Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1

@gmhikaye2017gmail.

Niye hep böyle oluyordu? Hep kalktığım gibi düşüyordum. Beni bu kuyudan çekip kurtaracak bir el yok mu, bana hep güç olacak biri yok mu?

Yine her şey üst üste gelmişti. Önce bu hayattaki tek yakınımı kaybettim sonra maaşı az da olsa tek geçim kaynağım olan işimden kovuldum. Şuan ne mi yapıyordum hala kirasını ödeyemediğim ve üç aylık kirasını geciktirdiğim evimde battaniyenin altında çikolatalı pudingim ile ağlayarak şarkı dinliyordum. Çok yorulmuştum son iki günde yaşadıklarımdan.

 

Kendimi tanıtayım ben Beyza Atalay. 26 yaşında bir şefim ama işini yapamayan bir şefim. Ailemi çıkan bir yangında çok küçükken kaybettim. 18 yaşına kadar yetimhane de kaldım sonra kazandığım üniversite için bir yurtta kalmaya başladım. O zamanlarda yarı zamanlı olarak kafelerde bulaşık yıkıyordum. Şuan da aynı işi yapıyorum çünkü aşçılık ile ilgili bana verdikleri tek iş bu. En yakın arkadaşım Helin ile de bomboş bir sebepten dolayı ayrıldık. Neymiş artık benden farklı yüzler görmek istiyormuş, neymiş onunla gezemiyormuşum. Kendisi zengin bir ailenin tek kızı olduğu çok şımarmıştı. İşimden ise onunla kavgamız sırasında müşterileri rahatsız ettiğimiz için kovulmuştum. Arkadaşım bu kadarda hayırlıdır işte. Neyse canım çok sıkkın.

 

Bu hayatta yüzüm bir kere gülmüştü onda da 5 yaşında ailemle pikniğe gittiğimiz gün. Bir daha güler miyim, gülersem de ne zaman gülerim hiç bilmiyorum.

Hayallerimde hayal olarak kalacak galiba çünkü onları gerçekleştirecek ne imkanım ne de halim var. Olsun yaaonları kurmak bile güzeldi. Hayal de kalan hayallerim bir mekan açmak. Böyle çok şirin, büyüklüğü hiç farketmeyen, fiyatların makul olan ve öğrencilerin çok rahat çalışabileceği bir mekan. İçinde zaman zaman etkinlikler ile yemek yarışmaları düzenleyebileceğim bir mekan. Ama hayallerde kalan bir hayal.

 

Ben oturmuş hayal kurmaya devam ederken telefonum çaldı. Elimdeki puding kasesini bir kenara indirip telefonu aldığımda gördüğüm isim sıkıntıma sıkıntı katmaktan başka bir işe yaramadı. “Ev Sahibi Salih Amca arıyor…” yazısı ekranda parlamaya devam ederken açmakla açmamak arasında gidip geliyordum. Açarsam son üç aydır olduğu gibi param olmadığını anlatmaya çalışacaktım ve ne kadar halime üzüldüğüne dair şeyler söylese de kiramı ödeyemeyeceksem evden çıkmamı ima edecekti. Açmazsam da tekrar tekrar arayacak, belki de yarın sabah kapıma gelecekti. Sonunda iç çekip aramayı yanıtlamaya karar verdim. Açar açmaz başladı söylenmeye. “Alo Beyza, kızım nasılsın? Beni soracak olursan kirayı ödemeyen bir kiracı birazcık canımı sıkıyor be kızım” bana beni anlattığının ikimiz de farkındaydık.

