Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@gmcan_1954

Kocaman yüreği olan bir kadın, duygusuz bir adamın kalbine aşkı hapsetti!.

 

Bir yanlıştan ibaretti bütün doğrular. Nasıl olur yanlıştan doğrular nasıl doğar ki? Bu düpedüz bir intihar, hatta iki kişinin bildiği diğerlerinin ise dilsiz ve sağır olduğu bir mezar. Öyle bir hayat, öyle bir gönül ki, cehennemin tam ortasında cenneti arıyor...

 

Günlerdir gözüme girmeyen uykunun bugün acısını çıkarmıştım. Saat 11 olmuş nasıl bu kadar uyudum bilmiyorum. Akşamki konuşmadan sonra benim biraz uykum geldi deyip odama kaçmıştım. Evet asrından kaçmıştım duygularından emin değildi korkuyordu bana değmekten, oysa o bana değse ben onu sımsıkı tutacaktım.

 

Telaşla telefonumu elime aldım arayan soran yoktu. Bugün şirkete erken gitmem gerekiyordu asrın sinirden delirmiş olmalıydı. Yataktan fırlayıp banyoya koştum saçlarımı düzeltip elime geçeni giyip aşağı indim. Özenle hazırlanmış bir kahvaltı sofrasıyla karşılaştım, ama o kadar gecikmiştim ki üzülerek veda ettim. Kapıya yöneldim tam ben açacakken kapı açıldı.

 

" Hah sinan bey çıkalım şirkete gideceğiz."

 

"Efendim bugün şirketten önce uğrayacağımız bir yer var asrın bey sizi orada bekliyor olacak. Ama önce kahvaltınızın bittiğinden emin olmam gerek."

 

"Çok geciktim bunun hakkında da bir şey söyledi mi?"

 

Masum bir kedi gibi baktım. Umarım söylememiştir diye geçiriyordum içimden.

 

"Hayır efendim sadece sessiz olmamızı ve uyandığınızda sizi onun yanına götürmemi söyledi."

Kafamı salladım masaya oturdum. Birkaç lokma yedim.

 

"Hadi gel bana eşlik et hem bu kadar şeyi tek başıma yiyemem ya"

 

"Olmaz efendim size afiyet olsun"

 

"Olur olur hadi gel bi çay iç en azından"

 

Israrıma daha fazla dayanamadan oturmuştu.

 

"Söylesene sizin şu benim yüzüme bakmama olayınız ne ya"

 

"Söylemiştim asrın beyin emri"

 

"Ne yani ben adam yemiyorum ya. Ne dedi insan yerine koymayın sakın yüzüne dahi bakmayın kendini bişey sanmasın falan mı?"

 

"Hayır asla tam tersi asrın bey için değerlisiniz"

 

Ben bakakakalmıştım sinan bunu farkedip

 

"Özür dilerim benim haddime değil siz kusuruma bakmayın"

 

Elime bir ip geçmişti peki ben bunun sonunu görmeden bırakırmıydım? Asla.

 

"Kendimi söyledi bunu yani değerli olduğumu"

 

"Hayır ama asrın beyi 8 yıldır tanırım daha önce birine yani kimseye böyle davrandığını görmedim"

 

Asrın bana iyi davranmıyordu ki hele dışarda hiç. Bu adam neyi nasıl fark edebilirdi ki. İyice deşeleyecektim.

 

"Hm benden önce ki gelenlere böyle davranmıyor muydu yani"

 

"Sizden önce hiç kimse gelmedi ki bu eve

Asrın beyin birkaç arkadaşı hariç ha birde kuzeni"

 

"Neden yani annesi babası abisi falan hiç gelmiyor mu?"

 

Özellikle son sorduğum kişiyi çok merak ediyordum.

 

"Asrın beyin annesi vefat etti babasını uzun yıllardır görmedim, abisi ile de pek görüşmezler. Lütfen daha fazlasını sormayın anlatamam. "

 

"Tamam anladım"

 

Demek doğruydu asrınla abisinin arası iyi değildi. Hızla yedim tabağımdakileri arabaya geçip asrının beni beklediği yere geldik. Bir süre sonra bi tarlanın yanında durdu. Sinan hızla kapımı açtı.

Arabadan indiğimde hemen arkamızda bir araba daha durdu gelen asrındı. Arabadan inip yanıma geldi.

 

"Hoşgeldin"

 

Gülümsedim. Bu çok hoşbuldum demenin göstergesiydi.

 

"Burası neresi?"

 

"Beni takip et"

 

Birkaç metre ilerledik ama önümüz komple tarlaydı açıkçası merak ediyordum.

