@gogirll
|
Selam canımm okurlarım şuan çarşamba ve saat ön iki buçuk bakalım kaçta bitireceğimm. Çok sevdiğim bir o kurumdan isim fikri aldım ona buradan teşekkürlerimi iletiyorum😇 **** Ela'nın anlatımı ile Kafasını kaldırması ile göz göze geldik. Gözleri anın da beni büyüledi... Okyanus mavisi... Baktıkça içine çekildiğini hissediyordum, kalın dudakları erkeksi çene hatlarıyla tam bir İstanbul beyfendisi gibi duruyordu. Tatlı bir tebessüm kondurdu hafiften çıkmaya başlamış sakallı yüzüne. Ahmet abi ya, sen bu kadar yakışıklı mıydın? Bu senden nasıl çıktı yahu? Tebessümü işi bozan kısmı oldu hızla gözlerimi kaçırdım. Sakın ol, Ela... "Hoş geldin, Ela sensin sanırım" Dedi adını bilmediğim aşırı mega yakışıklı adam. Ses tonu pamuk kadar yumuşak bir o kadar da naifti, insanları ona çeken bir şey vardı. Nasıl tanıdı beni? "Evet, benim "dedim hala gözlerimi etrafta dolandırırken. " Peki, öyleyse neden oturmuyorsun "diyince aklıma dank etti. Neden ayaktayım ki??? !! Kendime kızarak boş bir koltuğa oturdum, sonun da yüzün de ki gülümsemeyi soldurmuştu. Tam karşıma olacak şekil de oturdu, önüne not etmek için defter aldı. Stresliydim, dudağımı dişlemeye başlamıştım bile ağzıma gelen metalik tatla, dudağımı bırakıp elimi soymaya başladım. Benim bu tedirgin halimi görmüş olmalı ki rahatlatıcı bir tonla konuştu "Sakın ol Ela, sadece konuşacağız Tamam mı "dedi ellerini havaya kaldırken fakat ben farklı alemlerdeydim. Kesik kesik anılar geliyor, tecavüze uğramadan önce ki adamın gülümsemesi beynimi işgal ediyordu... "ELA" Doktor'un adımı sesli bir biçim de dile getirmesiyle ona döndüm. "Bana odaklan sadece dinleme onları" Dedi sanki zihnimi duymuş gibi. Söylediğini yapmaya çalıştım, iyi anıları düşünmeyi çalıştım. İyi de senin iyi anın yok ki Ela, Sus iç ses, var bir kere. Bir keresinde de eve geldiğim de abim vurmamıştı ilk defa televizyon izlememe izin vermişti... Kendimi biraz da olsa rahatlamış hissediyordum. Göz kapağıma birinin dokunmasıyla irkilerek sıkıca yumduğum gözlerimi açtım. Farkın da bile değildim sıktığımı. "Daha iyi misin? " Dedi düşünceli bir tavırla. Çok yakındı bana eli, göz kapağıma değmişti. Herkeste olmayan tatlı ama bir o kadar da erkeksi kokusu vardı. İçime çekmemek için zor tuttum kendimi. "İyiyim" Dedim arkama yaslanırken. O da geri çekilmişti benim gibi. "Öyleyse tanışalım, olur mu? " Dedi elini uzatırken. Aslın da yabancılara karşı temasta bulunmazdım fakat böyle de çok dikkat çekecektim. Aniden gelen cesaret ile elimi onu gibi uzatıp sıktım. "Ela Karakurt" Dedim, elim titremişti. Görmediğini farz ederek ona baktım aynı şekil de elimi sıkıp adını söyledi. "Karan Avcı" Dedi, kendisi gibi adı da aşırı havalıydı. Bir insanın adı havalı olabilirmi? Kesinlikle!! Uzun bir süre bakıştık, bu süre de ne bakışlarını çekti ne de ben. O son kozunu oynayarak sıcak bir gülümseme kondurdu yüzüne. Sanki elim ateşe değmiş gibi hızla çektim, kaşları düşünceli bir biçim de çatıldı. Kafasın da bir şeyleri tartıyor gibi hali vardı. "Anlat bakalım, Elacım biraz kendine bahset. Kendini nasıl görüyorsan öyle anlat" Dedi. Evet şimdi geldik işin en zor kısmına, anlatmak. "17 yaşın da hayatı bir an da tepetaklak olan, bunca acıyı boşuna mı çektim*kafasın da. Solgun yüzlü, korkak, savunmasız, kirli biriyim" Dedim aklıma gelen ilk şeyleri söyleyerek. Kaşları düşünceli bir biçim de kıvrıldı. Deftere bir şeyler not ettikten sonra sordu. "Solgun yüzlü ve kirli derken neyden bahsettin. Tenin solgun olmak için fazla canlı. " Dedi dudakları hafiften hayran duyuyormuşçasına kıvrılmıştı. Aklıma gelenlerle omuzlarım düştü, işte bu kadar tek kelime ile şah ve mat olmuştum... "Yüzüm solgun çünkü... " Dedim derin bir nefes alırken "Gülümseyemiyorum." Diye devam ettirdim. Kaşları şaşkınca havaya kalktı. Soru sormasına izin vermeden açıklamaya devam ettim. "Kirli derken de, kirliyim işte. her yerim de onun izi var" Son da sesim mırıltılı çıkmkştı. Çenesi