Yeni Üyelik
40.
Bölüm

Gerçek Ailem 40 💔

@gogirll

Selammm, nasılsınızzz

Uzatmadan size bir şey soracağım fazla mı kaos oluyor. Aklım da Ela ile ilgili sizin hoşunuza gitmeycek fakat sonrasından düzelecek bir fikir var ama eğer derseniz ki yok fazla olay var yapmam, lütfen fikrinizi belirtin.

***

Ela

Bazı şeylerin farkına varmıştım artık. Peşimde psikopat takıntılı bir ağa var. Hem de Mardinin en büyük ağası.

Bazen hayatta bazı şeyler istediğiniz gibi gitmiyordu, buna alışmıştım artık. Zoruma giden şey dövülmem itilmem değildi, yaşıtlarım gibi özgürece gezememek, dışarı çıkamamak, acı çekmeden gülümseyememek...

Bilincim yavaş yavaş geliyordu gelmemesini isterdim, hatta şuan geberip gitmeyi bile istemiştim. Fakat yalnızca dilemekle kalmıştım. Kafamın dibinde ki Ateş ile kaçırıldığım gerçeği yüzüme bir kez daha tokat gibi çarptı. Bakışların da bana dönmeden önce vahşet, kin vardı bana döndüğünde ise o bakışlar yumuşadı yerine arzu, hayranlık kaldı. Normal bir durumda olsaydık şuan da Ateş için aşık diyebiliridim fakat Ateş'in takıntılı bir sapık olduğu gerçeği bu ihtimali yok ediyordu.

Hınzırca sırıtıp bana bakıyordu, "Sonun da kavuştuk güzelim." Midem bulanıyordu, ona dokunmak değil sesini duymak bile nefretimi arttırıyordu.

"Pek iyi bir karşılama olmadı ama telafi etmeye çalışacağım." Dedi sahte bir mahcubiyet ile dudaklarını büzmeyi de ihmal etmemişti. "S*ktir git g*t herif!" Kaşınıyordum, hatta az önce ölüm fermanımı imzalamıştım. İçimden demeyi istediğim şeyi dışa vurmuştum ve bu hiç iyi şeylere yol açmayacaktı.

Ona baktığımda gözlerinde saniyelik bir öfke geçtiğini görmüştüm fakat sonrasında hemen kendini düzeltti. İlk dudakları kıvrıldı ardından derin altında iğrençlik yatan bir kahkaha patlattı. Dışarıdan gören biri seslerimizi duymasa komik bir şey dediğimi düşünürdü.

"Bakıyorum da sana bir özgüven gelmiş ha, ne oldu birden kime güveniyorsun." Bir şey dememe izin vermeden devam etti, "Dur yoksa o ayakta uyuttuğumuz salak abine mi güveniyorsun?" Dedi alayla, "Notunu aldığından bile emin değilim." Diye mırıldanmıştı. Bu da ne demekti?

"NE! Sen neyden bahsediyorsun mektuba ne yaptın?" Dedim yenilgi ile, sonrasında hemen kendimi topladım daha yeni başlıyorduk.

"Telefon numarası vardı, onu yok etmeyi unutacak kadar salak değiliz." Dedi ciddi bir ifadeyle. Öfkeden burnumdan soluyordum, ne demek telefon numarasını yok ettiler. "PUŞT HERİF ALLAH BELANI VER-" Sözümü kesen şey yüzüme çarpan tokattı. Kulağım uğuluyordu, ağzıma gelen metalik tatla yüzüm ister istemez buruşmuştu. Bu tokat bana o günü hatırlatmıştı, sizinle tanıştığımız ilk an Eray'ın bana tokat attığı zaman...

Kim derdi ki az önce bana şefkatle(şüpheli) bakan kişi acımadan tokat atmıştı. "Senin çenen fazla açılmış bakıyorum da Elacım, o çeneni kapatmamız gerekiyor!"

Gözlerim dolmaya başlıyordu, geri gönderdim göz yaşlarımı şimdi sırası değildi hemde hiç...Zayıflığımı gösteremezdim. "S-Seni adi..." Titremişti sesim kısık çıktığı gibi. "Eğer o dudaklarını aralamaman için öpmem gerekiyorsa yaparım Ela, karşında nasıl biri olduğunu unuttun mu?" Gözüm titremiş, yalnızca titreyen gözüm değildi aslında tüm vücudumdu. Söylediği şey ile midem ağzıma gelmişti adeta.

