@gogirll
|
Hello canlar nasılsınızzz? Ben süperim yine sizler için cumartesi akşamı bölüm yazmaya başlıyorumm. Değerimi bilinn. Bu bölümden hiç emin değilim, baya karasızım. Doğaçlama olacak yani tıkanmazsam yazarken iyidir. Dinleyin, Sufle- kalsana bu gece. Bu bölümü bu şarkıyı dinleyerek okuyun... *** Baran Timur, Ela için önemli biriydi bunu en iyi ben biliyordum. Ela'yı o gün kurtardıktan sonra bir daha hayatından çıkamamıştım. Ona süürkleniyordum, onunla karşılaşıyordum. Bir şey beni ona çekiyordu. Bir süre sonra bu çekime karşı koymayı bıraktım, onu izledim geceleri gündüzleri... Genel de evde durmazdı, Timur ile beraber sürekli yıldızlı parkın da buluşup konuşur dertleşirlerdi. Ne konuştuklarını hiç bir zaman duyamazdım fakat anlayabiliyordum. Ela genellikle onunla buluştuğu ilk an ağlamamak için kendini sıkardı. Timur ona sarılır ağlamasına izin verirdi. Sonrasın da her ne konuşuyorlarsa artık Ela sürekli gülerdi mutlu gözükürdü...Fakat Timur gittikten sonra... Eski haline geri dönerdi. Hiç bir zaman gülümsemeyen o kız sadece Timur'un yanın da gülerdi, sırıtırdı... Sadece bir gün...Bir gün Ela'yı izlememiştim. her ne olduysa o gün olmuştu. Bu planlanmış bir şeydi belli ki beni pusuya çekmişlerdi sanki bir şeylere engel olmamam için... Ela'ların evinden gelen silah patlama sesi, acı dolu haykırışlar... Ben ne olduğunu anlayıp oraya vardığım da iş işten geçmişti. Boydan boya yerde kanlar içerisin de yatan Timur ve bir köşeye çekilmiş sessizce göz yaşı döken Ela... O günden sonra Ela asla eskisi gibi olmamıştı, ne güldüğünü görmüştüm ne de konuştuğunu hatta yemek yediğinden bile şüphelerim vardı. Etrafta ruh gibi geziyordu. Bu süreçte ailesinin normal olmadığını anlamıştım, evden gelen bağırışlar, ağlama sesleri ve Ela'nın bazı günler eveden çok geç saatte çıkması ve parkta uyuması... O günlerden biriydi onu kurtardığım gün. Kısacası araların da ki bağı bildiğimden tek gitmesine izin vermiştim. İyi bir şey mi yapmıştım orası tartışılırdı... *** Neredeyse yarım saat geçmişti, fakat ortada ne Ela ne de Ela'dan bir iz yoktu. Gergince çatılan kaşlarım aklıma gelenler ile daha da geriliyordu. "Eren, git çaktırmadan Ela'ya bak. İyi mi?" Buz gibi bir tonda. Eren başı ile onaylayıp arabadan indi.( Keşke bu ereni kötü karakter yapsaydım ya) Bir yanım 'Acaba ben mi gitseydim?' Diye düşünüyordu. Bu devir de kimseye güven olmazdı, hele ki (helelelle) etrafımız bu tarz insanlarla çevrilirken. 5 Dakika sonra Eren geldi telaş için de. Endişesi gözümden kaçmamıştı, " Bir kez soracağım Eren, Ela nerede?" Kaskatı kasılan bedenim daha da gerilerken. "Abi şey..." Dedi başın yere eğerek. (oha aklıma müq bir fikir geldi. kaos nihahhaha) "NE LAN, SÖYLESEN Y-YOKSA ELA'YA BİR ŞEY Mİ OLDU?" Gözüm seğirdi. "Abi Ela yok..." Ela yok... Ela yok... Ela yok... Sinirden sıktığım dişlerim gıcırdamaya başlamıştı, ellerim titriyor gözüm seğiriyordu. Kükremelerimi ve emirlerimi içime atarak, kendi