@gmcan_1954
|
"Ellerimin titremesi, gözlerimden düşen her damla, vücudumda durmaksızın dans eden bilmediğim kokun. Gitsin artık; kulaklarımda çınlayan sesin, yüzün, bakışın, duruşun, gülüşün gitsin.. Ya da bırak bitsin bu ceza , bırak içinde hapsettiklerini bitsin bu esaret.! Sanıyor musun ki bunlar beni bende bıraktı? Sanıyorum ki bunlar beni sende bıraktı.."
Eve geldiğimde vakit baya geçti. Anahtarı çıkarıp kapı deliğine girdirmeye çalışıyordum, bu halsizlik beni alt etmişti. Ben daha anahtarı takamadan kapı açıldı.
"Şükür gelebildin nerdesin kızım sen? "
Edaya anahtar vermenin ne kadar kötü bir fikir olduğunu düşündüm. Beni görünce afalladı.
"Bu ne hal sırılsıklam olmuşsun asya, sen iyimisin?"
"İyiyim" dedim.
Küçük bir tebessümle. Bir yandan üzerimdeki ıslak kıyafetleri çıkarıyor bir yandan edayı dinliyormuş gibi duruyordum.
"Aloo sana diyorum nerdeydin sen kaç kez aradım, kendimi annen gibi hissediyorum."
Edanın gözleri aşağı indi söylediği cümlenin ağırlığı boynunu yere eğdi.
"Afedersin öyle demek istemedim sadece seni çok merak ettim."
"Biliyorum, gerçekten iyiyim biraz yürümek istedim. "
"Şu yağmurda? hem sen ıslanmayı sevmezsin ki"
Çok severdim en çok ıslanmayı yağmurda deli gibi dans etmeyi. Annemin öldüğü gün son ıslanışımdı o günden nefret etmiştim ve o gün gök yarılmışçasına yağmur yağıyordu. O yağmur benim gözyaşlarımdı. Gözyaşlarım üzerime üzerime yağmıştı o ıslak soğuk gecede. Ve ben son kez ıslatmıştım kendimi taki bugüne dek.
"Birden bastırdı kaçamadım".
" Tamam hadi o halde üzerini giy, sana mis gibi kek yaptım çay da demledim kaç gündür görüşemedik bi kritik yaparız hem sen , yeni işini PATRONUNU anlatırsın." İması açık ve netti.
"Edaaaa " gözlerimi devirdim. Sözlerimi katılaştırıp ok gibi fırlatacakken. Kedi gibi bakıp
"kek" dedi.
Mutfağa gitti aslında kaçtı. Bende odama çıktım, üzerimi değiştirdim. İyiyim demiştim yine. Yoruldum artık bir şeyleri belli etmemekten. Kimse duymasın bilmesin diye gizlemekten. Sırf bu yüzden ağlayacağım yere deli gibi güldüğüm zamanlarım, tam konuşacağım zaman hiç yokmuşum gibi sustuğum anlarım oldu. Ama kimse bilmedi içimde bir şeylerin yok olduğunu. Kimse görmedi o sessizliğin arkasındaki fırtınayı.
"Hadi asya napıyosun on saattir "
"Geliyorum"
Oturup kaldığım yataktan kalktım aklımda asrınla konuştuklarımızı da yanıma alarak. Birlikte oturduğumuz bankta öylece ıslandık hiç konuşmadan ,kaç zaman geçti bilimiyorum. Birden kalkıp gittim yanından arkamdan bakışını hala kalbimde hissediyorum.
Odaya geçtim biraz lafladık ve çokça eda hanımın imalı sorularını cevapladım diyebilirim.
"Asya bu asrın seni böyle koruyor falan ya senden hoşlanıyor bak gör demedi deme."
"Saçmalama". Dedim ama saçmalamıyordu son olanları anlatsam hoşlanmak ne siz birbirinize yanmışsınız derdi ama anlatamamıştım. Neydi ne olacaktı kendime bile anlatamadığım bu konuyu hiç kimseyle paylaşmak istemiyordum.
"Ama iyi benzetmiş adamı az bile yapmış helal olsun."
"Ne kadar korktum ben sen biliyomusun asrının gözlerini görmeliydin deliye döndü."
"Çıkıp gitti bidaha da aramadı mı seni"
Gözlerimi kaçırdım.
"Yok aramadı".
Edanın telefonu çalıyordu. Birkaç dakika konuşup kapattı.
