@gogirll
|
Helloo canlar nasılsınızz, ben süperimmm. Bölümler geç gelebilir çünkü şuan da ayzdığım başka bir kurgum var ve ona daha çok ağırlık veriyorumm. Umarım beğenirsinizz. *** Polat "SÖYLE LAN SÖYLE!KİM İHANET ETTİ BİZE. KONUŞSANA İT OĞLU İT!" Oğuz'un, Mehmet itine bağırması ile gözlerimi daldığım nıktadan çekerek onlara yönelttim. Ağzı burnu kan içerisin de kalmış olan Mehmet her zaman olduğu gibi Oğuz'a yalvarıyordu. Sıkılmaya başlamıştım artık, aramız da köstebeği bulabilmek için şirketin toplantılarına giremiyordum. İşkolik birisi olduğum için toplantılara önem verirdim, şirketime adeta bir bebek gibi büyütürdüm. Görünüşe göre Oğuz pek korkutamıyordu, eh kim korkardı ki iki yumruk atınca kimse itiraf etmezdi. Ona kendime öz işkencelerimden bir kaç tane örenk göstersem iyi olurdu. Hafif bir mırıltı ile ıslık çalarak yanlarına doğru ilerlemeye başladım. Oğuz geldiğimi fark edince başını eğip selam verdi. Geri çekilmesi için elimle işaret yapıp Mehmet'in karşısına geçtim. İple bağlı olan bileklerikızarmıi, ayak bilekleri ise morarmaya yüz tutmuştu. "Evet Mehmet efendi, illa konuşman için benim mi gelmem gerekiyor?é Dedim alaylı bir tavırla. Başı hafiften yere eğilmişti, yarı açık gözlerle yere bakıyordu. Karşısın da ki kişinin Oğuz değil de benim olduğumu görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. "E-efendim" Dedi titrek ve cılız bir sesle, daha beni gördün de bu derece korkuyorsa yapacaklarımı görünce bayılırdı heralde. "Olum, sen kendine erkek mi diyorsun lan? Daha beni gördüğün gibi karı gibi titremey başladın" Dedim dudaklarım alayla kıvırlırken. Hemen arkadan Oğuz'un sesi duyuldu. "Abi karı demesen en son bir laf söyledin diye 1 hafta azar işittim, ayrılacağım artık sıktı" Dedi dertli bir nefes verirken. Alaylı tavrım ciddi bir yüz ifadesine büründü. "Sana kaçıncı diyişim kardeşim, aşk diye bir şey yoktur kadınlar bu dünyaya sadece bizleri kandırıp her şeyimi sömürmek için geldiler. Çok istiyorsan eğer bir sevgili...Başrol olmak zorundasın." Dedim boş fakat bir o kadar da için de geçmişimin saklı olduğu gözlerle. Mehmet yerde ki kanı tükürüp, "Polat bey? ne oldu annenizin babanıza ihanetinden sonra siz de travmamı kaldı" Dedi ağzın da ki kanı yere tükürerek. Damarlarımın şişti, gözüm karardı, sol elim yumruk oldu... "Abi...Saki-" Diyemeden tüm gücümle Mehmete uçtum. Bu hayatta beni ailemden vuracak kişi daha annesinin karnından doğmamıştı... Eğer deneyen olur sa da gereken yapılırdı aynen şuan olduğu gibi. *** 1 Saat sonra Göz kapaklarımı kırpıştırarak nerede olduğumu sorguladım. En son Mehmedi tanınmaz bir hale getirene kadar dövmüş yerden yere duvardan duvara fırlatmıştım. Gerisi yoktu... Ne olmuştu bana? Doğrulmaya çalıştığım da kolum da hissettiğim sızı ile bir küfür savurup geri uzandım. Şimdiye kadar sadece yatak odamda serum bağlanmış bir şekil de yattığımı biliyordum. İçeriye Oğuz'un girmesi ile kaşlarımı çatarak sordum, "Ne oldu bana Oğuz" Dedim buz gibi bir tonda. Rahatça koltuğa yayılarak konuştu "Adamı döverken tansiyonun düşmüş. Doktorları çağırdım serum verdiler." Dedi 'Bak kendini ne hale getirdin' Dercesine bakış atarken. Bu ilk olan bir şey değildi o yüzden pek önemsemedim. Bu serum uykumu getiriyordu fakat benim uyumaya vaktim yoktu."