@gogirll
|
Hello canlarr, yeni bölüme hoşş geldinizzz, hemen geçelimm pandalarımm. Baran Yemek yerken ortam da derin bir gerginlik vardı, ya da ben öyle hissediyordum. Bu konuyu bir an önce Ömer ile konuşmak zorundaydım. Eray'a bakmamak için kendimi zor tutuyordum, bir kaç kez bakmaya çalıştığım da diğerlerininde ona baktığını fark ettim. Bu kaşalrımı çatmama neden oldu, diğerleri biliyor muydu? Yoksa Ela'nın dediği şeyden dolayı mı ona kitlenmişlerdi? Ve başka bir konu olarak Ela'ya bunu yapan Eray mıydı yoksa ailesimi? Artık bazı şeyleri düşünmekten bıkmıştım, kafam sürekli bir şeyler dönüyordu asla susmuyordu aynı zaman da bu Ateş konusu da beni tedirgin ediyordu... Ela'ya baktığım da gözlerinin seğirdiğinin fark ettim. Eray'a doğru gidip geliyordu bakışları, Eray'a döndüğüm de anlamıştım. Ela'yı sanki öldürecek gibi bakıyordu sonra hemen kendisini toparlayıp önüne dönüyordu. Kafamı farklı şeylere düşünmeye zorladım, o sırada bir şey dikkatimi çekti. Eymen yoktu Büyük ihtimalle annemler yorgun oldukları için unutmuşlardı. Eğer şimdi söylersem telaş yaparlardı, fakat nerdey di ki bu çocuk. Aslında son olanlardan sonra evde olmaması garip değildi, işte bu pişman olduğunun en büyük kanıtıydı. Genel de kafa dinlemek için çıkardı dışarı, akşam yemeğine dönerdi, gelmediğine göre iş ciddiydi. Nedense iç sesim bununla sınırlı olmadığını söylüyordu... Yemekler yendikten sonra Annem Ela ile konuşmak istiyordu, işte bu iyi bir fırsattı. Babamın da odasına çıkmasını bekledim, gittiğin de hızla ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım. Eymen'i bulmalıydım, benden saklanan başka ne varsa öğrenmeliydim... Ela "Ben İstanbul'a gitmek istiyorum" Dedim tek nefeste. İçim de ki sıkıntıdan kurtulmuştum sonun da... Derya hanım ilk bir dondu, bedeninin gerildiğini birbirine değen dizlerimizden anlayabilmiştim. Sol gözünden bir yaş aktı. Neden ağlıyor ki, ne dedim sanki! ""N-Neden" Dedi kekelerken cılız bir tonda. Anlamamıştım, neden soruyor du ki? Elimi tuttu bir anda " Gitme kızım" Dedi ağlamaya başlarken. Afalladım, içimden ne dediğimi tekrar edince gözlerim büyüdü. "Ay, Anne yok öyle değil. Ben İstanbul'a birinin mezarına gitmek istiyorum" Dedim telaşlı çıkan sesimden ne dediğimi ben bile anlamamıştım. Pardon anlamıştım...Az önce yerinde tedirgince kıpırdarken şuan bedenim sanki koltuğa yapışmış gibiydi. A- Anne mi? Olayın böyle olmadığına mı sevinsin yoksa ona anne dediğim için mi yoksa bunu saçma bir anda söyledim diye üzülsün bilemiyormuş gibi bir hali vardı. Ben anne dediğim için şaşkınken o ise farklı almlede gibiydi. Bir anda beni kaldırdı ve belime dolanan çift kolla bocaladım. Sıkı sıkı sarılıyor aynı zamna da bağırıyordu. "ANNE DEDİİİİ, KIZIMMMM. ANNE DEDİ BANAAA" Deli gibi bağırıyor ve döndürüyordu. İçeriye bir anda abi kabilesinin yarısının girmesi ile gözlerimi devirdim. Şimdi