@gogirll
|
selam herkese canlarr, evett bir anda bölüm yazma perileri geldi bana gün cumartesi saat 00.31 başlıyalım. Bölümü 2 gün yazacağım parça parça o yüzden son da pazar yazıyorsa şaşırmayın ondan önce bir konu var ki herkes duymuştur telif yememek için fazla bir şey demiyeceğim. Kadın cina**leri gerçekten modum düştü görünce. Gerçekten... Kendinize iyi bakın, arkanızı kollayın kimse sizi korumayacak, o an yanınız da olamayacak... *** Ela "ElA, haydi geç kalacağız nerede kaldın " Baran abinin aşağıdan bağırması ile bavulumun fermuarını çektim. Sonun da hazırdım. Neredeyse 1 saattir valiz hazırlıyordum. Bavulumu yataktan indirerek kapıya doğru sürüdüm. Uzun tartışmalar sonucun da 3 günlüğüne Baran abi ile İstanbul'a gidiyordum. Hem Timur abiyi ziyaret edecek hem de Ahmet( adı galiba buydu) abinin halini hatrını soracaktım. Merdivenlerden indirmek zor olacağı için asansöre yöneldim. İçeri girip zemin kata bastım. Doğru bir karar mı vermiştim? Gitmelimiydim? Asansörden gelen "klick" Sesi ile irkilerek kendime geldim. Kapılar açıldığın da kendini zar zor salona atabilmiştim. Tüm aile beni bekliyordu. Kaşlarımı hafifçe çattım, "beni mi bekliyorsunuz? " Dedim hafif şaşkınlıkla. "Evet, nerede kaldın Ela" Dedi Baran abi hafif sitem edercesine. "Anca hazırlandım" Dedim boş gözlerle. "G-geri geleceksin değil mi Ela abla? " Abilerin arkasından gelen titrek sesle gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Hafiften öne gelmesiyle bu kişinin Emir olduğunu gördüm. Boncuk boncuk gözleri dolmuştu. Dayanamayıp dizlerimi çökerek karşısına geçtim. "Gelicem tabii ki ablam merak etme" Dedim sıkıca sarılarak. *** Herkes ile vedalaşmıştık. Tek bir şey dışın da sorun olmamıştı. Biz tam kapıdan çıkarken Eray'ın gizlice biriyle konuştuğunu görmüştüm. Göz göze geldiğimiz de pis pis sırıtmıştı. Ömer abi benim bir şeyden rahatsız olduğumu anlayınca o da oraya bakmıştı. Fakat bu sefer Eray onu görememişti. Bize özel olarak gönderilen uçağa doğru gidiyorduk. Merdivenlerden çıkarak vip bölümüne geldik. Boş bulduğum bir koltuğa yerleştim. Nedensizce içim de hoş olmayan bir his vardı. Bir şeylerin olacağını haber vermek istiyor gibiydi... Baran Ela... Güzelim benim. Bu eve geldiğinden beri olaysız günü geçmemiştir. En büyük korkum bu sebebten evi terk etmesi. Onu rahatsız eden bir geçmişi vardı bunu "o" Olaydan az çok tahmin edebiliyordum. Her ne olursa olsun onu korumaya çalışacaktım. Ateş Ah benim güzelim... Hiç bir zaman anlayamayacaksın değil mi? Sen sadece benimsin, benden gidemezsin kaçamazsın. Son yaptıklarından sonra tabii ki de cezanı alacaksın. Demek kaçmak istiyorsun, o zaman kaçırırım güzelim. Her zaman saftın hala da öylesin, gittiğin uçakta bile arkanda oturuyorum fakat senin ruhun bile duymuyor... Elbet bir gün sen de beni seveceksin yavrum, bir gün beni kabulleneceksin. Kaderine yani bana razı geleceksin. Ela "Ela...Ela...Ela" Birisi adımı mırıldanıyordu işitiyordum fakat rüyada mıyım gerçek hayat mı emin değildim. Heh, buldum... B-bu Ateş'in sesi. En sonun da omuzumdan dürtüklenmem ile irkilerek uyandım. "İyi misin? " Karşım da Baran abiyi görmem ile rahatlayarak tuttuğumu fark ettiğin nefesi verdim. Kalkarak çıkışa doğru yürüdüm. Birisin enseme üflemesi ile dona kaldım. Sanki dejavu yaşıyordum. O an bir şey fark ettim, onun kendisini fark ettirme yolu üflemekti sanırım. Arkam da kişinin kim olduğunu adım gibi biliyordum