt"

 

Dediğini duyuyordum ama anlayamıştım.

 

"Sana diyorum dikkatimi dağıt ki gidip o adamın ağzını burnunu kırmayayım"

 

Düşündüm, düşündüm ,düşündüm.

 

"Hava bozdu yağacak galiba"

 

"Gerçekten havayla mı dikkatimi dağıtacaksın"

 

"Yağmuru sever misin?"

Güldü.

 

"Severim peki ya sen? "

 

"Severdim önceden"

 

"Şimdi sevmiyormusun?"

 

"Sevmiyorum"

 

"Neden"

 

" Hiç , bak dikkatini dağıttım."

 

"Saol gerçekten ".

 

" Tuhaf bi adamsın pardon adamsınız."

 

"Dışardayız ve burada patronun olmadığıma göre sen diyebilirsin. Ve neden tuhafmışım".

 

"Gelgitlerle dolusunuz".

 

" Beni gıcık etmeye bayılıyosun demi bilerek yapıyorsun bunu".

 

"Siz demediniz mi pardon emrettiniz. Asrın bey siz benim patronumsunuz sonuçta."

 

"Bunu senin iyiliğin için yaptığımı neden görmüyosun,"

 

"Aa evet hayırsever asrın korhun bana özel değil kim olsa aynı şeyi yapardınız sonuçta."

 

"Ne istiyorsun sen ya"

 

"Hiç birşey sadece basit bi hayat ve sen benim hayatımı alt üst ediyorsun "

 

"Şaka mısın kızım sen asıl hayatı alt üst olan benim, seni tanıyana kadar düz bi adamdım ben yakarım elime aldığım herşeyi. Seni de yakmak istemiyorum. Uzak durman lazım benden ama şuan ben yanıyormuşum gibi hissediyorum".

 

"Anlayamıyorum bu nasıl bi düzlük bi iyisin ,bi kötü ,bi çok yakınsın bi çok uzak."

 

"Olmaz asya ben ateşim sen su biz olamayız."

 

Gözleri küçük bir çocuk kadar masum bakıyordu aldanmamak elde değil. Olmaz desede kelimeler, kalp sanki oluru ne diye durmadan atıyordu. Gözlerinin içine baktım.

 

"Ya uğurla beni karanlığından yada bırak senin alevinde yanayım"

 

"Yapamam bunu sana yapamam "

 

Sözleri kalbimi incitiyordu. Oda savaş veriyordu her halinden belliydi. Olmazı tek başıma olduramazdım ya. Sadece sustuk, sessizliği bozan göğün sesi oldu. Sularını bıraktı yanan kalbimize. Yorgundu bedenim bu savaş beni yormuştu. Arkadaki banka geçip oturdum yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı.

 

"Asya hadi gidelim "dedi.

 

"Hayır ben gitmiyorum sen git "

 

"Saçmalama üşütüp hasta olacaksın kalk evine bırakayım seni "

 

"İstemiyorum dedim"

 

"Peki "dedi

 

Yaklaştı

"kay biraz".

 

Yanıma oturdu. Gözlerim gözlerini buldu. Bu anı yaşamış gibi hissettim ve aklıma gelmesi bir oldu. o benim rüyamda gördüğüm adamdı. Rüyamda sırtımı yasladığım adam.

 

Ateş suya düştü çoktan duman oldu, su ateşe düştü kara oldu. Adam dumandı , kadın kara. Artık o, adamın

"Duman karasıydı".

 

Yıldız bırakmayı ve yorum yapmayı unutmayın🌷

 

 

Loading...
0%