Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Şans Eseri-3

@gokkiz

Abimin sorusu kafamı karıştırmıştı. Abime dönüp “Öyle olsaydı bizi nerden bulupta geleceklerdi abi? Unutmamışlardır ya” diyerek ikimizinde içini rahatlatmaya çalıştım. Abim gergin yüz ifadesiyle bana bakmaya devam ederken “neyse ya yarın ola hayrola” diyerek odamdan çıktı. Bende abimin dediğini düşünerek yatağıma girdim. Düşüncelerimin içinde uyuyakalmıştım.

Sabah annemin odamı süpürme sesiyle uyandım. Kafmı hafifçe kaldırıp baktığımda kendi kendine şarkı mırıldanan annemi gördüm. Süpürgeyle bana doğru döndüğünde konuşmaya başladı. “Kalk kız artık! Saat kaç oldu. Bu odanın hali ne? Oda değil ahır mübarek” diyerek bir güzel sabah postamı da çektiğine göre ohh tamam doğdu güneşim. “Sanada günaydın anne” diyerek yatağımda doğruldum. Annem beni duymayarak süpürmeye devam etti.

Yataktan çıktım ve banyoyu ilerledim. Şu nurlu sıfatımı düzeltmem gerekiyordu. Banyonun kapısın önüne gelmişken abimin odasının kapısının açılma sesini duydum. Hemen banyoya girip kapıyı kilitledim. Bir de abimle banyo kavgası yapamazdım. Aynadan tipime bakıp elime tarağı aldım. Saçımı tarayıp topladım. Sonrasında dişimi fırçalayıp yüzümü yıkadım. Banyoda işlerimi hallettikten sonra çıkmak için kapıyı açtığımda kapının karşısındaki duvara yaslanarak uyuyan abimi gördüm. Bu çocuk ne zaman içmiş gibi sürekli duvar köşelerine yığılmayı kesecekti?

“Abi kalk napıyorsun orda?” dememle kendine gelen abim ağzının içinde bir şeyler geveledi ve oturduğu yerden kalktı. Paytak adımlarla banyoya girdi ve kapıyı suratıma çarptı. Öküz valla öküz ya. Odama doğru ilerlediğimde annemin bu seferde abimin odasını süpürdüğünü gördüm. Bu kadın sabah sabah kafayı mı yemişti? Odama geçip telefonu elime aldığımda en yakın arkadaşım Burçem’den gelen doğum günü mesajımı gördüm. Aaa doğru ya bugün benim doğum günümdü. Yani hayatımın birbirine girdiği gün. Bugünü aile içinde kutlamazdık. Benim doğum günümü kutlamadığımız için annem gönlüm kalmasın diye ne kendi doğum gününü ne de abimin doğum gününü kutlardı. Burçem ise bu durumun mantıksız olduğunu sonuçta kaderde öyle yazdığını ve elimizden bir şey gelmeyeceği için doğum günümü kutlamamı isterdi. Ben ne kadar olaya bu gözle bakmayıp doğum günümü kutlamasam da Burçem her yıl doğum günümü kutlardı.

Burçem’in mesajına cevap verdikten sonra istagrama girip oyalandım. Annemin “Size gelin diye bir de davetiye mi göndereyim?” yakarışını duyunca yatağımdan kalkıp mutfağa geçtim. Annem resmen masayı donatmıştı. Patates kizartması, biber kızartması,pişi , yumurta haşlaması, kahvaltılıklar… Abim mutfağa gelince anneme dönüp “Oo valide sultan döktürmüşsün” diyerek yanağından öpüp yerine geçti. Bende anneme “ellerine sağlık annem” diyip yerime geçince annemin sinirleri yatışmıştı.

“Afiyet olsun” diyip o da yerine geçince kahvaltımızı yapmaya başladık. Annem çayından bir yudum alıp “Binnur Teyzenler 3 gibi gelecekmiş. Hazırlık yapmamız lazım” diyince dünü hatırladım. Tunçların geleceğini unutmuştum resmen. Anneme dönüp “Anne yıllar sonra bizi nasıl buldular?” diye sorunca “Binnur Teyzen pastaneye geldi. Yanında İpek de vardı. Nasıl güzelleşmiş bir görsen. Bir içim su olmuş.” Diyince İpek’i ne kadar özlediğimi fark ettim. O benim ilk en yakın arkadaşımdı. Çocukkende çok güzel bir kızdı. Kesin daha da güzelleşmiştir.