fakat bu sefer arkama dönmeye cesaretim kalmamıştı. "Ela" Birinin bana dokunmasıyla gözlerimi dehşetle açıp geri çekildim. Baran abi endişeli gözlerle beni süzüyordu. Göz ucuyla arkama baktığım da kimsenin olamdığını fark ettim. Halisilasyon mu görmüştüm? *** Yarım saat araba yolculuğu sonun da Baran abinin evine varmıştık. İlk defa geleceğimden heyecanlıydım. Ta ki araba bizim evin bir arka sokağına girmesine kadar... Baran abi, Timur abinin evin de mi kalıyor? Kalbim küt küt atmaya başlamıştı bile, gittikçe yaklaşıyorduk oraya. Hala bir umut orası değildir diyordum fakat çok geç. O ölüm kokan evin tam önünde duruyorduk. Ellerim buz kesmişti hafiften de titriyordum. Baran abinin inmesi ile şüphe çekmemek için ben de indim. Ev hariç her yere bakmaya çalışarak etrafı inceliyordum. Kaldırım taş sayısına kadar ezbere bilmiyormuş gibi... "Gel biz girelim Ela eşyaları getirir onlar" Dedi Baran abi hiç bir şey demeden arkasına takıldım. Kaldırım taşları dikkatini çekiyor olmalı ki gözlerini ayırmıyordu. "Her seferinde de saymaya çalışıyorum fakat hep karışıyor" Diye kendi kendine mırıldandı. Pot kıracağımı umursamadan konuştum. "İki bin yüz altmış beş toplam. 825 tane sarı 153 tane kırmızı 973 tane siyah... (Salladım) " Aniden durup bana baktı. "Ne" Afallmış şekil de bana bakıyordu. "Ben saymıştım" Dedim normal bir tonda onun geçerek evin önün de durdum. "Nasıl yani sen... Daha önce geldi-" Sözünü kestim. "Timur abinin eviydi burası dedim. Kapıyı açmasını izlerken. " Timur m? Kimmiş o, abi falan da diyorsun" Dedi kıskançlık ile. Onun açısından alaylı bir yabancı için mutlu benim için acı veren bir bakış peydah oldu gözlerime. *Ilık meltem tenimi okşuyor ağlamam için teselli ediyordu beni* gibi bir cümle bekliyorsanız daha çok beklersiniz. Burası gerçek dünya, bunca şey yaşamışken ılık esen bir meltem mi bana teselli verecek. Aksine serin bir şekil de rüzgar yakın da şiddetini attıracak her yeri savurup geçecek gibiydi. Gök gürlüyor daha kötüsünün olacağını söylüyordu... *** "Eee, bu boş" Dedim buzdolabına şaşkın bakışlar atarken. "Nasıl boş yahu? Gitmeden yeni doldurmuştum" Dedi Baran abi gelip kolunu omzuma atarken. Daha fazla ısrarcı olmadan. "Kim gidiyor markete? " Diye sordum. Kafamı ona çevirdiğimde uzaylı görmüş gibi bakıyordu. "Bu saatte senin çıkmamazsın. " Dedi kararlı bir sesle. "Peki" Dedim kısaca. "Hayır, Ela olmaz gidemezsin şu saat-" "Tamam dedim! " "He, tamam o zaman ben çıkıyorum" Dedi ceketini ve cüzdanını alarak. Ben de sanki az sonra dışarı çıkmayacakmışım gibi koltuğa yayıldım. Gitmesinden 5 dakika sonra ayağa kalkarak kapıya yürüdüm, delikten baktığım da kimse yok gibiydi. Salak olmadığım için ön taraf ta koruma olduğunu adım gibi biliyordum. Üzerime İnca bir hırka alıp arka pencereye ilerledim. Biraz hava almam gerekiyordu, anıları tazelemem.. Çok az bir mesafe olduğu için direkt atladım. Her ne kadar ses çıkarmamaya çalışsam da kısık sesle inlemiştim. Doğrularak parka doğru yürümeye başladım. Genel de abim ev de olmazdı, annem ve babam da dışarı da olurdu. O zamanalar Timur abi ile bu parka gelirdim. Yavaş yavaş tüm sokaklardan geçtim saati umursamadan. Be durduracak şey hemen yan sokaktan gelen tiz çığlıklardı. Merakıma yenik düşerek ağır adımlarla oraya ilerledim. Kız görüş açıma girince durdum. Karşısın da 2 tane bıçaklı adam vardı. Kıza baksan daha gençlik yıllarıydı. Kızın üstüne gelerek onu