Yeni Üyelik
18.
Bölüm

Gerçek Ailem 18💔

@gogirll

Hellocanlarımmm. Yeni bölüme hoş geldinizzz🎀❤😇

Hepinizin 30 Ağustos Zafer bayramı kutlu olsunnnn 💂‍♀️🫀

***

Baran Karakurt'un anlatımı (en büyük saklanan abi)

Yine sıkıcı bir iş günüydü, hani günler artık maraton haline gelirdi ya, artık öyleydi hayatım. Uyan işe git gel yemek ye yat, hayatım da farklı bir şey yok.

En son Cemre'nin yaptıklarından sonra İstanbul'a taşınmıştım. O kızın yüzünü geçtim ismini dahi duymak istemiyordum. Tüm hayatımı karartmıştı o kız, o ev de olduğu sürece asla oraya adımımı atmazdım, hiç bir güç beni o eve geri göndermez...

Haşlanan makarnayı tabağıma koyarak sunumumu yaptım. Kendine ait küçük bir restorantım vardı, yemek yapmayı sevdiğim için böyle bir tercih yapmıştım.

Sandalyeyi çekerek makarnaya yumuldum, bugün yoğun bir gün olduğundan yemek yiyecek vakit bulamamıştım.

Yalan söyleme lan, sırf Aslıyı izleyebilmek için fazladan mesai yaptın!

Bir kez de sussan şaşarım zaten iç ses!

Ee, öyle gerçekler Baran beyy;)

Şımarma iç ses, senin yüzünden yine hastaneye kapatılcaz sonra

İyi be sustum!

Tam afiyetle çatalıma makarnayı dolamış ağzıma götürüken çalan telefonla bir küfür savurdum.

"Bir yemek yiyeceğiz afiyetle, onu da bozun zaten" Sinirle kendi kendime söylendim. Arayan numaraya baktığım da bilinmeyen bir numaraydı. Gözlerimi kısarak numaraya baktım, özel numaradan aranıyordu.

Eline alarak onayladım, kulağıma koyarak bekledim. Önce sert hırıltılar yükseldi ardından tahminime göre ses değiştirici ile konuştu. "Gerçek kız kardeşini tanıyor musun?" Dedi kalın bir ses. Dediğiyle kaşlarım çatıldı

Gerçek kardeşim mi? Cemre değil mi?

Sanki sorularımı duymuş gibi devam etti, "Hayır, Cemre değil. Cemre kaza yapınca kanlar uyuşmadı diye DNA testi yapıldı. Çocuklar karıştırılmış, şuan da gerçek kardeşin evde. " Dedi, duyduklarım ile kanımın çekildiğini hissettim.

Ne demek çocuklar karıştırılmış? Asla olamaz!

"Sana neden inanayım, kanıt göster! " Dedim sert çıkarmaya çalıştığım sesimle, bir yanım ya gerçekse diye düşünüp stres yapıyordu. Dudağımı kemirmeye başlamıştım bile...

"O kadarını da ben söylemiyim. İnanmıyorsan kendin bak" Dedi sinsi bir sesle. Sinirlerim kat kat artıyordu. "DOĞRUYU SÖYLE LAN, KİMSİN SEN. NERDEN BİLİ-" Devam edemeden telefon yüzüme kapandı. Sinirli bir kahkaha attım, insanı iki dakika da delirtmeyi başarıyorlardı.

İnanmamıştım tabii ki, eğer öyle bir şey olsaydı. Bana söylerlerdi diye düşünüyorum.

Yemeğimi yiyene kadar içim içimi kemirmişti gerçek olma ihtimali. Kendimi koltuğa atarken, saate baktım. Ömer çoktan eve gelmiş olmalıydı. En yakın olduğumuz o olduğu için benden bir şey saklayacağını düşünmüyordum. Telefonumu alarak Ömer'in numarasını tuşladım, bir süre çaldıktan sonra açıldı.

"Oo, Baran efendi sen bizi arar mıydın ya? " Dedi alaylı bir tavırla. "Ee, dedim beni arayan yok. Ben arayayım bare" Dedim oyununa ayak uydurarak.