Annem yemeğine devam edince abime baktım. Dalgın dalgın tabağına bakıyordu. Ne düşündüğünü kestiremiyordum. Kafamı kaldırıp mutfak saatine baktım saat 10’a geliyordu. Hazırlıklara başlamamız geekiyordu. Ve o anda kafama bir soru düştü. BEN NE GİYECEKTİM? Yıllar sonra çocukluk arkadaşlarımla karşılaşacaktım. Giydiklerim bu çerçevede çok da önemli değildi. Ama olsundu. Süslenmek her zaman iyidir. Annem hala saate bakıp kafamda plan gördüğümü anlayınca “Abartma Mine kurma kafanda hemen” dedi. Aynen anne sen kalk sabahın köründe evi süpür ben abartmış olayım.

“Anne ya ne giyicem ben?” diye sorunca yüzüme bakıp “Sanki görücüye çıkıyon Mine. Bir dur. Hiçbir hazırlık yapılmadı. Temizlik bitmedi. Bugün işe de gitmedim.” Demesine çok da aldırmadım. Anneme yarım saat verin tüm saydıklarını hallederdi zaten. Asıl abartan oydu. Omuz silkip patates kızartmasına çatalımı bandırdım. Abimde aynı sırada aynı patatese çatalını batırdığı için göz göze geldik. O patatesi ben yemeliyim!

Çatalımı çekmeden bastırmaya devam ettim. Diğer elimle abimin çatalını itecekken abim yine öküzlüğünü yapıp tek eliyle iki elimi de çekti. Çatal tuttuğu eliyle de patatesi ağzına attı, patatesi yerken pis pis sırıttı. Kahretsin. Gözümü dikip abime baknıca patates boğazında kaldı. Oh olsundu. İşte bu da benim süper gücüm. Eğer birşeye gözümü dikersem alırım. Gerçi bunu çok alamamıştım ama en azından boğazında kalmıştı. Abim karşımda öksürüp bir yandan su içmeye çalışırken anem sırtına vuruyordu. “Oğlum ben sana demiyor muyum yavaş ye diye. Ölüceksin bir gün ağzına tıkmaktan. Allah Korusun” diyip kulağını çekti ve tahtaya 3 kere vurdu.

Abim sonunda kendine gelip bana bakabildiğinde elimi savurarak “oh olsun” işareti yaptım. Öldürecek gibi baktığında masadan kalkmam gerektiğini anladım. Anneme “tekrardan eline sağlık annem” diyip kalktığımda abim çatalını patatese tekrar bandırdı. Ölmek istiyor herhalde.

Mutfaktan çıkıp odaya geldim. Gardrobumu açıp kıyafetlerime baktım. Yıllar sonra karşılaşacağım inanların nasıl olduklarını bilmediğim için sade ama göze çarpan tarzda bir şeyler seçmeye çaliştim. Altıma gri-antrasit tonlarda bir keten pantolon üstüne de beyaz gömlek aldım. Kenara ayırıp odamdan çıktım.

Banyoya duş almaya geçeceğim sırada mutfağı toplayan annemi gördüm. Kadına bir yararım dokunsun diye mutfağa gelip “Ne eksik kaldı anne? Ben yapıyım” diyince önce ciddi miyim diye bana baktı. “Yavrum taş ne yandan çarptı” dİyip benimle dalga geçince “İyi anne gidiyom o zaman” dedim. Trip cümlemi duyan annem “İyi gel gel bir işin ucundan tut” diyince tekrar ona döndüm. “Toz alıncak, pazara gidip eksikler alıncak, tatlı yapılcak, içer kaldı oruyı süpürmedim” diyerek işleri saymaya devam ederken “Anne naptın? Az sakin yahu. Bunların hepsini ben nasıl yapayım?” diyince annem klasik sözünü yapıştırdı “Ben senin zamanında kucağımda abin karnımda sen varken yaptım bunları. Sen de ne varmış? Anca ye iç gez…” diyerek bana saydırmaya başladığında bunları duymamak için banyoya geçtim.