Asrın durdu tarlanın tam ortasında.

 

"Evet burası yapacağımız okulun yeri"

 

"Yetimhane için yapılacak olan okul mu?"

 

"Evet"

 

"Neden buradayız?"

 

"Burası senin asya buranın çizimini sen yapacaksın. A dan z ye her şeyiyle sen ilgileneceksin."

 

"Ama ben daha önce hiç gerçek bir çizim yapmadım ki okulda yaptığımız maketler hariç. Bu çok güzel birşey ama yapabileceğimden emin değilim."

 

"Ben eminim kendini hafife alma. Yap, boz ,tekrar yap, kur inşa et beğenmedin mi yeniden boz yeniden yap."

 

" Neden benim yapmamı istiyorsun daha iyileri varken"

 

Asrın birkaç adım yaklaştı.

 

"Hayır ben daha önce senin kalbinden daha iyisini görmedim. Benim kalbimle başa çıkabiliyorsan burayla da çıkabilirsin"

 

Sessizlik oldu yanaklarım kızarmıştı bile. Asrın devam etti.

 

"Buranın sevgiyle var olmasını istiyorum temeli sevgi olsun ve hiç yıkılmasın asya. Senden tek isteğim bir sene içinde bitmiş olsun."

 

Tamam dedim sesim çıkmadı boğazımı temziledim daha gür şekilde

 

"Tamam olur " dedim.

 

Yağmur çiselemeye başladı. Vücuduma bir ateş gibi düşürüyordu damlasını yanıyordu her bir nokta.

 

"Gidelim mi "dedim

 

"Neden"dedi

 

"Ne neden"

 

"Yağmurdan bu denli kaçıyorsun?"

 

"Islanmayı sevmediğimi söylemiştim."

 

"Ama o gün benimle birlikte ıslandın"

 

"O bi istisnaydı"

 

"Seviyorsun,"

 

duraksadı gözlerimin içine bakıp;

 

"çok seviyorsun ama kaçıyorsun anlayamıyorum."

 

Konuyu dağıtmak istiyordum.

 

" Ne alaka hem sen kendine bak sevmiyorum diyosun ıslanmak için hala burda bekliyosun"

 

"Artık sevdiğimi söylemiştim."

 

O günki söyledikleri dank etmişti kafama pas atayım derken sanırım gol atmıştım. Ama bu benden çok asrının yararına bir goldu.

 

Cevap vermedim.

 

"Seninleyken sürekli yağmura yakalanıyorum." dedi

 

"Bir derdi var benimle güneşin zaten. Bunu benden başkasının da görmesi ne güzel" kinaye yapmıştım.

 

"Evet bence de var "

 

Yanıma yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Yağmur iyice hızlanmıştı. Elleri saçlarımı hafifçe geriye atıyordu. Eğildi kulağıma fısıldadı.

 

"Merhaba gözleri güneşi kıskandıran kadın. Ateşime hoşgeldin."

 

Sesi tüğlerimi ürpertmişti. Kokusu bana çok tanıdıktı yıllarca özlediğim aradığım birşeymiş gibi. Geri çekilip gözlerimin içine baktı.

 

"Asrın "dedim

Beni susturdu.

 

"İstemediğin kendini hazır hissetmediğin hiçbirşey hakkında konuşmak zorunda değilsin bana cevap vermekte de"

 

Kafamı salladım ufak bir tebessüm ettim.

 

"Hadi arabaya geçelim üşüteceksin"

 

Birlikte asrının arabasına bindik. Üşüdüğümü yeni farketmiştim. Asrın kilimayı son ayarda açmıştı ama ısınamadım bi türlü.

 

"Sıcak bi kahve içmek ister misin?"

 

Asrının söylediği şey hazine değerinde gelmişti

 

"Çok iyi olur"

 

Birkaç dakika sonra bi kafenin önünde durduk. Oldukça elit bir yerdi, içeri baya kalabalıktı biz sırılsıklamdık. Bi an girmek istemedim.

Asrın yanıma gelip ceketini omzuma bıraktı.

 

"E hadi girelim"

 

İçeri girip karşılıkı sandalyelere oturduk.

 

"Ne alırsınız efendim" dedi kadın garson.

 

Gözleriyle üzerimizi süzmekten de geri kalmadı.

 

"Ben sade bi türk kahvesi alayım" dedi asrın.

 

" Ben bol şekerli bi türk kahvesi alayım. Yanına çikolatalı pasta istiyorum, bide muzlu da olsun lütfen. Mangolu da var mı?"

