Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Şans Eseri-8

@gokkiz

Tunç'tan

Amasyadaydım. Yıllar sonra aynı şehirdeydik. Annemler lojmana geçmişti. Ben de dosyalarımı bırakmak için Emniyet Müdürlüğüne gelmiştim. Dosyaları bıraktıktan sonra motoruma binip lojmana geçmiştim. Akademiyi bitirkdikten sonra Trabzon’da iki yıl çalışmıştım. 1 ay önce tayinimin Amasyaya çıktığını öğrendikten sonra birikimimle motorsiklet almıştım.

Lojmana girdikten sonra eve geçtim. Annem ve İpek masayı hazırlıyorlardı. Kapıda beni gören annem “Oğlum sen mi geldin?” diye sordu. Bu soruyu sormaktan vazgeçmeyecekti. “Evet anne” diyerek odama doğru ilerledim Kıyafetlerimi alıp banyoya geçtim. Duş aldıktan sonra saçlarımı havluyla kuruluyorken İpek seslendi “Abi yemeğini tabağa koydum”

Banyodan çıkıp mutfağa geçtim. İpek anneme “Anne nasıl?” diyerek telefonun uzatıyordu ki benim geldiğimi görünce telefonunu kapattı. Sandalyeye oturduktan sonra “Ne nasıl İpek?” dediğimde “Bir şey yok abi. Ayakkabı gösteriyordum.” Dedi.

Yer mi Anadolu çocuğu? Kesin bi çocuğun fotoğrafını gösteriyordu. Bu kız erkek sevdasından ne zaman vazgeçecek? Vazgeçsin diye illa adam mı dövelim?

Kafamı öyle olsun bakalım der gibi sallayıp yemeği yemeye başladım. Annem birden “Yarın Aytül teyzenlere gidiyoruz” diyince yemek boğazımda kaldı. Aytül teyze? Emin? Mine?

Anneme bakarken İpek “Anne ciddi misin? Mine’yi çok özlemiştim” diye bağırınca annem güldü. “Valla ben de çok özledim kızım.Bugü ekmek almaya bir fırına girmiştim. Aytül orada çalışıyormuş.Şans eseri karşılaştık. Görür görmez tanıdım. Hiç değişmemiş. Od a beni görünce tanıdı. Yarın evine davet etti. 3 gibi oradayız. Hazırlanın” dedi.

Annemin anlattıklarını dinledikçe geçmişe gitti. Emin’in omzumda ağlayışını, giderken arabalarının arkasından baktığımı, Baran’la birlikte her bok yediğimizde keşke Emin’de olsaydı deyişimizi… 10 yıl öncesi gözümün önüne geldi. Sonra Mine’yi hatırladım. Ettiğimiz kavgaları, kovalamaca oynamamızı, gökkızı hatırladım.

Hiçbir şey demeden yemeğimi yemeye devam ettim. Anlaşılan yarın gerici bir gün olucaktı. Annemler kendi aralarında olayı konuşmaya devam ederken onları duymuyordum. Yemeğimi bitirip “Ellerinize sağlık” diyerek masadan kalktım. Ocağın yanından geçerken çay suyunun kaynadığını gördüm. Çayı demleyip mutfaktan çıktım. Ben çaydan içmezdim. Çünkü annemler bergamotlu çay severdi. Benimse bergamota alerjim vardı.

Odama geçip yatağıma uzandığımda masada konuşulan konuları düşündüm. Değişmişler midir? Trabzondan ayrılıp Amasyaya yerleşince zorlanmışlar mıdır? Babalarının ölümünü ne zaman atlatmışlarıdr? Acaba onlar bizi hatırlıyorlar mıdır? Düşünceler beynime akın edince düşünmekten vazgeçip yatağımda yan döndüm. Akademide aldığım uyku eğitiminden yararlanarak uykuya daldım.

Saat 8’de alarmım çaldı. Yataktan kalkıp banyoya geçtim. Duş alıp çıktım. Annemler hala uyuyordu. Evden sessizce çıkıp lojmandan ayrıldım. Spor salonuna geçip sabah idmanını bitirdim. Salondan çıkınca saat 9.30’a geliyordu. Eve geçmeden önce çalışacağım karakola geçtim. Karakoldan içeriye girince herkesin bakışları bana döndü. Geleceğimden haberleri vardı demek ki. Genç bir polis yanıma yaklaştığında “Müdür sizi bekliyor komiserim” dedi. Kafamı sallayıp müdürün odasına doğru ilerledim. Kapıyı tıklatınca içeriden “Gel” sesini duydum ve içeri girdim. Selam verdiğimde “Geç Tunç” diyerek koltuğu gösterdi.

Gösterdiği koltuğa oturduğumda “Hoş geldin Tunç. Artık bu karakoldasın. Akademiyi 3. Olarak bitirdiğini duydum. Kendini geliştirmelisin. “ dedi. Kafamda karakter analizi yapmaya başlamıştım. Müdür mükemmelliyetçi. Başımı sallayarak “Emredersiniz müdürüm.” Dedim. Emredersiniz dediğimi duyunca bıyık altı gülümsedi. Normalde müdürlere emredersiniz denmez. Bu onun hoşuna gittiğine göre… Müdür egoist.

Yapacağım işlerden bahsettikten sonra “Çıkabilirsin” dedi. Ayağa kalkıp tekrar selam verdiğimde bu da hoşuna gtmiş olucak ki yine gülümsedi. Arkamı dönmeden gerileyip kapıdan çıktım. Beni buraya getirn çocuğu kapıda görünce “İsmin ne?” diye sordum. “Eren Karatay komiserim.” Dedi. “Nerelisin?” diye sorduğumda “Sivas komserim”dedi. Kafamı sallayarak Eren’in yanından ayrıldım. Bu çocuk ilerde işime yarardı.

Karakoldan çıkıp tekrar lojmana döndüm. Saat 11’e geliyordu. Eve geldiğimde bizimkilerin kahvaltı yaptıklarını gördüm. Ben de masaya oturup kahvaltı yapmaya başladığımda televizyonda Kiralık Aşk açıktı. İpek takıntılı bir Kiralık Aşk hayranı olduğu için ne zaman ekranda Ömer’i görse bölüm bitene kadar izlerdi.

Kahvaltıyı bitirdikten sonra İpek hala diziyi izlemeye devam ederken annem mutfağı toparlıyordu. Ben de yanına gidip kahvaltılıkları dolaba koydum ve masadaki bulaşıkları makineye dizdim. Küçükken Annem ve babam ev işlerinde birbirlerine yardım ederlerdi. Ben de babamı izleyerek yaptıklarını yapmaya çalışırdım. Annemler beni yerleştirmek için Amasyaya gelmişlerdi fakat babam Trabzon’da kalmıştı. Yüksek ihtimalle şu anda orada temizlik yapıyordu. Mutfağı toparladıktan sonra annem saate bakıp “hadi hazırlanın 2.30 gibi çıkarız evden” de-iyince günün anlam ve önemini hatırladım. Bugün Aytül teyzelere gidecektik.

Kestik! Birkaç bölüm Tunç'un ağzından olacak. Olayları bir de Tunç'dan dinleyelim.

Loading...
0%