Yeni Üyelik
39.
Bölüm

Gerçek Ailem 39💔

@gogirll

Merhaba arkadaşlarrrr, görüşmeyeli nasılsınızzz.

Uzun bir aradan sonraa sahalara geri dödüm tatil boyuncu aksatmadan bölüm yazıcammm merak etmeyin final yakında gelirrrr.

Ayy valla çok özlemişim yazmayı yaa, yok matematikmiş türkçeymiş offf

Evet bölümü yazmak için kitabı baştan okudum diyebilirim, kafam çok karıştı kim neyi biliyor nasıl olacak diye en sonun da biraz oturtabildim. Bu arada gelecekten kesiti taslağa attım düzenleyip atacağım.

Haydi başlayalımmm.

***

Yazardan( Ev ahalisi)

Ela ve Baran gittikten sonra ev aynı ölü evine dönmüştü, kimse birbiriyle zorunda kalmadıkça iletişime geçmiyordu. Öyle ki evin en önemli kurallarından biri olan 'herkes aynı anda yemek yiyecek' kimse için geçerli olmamıştı. Şenol bey çalışma odasında diğer abiler ise kendi odalarında takılıyorlardı. İçten içe Ela'yı merak etselerde onu sıkmamak için aramıyorlardı.

Doğru mu yapıyorlardı tartışılırdı.

Ela ve Baran gittiğinden beri Derya hanımın için de bir his vardı. Sanki kötü bir şey olacak gibi hissediyordu, kalbinde ki ağırlık onu günden güne zorluyor morelini düşürüyordu.

Ömer ise öğrendiği gerçekler altında sıkışıp kalmıştı. Nasıl ve ne zaman söyleyeceğini bilmiyordu. İçinde ki ses zamanı olmadığını söylüyordu her seferinde. Kaç kere niyetlenmişti fakat olmamıştı dilinin ucunda kalmıştı.

Şenol bey ve diğer abiler Ömerde bir haller olduğunu anlamışlardı. Arada ağzından laf almaya çalışıyorlardı fakat Ömer her seferinde pot kırmaktan kurtuluyordu. Öyle ki Ela'nın gitmesiyle daha iyi gözlem yapabilmişti Ömer, Eray hakkında. Yakından incelediğinde anlamıştı bir haller olduğunu. Ela şiddet görüyordu ve Eray bunu biliyordu fakat engellememişti!

Belki de yapan ta kendisidir...(iç ses)

Hayır!Hayır! Asla böyle bir şeyi kabul edemem diye düşündü Ömer. Eray gerçekten böyle bir şey yaptıysa kimseye göstermediği o yüzünü ortaya çıkarmak zorunda kalırdı. Hala bir şeyleri çözmüş değildi, Ateş ile alakasını, o psikolog çocuğu, kimi ziyaret edeceği...

Bir anda aklına geldi, kimse sormamıştı Ela'nın kimi ziyaret edeceğine. İçine bir kurt düşmüştü Ömer'in karışık olan kafası gittikçe daha da karışıyordu.

Eray (Ela ve Baran'ın tam gittiği an)

Gözlerine hüzün çökmüş kıza baktım, acıyordum ona...

Tek kusuru benim kardeşim olması ve dikkat çekmesiydi. Ne haltlar yediyse artık Ateş'in dikkatini çekmişti. Sadece onun değil benim de dikkatimi çekmişti. Ateş'e her ne kadar onunla oynadıktan sonra Eren'e değilde bana vermesini söylesem de kabul etmemişti. Bende sıramın gelmesini bekliyecektim. Sonuçta işimiz bittiğinde tek bir benzin çakmak ve puf!

Sarılma, duygusal anlar duygusal anlar, poff ne kadar sıkıcı.

Çıkmasına 5 dakika kala vaktin geldiğini anladım. Hemen gizlice telefonumu çıkarıp Ateş'i tuşladım.

dıt-dıt-dıt

"Alo"

"Alo, abi vakti geldi çıkıyorlar şimdi"

"Tamam Eray, gerisi bende"

dıt-dıt-dıttttt

Tam telefonu kapatırken gözlerimiz Ela ile kesişti, bir haltlar karıştırdığımı anlamıştı. Ne sanıyordu yaptığı plandan haberim olmayacak mıydı sanki?

"Oyunun sonuna geldik güzelim, son perde artık..."

Cem adrian-Mark eliyahu kül. Dinleyin

Ela(Şimdiki zaman)

Burnuma gelen keskin bir barut kokusu bana o günü anımsatıyordu. Patlayan silahın sesi kulaklarım da çınlıyordu. Döngüye girmiş gibiydi...Kesik kesik oynamalar, patlayan silah sesi ve biren gözlerimin onun cesedi geliyor...Boydan boya kanlar içinde yatan Timur. Sonra bir anda zihnimin puslu anılarında zincirli kalmış bir sandık açılıyor. Timur abiyi vuran kişiyi görüyorum...Babamın beni zorla evlendirmeye çalıştığı adamı.

Ateş Alparslan

Bilincimin yarısı kapalı bile olsa tepki veriyor kalbim, daha da hızlanarak çarpıyor...Korkuyorum ki yerinden çıkacak diye. Ben bu yaşımda aşk'tan dolayı kalbimin çarpması gerekiyor iken benim kalbim bana tecav*z eden en büyük travmamı kabusumda gördüğüm için atıyor...Büyük bir korkuyla.