 

Kadın gülümseyerek yazıyor asrın bana bakıyordu.

 

Asrına bakıp ne dercesine kafa salladım.

Asrın kadına dönüp

 

"Siz bize en iyisi hepsinden birer dilim getirin"

 

"Tamam efendim "

 

"Bi pasta canavarı olduğunu bilmiyordum"

 

"Aslında öyle değilimdir ama canım çok istedi"

 

Aynen aynen hiç değilimdir.!

 

"Hem biz birbirimizin hakkında hiç birşey bilmiyoruz ki bunu bileceksin"

 

"Yo ben biliyorum "

 

"Ne biliyorsun"

 

"24 yaşındasın, okulunda oldukça başarılısın. Daha önce aydın da yaşıyordun. Buraya geleli 4 yıl oldu. Okumak için geldin"

 

Duraksadım

 

"Daha fazlasını biliyorsun bence"

Asrın ailemi ima ettiğimi anladı.

 

"Evet biliyorum"

 

"Peki babamın bu borcu nasıl aldığını da biliyor musun?"

 

Garson istediklerimizi getirmiş masaya diziyordu. Onun bitirmesini bekledik.

 

"Biliyorum, duymak istediğinden emin misin?"

 

"Evet öğrenmek istiyorum "

 

"Baban bir gün abimin işlettiği genel eve gidiyor. Bir kadınla birlikte oluyor ama sonrasında para vermiyor. Daha sonra ödeyeceğini söyleyip gidiyor. Birkaç gün sonra abim olanları duyuyor ve yanına aldırıyor. Orda babanı canıyla tehdit ediyor. Baban yalvarıyor ve sonra "

 

"Sonraa konuşsana asrın"

 

"Bir kızı olduğunu ve bu borcu ödeyemezse eğer para karşılığında sana veririm diyor. Abimin hoşuna gidiyor tabi bi durum. "

 

Ben ağzım açık asrını dinliyordum. Benim babamdı o böyle birşey yapmazdı değil mi!

 

"Ama o adam bana baban borç aldı benden dedi"

 

"Evet üzerine birde borç istiyor teminatı da sensin borcu ödeyemezse seni alacak. Bu abimin işine daha çok geliyor ve baban abimden parayı alıyor. Senet imzalayarak"

 

"Bana okuttuğu senette böyle birşey yazmıyordu ki okudum ben hepsini"

 

"O senin parayı ödeyememeni istiyor ve ödeyemeyeceğinden emin. O senedi sana göstermiyor çünkü korkacaksın ondan , gitmeyeceksin geri ve parayı ödeyemediğinde kendi ayaklarınla gideceksin. Sana cazip çözüm yolları sunacak ama senin için daha da dip olacak. Seni buna mecbur bırakacak"

 

"Anlayamıyorum asrın nasıl bişeyin içine düştüm ben, peki bu zamana kadar değilde neden şimdi buldu beni"

 

"Abim uyuşturucu ticareti yapıyordu.

Bir zaman babamın arkadaşlarına da veriyordu onlardan biri ile para konusunda anlaşmazlık çıkmış. Babamla ters düştüler ve onu yurt dışına gönderip ceza verdi 8 yıl türkiyeye gelemedi. O yüzden aklınca cezayı şimdi kesiyor."

 

"Siz peki neden konuşmuyosunuz?"

 

"Cezanın en büyüğünü bana kesti o , istediki yaptığı şeyleri bende yapayım ama ben istemedim istemediğim gibi de karşı geldim. Babam hep beni destekledi ama en çok onu sevdi."

 

Asrının derinlerde gizlediklerini görebiliyordum. Ya benim öğrendiklerim peki yenilir yutulur değildi. Beni düşüncelerimden çıkaran asrının sesi oldu.

 

" Hadi artık ye şunları da gidelim"

 

"Cık"

"İştahım kalmadı" devam ettim.

 

"Sen bütün bu olanları nerden biliyorsun ?"

 

"Benim her yerde gözüm kulağım olur bunu unutma"

 

"Çok tuhafsın, dışarıdan ünlü bir iş adamı ama için tahmin ettiğimden daha derin."

 

"Çok derine inme kaybolursun"

 

Gözlerimi devirdim. Biz şurda ciddi bişey konuşuyoruz adam dalgaya vuruyor.

 

Kalkalım deyip hızla ayağa kalktı bile. Başka zaman olsa şu pastlar bitmişti ama onlara içimden el salladım.

 

Asrın hesabı ödedi bir kadın ellerindeki poşeti uzatıp asrına verdi.