Bir kovaya su doldurmaya başladım. Su dolarken bezlerin olduğu raftan iki bez aldım. Sonrasında deterjanlardan birini alıp dolan suya döktüm. Sonrasında suya lavanta yağı (!) dökerek dolan kovayı alıp içeri geçtim. Toz almaya başladım. Önce vestiyeri sonra sehpaları derken tüm odanın tozunu almıştım. Pis suyla dolu kovayı banyoya tekrar döküp banyoyu topladıktan sonra süpürgeyi bulmak için evi aradım. Abimin odasına girdiğimde abimi bilgisayar başında oyun oynarken buldum. Abim sadece canı sııldığında oyun oynardı. Tunçların gelişine gerçekten kafayı takmış durumdaydı. Abimin omzuna dokunduğumda bana baktı. Kulaklığını çıkarıp “Ne var Mine?” diyince “Kalkta yardım et. Belim koptu eğilip kalktıkça” diyerek abimin dikkatini dağıtmaya çalıştım. Bir bana bir süpürgeye bakıp “Ben evi hayatta süpürmem”dediğini duyunca gülmeye başladım.

Yaklaşık iki ay önce abimin proje sunumu hazırladığım için evi abim süpürüyordu. Odamda çalışırken içeriden bağırma sesleri duydum. Süpürge de çalıştığı için tam anlamadım. Bilgisayarın başından kalkıp odamdan çıktığımda abimi salonda süpürgeyle kavga ederken buldum. Süpürgenin ayak kısmı süpürgeden ayrılmıştı ve abim süpürge çalışırken takmaya çalışıyordu. Abimi o halde görünce prize gidip fişi çektim. Süpürge çalışmayı kesince abim ayağı takabilmişti. “Başardım!” diye bağırdığında göz göze geldik. Olayı yeni idrak ediyordu. “Kızım bu madem böyle bir şey niye daha önce bana söylemedin süpürgeyi kapat diye?” sorunca yüzüne bakıp “malsın” dedim ve odama döndüm. Daha sonrasında anneme akşam yemeğinde olayı anlatınca annem abimle bir güzel dalga geçti. Abimde de bu durum travma kaldı. Bu yüzden son 2 aydır eline süpürge almıyor.

Abim süpürgeyle hasım olduğu için “Pazara gidilcekmiş. Gitt anneme sor. Ne eksikse al” diyip süpürgeyi alıp odadan çıktım. Arkamdan “Emredersiniz” diye bağırdığını duydum. Annemin sabah süpürmediği yerleri süpürüp kaldırdım. Saat 1’e geliyordu. Anneme “Kaldı mı başka bir şey?” diye sorunca “Yok güzel kızım. Maşallah hemen yapıverdin. Seni alan yaşadı” diyince temizlikten önce söyledikleri aklıma geldi. Annem bipolar hastası mı acaba?

Annem bir şey kalmadı dediği için banyoya geçip duş aldım. Önce saçımı şampunlayıp duruladım Sonrasında saç maskemi ve kremimi sürüp duruladıktan sora vücudumu da yıkayıp çıktım. Ayarladğım keten pantolonu ve beyaz lakozu giydikten sonra saçımın ıslağını alıp kurutmaya başladım. Yeterince kuruduktan sonra saç yağımı sürüp canlandırdım. Sonrasında saçıma dalgalı şekil verip banyodan çıktım. Odama geçtiğimde saatin 2.30’a geldiğini gördüm. Hemen makyaj masam oturup hafif bir makyaj yaptım. Odamdan çıkıp mutfağa geçtiğimde annemin fırını kapattığını gördüm. Fırıdndan bir tepsi kek çıkardı. Kekin sosunu döküp balkona koyduğunda herşey hazırdı. Artık gelmelerini bekliyorduk. Saat 2.57’de kapı çaldı.Annem koşarak kapıyı açmaya gitti. Abimle bizde kapıya geldiğimizde annem kapıyı açtı ve 10 yıl sonra ilk kez göz göze geldik…


​​​​​​Yeni bölüm yarın veya bu akşam gelecek...


Loading...
0%