" Arayan serkandı asyacık görüşelim dedi ve bende kabul ettim"
"Cidden mi ya aşkım , bebeğim , tamam hayatım. Bende bakkalın çırağı ile konuştun sandım"
Koluma vurdu.
"Dalga geçme be"
"Git görüş kızım bana ne diyorsun"
"Sende gel birlikte gidelim"
Yok yok ben almayım patronunu da çağırır mazallah uğraşamam. Cidden ya ben hiç şirkette falan da görmedim serkanı. Asrına patronum diyordu ne işi yapıyor ki."
"Valla benim bildiğim asrın arıyor şunu yap diyor serkan gidip yapıyor. Sorduğumda da ayak işlerini hallediyorum dedi."
"Hm anladım canım hadi sana iyi eğlenceler"
"Yaa hadi asyaa yapma lütfen kafan dağılır işte"
Kafam daha ne kadar dağılabilirdi bilmiyordum açıkcası.
"Yarın erken kalkıcam okula oradan doğru işe, o adam bu tatlı arkadaşını ne kadar yoruyor sen biliyor musun"
"Uff tamam asya çıkıyorum ben "
Yanaklarıma öpücük kondurup çıktı. Bende bir an önce uyumak istiyordum. Kalan bardakları mutfağa götürdüm. Yağmur hafifden çiseliyordu pencereden dışarıyı izledim. Hala takip ediliyordum, mahallenin köşesinde yine aynı siyah araba duruyordu. Korku içime işliyordu ama bir yandan da rahatlıyordum parasını ödeyecektim bitecekti. Bu konuda asrına ne kadar teşekkür etsem azdı. Sahi ben bir teşekkür etme zahmetinde bile bulunmamıştım. Arasam hayır olmazdı (ara ara) mesaj da saçma olur. En iyisi ben yarın yüzyüze ederim. Pijamalarımı giyip yatağımın sıcak kollarına attım kendimi.
Okula gelmiştim hava bugün oldukça serindi. Edanın dersi yoktu anlaşılan tektim. Aslında cana yakın arkadaş canlısı bir tiptim ama burdakilerin çoğu havalı egoist insanlardı. Sanki benle konuşsalar yiyeceğim. Dersliğe girdim boş bir yere oturdum. Yanıma daha önce simasını çokça gördüğüm biri gelip oturdu.
"Merhaba "dedi sıcak bir tebessümle.
"Merhaba "dedim soğuklukla sıcaklık arası.
"Asyaydı değil mi?"
"Evet "
"Benim adım mert seninle bi konu hakkında konuşmak istiyorum. İzin verirsen"
"Tabi "dedim.
"Senin yanında kumral kıvırcık saçlı bir kız var hani gözleri renkli."
Başımı salladım .
"Adını bilmiyorum ama uzun süredir onu izliyorum. Nasıl desem bizi tanıştırabilir misin?"
Gülümsedim. Bunları anlatırken utanıp kızarıyordu resmen.
"Adı eda. Sizi tanıştırım tabi ki ama edanın bir sevgilisi var. Ben yine de söylerim istersen."
"Hayır hayır gerek yok o zaman"
Oldukça üzülmüştü, bende haline bakıp üzülmüştüm.
"Teşekkür ederim asya bu konuştuklarımız aramızda kalsın olur mu?"
"Olur tabiki bana güvenebilirsin."
"Tekrar sağol" dedi.
Dersin bitimine az kalmıştı bi sonraki dersim bir saat sonraydı. Kantine inip kahve içimeyi kitap okumayı düşünüyordum. Derslikten çıkarken yeni tanıştığım mert seslendi.
"Asya yanlış anlamazsan sana bi kahve ısmarlamak istiyorum yakınlarda yeni bir yer açılmış birlikte gidelim mi?" oldukça cazip gelmişti.
" Tamam olur"
Bir süre sonra kafeye gelmiştik yolda biraz kendinden bahsetti mert şen şakrak biriydi ama bir yanı çok sessiz ve sakin gibiydi. Kahvelerimizi söyleyip cam kenarına oturduk. Dayanamadım ve bir soru sordum.
"Oldukça üzüldüğünü görebiliyorum edaya aşık mı oldun?"
Aşk mı bilmiyorum ama her gün okula gelmek onu gördükten sonra daha da güzelleşti. Çok güzel gülüyor, birde sanırım seni kızdırıyor ve senin kızmaman için sana kedi gibi bakıyor o an çok tatlı oluyor.
"Şaşırıdım açıkcası hiç dikkatimizi çekmedin."
"Kimseye bakmıyorsunuz ki aslında oradan anlamalıydım bir sevgilisi olduğunu, sanırım seninde olmalı."