"İyisin dimi abi sorun yok" Dedi eski ciddi haline bürünerek. Sürekli beni düşünmeleri bazen can sıkıcıydı. "İyiyim, abicim düşünmeyin siz beni turp gibiyim ben" Dedim gögsümü kabarta kabarta. "İyi, iyi öyle olsun... " Dedi mırıldanarak. "Abicim, o napıyor" Dedim, hala onu ismini ağzıma alamıyordum.

Bir kaç saniye ses gelmedi, sonra Ömer'in tedirgin sesi çıktı. "O kim abi? " Dedi, "kardeşiniz" Dedim hala ısrarcı olarak. Benim için kardeş değildi...

"Cemre mi, he o şey ya... " Mırın kırın ediyordu fark etmiştim ilk defa böyle görüyordum Ömer'i.

"Ömer iyi misin? Sen mırın kırın etmezdin ne oldu? " Dedim ağzından laf almak için, "şey abi, sen ilk defa sorunca öyle şey oldum" Dedi en mantıklı yalanla.

"Hmm, anladım abicim. Bilmem gereken bir şey var mı? " Dedim onu test etmek için. "Y-Yok abi neden ki? " Sesi titremişti ilk defa Ömer'in, artık inkâr etmek için bir bahanem yoktur.

Eğer gerçekten öyle bir şey var ise, benden çekecekleri vardı..En yakın zaman da Mardin'e gidiyorum...

Asla asla deme, hiç bir zaman. Bak iki kelimeyle fikrin değişti. Az önce hiç bir güç götüremez diyodun, şimdi bir ihtimal uğruna gidiyorsun... (İç ses)

Yazar'ın anlatımı ile

Ömer telefon ile konuştuktan sonra stres ile dudağını yolmaktan başka bir şey yapmıyordu. Hayatı boyunca hiç bir zaman stres yapmayan Ömer Karakurt abisi karşısın da yalan söylerken sesi titremişti. İhtimaller içini kemiriyordu.

Ya öğrendiyse?

Ya gelirse?

Ya onu bizden almaya çalışırsa?

Korkuyordu Ömer abisi buraya gelirse hiç iyi şeyler olmazdı...

En iyi karar şimdilik bunu Rüzgar ile paylaşmaktı, Baran'nın hayatının tamamını bilen bir o ikisi ve anne babası vardı.

Derin bir nefes alarak Rüzgarın yanına gitti, Ömer. Kapıyı tıklatıp içeri girdi. Oda boştu, nerede olduğunu sorgularken arkasından gelen Rüzgar ile irkildi. "Ne yapıyorsun abi" Dedi Rüzgar, absini burada bulamyı bilmiyordu. "Önemli bir konu var koçum" Dedi içeri geçerken Ömer. Rüzgar da olayın ciddiyetinin fark edince kapıyı kapatıp yavaşça abisinin yanına oturdu. "Hayırdır abi, sorun mu var? " Dedi Rüzgar abisini ilk defa bu kadar endişeli görüyordu. "Hayır inşallah hayır... " Diye mırıldandı Ömer ardından derin bir nefes çekti ciğerlerine. Daha çok araba dekorlu oda da gezdirdi gözlerini.

Hafif soyulmuş, dökülmüş duvar kenarın da durdu bakışları dikkatini çekmişti sebebsizce. Rüzgarın omzuna dokunmasıyla asıl konuya geçti. "Baran abi aradı;" Diye başladı ardından devam etti. "Cemre'yi sordu, ben biraz telaş yaptım. Sonra da 'bana söylemek istediğiniz bir şey var mı?' diye sordu. " Dedi Ömer düşünceli bir şekil de Rüzgara döndü. Tüm ciddiyetini Ömer'e vermiş dinliyordu onu. Anın da şimşekler çaktı Rüzgar da aynı anda devam ettirdiler.

&Öğrenmiş olabilir mi? (&:hepsi)

Eğer öğrenirse buraya gelirdi büyük ihtimalle, bu da sağlını tehlikeye atar aynı zaman da işler kızışırdı.

Alparslan aşireti onu rahat bırakmazdı, daha doğrusu Ateş Alparslan...