tek tek onlara açıklamak zorundaydım. Bazı şeyleri açıklamak bile istemiyorum artık, o kadar yorgunum ki... Siz anlayın bunu da açıklamayım. "Anne, iyi misiniz?" Diye sordu ön önde ki Ömer. Çalışma odaı tiribünlere dönmüştü resemn nasıl alışacaktım ben bu kadar kişiye..? Sonun da beni serbes bıraktığın da rahatlayıp derin bir nefes aldım. A-Annem koltuğa oturmuştu, sessizce mutluluk göz yaşları döküyordu. Acaba yine 'hamileyim' Şakası mı yapsam? Bokunu çıkarma Ela sen de yeter "Noldu" Dedi Ömer abi bana dönerken, annemizden laf alamayacağını anlamış gibi." Yok bir şey, ane dedim sadece" Dedim umursamaz görünmeye çalışarak. Aslın da heyecandan geberecek durumdaydım, ellerim terlemeye başlamıştı bile. "Ne" Dedi bocalarken(Saçma oldu yaa). "Duydunuz" Dedim esnerken uykum gelmişti bile. "Tamam başka bir şey yoksa uykun gelmiş Ela odana çık sen hadi" Dedi Baran abi. Gerçekten uykum olduğu için itiraz etmeden odama doğru yürümeye başladım. Tam odamın kapısını açmış içeri girecekken bir el tarafından içeri çekildim. Aynı zaman da çığlık atamamam için diğer eliyle ağzımı kapamıştı. Deli gibi çırpınmaya çalışıyordum. Birisi beni duvar ile arasına almıştı, korktuğum için gözümü kapamıştım. Adam hala elini ağzımdan çekmezsen gittikçe daha da yaklaşıyordu bana. Gözümü kapalı tutmanın mantıklı olmadığı aklıma gelince gözlerimi tedirgince araladım. Aslın da gözümü açmadan bile bunu kim olduğunu anlaya bilirdim. Oydu, çocukluğumun katili...Gülümsememi solduran...Her şeyin sorumlusu... Ateş Alparslan... Baran Evden çıktığım gibi ilk iş Eymeni aramak ve mesaj atmak oldu. Zaten cevap vermeyeceğini bildiğim için gideceğini düşündüğüm yere doğru gitmek için bir taksiye bindim. Yazlık evin adresini verdikten sonra beklemeye başladım. Genel de oraya giderdi kafa dinlemeye. Varana kadar camdan dışarıyı izledim, yol nasıl da akıp gidiyordu değil mi? Aynı hayat gibi, asla durmadan mola vermeden nefes almamıza izin vermeden... Sanki ayın gölgesi üzerimize düşmüştü bizim, her şey kötüye gitmek zorunda mıydı? Yalancıydı bu hayat, herkes gibi? Herkesin ağzına dolanmış bir meyve gibiydi. Evet evet, meyve her gün düzenli olarak tüketiyorduk biz yalanı bir meyve gibi. " Aman ne gerek var, bilse ne olacak" Diye düşünüyoruz. Bazen de bazı şeyleri saklamak için yalan söyleriz, bazen de beyaz yalan adı verilen " iyiliğimiz için" Denilen yalanlar. Bence beyaz siyah gibisinden bir ayrım olmamalı. Yalan yalandır bir kere, her ne kadar benim mutluluğum, iyiliğim için de olsa yalan söylenmesinden nefret ederdim. Söylendiği zaman da gözüm dönerdi... Bazı kişiler vardır ki süper yalan söylerler, insanı kendisine büyüleyerek inandırır... İhtimal bile veremezsiniz onun olduğunu, fakat gözleriniz de ki ayın gölgesi kalkınca işte o zamna anlarsınız bir şeyleri. İşte o zaman "çok geç olur, siz bilmeden tüm zaaflarınızı karşı tarafa verdiniz bile. onu gözün de en küçük ipucu mücevher gibidir... Yazar( Baran'ın Cemre ile yaşadıkları olay 2, Cemreye güvendiği zamanlar) Baran duydukları karşısın da hem çok şaşırmıştı aynı zaman da çok kızmıştı. Nasıl olur diye düşünüyordu. 