 

“Salih amca biliyorum seni de zor duruma sokuyorum ama-“ yeniden geçen ayki konuşmama başlayacakken sözümü kesti. “Sana 2 hafta veriyorum Beyza kızım. Gönül isterdi ki sıkışık olduğun zamanda seni zorlamak zorunda kalmayayım ama benim de tek gelirim kiralar ve emekli maaşım be kızım, üç de çocuğum var biliyorsun. Hepsinin okul masrafları var, giyimi kuşamı var.” derin bir nefes alırken dediklerini düşündüm. Haklıydı, ben zor durumda olsam da onun da çok bir farkı yoktu aldığı iki kira ve bir emekli maaşı ile ailesine bakmaya çalışıyordu. Cevabımı beklediğini farkedince konuşmaya başladım. “Tamam, tamam amca… 2 hafta. Bu iki haftada yeni bir iş bulmaya çalışacağım ve kiranı en kısa zamanda ödeyeceğim.” sözüm bittiğinde iyice karamsar bir ruh haline girmiştim. İki haftada ne yapabilirdim ki? “Tamamkızım, hadi sağlıcakla kal. Allah yardımcın olsun.” telefon kapandığında öylece ekrana bakıyordum. Ne yapabilirim? İki haftada kira parasını nasıl toplayabilirim ki? O da toplayamayacağımı düşünüyordu muhtemelen. Belki şimdiden yeni bir kiracı aramaya başlamıştı bile.

 

Oflayarak kenara indirdiğim puding kasesini yeniden elime aldım ve içindeki iki kaşıklık pudingi yerken öylece dizlerimin üzerindeki battaniyenin desenlerine baktım. Zaman aleyhime işliyordu, yarın sabah erkenden kalkıp yeni bir iş bulmaktan başka seçeneğim yoktu. Tekrardan iç çekip elimdeki boş kaseyi alıp mutfağa gittim, bulaşık makinesine koyduğum kase ve tezgahtaki üç beş bardağı zaten dolmak üzere olan makineye zar zor sığdırdıktan sonra ellerimi yıkayıp odama döndüm. Saat gece 11’i bulmuştu, sabah erken kalkmak istiyorsam artık uyumamın zamanı gelmişti. Battaniyeyi açıp yatağıma girdiğimde ve kapanmak üzere olan gözlerimi uykuya teslim ettiğimde tek düşündüğüm bu evde kalmak istiyorsam yarın yeni bir iş bulmam gerektiğiydi.

 

Burası da neresiydi ben neredeydim? Burası çok korkunçtu ve bu sebeple çok korkuyordum. Kimse yoktu ve çok karanlıktı. Hemen ayağa kalktım, kalan son gücümle koşmaya başlamıştım. Gidiyordum ama her yer aynıydı. Bir duvara çarptığımda acıyla inledim “Aaaaaa”. Vücudum da yanık izleriyle karşılaştım bu da neydi şimdi? Üstüme gelen alev toplarının arasından annem ve babamı gördüm. Bana doğru geliyorlardı ama her defasında aramıza alev topları geliyordu. “ Anneeebabaaa lütfen kurtarın beni çok korkuyorum, çok daraldım.” Annem de bana “ Dayan kızım azıcık daha sabır her şey geçecek.”

 

Aniden yatağımda ter ve gözyaşları içinde sıçradım. Ne yani her şey rüya mıydı? Annem ve babam ilk defa rüyama gelmişti çok özlemiştim onları. O sırada alarmımın muhteşem sesiyle tekrardan dünyaya dönmüştüm. Ne demek oluyordu şimdi bu rüya? Annem bana sabret demişti. Sabredecektim, dayanacaktım anneme güveniyordum. Hemen battaniyeyi üstümden attım ve elimi yüzümü yıkamaya gittim. Bugünlükkahvaltı yapma ihtiyacı duymuyordum. Üstümü değiştirdim ve anahtarımı alıp evden çıktım. 3 kat merdiven indikten sonra nefes nefese çıkış kapısına ulaşmıştım. Dışarı çıktıktan sonra hapishaneden yeni çıkanlar gibi kafamı gökyüzüne kaldırarak derin bir nefes aldım. Sokağın başına doğru yürümeye başladım çarşıya gitmek için otobüs durağına gittim. O muhteşem otobüs bekleme merasimi başlamıştır. Çantamdan kablolu kulaklığımı çıkardım, şarkı dinleyerek şehrinin o pis gürültüsünden uzaklaştım.