 

"Ne ki bunlar" dedim

 

"Kedi gibi bakıp yemediğin pastalar"

 

Şuan boynuna sarılabilrdim içim çocuk gibi sevinmişti. Kafenin merdivenleri yağmurdan dolayı kayganlaşmıştı ayağımı atar atmaz yere düştüm.

Asrın kolumdan tutup ayağa kaldırdı dizim yırtılmıştı ellerimin arasına da taş girmişti.

 

"Sorun yok iyiyim" dedim

Asrına tutunurken

 

"Hastaneye gidelim"

 

"Hayır sadece düştüm biri beni vurmadı ya."

 

"Bak alay etme iyi görünmüyorsun "

 

"Hadi gidelim lütfen burda durdukça daha kötü hissediyorum"

 

Asrın arabaya binmeme yardımcı oldu. Eve geldik bugün şirkete hiç uğramamıştık asrının gitmesini bekliyordum ama o da gitmemişti.

Koltuğun üzerine oturdum elinde yardım kutusuyla geldi asrın.

 

"Ben halledebilirim"dedim.

 

Hiç konuşmadan gözüyle hayır dedi resmen. Dizime tentürdiyot sürdü oldukça yanmıştı. Ama ben gram mimik yapmamıştım. Ellerimi avcunun içine aldı. Dizime yaptığı gibi güzelce temizledi ve tentürdiyot sürdü. Fazlasıyla yanıyordu önceden olsa ortalığı ayağa kaldırdım. Kafede duyduklarım bir yumru gibi oturmuştu duygularımın üstüne.

 

Asrın acımı fark ediyordu ve hiç konuşmuyordu sessizliğime arkadaşlık ediyordu sanki. Belki de böyle destek oluyordu bana bilmiyorum.

 

"Asya iyi misin?"

 

Ellerinde olan gözlerim asrının gözlerini buldu. Önümde diz çökmüş kaygılı gözlerle bakıyordu.

Birinin bu soruyu sormasını bekliyormuşum sanırım kafamı hayır anlamında salladım ve hıçkırıklara boğuldum.

Asrın yanıma oturup kafamı omzuna yasladı.

 

"Ağla" dedi

 

"son kez ağla, sen dahil bir daha kimse seni ağlatamayacak."

 

Kaç dakika geçti bilmiyorum ne ben sustum ne o çekildi. Hafifliyordu ağlamam kendime geliyordum. Hafifçe kafamı kaldırdım. Adamın pahalı gömleği salya sümük olmuştu.

 

"Hadi git bi duş al kendine gel senin için birşeyler hazırlayacağım"

 

Kafamı salladım. Odaya girip sıcak suyun kollarına bıraktım kendimi. Aşağı indiğimde asrın üzerini değiştirip rahat birşeyler giymişti. Birşeyler hazırlıyordu mutfakta yanına gittim.

 

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

 

"Hayır sadece şu bardakları götürmen yeterli sende otur hemen geliyorum"

 

Bardaklarıda masaya koyup oturdum.

 

"Evet müthiş bi makarna yaptım bayılacaksın"dedi

elindeki tabağı önüme bırakırken.

Karşıma oturup bana baktı.

 

"Makarna sevmiyorum demeyeceksin değil mi? "

 

Güldüm

 

"Çok severim"

Eğilip kokladım.

 

"Harika kokuyor "

 

Çatalı batırıp ağzıma attım. Gerçekten çok lezzetliydi. Asrın beni izliyordu tabağına dokunmamıştı bile. Onu umursamadan yemeye devam ettim o kadar açtım ki ikinci tabağı da yedim. Sofrayı birlikte kaldırdık.

 

" Kahve içermiyiz?"

 

"Olur ama ben yapacağım sen otur geliyorum hemen" dedim.

 

"Tamam" dedi.

 

Memnun bi ifadeyle.

 

Kahveleri hazırlayıp içeri geçtim asrının yanına oturdum. Film seçmişti

 

"birlikte izleyelim mi?"

 

"Olur"

 

Film başladı, aksiyon komedi tarzı bi filmdi. Asrın çok içten gülüyordu onu böyle gördüğüm sayılı anlardandı. O filmi ben onu izliyordum. İçimde ona karşı koca bi özlem vardı sanki. Yanında kendimi huzurlu ve güvende hissediyorum. Bir süre izledim onu bakışını duruşunu gülüşünü..

 

" Asrın" dedim

 

Bana döndü meraklı gözlerle.

 

"Hoşbuldum "dedim

 

"Ateşine hoşbuldum"

 

 

 

Loading...
0%