korkutuyorlardı. Kız ise kabullenmiş gibi hiç bir şey yapmadan usulca göz yaşı döküyordu. Onun için bir şeyler yapmalıydım. Evet, kesinlikle. Onu eğer şimdi burada tek bırakırsam aklım kız da kalırdı. Aklıma gelen ilk fikir ile, eline bir taş aldım. Hava karanlık olduğundan adamlar pek gözükmüyordu fakat yerlerini seçebiliyordum. Tam arkalarına bir taş fırlattım. Dikkatin dağılan ikili aynı anda arkaya döndü. Bu fırsatı yakalayıp kızın yanına koştum. "İyi misin? " Ağlamaktan başka bir şey yapmıyordu kızcağız. "Hadi gel gidiyoruz" Dedim elini tutarak çekiştirirken. "Ooo bir taşla iki kuş ne güzel yahu" Dedi adamlardan birisi attığım yemi yememişlerdi. Bize yaklaşmaya çalıştıkların da elim hemen cebim de ki biber gazına gitti. Çevik bir hareketle kızı diğer tarafım alıp gazı adamaların yüzüne boca ettim. "Ahhh" İkili inleyerek geriye adımladı. Fakat ben durur muyum? Asla. Onlara doğru ilerleyip ikişer yumruk çaktım. Erkekliğine denk gelecek şekil de de tekmemi attıktan sonra kızın yanına gelebilmiştim. Eh, biz de Timur aniden bir şeyler öğrendik. Elini tutup parka doğru koştum. Oradan uzaklaştığımızı varsayarak parkta ki banklardan birine oturtturdum kızı. Elleri titriyor du, aynı zaman da bana şaşkın ve hayran gözlerle bakıyordu. "S-sen ne yaptın? " Diye sordu dehşet içerisin de. "Se kurtardım" Dedim normal bir şey gibi. Saate baktığım da geç olmuştu, gitmem gerekiyordu. "Ben şimdi gitmeliyim, sen de hemen evine git" Dedim sıcak bir tonda. "T-tamam teşekkürler" Dedi o da benim gibi. Uzun karar sürecinden sonra(1 saniye sjsjjs) kıza sıcak gülümselerimden birini sundum ona bakmadan eve doğru koşmaya başladım. Arka pencerenin altına geldiğim de nefes nefese kalmıştım. Tırmanarak pencereden girdim. Eve bir göz attığım da henüz Baran abinin gelmediğini fark ettim. Şanslı günümdeyim.. Rahat rahat salona yürüken aniden dış kapının açılması ile durakladım. "Elaaa, gelsene yardım et. " Baran abiye aitti bu ses. Bozuntuya vermeden "geldim abii" Diye bağırdım. Yanına gelerek elinde ki poşetlerin bazılarını aldım. Mutfağa doğru götütürken Baran abinin dediği şey ile adımlarım bıçak gibi kesildi. "Sanki seni parkın orada görmüş gibiydim" Dedi ses tonu şüphe içeriyordu. Çaktırmamaya çalışarak mutfağa doğru yürümeye devam ettim. "Yanlış görmüşsün abi sen" Dedim sahte çıkan sevimli sesimle. "Hmm, öyle olsun" Diye mırıldandı. *** Ertesi Gün- Ela Elim de ki mavi buluzu üstüme tutarak bakışlarımı aynaya çevirdim. Timur abiyi ziyaret edecektim, fakat henüz ne giyeceğimi karar vermemiştim. En sonun da elim yine siyah kazağa ve kota gitti, en iyisi bu kombindi. Giyinerek aşağı indim. Kahvaltımızı yapmış, odaya çekilme aşamasındaydık. Baran abinin odasına giderek kapıyı tıklattım. Zihnim de Eray ile olan anı canlanmıştı. "Gel" Dedi bir ses sanki Erayın sesini duyar gibi olmuştum. Kapıyo hafiften araladığım da Baran abi yatağından boydan boya uzanıyordu. "Abi... " Diye mırıldanmam lâ bana döndü. "Gel abisinin gülü gel" Dedi kolunu açıp yatakta kayarak. Onun bu haline güldüm, bir an için ononun da Eray gibi biri olduğunu sanmıştım. Büyük bir rahatlamayla yanına gittim. Yorganı girmem için açmıştı, kafamı gögsüne koyarak uzandım. Ne de rahattı. Kızım, hani biz Timu abiye gidiyorduk. Allo sana diyorum. Öff, az bekle iç ses. "Baran abi... " Tatlı bir sesle mırıldandım. O olduğuna dair mırıltılar çıkardı. "Timur abinin ziyaretine gitmek istiyorum" Dedim