@goklerdekiyildizla
|
-Ölmek- ❝Ve dünya yetişkin gibi olmaya zorlanan çocuklarla dolu.❞ Dizleri birbirine çekili, kolları dizlerinde bağlı, kafası kırmak istercesine sıkılıyor, kendi tarafından. Elinde bitmekte olan alkol şişesi ve bir adet yarım çikolata. Dudaklarını hafif kıvrık, sağ eli sert bir yumruk. Bilinci hafif gidik olsa da sürekli aklında olan annesi, hatırladığı için gözlerinden düşen yaşlar... Sırtında dün yemiş olduğu kemerin sızısı tutarken tökezlememek için ayağa kalkmıyor o an, kalbinin acısına rağmen. Gözlüğünü kaybettiği için bulanık olan görme açısı ise her şeyin tuzu biberi. Beyninde oluşan bebek çığlıkları ile anlıyor krizde olduğunu. Alkol zihnini zaten alıp götürmüşken daha çok bulanıyor o iğrenç sıvıya ağzı, sonunda ölümü düşünerek dikiyor kafasına zehri. Burada onu kimsenin bulamayacağını bilse de, önlem amaçlı hızlı hızlı yapıyor her şeyi. Üzgün, kızgın ama mutlu, çünkü; gidiyor bu dünyadan, günahlarından arınmamış, diğer dünyanın şeytanı olarak kabul edileceğini bilse de daha çok hırslanmasına sebep oluyor bu sadece. O şişe dudakları arasındaki konumunu asla kaybetmiyor. Akal, ona soyadı vermeye dahi zahmet etmeyen babasından intikamını almadan bu dünyadan göç etmek için uğraşıyor. Bu bir ilk onun için, belki de son. "Evlat?" Arkasından gelip omzuna konan elden kaynaklı aniden gelen sıçrayışı herkese büyük bir kabusu anımsatasa da değil, hatta yıllardır gördüklerinin yanında pembe pamuk şeker bunlar. Ya da mavi, erkeklerin rengi çünkü, pembe diye bir renk kullanamaz. Böyle eğitildi o, köpek gibi. "Ne yapıyorsun lan sen burada?" Kadife pantolonu, ince beyaz gömleği ve yılların getirmiş olduğu buruşuk suratı ile karşısındaki oğlanın yeşillerine bakan adama hafif bir sırıtış gönderilmişti sadece. Hafif kayık gözleri eninde sonunda kapanacaktı. Geri dönüşü yoktu ki bunun. 20. Yaş gününde ölmek her ne kadar ağır gelse de insanlara, kanatlanıp uçmak gibiydi Akal için. Şu kimsesizliklerle dolu hayatında geçirdiği en güzel doğum günüydü, hatta doğum günü hediyesi. Kurtuluşu olacağını bilse ölmez, biraz daha çabalardı. Ama umudu ondan önce ölmüştü görünüşe bakılırsa. Bunun için tekrardan umursamadı sağ yanağına inen sert tokadı. Hep işkence ile gebereceğini düşünüyordu, bu kadar huzurlu olacağını hâyâl bile edemezdi. Ama, Akal'ın gözleri gerçekten kapanıyordu. Onun cenneti cehennemdi. Biliyordu orada da acı çekeceğini, ama buradaki gibi ruhunu yok etmezdi en azından. "Ne olursa olsun yaşayacak. Akal ölürse kendine de bir mezar kaz doktor. Bana kimse ihanet edemez, bu yaptığının karşılığını almak zorunda!" 10 dakika içerisinde başına toplanan bir doktor timi sayesinde bindiği sedye'yi dahi hissetmezken patronun tiz bağırışı kulağında çınlıyordu. Belki duymak istediği bir şey değildi ama dünyada kulaklarına ilişen son ses olması bedenindeki yükü almıştı resmen. Ölüyordu. - Bu kitap sadece hayatın en gerçek yerlerine değinecek bazıları için. Kitabımdaki karakterlerden birinde kendinizi bulacaksınız. |
0% |