Çıkar şunu" Dedim kafamla serumu gösterirken. "Olmaz abi doktorun kesin emiri var" Dedi ayaklanırken. "Çıkar şunu Oğuz" Dedim sabrım tükenmiş gibi. Kapıdan çıkarken "Sıkılırsan eğer telefonun yanında" Dedi sırıtarak. Ne kadar arkasından bağırsam da gelmemişti it oğlu it. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken telefonuma düşen bildirim ile irkildim. Türkiyeye ait olan hattıma yazılmıştı. Merakla telefonu elime aldım, birisi bakkal hüseyin diye birine yazmıştı. " Sen kimsin" Yazarak gönerdim. Adının Ezgi olduğunu öğrendiğim kız nedense bir anda içimi sımsıcak yapmıştı. İnatçı keçinin teki çıkmıştı ne kadar ben Hüsyin değilim desem de. Bu yönünü kendime çok benzettim. En sonun da bundan kurtulamayacağıma kanaat getirdiğim de eskiden çekmiş olduğum bir silahın fotoğrafını atarak kendimi tanıttım. Anın da engellemişti, işte bu kadardı insanlar tek bir fotoğraf ile her şeyi silebilirlerdi... Sinirlenmiştim, gözlerimi devirip galeriye girdim. Bir şey olursa diye kızın profilinin fotoğrafını çekmiştim. Gördüğüm fotoğraf ile afalladım. Gördüğüm diğer kızlardan farklı bir yüze sahipti ya da bana öyle geliyordu. Güneşe benziyordu yüzü, Baktııça içimiz ısınırdı fakat bir nokta da aşırı sıcak soğuklaşır ya o da öyleydi sanki sınırları aşılmadığı sürece güneş diğer tarafı ise kimsenin keşfetmek istemediği bir gezegen gibi Telefonu kapatarak komidine koydum, biraz uyku fena olmazdı. Gözlerimi kapatarak kendimi uykunun kollarına bıraktım. Onun yüzü gelmişti gözlerime. Kaşlarımı çatarak onu gönderdim, kafam da ki düşünceler şekilden şekile girdi bilincim yavaş yavaş kapanırken tam, tamamen bilincim kapanırken o düşünceler Ezgi'nin yüzünün şeklini aldı... *** Neredeyse yaklaşık olarak iki saat uyumuştum, odama gelen hemşire serumumu çıkarmıştı. Ben de köstebeğin kim olduğunu merak ettiğim için Oğuz'u arıyordum. Fakat hiç bir yerde yoktu, sanki bir şeyi söylemekten kaçınıyor gibiydi. Sonun da onu mutfakta yakaldım, tam kaçacekken kapının önüne geçtim. "Ne oluyo Oğuz" Dedim gergin bir sesle. "Yok bir şey abi hem çekilsene geçeyim Dedi tırnaklarını soyuyordu onu geren strese sokan bir şey vardı. Kafamla sandalyeyi gösterip. "Otur şuraya ve köstebeğin kim olduğunu söyle" Dedim net bir şekil de. Dediğim gibi olduğu yerde put kesilmişti. Bedeni gerilmişti, göz göze geldiğim se hemen gözlerini kaçırıyordu. "A-abi sakin ol önce" Dedi gergince yutkunurken. Gittikçe sabrım tükeniyordu, "HADİ!" Diye bağırdım dayanamayıp. "Abi... Atlas Avcı'nın adamıymış..." Atlas Avcı... Vee bomba gibi bir sonnn. Bu soyadı tanıdık gedimii sizceee Nasıl buldunuzz yarum yapmayı unutmayınnn sizleri seviyorumm
|
0% |