gözümle görmeye gittim. Arabadan inerek sert ve hızlı adımlara Timur'un mezarına ilerlemeye başladım. Daha öncesin de geldiğim için yerini çok net biliyordum. Mezarın başına geldiğim de omuzlarım yenilgi ile düştü. Ölüm sessizliği dışın da hiç bir ses ne de bir şey yoktu. Hala bir umut belki buradaır diye sağa sola baktım. Fakat nafile... Ne ondan ne de ondan bir iz yoktu. Başım dönüyordu bir yere tutunmam gerekiyordu. Kolumu öne uzatarak Eren'in beni tutmasını bekledim. Hemen kollarını omuzuma sardı. "Eren..." Dedim çaresiz bir tonda. Gözümden bir yaş aktı nereye gitti bilmiyordum. Hissedemiyordum göz yaşımı ruhuma işlemişti sanırım. "Abi hemen umutsuzluğa kapılma bak bir not bırakmış" Demesi ile gözüm parladı. Hemen toparlanarak ona döndüm. "N-Ne ne notu Eren sen neyden bahsediyorsun" Dedim titrek sesle. Mezarın üzerin de buldum ben de abi. Al bak dedi cebinden bir kağıt çıkarıp bana verirken. Hemen açıp okumaya başladım. "Abim...Öncelikle özür dilerim bunu yapmak zorundaydım. Eminim ki bensiz daha iyi hayatınız olur. Beni aramaya veya bulmaya çalışmayın yppksa sonuçlarına katlanırsınız. Sizleri istemiyorum. Böylesi eminim ki daha iyi olacaktır. Bazılarınızı sevsem de diğerlerinizden nefret ediyorum. Bağışlayın beni, aynı zaman da Eray'a sevgilerimi iletin mecburum:)" Okuduğum şeyler bulanık gelmeye başladı, gözüm karamaya. Dizlerimin bağı çözülmüş gibiydi... Tutamadım kendimi dizlerimin üzerine düştüm... "A-Ama nasıl? Neden?" Her şey bulanıklaştı, ben mi kör olmuştum yoksa göz yaşı mıydı bunlar. Hayır! Hiç biri kanıma bir şeylerin karıştığını hissediyordum. Bilincim kapanıyordu... *** "Eren, git çaktırmadan Ela'ya bak. İyi mi?" İşte aradığım fırsat neredeyse yarım saattir bu anı bekliyordum. İkiletmeden arabadan indim. "Evettt, bakalım şimdi nasıl bu işten sıyırılacaksın Ela hanım" Yüzüm de ki sırıtma gittikçe artıyordu. Eh ikizim yılda bir benden bir şey istemişti gerçekleştirmeyelim mi? Mezarın üzerine bıraktığı notu görünce yalandan dudağımı büzdüm. "Tüh, görüyor musun? Benim bu notu almam gerekecek." Dedim sahte bir üzüntü ile. Geri ciddi bir ifadeye bürünüp notu elime aldım. Alaylı bir sırıtma ile okudum. "Abi...Çok özür dilerim buna mecburum. Ben aileye geldikten sonra tüm huzurunuz bozuldu... Her şey benim suçum. Görevim buradan gitmek. Şuan bana çok kızacaksın biliyorum ama bunu yapmalıyım. Aşağıya bıraktığım telefon numarasndan bana ulaşabilirsiniz. Fazlası olmaz..."
534 386 *********
Ela... Hmm, biraz kopya çekebillirdim değil mi. Ela'nın kağıdını sol cebime koydum. Evde hazırladığım not sağ cebimdeydi. Arabaya doğru ilerledim... *** Verdiğim nor benim kendi haazırladığımdı. Maalesef Baran ağa bunu yapmak zorundaydım, emir büyük yerden gelmişti... VE SONNN Sizce nasıl bittiii. bu arada sonu hiç aklım da yoktu baya sallamasyon olduuu. Neysee biraz daha karıştırmak istedim ortalığı cdjdsjdhsj bol bol yorum yapınnn, yoksa bölüm gelmezzz. |
0% |