 

Yaklaşık 15 dakika içerisinde otobüs geldi hemen akbilimi bastım, boş olan bir koltuğa oturdum. Yanımda bir tane orta yaşlı bir abla dikildi. “Ahh ahh bu gençlik bitmiş, saygı denen şey kalmamış.” Arkadan bir amca ona eşlik etti “ Ah bacım biz böyle miydik yaşlı birini görünce hemen kalkardık.” Teyze kızarak “ Aaa amcaya bak sen bana yaşlı diyor ya nerem yaşlı benim.” Dayanamayarak lafa atladım “ Aa teyzeciğim aman ablacağım ne güzel gençmişsin o yüzden kalkmama gerek yok.” Teyze söylenmeye devam ederken kulaklığımı taktım.

 

İneceğim durağa gelince düğmeye bastım otobüs durunca aşağıya indim çok şükür. Teyze ben kalkınca sevinerek yerime oturdu. Ben olsam bu kadar lafa oraya oturmaya utanırdım. Nerede deli var beni buluyordu. Dükkanlarıncamlarına bakarak ilermeye devam ediyordum. Bir camda iş ilanı görmüştüm hemen içeri girdim. Etrafıma baktığımda kimseyi göremedim. “ Heyy biri var mı acaba” ses gelmeyince gitmeye karar verdim. Kapıya doğru yöneldim, tam çıkacakken “ Dur kızım dur geldim” yürümekte zorlanan amcanın sesiyle durdum. “Merhaba amca ben iş ilanı için gelmiştim.” Amca kafasını cama çevirerek “ Kızım ben aradığım elemanı buldum. Bunu kaldırmayı unutmuşum.” Yine mi olmadı yaa amcaya dönerek “Tamam amca görüşürüz o zaman hoşça kal.” Amca bana dönerek “Selametle kızım selametle.” Üzülerek dükkandan çıktım, alıştım artık bir şeylerin ters gitmesine.

 

Saat ilerledikçe ümidim tükeniyordu. Karnımda acıkmaya başlamıştı ne yesem diye düşünürken pekte bir seçeneğim olduğunu düşünmüyordum. Yol üstünde gördüğüm bir simit ve su aldıktan sonra gördüğüm ilk banka oturup simitimi yemeye başladım. Bu simit mi çok güzeldi yoksa aç olduğumdan mı bu kadar geliyordu anlayamadım. Biraz daha dinlendikten sonra tekrar iş aramaya devam ettim ama bir iş ilanı dahi bulamadım. En iyisi artık eve dönmekti çünkü saat geç oluyordu. Az uzağımdaki otobüs durağına gittim ve otobüs beklemeye başladım. Şuan çok şaşkındım çünkü otobüs erken geldi. Otobüse bindim ve akbilimi bastım ve o ses otobüste yankılandı “yetersiz bakiye” olamaz. Otobüsten indim ve durağa geçtim. Yine her şey üst üste gelmişti ve ağlamaya başladım.

 

Burada ne kadar ağladığımı bilmiyordum ama artık gözyaşlarım durmuştu. Etrafıma baktığımda kimse yoktu en yakın akbil doldurma yerine gidip beni eve atacak kadar akbil doldurttum. Otobüs durağına geldiğimde beklemeye başladım. O kadar çok bekledim ki artık gözlerim gidiyordu. Aniden önümde bir araba durdu ve camı indirip: “ Hanımefendi iyi misiniz yaklaşık iki saattir ağlıyorsunuz. Ağlamanız durunca geldim merak ettim sizi.” Ne yani iki saatir beni mi izliyordu? Neden tanımadığı birini merak etmişti ki?

Bölüm sonu. Hikaye ile ilgili yorumlarınızı paylaşırsanız bizi mutlu edersiniz:)

Loading...
0%