Konuşmanın bana bir katkısı olmaığından susmayı tercih ettim, her zaman yaptığım gibi...

"Şimdi gidiyorum sevgilim, çocuklara söyleyeceğim sana iyi bakacaklar." Yine aynı kişiliğine bürünmüştü, otuz iki diş sırıtarak odadan çıktı. Çıkana kadar elimle ağzımı tutmuş kusmamaya çalışmıştım. Bir şey yapamayacağımı düşündüklerinden yalnızca ayaklarımı bağlamışlardı. Onuda çözdükten sonra iki tane iki yarı adamın arasında yürüyerek daha temiz ve güzel bir odaya geldim.

Kapının kapanmasıyla bakışlarımı odada gezdiredim açık tonlar yoğunluktu. Bej renginde bir koltuk, aynı şekilde o tonlarda çift kişilik bir yatak vardı. Daha koyu tonlarda bir gardolap ve makyaj masası onların yanında banyo olarak düşündüğüm yer vardı. Yatak kısmının hemen yanında ise giyinme odası bulunuyordu.

Bir saniye sakın kitap karakterleri gibi "off çok kokuyorum duşa gireyim" Diyip vakit kaybederek gel beni t*ciz et gibi bir izlenim vermeyecektim. Bunu düşünenler hemen akıllarından çıkarsın. Çünkü ben bu kadar salak değilim hep saçma bulmuşumdur zaten, ya odada kamera varsa vaya banyoda bu ihtimali hiç mi düşünmediniz? Onun yerine odayı alt üst ederek kesici bir şeyler arayacak ve buradan kaçmanın yollarını deneyecektim.

(1 Saat sonra)

Oda da sağlam hiç bir şey kalmamıştı, ne bir kamera ne de bir dinleyici bulmuştum. Oda benim amel defterimden bile temizdi! Kesici alet olarak vazo dışında bir şey bulamamıştım, en kötü kafasını yarardım.

Bir saniye ben size duşa girmeyeceğim mi demiştim, sallayın koala gibi kokmaktan iyidir izlenmek. Eğer biraz daha bu odada kendi kokumla kalırsam nefeszilikten bayılacaktım. Giyinme odasına girdim her yeri yıktığımdan burası da darmadağınıktı en kapalı kot ve t-shirti alıp banyoya geçtim.

Kısa bir duşun ardından kendimi ferahlamış hissediyordum, hızlıca üzerimi giyindim. Hala tedirgindim, Ateş'ten her şey beklenirdi korkuyordum. Şuana kadar yanıma gelmemesi iyi bir şey mi kötü bir şey miydi bilemiyorum fakat hiç hayra alamet olmadığı belliydi. İçimi bir huzursuzluk kaplamıştı. Bir an aklıma Baran abim geldi acaba mektubumu bulmuş muydu? Arıyor muydu beni? İçim de ki huzursuzluk iyice büyüdü, bir şeyler vardı hissediyordum, altıncı hislerim her zaman doğru çıkmıştır. Ve hissediyorum ki olacaklar hayatımın dönüm noktasını oluşturacaktı...

Ateş

Güzelim...Sonun da kavuşmuştuk. Ne kadar özlemiştim onu. Her saniye arzuluyordum onu amma az kalmıştı tamamen sahip olacaktım ona benim olacaktı artık sonsuza kadar...

Yanına gitmemek için kendimi zor durdrumuştum, eğer yanına gidersem tanıyordum kendimi bu mutlu haberi ağızımdan kaçırırdım. Azıcık daha sabretmeliydim ne de olsa yarın ona sahip olacaktım. Hiç bir şeyden haberi yoktu, sanıyordu ki işim var diye onunla uğraşmıyorum hayır hepsi bizim içindi...

Kapının açılmasıyla Sibel kafasını içeriye uzattı. "Ateş bey istediğiniz şeyler hazırlandı, gönderildi aynı şekilde Ela hanımada başka bir şey istiyor musunuz?" Keyfim yerime gelmişti. "Bana bir keyif kahvesi yap Sibel." Aklıma gelenle devam ettim. "Hatta kendine de yap gel konuşalım biraz.

Şaşkınlığı gözleinden okunuyordu, ilk başta anlam veremese de başını sallayarak odadan çıktı. Çok mutluydum bugün kimse keyfimi bozamazdı düzeni tüm kontrolü kendi elime almıştım.