gerildi önce sonra da elini yumruk yapıp sıktı. Anlamıştı değil mi? "Neden gülemiyorsun, seni engelleyen ne? " Diye sordu sakın olmaya çalılır gibi bir hali vardı. Onu neden sinirlendirmişti ki bu durum? "Anılar, geçmişim. Omzuma binen asla inmeyen geçmişim... " Dedim dolan gözlerimi saklamaya çalışırken. "Biraz daha açar mısın? Anılarından bahset bana biraz" Dedi ses tonu daha akın çıkıyordu. "B-ben soldum, onlar soldurdu yüzümü. Annem, o adam a-arkadaşlarım" Dedim gözümden bir damla yaş akarken. Göz temasını bozmamıştım ara ara bakışlarımı kaçırıyordum. "Annen veya o kişi ne yaptı" Dedi dişlerinin arasından. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Anılar yağmur gibi zihnime akarken son anıma kadar sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Karan'ın sesi bulanıklaşmıştı... Ela 10 yaşında(anı) Yine geceyi dışarı da geçireceğim bir gündü. Eve en yakın parka doğru yürürken aynı zaman da etrafı kontrol ediyordum biri var mı diye. Buralar pek tekin yerler değildi çünkü, her an bir sokaktan sarhoş fırlayabilirdi. Etrafta kimsenin olmadığına emin olunca adımlarımı hızlandırıp önüme bakarak yürümeye başladım. YAZARDAN:Onu gizlice sokak arasından izleyen adamdan haberi yoktu... Tam parktan içeri girecekken biri tarafından duvara çekildim. Bir tane sarhoş adam beni duvar arasın da sıkıştırmıştı Sinsi sinsi sırıtıyordu.Deli gibi korkuyordum. Elleri bedenime dokunmaya çalışınca derin bir çığlık koparttım. Gece'nin üçün de kim olurdu ki? İlk defa şansın yüzüme gülmesi için yalvarmıştım. Hem ellerini itip aynı zaman da kurtulmaya çalışıyordum. Gözüm etrafı tararken o beni bitirecek şeyi yaptı iki elimi avucun da içine alıp kafamın üzerine koydu. Deli gibi bağırıyordum o ise beni umursamadan kafasını boynuma gömmüş öpüp kokluyordu. Gözlerimi sımsıkı yummuştum, gözünü kapattığım an adamın sırtması geliyordu aklıma... Biran da bedeninin geri çekilmesiyle bocaladım, gözümü hafiften aralayıp korkak bir bakış attım etrafa 12-13 yaşların da mavi gözlü bir çocuk adama yumruk atmış küçücük boyuyla onu dövmeye çalışıyordu. Adamın onu geri itmesi ile yere düştü çocuk. İşte bu sefer işim bitti! Dizlerimin bağı çözülmüş gibi yere devrildim. Adamın bana doğru gelmesini beklerken hiç beklenmedik bir şey oldu benden 5 6 yaş büyük birisi adama yumruk atıp dövmeye başlamıştı, çok net hatırlıyordum. Adamın kahve ve ela karışımı bir göz rengi vardı. Gerisi benim için karanlıktı. Uyandığım da üzerim de çeket yanım da yemek bulmuştum... Karan ın anlatımı ile *şimdiki zaman İçeri giren kişi ile nutkum tutuldu. Bal ile ile ela karışımı bir göz rengine sahip güzel fakat çelimsiz bir kızdı. Gözleri tanıdım geliyor... Bir süre bakıştık, beni soğuk biri olarak tanımasın diye tebessüm ettim. Aksine o rahatsız olmuş gibi gözlerini kaçırdı. Boş bir koltuğa oturduğun da ben de tam karşısına geçtim, babam bahsetmişti biraz az çok tanıyordum. Elimi uzatıp tanışamk istediğimi söyledim. Biraz duraksasa da elimi sıkmıştı. Eli titriyordu, stresliydi belli. Sakın olmasını söyledim, bir süre göz temasınk ikimiz de bozmadık çelimsiz vücudunun aksine yüzü oldukça canlıydı bana göre, ya da ben öyle düşünüyordum... Sorunu anlamak için an tatlı gülümsemelerimden birini gönderdim, yine aynı şeyi yapmıştı elini çekip gözlerini kaçırmıştı. Gülmüyor ve gülümsetmiyor! Bir süre konuştuk, her söylediği ile daha fazla sinirleniyordum. Anlamıştım kirli derken ne demek istediğini. Soldu demişti, orasını anlamamıştım fakat şimdi anlayabiliyordum. Bir an da titremeye ve ağlamaya başlamıştı, klasik bir travmatik kriz geçiriyordu (arklar salladım) Ne kadar onu sakinleştirmeye çalışsam da olmuyordu, sürekli bir şeyler mırıldanıyordu. Susup dinlemeye başladım, duyduklarım ile şoktan şoka giriyordum neye şaşıracağımı, şaşmıştım... Şimdi anlamıştım gözlerinin tanıdıklığını... Son canım okurlarımm. başardım ve bir bölüm daha yazdımmm. oy ve yorum yapmayı unutmayınn
|
0% |