'Ateş nasıl canım kardeşime dokunabilmişti nasıl?!' Kafayı yiyordu Baran. Zorla Cemre'yi konuşturup olayı öğrenmişti, kardeşinin ağlaması onu çok üzmüştü. Kendini kontrol edemedi, aldı silahını gitti Alparslan aşiretinin konağına. Girdi pata küte, çıktı Ateş'in karşısına yanın da ki Cemre ile. Hesap sordu ona, aldığı cevaplar daha da sinirlendirmişti onu... Fakat bilmiyordu ki zaten Ateş'in de amacı buydu, Baran'ı sinirlendirip kendisini vurdurmaya çalışacaktı. İstediği de oldu Baran öfkesine hakim olmadı çekti tetiği, sıktı Ateş'in bacağına. Iskalamamıştı, asla da ıskalamazdı zaten. Konakta ki herkes bahçeye akın etti, Baran'a silah çeken bile olmuştu. "NE İSTERSİN ŞENOL AĞANIN ÇOCUĞU" Demişti aralarından biri, her şeyi açıklamıştı Baran. Aynı zaman da Ateş onu dinliyor kıs kıs gülüyordu. Bitince konuşması yanına çekti Cemre'yi, "YALAN SÖYLEME BARAN AĞA, CEMRE'YE SORALIM" Demişti, çok emindi kendin Baran " Soralım" Demişti o da. Sordu Ateş, Cemre'ye. Cemre hiç tereddüt etmeden, "Baran abi yalan söylüyor, sırf Ateşi vurmak içn beni kullandı" Dedi, işte ilk o zaman yedi Baran ihanetin meyvesini aynı zaman da yalan da yemişti. Doymuştu artık... Bedeni gerildi Baran'ın dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. Tehdit etti Ateş onu "Eğer bu şehre adımını dahi atarsan ölürsün Baran ağa" Demişti... Kafası iyi değildi Baran'ın eve gitti kısa bir not bırakıp İstanbul'a gitti. Baran(Şimdi ki zaman) "Abii, bana bakk" Birisinin elini yüzüme doğru sallaması ile irkilerek kendime geldim. Anılar bir film gibi tekrar ediyordu, bozik bir plak gibi... "Kaç kere seslendim abi iyi misin" Dedi daha 18'ine yeni girmiş çocuk. Hiç bir şey demeden parayı verip indim taksiden. Köy havasını derince içime çektim. Özlemiştim buraları, o zamanları... Fazla vakit kaybetmeden yazlığa ddoğru ilerledim. Herkes de vardı evin anahatarı, anahtarı deliğe sokup çevirecekken bahçeden gelen ses ile dikkatim oraya yöneldi. Dışarda olmalıydı... Anahtarı geri çıkarıp bahçeye doğru ilerlemeye başladım, tam tahmin ettiğim gibi Eymen oradaydı. Dağın zirvesin de olduğumuz için mükemmel bir manzaraya sahiptik (bi zahmet) Onu sanırım görmeyi tahmin ettiğim pozisyon bu değildi. Bağırıp çağırmasını beklerken o susmuş büyük köklü ceviz ağacının altına oturmuştu. Her şeyden vazgeçmiş gibi... Yanına doğru ilerledim, 1 metre kalmıştı aramız da fakat hala fark etmemişti o beni ya da fark etmişti sadece bakmıyordu. Sesimi çıkarmayıp onun gibi yanına oturdum. Dönüp bakmadı bana bu demek oluyordu ki geldiğimi duymuştu fakat umursamamıştı... Sorun büyük gibi gözüküyor...
|
0% |