Baran

"Ne diyor bulabilmiş h, konum falan." Dedim bir umut. "Yok ama bekleyin diyor, araştırıyorlarmış" Dedi Işıl. Ela'ya o kadar takılmıştım ki kızın adını sormayı unutmuştum. Adının Işıl olduğunu öğrenmiştim, yeşil gözleri çıpıl çıpıl bana bakıyordu.

Hala bir gelişmenin olmaması beni üzüyordu. Ona bir şeyi olması beni son derece korkutuyordu. Tahminlerim vardı bunu kimin yaptığını, aslında Eren'in yanına gidip hesap sorabilirdim fakat beni ne beklediğini bilmiyordum. Riske atamazdım... Azda olsa umudum vardı, nedense içimden bir ses o kıza güvenmemi söylüyordu.

Onu ne halde bulacağımı bilmiyordum, aklıma gelen ihtimaller beni deli ediyordu. Ona dokunurlar mıydı? Veya öldürürler mi?

Daha yeni kavuşmuşken kaybedemezdim onu... Olmamalıydı.

Ela

Korku tüm bedenimi esir almıştı, şuana kadar hiç bir şey olmaması hiç iyi değildi. Beni ne bekliyordu bilmiyordum, fakat her bir saniye daha da içime huzursuzluk ekiliyordu. Oda da kendi kendime turluyordum, artık başım dönüyordu dönmekten. Stresten yediğim dudağım kanamaya başlamıştı. Gözlerimi kapatarak durdum, eğer biraz daha burada tek başıma kalırsam kafayı yerdim. Kapıya giderek kolunu indirdim.

Açılmıştı?

Bunca saat boyunca kapı açıktı ve ben bunu bilmiyor muydum? 10 dakika boyunca her ihtimali düşünmüştüm tuzak olabileceğini bile ama özgürlük arzuma yenildim, sessiz adımlarla odamdan çıkarak ilerledim.

Bir çok tablo vardı, salon olarak düşündüğüm yere baktım kimsecikler yoktu o sırada sehbanın üzerinde ki çantam dikkatimi çekti. O anda aklım da bir ampul patladı.

Telefon!

Abimlere bıraktığım numara yeni bir hattı, o telefonda tam bu çantanın içindeydi...Kurtulacaktım. Heyecanıma kapılmayıp etrafı kontrol ettikten sonraparmak uçlarımla ilerledim. Çantamı açarak telefonumu çıkardım ellerim titriyordu, gözüm de özgürlüğün pırıltısı vardı. Sönük umutlarım bir anda parlamıştı.

Ellerimin titremesini umursamayıp Timur yazan yere tıkladım, Timur abinin telefonu Barandaydı. Görmüştüm cebindeydi, bu telefon eski telefonum olduğu için tek kayıtlı oydu mesaj kısmını açarak yazmaya başladım.

Abi, yardım et eski telefonumdan yazıyorum beni kaçıran kişi A-

Devam edemedim hatta mesajı gönderemedim bile. Kapının gürültü bir şekilde kapanması ile kafamı girişe çevirdim sol elim arkada telefonu tutuyordu. O gelmişti işte lanetim...

Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum, buraya gelmeden o mesajı göndermeliydim.

Adım sesleri gittikçe artıyordu aynı şekilde benim endişem ve korkumda. Ve o geldi lanetim Ateş. Sert ve tok son adımla ulaşmıştı buraya...

"Sevgilim?" Dedi şaşkınca, "Gezintiye çıkmışsın bakıyorum."

Son dakika kendime gelerek mesajı göndermiştim yarım da olsa, ardından mesajı benden sildim. Bir adım ileri giderek dikat çekmemeye çalışıyordum. Cevap vermeyeşim dikkatini çekmişti arkama baktığında gülen yüzü soldu. Soğuk ve sert adımlarla yanıma gelip çantayı açtı. Ben ise korkudan yalnızca titriyordum. Bir kaç dakika baktıktan sonra cebine attı.

"Bugün kimse keyfimi bozamaz güzelim, ne de olsa yarın en mutlu günümüz olacak." Anlamayarak sordum, "Ne? Neyden bahsediyorsun sen!" Dedim şaşkınca.

"Aaa haberin yok mu bebeğim. Yarın evleniyoruz..."

Yarın evleniyoruz...

Yarın evleniyoruz...

Yarın evleniyoruz...

Evleniyoruz...

Sonnn

bool bol yorum yapınn

Bölüm ile ilgili düşüncelerinizz?

 

Loading...
0%