kedi gibi yanağını okşarken. "Hmm, öyle mi gidersin balım" Dedi. "Şimdiii" Dedim yalakalık ile. "İyi hazırlan gidelim" Dedi homurdayarak. "Ben hazırım" Dedim şaşkınca. "Ne" Dedi afallayarak. " Hazırım abi ben haydiii " Dedim onu yataktan kaldırmaya çalışarak. Yeni uyanmış gibi gözüken dağınık kahve saçları, ahh benim abim diye demiyorum aşırı karizmatik birisi. "Tamam Ela gitgit sen giyineyim ben de" Dedi beni dışarı gönderirken. *** Ne kadar özlemiştim İstanbul'u, dağını taşını havasını... Trafiğini bile. Hazırlanmış çkmıştık, şimdi de araba da mezarlığa doğru ilerliyorduk. Son son bakıyordum çünkü bir daha geri gönmeyecektim. ** Geldiğimizi sprey boyalar ile yapılmış resimlerden anlamıştım. Arabanın durması ile Baran abinin inmesini bekledim. Bana 'hadi' dercesine bakıyordu. "Sen git Ela yalnız konuş, özelinde orası senin" Dedi saçımı okşuyarak. Ona büyük bir nimetmiş gibi baktım. "Teşekkürler" Diye mırıldandıktan sonra arabadan indim. Etrafta ölüm sessizliği vardı, fakat bu sefer gerçekti. Ezbere bildiğim yolllardan geçiyordum. Ne kadar olmuştu buraya gelmeyeli? Timur Aksoy Hedefime varmıştım, tahta da adı yazılan kişiyi bulmuştum. Kimsesi olmadığından ona mezar yaptıracak birisi de yoktu. Eğilerek mezarın yanına oturdum, neredeyse 1 ay önce getirdiğim beyaz gül kurumuştu fakat hala duruyordu... Aynı benim gibi. "A-abi bak kim geldi? " Dedim titrek bir sesle gözüm dolmaya başlamıştı bile. "Özür dilerim geç geldim biraz" sessizlik "Biliyor musun ben aslında karıştırılmışım yani ben değil sadece Eray da" sessizlik "Diyeceksin şimdi Eray varsa sen hala nasıl hayttasın? " sessizlik "Ben de bilmiyorum ki abi" sessizlik "Abi ben ne yapacağım? " sessizlik. Başımı eğerek göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Acil durumlar için mezarın yanına sakladığım çantayı alarak ayağa kalktım. "Seni seviyorum abi, unutma beni olur mu? " (Hıçkırık) Ev de yazdığım notu mezarın üzerine bıraktım... Baran abinin olduğu yönün tam tersine yürümeye başladım. Arka da ikinci bir çıkış olduğunu ben ve sadece Timur abi biliyordu. Çıktığım nokta tam da arabanın arkasıydı. Buraya en yakın taksi durağına yürümeye başladım. ** Durağa vardığım da o taraftan uzaklaşmayı da başarmıştım. "*** hastanesine sürün" Ahmet abiyi görmem gerekiyordu. Hastaneye girdiğim gibi o soğuk ve ölümcül kokuyu soludum. Hiç vakit kaybetmeden Ahmet abinin odasına ilerledim. Kapıyı çalma gereksinimi duymadan bile içeri girdim. Vakit kısıtlıydı. "E-ela" Ahmet abi şaşkın gözlerle beni süzüyordu. "Hoş geldin kızım otur lütfen" Gösterdiği yere oturarak ona döndüm. "Nasılsın abi" Dedim normalce. İ-iyiyim kızım da hangi rüzgar attı seni buraya. "Bazı işler vardı abi o ara seni ziyaret edeyim dedim" "İyi etmişsin kızım bir şey içer misin? " "Yok, almayayım ben" Dedim kibarca reddederek. "Karan ile görüştüm abi çok iyi biri" Dedim dalgın gözlerle "Hee iyi iyi bizim kerata bir şey yaparsa bana söyle" Dedi tatlı tatlı. "Eh, abi kalkayım ben vakitim yok" Dedim mahcup bir tonla. "Tamam kızım sorun yok anlarım. Hayde yolun açık olsun" "Görüşürüz abi" Dedim, dayanamayıp sarıldım. "Uyy benim kuzucum" *** Ahmet abinin odasından çıkarak çıkışa doğru yürümeye başladım. Tam dışarıya bir adım attım ve o an birinin ağzıma bir bez kapatması bir oldu. Gerisi yok... Bilincim kapandı. Vee son ovv baya uzun olduu. bol bol yorum yapınnn seviliyorsunuzz (Gün pazar saat 10.34) |
0% |