"Hayır benim sevgilim yok "
"O zaman sevdiğin var" Güldüm.
" Bilemiyorum sevgi mi bunun adı."
"Anlatsana "
kafamı olmaz anlamında salladım bir yandan kahvemi yudumlarken .
"Hadi lütfen merak ettim"
Bir yabancıya kendimi ne kadar açmalıyım bilmiyordum ama mert oldukça güven veriyordu.
" Bazen onu görmek istiyorum, bazen hayatımda olduğu için ondan nefret ediyorum. Çok tuhaf davranıyor bazen ilgili, merhametli. Bazen buz gibi bi adam beni sevmek istemiyor sanırım. Basit bi insanım, onun gibi biri beni neden sevmek istesin ki "
" onun gibi biri derken "
"Her neyse işte boşver"
"Niye böyle söyledin bilmiyorum ama kendini sakın küçümseme asya ve şunu söyleyim bu adam sana körkütük aşık."
Güldüm kahkahayla
" he he " dedim.
Bu merti de güldürdü. Mertin muhabbeti oldukça güzeldi onunla uzun uzadıya ders saati gelene kadar konuşmuştuk. Birbirimize numaralarımızı verdik ve birbirimizi istediğimiz zaman arayacabileceğimizi söyledik. Derse girip çıkmıştım. Şirketin yolunu tuttum.
Asansöre binip odama çıktım. Asrına bakındım ortalıkta görünmüyordu, masama oturup evrakları incelemeye koyuldum. Asrının 1 saat sonra toplantısı vardı hatırlatmak için odasına gittim kapıyı tıkladım ses yoktu. Yavaşça kapıyı açıp göz gezdirdim ortalıkta kimse görünmüyordu. Hızlı topuk sesleri yankılanıyordu gelip yanımda durdu.
" Asya hanım bende sizi arıyordum."
kadının sesi oldukça aceleciydi.
"Toplantı başlamak üzere asrın bey acilen toplantı salonunda olmanızı söyledi."
"Ama1 saat sonraydı o toplantı"
"Asrın bey beni arayıp geriye çekmemi söyledi."
"Tamam teşekkür ederim"
Koşar adım ilerledim içeri girdiğimde toplantı çoktan başlamıştı. Herkes bana bakıyordu asrın hariç, başımla selamlayıp asrının yan tarafındaki yerime oturdum. Gerçi yerim nere bilmiyordum ama tek orası boştu. Asrın ayağa kalkıp devam ediyordu konuşmasına.
"Evet görmüş olduğunuz bu araziyi okul olarak inşa edeceğiz, mimarlarımız bunun üzerinde çalışıyor."
"Neden okul asrın bey bu kadar büyük bi arazi de getirisi büyük işler yapabilirsiniz" dedi. Başka bir holdingin yöneticisi.
"Evet yapabilirim ben bu projeyi yatırım olarak değil. Bir yardım olarak yapmak istiyorum. Kuracağımız okulun hemen yanında bir yetimhane mevcut, elimizden gelen desteği yapıyoruz ama çoğu kaynakları kısıtlı. Çocukların okula ulaşması için katedilmesi gereken yol çok uzun ve masraflı. Ya evlad edinmeyi bekleyecekler, yada okullarından vazgeçecekler. Ben hepsinin iyi bir eğitim görmesini istiyorum."
Adam hak vermişti asrına büyülenmiş gibi dinliyordu. Benide büyülemişti, düşüncesiyle, konuşmasıyla, mimikleriyle. Arada bana bakmadan notlar almamı istemişti. Toplantı bitiminde herkes asrın ve benimle tokalaşıp çıkmıştı. Odada ikimiz kalmıştık. Çıkmak için yeltendiğimde
"Gecikdin" dedi.
"Aslında vaktinde geldim ama toplantıyı geriye çektiğinden haberim yoktu."
"Senin bir saat önceden burada olman gerekiyordu."
"Dersim vardı."
"Nerdeydi o ders kafe demi?"
"Ne demek istiyosun anlamıyorum bişey diyecek sen açıkça söyle"
Asrın yanıma yaklaştı
"Seni gördüm kafede arkadaşınla baya sohbette muhabbetteydiniz."
"Evet ama sonra derse girdim."
"O telefonu ne diye kullanıyosun sen kaç kez aradım başına birşey geldi sandım "
"Sessizdeydi görmedim , sen okula mı geldin."