Hissediyorum ensemde bir ılıklık var, meltem gibi. Ah, hayır bu rüzgar...Kasırga mı demeliyim. Öyle derin bir uykudaydım ki enseme üflenen nefesi fırtına sanacak kadar sarhoş ve savunmasızdım. Kulağıma birileri bir şeyler fısıldıyor fakat anlamıyorum, ellerim kollarım tutumuyor. Hissedemiyorum hiçbir yerimi. Tek hissettiğim derin bir korku idi, neydi beni bu kadar korkutan?

Uzaklardan bir ses duyuyorum çok tanıdık geliyor bu ses, anlıyorum sonrasında Timur abiye ait bu ses, zihnimde kalmış pusulu anılardan biri canlanıyor konuşuyor o.

Tam önümde sapasağlam duruyordu gülümsüyordu... Bende tam karşısındaydım ona bakıyordum. Dilimin ucuna çok şey geliyordu fakat hiçbirini söyleyemiyordum. Ne kıpırdayabiliyorum ne de konuşabiliyorum...

Koşup sarılmak istedim ona, ama olmadı...Felç gibiydim tek yaptığım şey öylece bakmaktı. Sonunda beklediğim gerçekleşti dudaklarını araladı ve ağzından tek bir cümle döküldü. "Gül Ela, gülümsemek sana yakışıyor..."

çukura düştüğümü hissettim, cehennem çukuruna...

(ağlıyorum gerçekten burayı yazarken)

İlk defa farklı bir şey oldu ve sol gözümden bir yaş damladı. Sadece bir damlaydı ama oysaki tüm geçmişim oradaydı akıp gitmişti...

Anlayamaz insan...Her ne kadar desede seni anlıyorum çok üzüldüm hepsi yalan. Bizi nasıl anlayacak ki? Kim bilecek ki sizi on yaşın da tecav*z eden adamın 17 yaşında tekrardan kaçırmasının verdiği ağırlığı. Hepimiz biliyoruz değil mi sonumuzu? Kurcalayacaklar her yerimizi sonra bir çöp gibi bir kenara atacaklar. Sanki...Bir oyuncak gibi kıyafet gibi eskitecekler bizi kullanıp bir köşeye fırlatacaklar? Kim soracak bunun hesabını? BİZİM PSİKOLOJİMİZ NE OLACAK? FİZİĞİMİZDE BIRAKTIĞINIZ İZLER NE OLACAK? Kim bilir dayak yedikten sonra odanın bir köşesine çekilip panik atak geçirirken sessiz ağlamaya bağırmamaya gösterdiğimiz özeni... Hayatımıza bu kadar özen göstermemişizdir eminim.

Herksin derdi aynı, para, kadın, ve daha bitmeyen nice arzular...

Kim bilir, bir cesaretle rehberliğe her şeyi anlatıktan sonra eve gelince tekme+dayak+ıslak havlu ile dövüldükten sonra bir köşeye çekip bıçakla tehtid edip zorla dokunmaya çalışan abiye karşı evden kaçarak -10 derecede ki havada 3 gün dışarda kalmanın verdiği ağırlığı...

Sırf insanların arzuları yüzünden ellerine oyuncak olmaktan bıktım, nereye kadar sürecek bu? Ne kadar izin vericez. Hiç bir zaman hayatımız düzene girmeyecek. Bir yerden çıkacak yine karşımıza. Ben de isterdim klasik bir karıştırılma hiakyesi ile mükemmel bir aileye sahip olmaya fakat hayat koşulları sağolsun. Her şey o kadar basit gerçekleşmiyordu. Kitaplarda, filmlerde olduğu gibi o kadar kolay bitmiyor işte. Ben de isterdim sıradan aşık bir kız, zorbalanan bir kız, popüler bir kız. Bende isterdim her gün uyumadan önce acaba yarın sağ kalcak mıyım diye düşünmeden uyumayı veya yüzümde ki kolumda ki morluğun ne zaman geçeceğini hesaplamadan rahatça yaşamayı...

Bende isterdim sıradan bir aşk acısı çekmeyi, ağlamayı, aldatılmayı, acı çekmeyi. Saçma şeyler yaparak eğlenmek, veya okumak meslek sahibi olmak. İmknasız gibi geliyor hepsi...

Ateş

"Ne verdiniz lan kıza, uyanmıyor. Ağlıyor sayıklıyor"

"Abi uyku ilacı ile senin haptan verdik"

"Dozumu kaçırdınız oğlum uyanmadı bu"

"Uyanır abi azıcık daha bekle"

"UYANDIR LAN

"T-Tamam"

Hala uyanmamıştı, sinirleniyor, daha da geriliyordum. Biz hanımefendiyi sohbet için çağırdık kendisi uyuyordu. Ona zaten söylemiştim, en başından belliydi. Benim olacaktı... Sadece bana ait olacaktı hata mı yaptı cezalandırmasını bilirdim. Yapmazsa zorlardım gerekirse uykusunda...

"Abi uyanıyor" Demesiyle bakışlarım Ela'ya döndü. Gözleri ağlamaktan şişmiş, kısılmış etrafa bakınıyordu. Şaşırmış gibi değildi sanki zaten biliyormuş gibiydi. Bu durum her ne kadar tuhafıma gitsede umursamamaya çalıştım.

****

Burada bitiriyorum artıkk

Diğer bölüm olay olur sâdece.

 

 

Loading...
0%