Ela'nın Anlatımı ile

Yüzüme dökülen soğuk su ile küçük bir çığlık atarak anın da yataktan doğruldum. Önüm de bir adet bana bakarak sırıtan Alaz vardı (adı sanırım Alazdı)

Tatlı tatlı sırıtıyordu, ben ise baygın bakışlarımı o ile üzerim de ki su arasın da gezdiriyordum. "Napıyosun YAA, niye şu döktünnn" Diye bağırdım çirkef yönümü ortaya koyarak.

"Kaç kere dürttüm uyanmıyorsun ki kızım ben napayım" Dedi sitem edercesine. "Yoo, uykum hafiftir benim" Dedim nazlı nazlı.

Aynen baya hafif ya, bir keresinde de abin sana uyuyorken 5 tokat atmıştı uyanmamıştın lan...

"Ne hafifi ya kızım yanın da bir davul çalmadığımız kalmıştı" Dedi, anın da ensesine yediği şaplak ile arkasına döndü. Ömer abi arkasın da sinsi sinsi bizi dinliyordu. "Uğraşma kızla lan, sırf uyandırmamak için parmak ucunda yürüyen sen değil misin? " Dedi Ömer abi gerçekleri söyleyerek, demek beni kandırmıştı...

"Hiii, demek öyle. Benden alacağın var Alaz efendi" Diyerek yataktan hızla kalktım, ona doğru koşmaya başladım. O da hem koşuyor hem de Ömer abinin yalan söylediğinden bahsediyordu. Merdivenlere gelmiştik, en yavaş olduğum yerdi. Yine de şansımı denemek için hızlı hızlı merdivenlerden inmeye denedim.

Dediğim gibi 'denemek' ile kalmıştım çünkü aniden dengemi kaybetmem ile tam yuvarlanacakken belime dolanan eller ile son anda trabzanlara tutundum. Arkama dönüp baktığım da Rüzgar ile karşılaştım. "Dikkat et güzelim, düşeceksin" Dedi beni ilk şoka sokarken ardından dudaklarını alnıma bastırdı. 5 saniye öyle kaldıktan sonra geri çekti. Ben şok olmuş bir şekil de ona bakarken o beni umursamadan aşağı inmeye başladı.

"Yürü güzelim ben Rüzgarı dövmeden kahvaltıya inelim" Ömer abinin homurtusunu duydum. Kendine gelerek ben de aşağı inmeye başladım.

Kahvaltı masasına oturarak yemeye başladık. "Söylemeye vakit olmadı biliyorum fakat şöyle ki kamera kayıtları yok" Şenol beyin dedikleriyle beynimden vurulmuşa döndüm.

"N-Ne demek yok? " Diyebildim sadece, Eray'a döndüğüm de o da şaşırmışa benziyordu.

O yapmamış mıydı?

"Ne demek yok BABA "Diye kükredi Eymen. Kükremesiyle sandalyeye iyice sindim. Tepkimi görmüş olan Ömer abi elimi elinin içine aldı, hafiften sıkarak kendini belli etti. " Bağırma oğlum, yok işte bozulmuş kameralar "dedi Eray'a kısa bir bakış atmıştı.

Ya Eray sildi çok iyi rol yapıyor, ya da o yapmadı fakat Şenol bey yanlış anladı.

İhtimaller artıyordu aslın da fakat en mantıklısı bu ikiliydi. Konuyu değiştirmek için " Kızım, oğlum vakit olmadı tanışamadık. Biraz kendinizden bahsedin. Abileriniz de kendilerini tanıtsın. "Dedi, bir şeyler saklıyor gibiydi.

" Ee, olur, şenol bey. Siz sorun ben cevaplayayım " Dedim kısaca böyle daha kolay olurdu. "Tamam kızım sen nasıl istersen" Dedi onun ardından Derya hanım ekledi. "Eski aileniz ile aranız nasıldı ? " Dedi ikimize karşı. Eray benden önce davranacakken izin vermeyip kendim atladım lafa. "Benim için kötü Derya hanım, Eray için aynı şeyi söyleyemem fakat" Dedim ima ile, kaleyi alttan fet edecektim.