"Evet geliyordum ama kafede seni gördüm, rahatsız etmek sizi o yüzden geri döndüm "
"Ne diye imalı imalı konuşuyorsun o benim arkadaşım kahve ısmarladı o kadar."
"Bu beni hiç ilgilendirmiyor inanır mısın"
Asrına yaklaştım iyice bunu benden beklemiyormuşcasına baktı.
"Seni ne ilgilendiriyor gerçekten hiç ilgilenmiyorum inanır mısın"
"Sen"dedi. Lafını böldüm
"E mail olarak gönderirsiniz efendim" dedim kapıyı çarpıp çıktım.
Öfkeden kudurrusun inşallah. kendi kendime söyleniyordum odama ilerlerken. Odaya girer girmez telefon çalmaya başladı. Asrındı bu altta kalmayacaktı. Alo bile demeden "odama" emrini haykırdı resmen. Tırsmıştım ama iyi de yapmıştım beni yalancı yerine koyuyordu. Kapıyı çalıp içeri girdim.
"Buyrun asrın bey"
"Birkaç not almanı istiyorum "
"Tamam"
"Yaz bakalım"
"1 holdinge gelirken buraya uygun kıyafetler giyeceğim"
Ne diyor bu be diye geçirdim içimden.
"Yazmaya devam et"
"2 okula giriş çıkışlarımı liste yapıp asrın beye vereceğim"
"En yakın arkdaşlarımın ismini de yazacak mıyım"dedim
"Hiç komik değil "dedi terslercesine.
"3. Asrın beyle konuşurken daima sesimin tınısına dikkat edeceğim."
"Bitti mi?"
"Hayır "
Kapı çaldı içeri uzun boylu sarışın oldukça güzel bir kadın girdi.
"Asrıncım"
Asrıncım mı?
"Funda hanım ne güzel bi sürpriz"
Asrın kadının elini öpümüştü .Kadın vıcık vıcıkdı. Asrından gözlerini çekemiyor beni bile görmüyordu. Öksürdüm ben burdayım dercesine
" merhaba dedi"
"Merhaba "dedim yapmacık bi gülümsemeyle. Asrınla göz göze geldik bakışını çeken ilk asrın oldu. Kadın gözünü çekmiyordu asrından . dikkat dağıtmak istiyordum.
" evet asrın bey diğer maddeler dedim"
"Siz çıkabilirsiniz" dedi. Bana bakıp
"ben e mail olarak gönderirim size".
Tam bi pislikti öcünü alıyordu benden. Odama geçtim sinirlerimi bozmuştu birde buraya uygun giyinecekmişim bak bak bak bi dahakine tuvalet giyip geleyim de sen gör. Kendi kendime söyleniyordum. Gözüm masanın üzerindeki zarfa ilişti. Üzerinde hiçbirşey yazmıyordu. Zarfı açtıp okumaya başladım.
" Ah asyacım şu gözlerindeki parıltının asrın için olduğunu bilmek çok acı. Boşver onu o sana kıymet vermiyor kimseye vermedi vermeyecek. Güvenme ona gel benimle ol çalış böylelikle borcunu ödemiş olursun. Bugün senin evdeydim mimarlık öğrencisine göre oldukça zevksiz döşenmiş sana yakıştıramadım açıkcası. Ama odana Bayıldım hemen yan tarafındaki pencere çok gereksiz sadece. Açık falan unutursın mazallah giren olur. Gerçi unutmasanda giren olur. Dikkat et senin iyiliğin için söylüyorum. Bana nasıl ulaşacağını sen çok iyi biliyorsun. Ve dört gözle seni bekliyorum."
Ellerim titriyordu gözlerimdeki korku yaş olup sicim gibi akıyor, ıslatıyordu elimde tuttuğum kağıdı. Benim evime girmişti hangi cesaretle odama kadar incelemişti. Bide dalga geçiyordu benimle. Ne yapacaktım şimdi ben. Telefon çalıyordu ama ben olduğum yerden kalkamıyordum. Kaç kez çaldı bilmiyorum. Ardından odanın kapısı açıldı içeri giren tüm hiddetiyle asrındı.
"Şu telefona " asrın durakasadı. "Asya" dedi. Kafamı kaldırıp korkulu gözlerle ona baktım. Endişeyle yanıma yaklaştı beni yığılıp kaldığım yerden kaldırdı.
"Ne oldu iyi misin asya neyin var?"
mektubu gösterdim. Asrın bir çırpıda okudu. Okuduğu satırların her birinde öfkesinin arttığını görebiliyorum. Elinden gelse gözleriyle kağıdı yakabilirdi. Telefonunu çıkarıp adamlarına sayıp sövdü
"siz ne işe yarıyosunuz lan "
Karşısındakinin konuşmasına fırsat vermeden
"Eve girin inceleyin nerde ne var bakın"
Asrın kısa bir görüşmenin ardından. Yanıma oturdu, gözleri teselli ediciydi . bir bardak su doldurup uzattı.
" Be been " kekeleyerek konuşuyordum. " Ben şimdi napıcam evime kadar girmiş."
"Asya tamam ben burdayım senin yanındayım birlikte üstesinden gelicez , yanlız değilsin. Şimdi eve gidip birkaç eşyanı alıyoruz ve bir süre benim evimde kalacaksın sonrasına bulacağım birşeyler"
kafamı sallamakla yetindim. Bu saatten sonra o evde kalamazdım zaten. Asrınla birlikte eve geldik herşey yerli yerinde duruyordu. Ben kıyafetlerimi almak için odama yöneldim , korkuyordum her an bir yerden çıkacakmış gibi geliyordu.
"Sende benimle gelebilirmisin" dedim asrına. Hemen yanıma geldi, ben valizimi çıkarıp gerekli eşyalarımı koydum. Asrın odamı inceliyordu çok utanmıştım. Kapının arkasında kurusun diye bıraktığım südyenimle göz göze geldim. Asrın arkasını dönecekken hızlı bi manevrayla çekip aldım valize attıp kapattım.
"Bu kim" dedi eline aldığı çerçeveyi göstererek
" annem " Hiç soru sormadan elime verdi
" yanına alacaksın sanırım".
Evet anlamında kafamı salladım alıp onu da valize koydum artık hazırdım. Eve sonkez bakıp kapıyı kapattım. Yol boyunca hiç konuşmadık asrınla, ikimzide konuşuyorduk aslında ama kendi içimizde. Sonunda evine gelmiştik. Villa tarzı müstakil bi evdi bahçesi geniş havuzlu, manzarası denize bakıyordu. Ev oldukça güzeldi. Aceba asrın bu evi kendi mi tasarlamıştı. İçeri girdik arkamızdan adamları benim eşyalarımı bırakıp çıktı.
"Sana odanı göstereyim"
ikinci kata çıktık oda oldukça ferahtı ,büyük pencereli manzarası denize karşıydı.
"Beğendin mi ? "
"Evet çok güzel "
"Sevindim, sen eşyalarını yerleştir , biraz dinlen daha sonra aşağıda seni bekliyorum konuşalım."
"Tamam"
Asrın çıktı odadan ben eşyalarımı yerleştirdim dinlenmek istemiyordum asrının konuşacaklarını merak ettiğim için hemen aşağıya indim. Asrın kanepede oturmuş telefonla konuşuyordu. Beni görünce kapattı. Karşısındaki koltuğu göstererek otur dedi.
" Ne kadar korktuğunu biliyorum ama benimle burda güvendesin, ben sana bi söz verdim seni koruyacağım. Rahat ol lütfen ben yatmadan yatmaya eve gelirim zaten. Abimi Kafana takma ben onu halledeceğim. Saçma bi tehdit asılsız olacağından şüphen olmasın."
Asrının dudakları oynuyordu ama konuşmuyordu biraz daha dikkatli baktım asrın dönüyordu.
Gözlerimi araladığımda odamdaydım , beni buraya asrın getirmiş olmalıydı. Kapı aralandı asrın içeri girdi.
"Uyanmışsın daha iyi misin?"
"Evet iyiyim, ne kadar uyudum akşam olmuş"
"Akşam değil de gece desek doğru olur saat 1"
"Hadi ya o kadar saat uyudum mu ben "
Ağzım bu soruyu yöneltsede içimden demekki beni sürekli kontrole geldi diye kıkırdadım. Yağmur yağıyordu gök gürültüsü evi inletiyordu.
"Sever misin yağmuru?" dedi Dejavu oldum bunu konuşmuştuk.
"Evet seviyorum ama ıslanmayı pek sevmem."
"Yağmuru seven ıslanmayı sevmez mi tuhaf bir tezatlık"
"Bilmem ,peki sen sever misin ıslanmayı?"
"Artık seviyorum"
"Artık derken ne zamandan beri"
"7 saat den beri" dedi. Anlamadığımın farkındaydı. Asrın yatağa oturdu, üzerime eğildi.
"Tıpkı yağmur gibi kokuyosun, ve ben senin kokunla ıslanmak istiyorum" dedi.
|
0% |