"Neden öyle dedin ki ayrım mı yapıyorlardı? " Diye sordu Alaz herkesin aklın da ki o soruyu sorarak. "Doğruyu söylemek gerekirse beni çocukları olarak görmüyorlardı zaten" Dedim kısaca. Eray'ın attığı ölümcül bakışları umursamamaya çalışıyordum.Hava hüzünlü bir hal almıştı, Eymen'in sorusu ile herkesin bakışlatı ona döndü, "Mutlu musun peki bu aile de" Dedi herkesi şaşırtarak. Güzel bir konuya parmak basmıştı.

Mutlu muyum?

Aslın da mutluluk nedir bilmiyorum ki. Nasıl ayrım yapabilirim?

İçimden dürüst olmak geçti, "Aslın da mutluluk nedir bilmem fakat burasının diğer cehennem gibi evden daha iyi olduğunu söyleyebilirim" Dedim, bugün ayrı bir açık sözlüydüm.

"S-sana bir şey yaptılar mı? " Diye sordu Ömer herkesin sormaktan korktuğu çok cevabından korktuğu soruyu sorarak.

İşte şimdi başlamıştı yalan time, "Hayır" Gözüm titremişti, sesimin emin çıkması iyi bir şey olmuştu. "Farklı sorular lütfen" Dedim uyararak. "Okuyor musunuz? " Diye ortaya bir soru attı Uraz. "Ben okumuyorum" Dedim öz ve kısaca, herkesin şaşkın bakışları beni bulmuştu. "Ben okuyorum" Kısık çıkmıştı sesi Eray'ın. "Nedenini sormamayı tercih etmiyorum. Kızım ve oğlum ikinizi de kendi okulumuza yazdıracağız. Kimliklerinizi verirsiniz" Dedi emir verici tonda. Benim için büyük bir nimetti o yüzden reddetmedim.

"Olmak istediğiniz birbir meslek var mı? " Dedi Uygar, bu konu üzerin de pek düşünmemiştim aslın da okumayacağımı düşünerek aklım da psikolog vardı.

Taş gibi Karan bey ile kesinlikle psikolog oluyoruz!

Aslın da haklıydı iç ses...

"Psikolog" Dedim, Eray da "yazılım mühendisliği" Dedi.

Böyle böyle devam etti, herkes merak ettiği soruyu sordu her şey güzel ilerliyordu ta ki Derya hanımın sorusuna kadar...

"Kızım, geldiğinden beri seni hiç gülerken görmedim. Yüzün hep asık bir sebebi var mı? " Dedi aslın da çoğu kişi merak ediyordu neden gülmediğimi, tahmin edebiliyordum.

Ne cevap verecektim şimdi, beni te*** eden adam gülüyordu onun yüzünden gülmekten soğudum falan mı, sonra da bana acısınlar öyle mi?

Hiç bir zaman gerçekleşmiyecek bir senaryoydu. Hafiften gözlerim dolmuştu. Şimdi herkesin odağı ben olmuştum. "Bir sebebi yok, küçüklükten bir travma denilebilir. Gülmekten ve gülümseyenleri görmekten nefret ediyorum" Dedim sakin olmaya çalışarak.

Derin bir sessizlik çökmüştü ortama, ne onlar sormuştu travmamı ne de ben anlatmıştım...

Aklıma takılan şey ile Şenol beye döndüm. "Bana 5 abin var demiştiniz fakat 4 tane var? " Dedim sorarcasına anın da herkesin gözleri beni buldu, şaşımışlar aynı zaman da telaşlanmış gibi bir ifadeleri vardı. Herkes birbirine kaçamak bakışlar atıyordu.

Ben sinirli bir şekil de açıklama beklerken kapı çaldı, Derya hanım açmak için koridora yönelmişti ki ben de yanına gidip belki söyler diye yalakalık yapacaktım.

Ben konuşmadan kapıyı açmıştı, göz devirmekle yetindim. Açmasıyla kapı da elin de gri bir bavul koca cüsseli esmer mega yakışıklı -Karan'ı geçemez:) - ve...

Kahve ve ela karışımı gözlere sahip bir adam duruyordu...

O muydu?

Soon canım okurlarımm bugün bölüm erken geldiii.

vee daha uzunnn yazdımmm.

oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayınnn 🎀❤

 

Loading...
0%